Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Twitter'daki Türkiye 2
Twitter'daki Türkiye 2
Twitter'daki Türkiye 2
Ebook326 pages2 hours

Twitter'daki Türkiye 2

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Twitter, Türkiye’de yaşananların özgür bir şekilde dile getirildiği sosyal medya platformlarından biri... Son yıllarda muhalif gazeteciler hapse atıldı, basın kuruluşları da kapatıldı. Bazı gazetecilere göre her şey güllük gülistanlık. Oysa sosyal medyaya bakılınca Türkiye’de her geçen gün işlerin kötüye gittiği görülür.
Bu kitap, Türkiye gündemlerinin tartışıldığı Twitter ortamında kullanıcıların düşüncelerini bir araya getiren bir çalışma... Türk insanının geçmişi hızlıca unutmasından dolayı bir dönemi kayıt altına alıp, tarihe not düşme adına mütevazı bir çalışma... Daha spesifik eserlere örnek teşkil teşkil edecek bir çalışma...

LanguageTürkçe
Release dateJan 12, 2020
ISBN9780463450604
Twitter'daki Türkiye 2

Read more from H. Emre Yaman

Related to Twitter'daki Türkiye 2

Related ebooks

Reviews for Twitter'daki Türkiye 2

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Twitter'daki Türkiye 2 - H. Emre Yaman

    GİRİŞ

    Türkiye’den uzakta yaşayan biri olarak ülke gündemini genel olarak Twitter’dan takip ediyorum. Gün içinde yarım saatlik bir meşguliyetle ülkenin siyasi durumu, adaletsizliğin ve mağduriyetlerin boyutları, Hizmet Hareketi müntesiplerinin gündemi, Aktrollerin kime saldırdıkları, Atatürkçülerin ütopik paylaşımları, ülkede olan bitenle ilgisi olmayanların geyiklerini görmek mümkün oluyor.

    Yıllarca ‘iyi insan, iyi vatandaş’ yetiştirmeye çalışan bir öğretmen olarak Türkiye’nin mevcut durumuna baktığımda büyük bir karamsarlığa kapılıyorum. Bazen Demek ki boşa emek harcamışız diyorum ama hemen ardından birlikte hareket ettiğim güzel insanları hatırlayıp bu düşüncemden vaz geçiyorum.

    O meşhur söz ile meramımı anlatayım: Hiçbir şey olmamışsa bile bir şeyler oldu. Hizmet Hareketi müntesipleri Türkiye’de, Ortadoğu’da hatta İslam aleminde Müslümanların güzel şeyler yapabileceğini ortaya koydu. Her ne kadar şu anda sıkıntılı bir süreç yaşıyor olsalar da atılan tohumların vakti geldiğinde yeşereceğine inanıyorum.

    Yayın yönetmenliğini yaptığım Crab Publishing’in hedeflerinden birisi son yıllarda Türkiye’de yaşananları kayıt altına alma ve gelecekte bu günleri anlamaya çalışanlar için malzeme hazırlamaktır. Bu düşüncenin bir parçası olarak, Twitter’daki paylaşım ve yorumlardan hareketle böyle bir çalışma yapmaya karar verdim.

    Bu çalışma ile Anadolu insanının sosyal medya profilini ortaya koymaya çalıştım. Her ne kadar ‘malumu ilan’ eden bir çalışma gibi görünse de derlenmiş olan bu bilgilerin bir arada olmasında yarar var. Zira geçmişe baktığımızda genel olarak ‘yapan ama yazmayan’ bir yapımız var. Bu, hem Anadolu’da yaşayan hem de onlar arasından çıkan Hizmet Hareketi mensuplarının bir zaafıdır. ‘İyilik yap, denize at; balık bilmezse, Hâlık bilir’ atasözümüzün insanların şahsi hayatlarına yönelik olduğunu, toplumu ilgilendiren konularda mutlaka kayıtların tutulması gerektiğini düşünüyorum. Söz uçar, yazı kalır atasözümüzü güncellemekte yarar var: Tweet uçar, arşiv elde kalır.

