Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Uzaklardan Notlar 1: Hayata ve Umutlara Dair
Uzaklardan Notlar 1: Hayata ve Umutlara Dair
Uzaklardan Notlar 1: Hayata ve Umutlara Dair
Ebook180 pages1 hour

Uzaklardan Notlar 1: Hayata ve Umutlara Dair

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bir seriye dönüşen bu yazıların ilki olan bu kitapta; insandan, hayvandan, ülkeden yana, yaratılan her ne varsa “Yaradan’dan ötürü hoş görme” ve sevme merkezinde hayata, yaşanmışlara ve yaşanacaklara dair notların başlıklarından:

Uzaklardaysan Bir Kedin Olmalı, Çünkü...

Yaratılana Ulu Nazar

Hayvanlara ve Haklarına Dair...

“Trollenme”ye de Dolandırılmaya Dikkat!

Üslup Zabıtaları ve Karakter Suikastçıları Üzerine!

Eleştiri Kültürü Üzerine...

Kafka, Nazım ve Günümüz Üzerine Notlar...

Bir “Garip” Halime’nin Ölüm Yıl Dönümünde Cezaevleri Üzerine!...

“Korona Günlerinde” Adalet ve İnsanlık Ararken...

Gurbette Bayram... Ülkeden Güzel Haber?

Ölürsen Şehitsin De Kalınca Gazi Olabilecek misin!?

Selman’ın Flütü, Metin’in Düdüğü

Sıfır Noktasındayız!

Herkesi Kendi Dileğiyle Vuran Adam

Karadelik Metaforunda “Sıfırlamalar Çağı”nı Anlamak...

Bir Millet, Bir Devlet Neden Yıkılır?

Günümüzün Karakuşi Adaleti Üzerine...
...

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateJan 26, 2022
ISBN9781005460198
Uzaklardan Notlar 1: Hayata ve Umutlara Dair
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Uzaklardan Notlar 1

Related ebooks

Reviews for Uzaklardan Notlar 1

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Uzaklardan Notlar 1 - Ramazan F. Güzel

    İÇİNDEKİLER

    TAKDİM

    ÖNSÖZ

    UZAKLARDAYSAN BİR KEDİN OLMALI, ÇÜNKÜ…

    YARATILANA ULU NAZAR

    HAYVANLARA VE HAKLARINA DAİR…

    TROLLENMEYE DE DOLANDIRILMAYA DİKKAT!

    ÜSLUP ZABIRALARI ve KARAKTER SUİKASTÇİLERİ ÜZERİNE!

    ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ ÜZERİNE…

    KAFKA, NAZIM VE GÜNÜMÜZ ÜZERİNE NOTLAR…

    BİR GARİP HALİME’NİN ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE CEZAEVLERİ ÜZERİNE!

    KORONA GÜNLERİNDE ADALET ve İNSANLIK ARARKEN...

    GURBETTE BAYRAM... ÜLKEDEN GÜZEL HABER..?

    ÖLÜRSEN ŞEHİTSİN DE KALINCA GAZİ OLABİLECEK MİSİN!?

    SELMAN’IN FLÜTÜ, METİN’İN DÜDÜĞÜ

    SIFIR NOKTASINDAYIZ!..

    HERKESİ KENDİ DİLEĞİYLE VURAN ADAM

    KARADELİK METAFORUNDA SIFIRLAMALAR ÇAĞINI ANLAMAK…

    BİR MİLLET, BİR DEVLET NEDEN YIKILIR..?

    GÜNÜMÜZÜN KARAKUŞİ ADALETİ ÜZERİNE…

    TAKDİM

    Hukuk bilincinin inşa sürecine katkı sunan etmenlerden birisi hukuk eğitimidir. Ahlaki değerleri sorunlu bir hukukçunun adaletli ve hakkaniyetli bir bilinç geliştirmesi, öğrendiklerini şartların hususiyetlerinin etkisinde kalmadan hayata geçirmesi zordur.

    Hukukçu, sadece kanunları ezberleyen ve lafızlarına uygun şekilde icra eden bir makine değildir; o, olayın özelliklerini nazara alıp, merkezine insanı yerleştirerek, hukukun evrensel ilkeleri doğrultusunda önündeki davayı, bilinçlendirilmiş vicdanında tartarak karara varan bir şuuru temsil eder. O şuur, toplumu bir arada tutan, devlet sistemini var eden, bireyin iç ve dış huzurunu teminat altına alan üstün bir irade ve düşüncedir. Gerçekte hukukçu, bu irade ve düşüncenin vücut bulmuş şekli ve mümessilidir.

    Hukukçu, bu temsil ve hayat verme rolünü, cübbesi altında hâkim, savcı ve avukat olarak yargılama sürecinde ifa edebileceği gibi, söz ve kalemi ile akademide de oynayabilir. Bu, bu kişilerin yaptıkları vazifelerin bir gereği ve zorunluluğudur.