    Bu çalışma ile birçok insanın hayatının bir parçası olan ‘sosyal medya’ gerçeğine dikkat çekmek istedim. Çünkü yapılan paylaşımlarda her şey var: küfür, hakaret, akıl verme, destekleme, anlamaya çalışma… Umarım işin ehli olan kişiler bu konularda daha ciddi çalışmalar yapar ve sosyal medyaya dair analizler, raporlar hazırlarlar.

    Bir aydan fazla süren bu çalışmayı yaparken günde 12 saat bilgisayar başından kalkmadığım zamanlar oldu. Saçma sapan ifadeler, kulaktan dolma bilgiler, duyduğu şeyin yalan olduğuna ihtimal vermeden her şeye körü körüne inananları gördükçe kahroldum. Zaman zaman ‘5. Element’ filminde, sonlara doğru Lilu’nun bilgisayar başında dünyanın son beş bin yılını öğrenmeye çalışırken ki halini yaşadım. İnsanların nasıl bu kadar saygısız, anlayışsız, acımasız ve bilgisiz bir şekilde düşmanca yaklaşım sergilediklerini gördüm.

    Sayfalar ilerledikçe çok farklı şeylerle karşılaşacaksınız, neler yok ki bu kitapta: hüzün, mizah, dua, sitem, lanet, edebiyat, demagoji, çaresizlik, umut, laf cambazlığı, adalet beklentisi, rezil siyasetçiler, yalaka sanatçılar, kibir, öfke, kibar küfürler… İşte bu yüzden kitabı okudukça bazen tebessüm edecek, bazen düşünecek, bazen de ağlayacağınızı tahmin ediyorum. Kimi zaman Türkiye’nin problemlerine çözüm bulacak, kimi zaman Bizden adam olmaz diyecek, kimi zaman da Bilmediğim neler varmış diyeceksiniz. Benim tavsiyem acele etmeden empati yaparak okumanız…

    AKP ve Erdoğan hayranı olun bazen; okumayan, araştırmayan ve sorgulamayan, algı operasyonlarına maruz kalan, hamasi nutuklara ve şovenist söylemlerle gaza gelen… Atatürkçü veya CHP’li olun bazen; sahip olduğu imkânları elinden giden, kendisine düşman gözüyle bakılan bir insan… Ateist veya deist olduğunu iddia eden biri gibi düşünün bazen; dini konularda örnek alabileceği insanlarla karşılaşmamış olan, anne-babası taklid-i imana sahip olan, Anadolu insanının genel yapısı gibi kafasına takılan soruları esas kaynağından ve işin ehlinden duymayan… 15 Temmuz sonrasında mağdur olanlardan biri olun bazen; işinden atılmış, yakınları hapishanelere atılmış, yaşama hakkı elinden alındığı için ülkesinden ayrılmak zorunda kalmış…

    Kalıplaşmış düşüncelerimizden dolayı böyle bir şey yapmanın zor olduğunu biliyorum. Çünkü biz haklıyız, çünkü en doğru yol bizimkisi ve diğerleri yanlış yolda, çünkü en büyük haksızlık bize yapıldı, çünkü kendimize rehber kabul ettiğimiz kişiler hata yapmaz. Çünkü… Çünkü… Çünkü… Elbette kendi ‘çünkü’lerimizde haklılıklar var ama diğerlerininkinde de var.

    Sadece siyasi konularla ilgili paylaşımları buraya alacak olsam bir gün içinde yapılan yorumlardan birkaç kitap çıkar. O yüzden çok da orijinal veya önemli olarak görmediğim siyasi konuları buraya almadım. Kısır döngüye girmek istemedim, çünkü gündem hep aynı çerçevede dolaşıp duruyor. AKP ve Erdoğan’ın her yaptığını büyük bir iş gibi görüp gözü kapalı savunanlar ile onların yaptığı hiçbir şeyi beğenmeyip muhalefet edenler arasında bitmeyen bir sosyal medya savaşı devam edip gidiyor.

    Benim burada kullandığım yöntem dışında elbette çok daha farklı bir çalışma yöntemi belirlemek ve daha fazla başlık oluşturmak mümkün… Kitaba aldığım paylaşımlar benim Twitter sayfama düşenlerden oluşuyor. Takip etmediğim hesapların mesajları, göremediğim veya dikkatimden kaçmış olan paylaşımların sayısının çok daha fazla… Yani bu çalışma aslında gerçek Türkiye’den ziyade benim baktığım pencereden görünen Türkiye’dir.

    Halit Emre Yaman

    11.1.2020

    YÖNTEM

    1. 23 Kasım-31 Aralık 2019 tarihleri arasında Twitter’da paylaşılan, tartışılan konuları kapsayan bu çalışmada üç tip tivite yoğunlaştım:

    a) Ülke gündemindeki konular

    b) Hizmet Hareketi müntesiplerinin gündemi

    c) Çok yorum yapılan paylaşımlar

    2. Yorum yapan veya cevap yazan kişilerin/hesapların isimlerini ayrıca paylaşmadım. Çünkü zamanla hesaplar kapanabiliyor veya isim değişikliğine gidebiliyorlar. İsim paylaşımının dikkat dağıtacağı düşüncesinden dolayı da asıl konuya yani ‘fikirlere’ yoğunlaşılması için bunun daha uygun olacağını düşündüm.

    3. Çalışmanın kitaplaşma süreci 4 aşamadan oluştu:

    a) Günün farklı saatlerinde Twitter’da gündemle ilgili olan ve çok yorum yapılan paylaşımları beğenip arşivledim.

    b) Seçtiğim tivitleri ve uygun gördüğüm yorumları Word sayfalarında kayıt altına aldım.

    c) Kayıt işlemleri sürerken geri dönüp daha önce kaydetmiş olduğum yorumlardaki dilbilgisi ve imlaya dair düzeltmeleri yaptım. Bu sırada gereksiz gördüğüm veya aynı şeylerden bahseden yorumları sildim.

    d) Bütün bunlardan sonra kitap olmak üzere son kontrolü yaptım ve çalışmayı editörümüze teslim ettim.

    4. Türkiye gündemine dair konularda çok sayıda hesaptan paylaşım yapılıyordu. Hepsini buraya almak mümkün olmadığından sadece birisine ait tivitin görselini ve adresini paylaştım. Bununla birlikte diğer hesaplardan yapılan yorumları almayı ihmal etmedim. Böylece farklı hesapların takipçilerinin düşünce yapılarından hareketle Anadolu insanının profilini ortaya koymaya çalıştım.

    5. Yıllarca Hizmet Hareketine ait dershane ve okullarda öğretmenlik yapmış biri olarak hayat görüşüme paralel şekilde seçici davranıp her yorumu/cevabı buraya almadım. Özellikle Fethullah Gülen Hocaefendi’ye yapılan ağır hakaretleri ve bununla birlikte Hizmet hareketinin en büyük düşmanlarından olan siyasi figüranlara yapılan hakaretleri de almadım.

    6. Çok yoğun şekilde hem asıl tivite hem de bunlara yapılan yorumlara cevap veriliyor. Karşılıklı cevap vermelerin daha iyi anlaşılması için bu tür durumları kesme işareti / ile ayırdım. Burada cevap veren kimi zaman tiviti atan kimi zaman da başka biri olabiliyor.

    7. Twitter’da gerek yapılan paylaşımlar gerekse de onlara verilen cevaplarda emojiler çok fazla kullanılıyor. Hiçbir şey yazmadan birkaç emoji ile meramını ifade edenlerin sayısı hiç de az değil. Onları da buraya almak isterdim ama kitaplarımız e-book formatında olduğundan ve kullanılan telefon veya tablete göre bunlar garip şekillere dönüştüğünden yanlış anlamalara sebebiyet vermemek için emojileri buraya almadım.

    8. Yazılanları buraya aynı şekilde almaya gönlüm razı olmadı. Yazım yanlışları, anlatım bozuklukları ve noktalama işaretleri ile ilgili ufak-tefek düzeltmeler yaptım. Bu düzeltmeler yazılanlara müdahale değil de daha kolay okunur hale gelmesine yönelik oldu. Bununla birlikte köşe yazısı yazar gibi özenerek yazılan birçok mesaj olduğunu da ifade edeyim…

    9. Paylaşımlar için yorum yapanlar veya cevap verenler diğerlerini pek okumadıklarından olsa gerek aynı şeyleri yazmış oluyorlar. Aynı manayı ifade eden cümleleri tekrar olmasın diye buraya almadım.