    Toplum ve birey açısından arz ettiği öneme binaen bu görevlerin icrası sadece hukukçunun vicdanına terkedilmemiş hem içerden ve hem de dışardan kontrol eden mekanizmalar oluşturulmuştur. Bundan dolayıdır ki, yargı mekanizması içerisinde vazifeli bir hukukçunun, hukukçuluk değerinin tayininde, kararlarına bakarak yapacağımız bir değerlendirme bizi çoğu kez doğruya ulaştırmayabilir.

    Mahkeme veya akademi kürsüsündeki davranışıyla hukukçu olduğu konusunda üçüncü kişileri ikna edebilen sayısız kanun adamı, kendi maddi ve manevi bütünlüğüne yönelen saldırılar karşısında bu niteliği ile tevil edilmeyecek eylem ve söylemde bulunabilmiş veya karar verebilmiştir…

    Yine birçoğu, cübbesiz dolaştığı hayat sahasında, hukukçu kişiliği ile uygunsuz davranışlarda bulunabilmiştir. Örnek olarak gösterilen birçok hukukçu şahsiyet ise, böylesi testlere veya tespitlere muhatap olmadan ya da hataları bilinmeden hukuk dünyasında ve literatüründe kendisine yer bulabilmiştir.

    Türkiye’de hukukçular 2000’li yılların başından itibaren gerek önlerine gelen hukuki sorunlar çerçevesinde verdiği veya vermediği kararlarla ve gerekse kamuoyuna yansıyan kimi olay ve olgular ile ilgili kanaat oluşturma ve bunları beyan sürecinde önemli testlere tabi tutuldular. Bu süreç 2014 yılı sonrasında hızlandı ve nihayet 15 Temmuz 2016 yılından bugüne zirveye ulaştı…

    Bu zaman diliminde, kendisini hukukçu olarak tanımlayan kişiler ile hukuk ilkelerini toplumda kökleştirmeyi amaçlayan sivil toplum örgütlerinden sayısız fire verenler oldu. Çok afili unvanlara, konumlara ve sıfatlara sahip, güneşli günlerde boyaları ile gözleri kamaştıranlar, havanın biraz soğuyup sertleştiği zamanlarda ya inlerine çekildiler ya parlaklıklarını yitirdiler ya da havanın daha da sertleşmesine katkı sunmak amacıyla tüm güçlerini otoriter/totaliter tanrıların hizmetine adadılar.

    Hukukçu, her acıyı kendi vicdanında duyumsayan; insana, çevreye ve tüm canlılara yönelik haksızlıkların kalbini kanatıp beynini zonklattığı; çözüm için, günün sabahında mesaisini bu uğurda harcayan, gecelerinde ise bu duygu ve düşüncelerin etkisi ile hafakanlar geçirip, kısacak uykusunda mücadele için strateji rüyaları görebilen insandır.

    Ramazan Faruk Güzel’in bu eserinde hassas bir kalbe, naif bir vicdana ve estetik duygulara sahip bir hukukçunun, edindiği hukuk bilgi ve birikimi çerçevesinde ve bunların yüklediği sorumluluk doğrultusunda, kalemiyle, insana ve doğaya yönelen kötülüklerle mücadelesinin tanıklık edeceksiniz.

    Hasan DURSUN

    (Devrik Savcı)

    ÖNSÖZ

    Yolu uzaklara, gurbetlere düşenlerin en büyük sırdaşı, derttaşı kalem ve kâğıt imiş meğer… Hele bir de zorunluluktan, sürgünden dolayı ise bu ıraklık; bu iki yoldaş daha bir hayati oluveriyor.

    Uzaklarda yazmak özellikle iki ihtiyaçtan sanırım:

    - Gönlünden taşanları ve zihnindeki yükleri boşaltma,

    - Geride kalanlarına bir şekilde dokunmuş olma…

    Yurtdışına çıkalı beri buralarda 5-6 yıldır gücüm yettiğince yazmaya çalışıyorum… Geriye dönüp de ‘neler yazmışım’ diye baktığımda iki gruba yoğunlaşmış olduğunu gördüm:

    - Çevremdeki, sosyal medyadaki insanların hukuk ağırlıklı olarak sorduklarına cevap mahiyetinde makaleler,

    - Geride kalanların meselelerine dair serbest yazılar…

    İlkinde genel içerik olarak: Aslında hukuken nasıl olması gerektiğini izah etmeye çalışırken özetle hukuksuzluklara bulaşanları hukuka ve insafa çağıran, adaletle hükmetmeyi salıklayan makaleler olduğunu gördüm.