    10. Buraya aldığım paylaşımlara daha sonra tekrar dönüp baktığımda üzerinden birkaç gün geçmiş olmasına rağmen yeni cevapların verilmiş olduğunu gördüm. Konuya ilgi gösterenlerin tüm yorum ve cevapları görebilmeleri adına atılmış olan tivitin linkini de paylaştım.

    SONUÇLAR

    1- Twitter ortamı Anadolu insanının bir ortalaması adeta… Nasıl ki bir yemeğe konan her malzemenin ayrı bir tadı var ve onlar bir tencereye girince hep birlikte yeni bir tat oluşturuyor aynen öyle de bir bütün olarak değerlendirince insanımızın profilini görmek mümkün… Bunu görebilmek için farklı düşünce yapısına sahip hesapların takip edilmesi gerekiyor. Hep aynı tip hesapları takip edenlerin maalesef bu profili görmeleri mümkün değil; onlar sadece kendi mahallesi ile sınırlı kalacaklarından Türkiye, ya batmıştır veya şahlanıyordur. Başka bir ifadeyle hayat ya çok güzel ya da haksızlıklarla dolu yaşanmaz bir haldedir.

    2- Yapılan paylaşımlardaki yorumlar aslında bir çeşit istişare ortamına benziyor. Her kafadan bir ses çıkıyor, başkalarını aklına gelmeyen farklı şeylere atıf yapılıyor, birinin ihmal ettiği bir detayı başkası gündeme getiriyor, çok masum bir olayın aslında bir şeyleri örtbas etmek için kullanılmış olabileceği hatırlatılıyor ve komplo teorilerine müracaat ediliyor… Kişi yapılan yorumları okuyunca kendi düşünce yapısına göre bir karar verebilir hale geliyor. Hizmet Hareketi müntesipleri için de Twitter, istişare ortamı olmuş durumda; daha önce tedbir mülahazasıyla sadece ilgilisi ile konuşulan konuları artık bütün insanlar önünde tartışıyorlar.

    3- Hizmet Hareketi mensupları yaşadıkları mağduriyetleri dile getirme adına Twitter’ı oldukça aktif kullanıyor. Hapishanedeki kadınlar, bebekler ve hastalar neredeyse ana gündemi oluşturuyor. Bununla birlikte hapishane ziyaretleri, mahkemelerde veya normal hayatta yaşanan trajikomik durumlar, hapishane hatıraları, Kur’an okuma ve dua etme gibi manevi yardım talepleri, Hizmet sistematiğine yönelik eleştiriler… Bu paylaşımlar, Hizmet Hareketinin bir evrim geçirdiğini, daha önce ağırlıklı olarak Türkiye’ye yatırım yaparken artık dünyaya neler verebileceklerini sorgular hale geldiklerini gösteriyor.

    4- Yapılan paylaşım ve yorumlarda doğru olmayan bilgi, abartma ve iftiraların çok fazla olduğunu gördüm. Bunlara adamakıllı cevap verenlerle birlikte ağır hakaretlerde bulunanlar da var. Ne içiyorsun?, Torbacın kim? ve Bu neyin kafası? türü esprili yaklaşımlarla birlikte galiz küfür yazanlar hiç de az değil.

    5- Twitter’da saatlerce vakit geçirmek mümkün… Paylaşım yapmak, bunlara yapılan yorumlara cevap vermek, başka paylaşımlara yapılan yorumları okumak ve onlara cevaplar yazmakla zamanın nasıl geçtiği hissedilmez bile. Hele eğlenceli bir gündem söz konusu ise… Bununla birlikte belli bir konu üzerine yoğunlaşıp aramalar yapınca da çok sayıda paylaşımla karşılaşılabiliyor insan…

    6- Paylaşım, yorum ve cevap yazan kişilerin profiline göre genel bir yorum yapmak gerekirse;

    a) Hizmet Hareketi müntesipleri ve KHK’lılar: İyi bir dayanışma sergiliyor, RT ve beğeni ile birbirlerini destekliyor, mağduriyetleri her gün farklı bir hashtag ile gündemde tutuyorlar.

    b) Aktroller veya AKP taraftarları: Cumhurbaşkanı Erdoğan’a toz kondurmuyor, her yaptığının doğru olduğunu gözü kapalı savunuyorlar. Onu gerçekten ‘dünya lideri’ olarak görenlerin sayısı hiç de az değil. Hizmet Hareketi ile ilgili bir paylaşımda Hocaefendi’ye küfredip, doğruluğu ispatlanmamış birçok şeyi kesin bilgi olarak savunuyor, kendilerine cevap yazanlara da aynı şekilde küfürle cevap veriyorlar.

    c) Atatürkçüler: Her olumsuz gündem konusunda Atatürk’e atıf yaparak cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönülmesini istiyorlar ve Atatürk’ten sonra hiç doğru işler yapılmadığını savunuyorlar. Çok sık bir şekilde Biz zamanında demiştik… anlamına gelen cümleler kuruyorlar.

    d) Ateist veya deistler: Kenarından köşesinden din ile ilgili bir paylaşım söz konusu olduğunda özellikle İslam dini ve Müslümanlarla ilgili hakaret dolu ve alaylı ifadeler eşliğinde paylaşımlarda bulunuyorlar. Bu düşmanlığın sebebinin ne olduğu, başlı başına bir araştırma konusu olduğunu düşünüyorum.

    e) Etliye sütlüye karışmayanlar: Onların herhangi bir gündemi veya derdi yok. Yedikleri ve içtiklerini paylaşıyor, gezdikleri yerlerin fotoğraflarını paylaşıyorlar. Sanatçı, futbolcu vb. popüler insanlara dair yorum yapıyor veya duygusal şeyler paylaşıyorlar. Bunlar arasında elbette yukarıdaki kategorilerde olanlar da vardır.

    7- Bir fikrin taraftarı olan, trol seviyesindeki insanların gözü kapalı her şeyi savunmalarını bir nebze anlamak ve hak vermek mümkün… Ancak bazı paylaşımlarda konu hakkında bilgisi olmadan yorum yapan, Uğur Mumcu’nun ifadesiyle Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan çok kişi gördüm. Bu da Anadolu topraklarının bir gerçeği maalesef…

    8- Alıntı yaptığım bazı hesaplar fan, bazıları da sahte idi. Bazı görüntüler ise Türkiye’ye ait olmamakla birlikte Türkiye’de yaşanan olaylarla benzerlik arz ediyordu. Bu tür durumlara dair bilgilendirme yapanlar olmakla birlikte bunu dikkate almadan yapılan yorumların sayısı çok fazlaydı. Bu da gösteriyor ki, insanımız gördüğü şeye göre hüküm veriyor. Paylaşım yapan kişinin güvenirliği, olayın doğruluğu vs. gibi konular hep göz ardı ediliyor.

    9- Çalışmaya başlarken işimin çok kolay olacağını düşünüyordum. Ne var ki ilerleyen zamanlarda altından kalkınması zor işe soyunduğumu fark ettim. Ülke insanının gündemine giren ne kadar da çok konu varmış, siyasetçilerin saçmalamadıkları gün neredeyse yokmuş, her an her köşede bir mağduriyet yaşanıp duruyormuş, daha önceden Twitter’a öylesine bakıyormuşum… Bir ülkenin gündeminde nasıl bu kadar saçma sapan konu olur? Bu, hep mi böyleydi yoksa bu zamana mı denk geldi bilemiyorum.

    10- Çok farklı konularla ilgili tivitlerin altında aynı hesapların birçok yorumunu görünce kendi kendime Maşallah, herkes her şeyi biliyor dedim. Kimseye haksızlık yapmak istemem ama her konuda yorum yapanlar ya maaşlı troldür ya da işi gücü olmayan kişilerdir diye düşünüyorum.