    Serbest yazılarımın ise: Sevgiye, şefkate, merhamete ve de insan olmaya çağrılar olduğunu fark ettim. Çünkü Acırsanız acınacak duruma düşersiniz! diyen zalim bir idarecinin hükmettiği bir ülkede yaşayanlar için istenecek en mühim şey de bu olsa gerekti…

    Ve şimdi bakınca yazılanlar satır satır İsm-i Azam’ın en büyüklerinden Rahim ve Hakim isimlerine bir istimdat olmuş adeta!..

    Bir seriye dönüşen bu yazılarımızın ilki olan bu kitapta; insandan, hayvandan, ülkeden yana, yaratılan her ne varsa Yaradan’dan ötürü hoş görme ve sevme merkezinde hayata, yaşanmışlara ve yaşanacaklara dair notlar bulacaksınız.

    Keyifli okumalar.

    Ramazan Faruk Güzel/ İhraç Hâkim

    26.01.2022

    UZAKLARDAYSAN BİR KEDİN OLMALI, ÇÜNKÜ…

    Bir hukukçu, eski bir yargı mensubu olarak hep Türkiye’den, orada yaşanan hukuksuzluklardan, adaletsizliklerden bahsediyorum.

    Bana (yazı ve yayın için) ayrılan yerleri hep;

    Ülkenin adalet arayışına bir katkı, olanlar ve olması gerekenlere dair bilgi ve deneyimlerimi paylaşmak noktasında değerlendirmeye çalıştım.

    Geçenlerde, çok uzak kıtalardan bir arkadaşım bana ulaştı, laf lafı açtı, yazılarımı ilgiyle takip ettiğini ama biraz konu dışına çıkmamı, daha farklı mevzular üzerinde kalem oynatmamı rica ettikten sonra:

    Bunaldık ağır meselelerden... Kendinden bahset mesela, ne yapıyorsun oralarda? Bundan bahset. Bu farklı olabilir belki demişti.

    Kendime ait anlatacak ekstradan bir husus yok lakin bir kedi hakkında yazayım bu sefer dedim... Yakından tanıdığım, bildiğim bir kedi; uzak ve soğuk diyarların mahsulü bir kedi; Mia. Ve de onun üzerinden de neden uzaklardakilerin bir kedi sahibi olması gerektiğini irdeleyeyim.

    O ÇOK UZAKLARDAN GELDİ

    Evimize bir neşe katması için internette bir kedi bakarken bulduk onu. Daha önce belki yüzlercesine bakmıştık ama onun resmini görür görmez, Olacaksa, bu olsun bak! demiştim.

    Sahibi, hatırlı bir de meblağ istiyordu ve bir de bulunduğumuz ülkenin uzak bir noktasında, bir başka ülke sınırındaydı. Karlı bir hava vardı ve önce evcil hayvan ürünleri satan bir mağazada, onu güvenli ve korunaklı bir şekilde getirmek için malzemeler ve yol azığı yiyecekler aldık ve düştük yollara.

    Karlı havada, arada arabayı buzlarda kaydırarak da olsa yol aldık, belki dört saate yakın... Sonunda kedi satıcısının evine geldik. Dağ başında orman içinde bir evi vardı, arabayla zorla girebildik. Tanıştık bu bayanla ve bize kedi yavrularını gösterdi. Artık kedi satışı ile uğraşmak istemiyormuş, elinde kalan bu son yavruları da sattıktan sonra bu işi bırakacakmış.

    Sonra kedilerin olduğu odaya götürdü bizi, bir ana kedi ve dört yavru vardı. Bizim internette görüp beğendiğimiz kedi bize geldi, kucağıma oturdu. Sahibi şaşırdı, Normalde kimseye gelmez, kardeşleri ile de pek oynamaz ama ilginçtir ki sizi sevdi ve sizi seçti dedi.

    Biz, onu seçtiğimizi düşünürken, olay belki de tam tersi. Evet, neden olmasın?

    Sonra bir sarı renkli kedi daha geldi, onu da sevdik. İçime bir hüzün geldi geçti; ‘Şimdi biz bu kediyi alıp gidersek ailesinden tamamen kopacak, en azından şu sarı kediyi de alsak’ diye içimden geçirdim.

    O kediyi sordum, erkek kardeşi imiş. Onu da internetten bu sabah bir başka ailenin satın aldığını ve onu almak için yola bile çıktıklarını, 11 saatlik bir tren yolculuğundan sonra evinde olacaklarını ve onlara teslim edeceğini söyledi. Hatta kapora bile havale etmişler.

    Kendime kızdım, Niye bunu yola çıkmadan düşünmedim ki! diye hayıflandım.

    Hangi mamaları sevdiğini, şu an hangisini yemekte olduğunu, hangi tür oyuncaklardan hoşlandığını öğrendik. Çıkarken sahibi, Biz ona Carmen Electra diyoruz ama yine de siz bilirsiniz dedi.

    Çıkmaya yakın ev sahibinin on yaşlarındaki oğlu odasından çıktı. Kediyi son kez

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1