    11- Hizmet Hareketi mensuplarının paylaşımlarının altında standart cevaplar vardı: Kes lan Fetöcü, çaldığınız sorular…, Ali Tatar’ı öldürdünüz…, AKP ile ortakken…, 250 şehidin hesabını verin, Adamsanız gelin Türkiye’ye…, küfürler ve hakaretler… Bütün bunlara rağmen nezaketli cevapların veriliyor olması takdire şayan bir durum.

    12- Özellikle AKP ve Erdoğan aleyhine farklı düşünce yapılarına sahip insanların yaptıkları yorumlara bakınca bu kadar gayr-ı memnun insanın varlığına rağmen neden toplumsal bir dayanışma sağlanamadığına ve halen iktidarda olmalarına insan hayret ediyor. Kitapta yer yer buna dair yapılan değerlendirmeler var. Farklı açılardan araştırma ve akademik çalışmalar yapılması gereken bu konuya ilgililerin bir an önce devreye girmesini umut ediyorum.

    13- Twitter’ın kendine has bir dili oluşmuş durumda… Paylaşımlara yapılan yorumlarda atasözleri ve deyimler çok fazla kullanılmakla birlikte zaman içinde bazı ifadeler de kalıplaşmış. Bu mecrayı az kullananların anlam veremediği ifadeler ve saçma gibi görünen çok sayıda espriler var. Tıpkı Kesin bilgi, yayalım, Başka ülkede yaşayamam, Bilal’e anlatır gibi…, Bu kadar zeki olmak zorunda mısın?, -de ayrı, Yine mi kandırılmış?, Şimdi inandım gibi…

    14- Zannedersem birçoğumuz aynıyız… Bir olay karşısında anlık tepki veriyoruz ve sonra dönüp pişman oluyoruz veya hızlı bir şekilde fikirlerimiz değişiyor. Yorumları okurken birine hak verdikten sonra başka birinin yazdığı daha mantıklı geldi ve eski fikrimden vazgeçtiğim çok oldu. O yüzden olaylar karşısında hemen tepki vermeden önce sakince düşünmek gerekir.

    15- Anadolu topraklarında yaşayan farklı düşünce yapısına sahip gruplar arasında kinler biriktirilmiş ve Twitter ortamında uygun zemin bulununca herkes bilinçaltındaki şeyleri ortaya koyuyor. Bazıları bunu bilinçli bir şekilde yaparken bazıları da farkında olmadan satır aralarında göstermiş oluyorlar.

    16- Daha önce mağduriyet yaşamış olanlar, yeni mağdur olmuş ve eskiden sesini çıkarmamışlara (özellikle AKP’den uzaklaşanlara) zamanında onların verdiği cevapları vermiş: Orası milletin arazisi, İnlerine inlerine, Suçunuz yoksa dönersiniz, Ayarını bozduğunuz terazi … Bu da gösteriyor ki toplum olarak bir araya gelip zalime karşı dik duruş sergileyecek kıvamı yakalamak, yakın zamanda mümkün görünmüyor. Elbette herkes bunu yapmıyor, yaşananlardan ders çıkaranlar var ama onların da sesi pek çıkmıyor.

    17- Fethullah Gülen Hocaefendi, Hizmet Hareketi ve müntesiplerine karşı neredeyse toplumun her kesiminde oluşmuş bir nefret var. Bu nefretin sebebi cahillik, bilgisizlik, birilerinin borazanı olma, algı operasyonları, dine ve dindarlara karşı oluşan antipatiden dolayı olmakla birlikte mutlaka araştırılması gereken sosyolojik bir vak’a olduğunu düşünüyorum. Bu konuda çalışması gerekenler de öncelikle Harekete gönül vermiş gazeteci, akademisyen ve yönetimde bulunan kişilerdir.

    https://twitter.com/siparingo/status/1206563240442056704

    NEDEN Kİ?

    ● Yalakalık mı dalkavukluk mu sevda mı aptallık mı aşk mı iman mı nedir ben anlayamıyorum...

    ● İnsanlar Allah aleyhinde bile konuşurken Erdoğan kim pardon…

    ● Ne

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1