Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Türk Toplumu: Kültürü, Dini
Türk Toplumu: Kültürü, Dini
Türk Toplumu: Kültürü, Dini
Ebook175 pages1 hour

Türk Toplumu: Kültürü, Dini

Rating: 1 out of 5 stars

1/5

()

Read preview

About this ebook

TÜRK MİLLETİ!


Milli değerlerine sahip çıkan, Milliyetçi, Vatanını ve Milletini seven bir şahsiyete sahipsin!


Ruhunda; Soyluluk, Temizlik, Dürüstlük ve Doğruluk vardır!


Bu asaletinden dolayı, bütün söylenenleri ve senin veya milletin için yapılan faaliyetleri doğru kabul edersin!


İşte senin bu asil duygularını; kendi gizli emellerine alet etmek ve ondan menfaat sağlamak isteyenler çıkmıştır ve devamlı çıkacaktır. Tarihimiz bu gibi menfaat düşkünü kişi ve kuruluşların Türk Milletine vurduğu darbelerle doludur. Tarihte kurmuş olduğumuz 16 tane İmparatorluklarımız bunlar yüzünden yıkılmış, son olarak elimizde 17. Türk Devleti olarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ kalmıştır. Şu anda da aynı oyunlar oynanmakta ve son Türk Devleti TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni yıkmak için uğraşmaktadırlar.


Bu eserimde, bilhassa senin ana özelliklerin ve ulvî değerlerin olan; Din, Bilim ve Millet kavramlarının üzerine nasıl oyunlar oynandığını, 250 seneden beri seni nasıl uyutmak istediklerini ve bunda da nasıl muvaffak olduklarını dile getirmeye çalışacağım. Bunları dile getirirken, hakiki gerçeklerin ne olduğunu belirteceğim ve aynı zamanda da senin o ilahi kitabın olan Kur’an’ı Kerim’den de örnekler vererek doğruluğunu ispatlayacağım. Ki gerçekleri göresin ve senin bu kutsal değerlerinle oynamak isteyenlere hem gerekli dersi veresin, hem de suratlarına o meşhur TÜRK tokadını indiresin!


Türkiye; Dinci, Milliyetçi, Kürt, Laz, Tatar, Çerkez, Alevi, Sünni, Şii gibi bölünmelere doğru çok hızlı bir şekilde gitmektedir. Bu bölünmelerin asıl çıkış nedeni ise, iktidar hırsına kapılan siyasi kurumların bu değerleri “oy sermayesi” yapmalarıdır. Din, Mezhep, Milliyetçilik, Kültürel Değerler ve Soy gibi kavramlar, bir Milletin ana unsurlarıdır. Bu unsurları hiçbir parti kendine mal edip, parti sloganı haline getiremezler! Getirdikleri takdirde bölücülük yapmış olurlar; ve şu anda örneğini gördüğümüz, çeşitli akımlara bölünmüş bir Millet ortaya çıkar. Bu bölünmelerde; Vatan Bütünlüğünü ve Millet Birliğini unutturur; sadece ve sadece iktidara gelme hırsı hakim olur. Millet; “BÜTÜN MİLLET” olmaktan çıkar, çıkarların çatıştığı toplumlar topluluğu haline gelir.


Türk Milleti, 1919 yılında silah zoruyla Batılı Devletlerin esiri olma durumuna girmişken, Büyük Atatürk’ün dehası ile bu durum önlenmişti. Şimdi ise; bazı dış ve iç güçlerin taktikleri ile, Türkiye üzerinde parasal bir egemenlik kurma amacı güdülmektedir. Şu anda o egemenlik kurulmuştur. Türk Devleti almış olduğu borçlar nedeniyle batılı devletlerin bir çeşit esiri konumuna girmiştir. Uluslararası platformlarda Türk Devleti’nin herhangi bir sözü geçmediği gibi, takip ettiğimiz dış politikalarımıza hiçbir yabancı devlet değer vermemekte; daha da acısı, sanki bizi yönlendirircesine içişlerimize karışmaya başlamışlar, hatta bu işi o kadar ileriye götürmüşlerdir ki, bağımsız organımız olan Türk Adaletini dahi yönlendirmek ve eleştirmek kabalığına kadar vardırmışlardır. Bu da vermiş oldukları borçlar nedeni ile bu kuvveti ve hakkı kendilerinde bulmak cesaretinden kaynaklanmaktadır. Bu duruma düşmemizin asıl nedeni ise; toplumumuzda iktidar kavgasına düşen ve “Bir daha iktidara geleyim” diye düşünen Siyasi Toplulukların çıkar mücadelesine yönlenmesinden doğan boşluktan kaynaklanmaktadır. Halbuki Ulusal çıkarlar; Partisel, Kurumsal, Yöresel ve Kişisel çıkarların üstündedir. Ulusal çıkarların güdülmediği bir toplumda, diğer çıkarlar giderek erimeye ve yok olmaya mahkumdur! Halbuki ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima refahlı Türk’ün idealinin bel kemiğidir.

LanguageTürkçe
Release dateSep 19, 2019
ISBN9786057748034
Türk Toplumu: Kültürü, Dini

Read more from Sabri Kocabay

Related to Türk Toplumu

Related ebooks

Reviews for Türk Toplumu

Rating: 1 out of 5 stars
1/5

1 rating1 review

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

  • Rating: 1 out of 5 stars
    1/5
    Türklerin dini Şamanizmdir, Gök Tengriciliktir. Kılıçtan geçirilip Türklerin zorla girdiği İslam dini değildir.

Book preview

Türk Toplumu - Sabri Kocabay

KOCABAY

YAZARIN ÖNSÖZÜ

TÜRK MİLLETİ!

Milli değerlerine sahip çıkan, Milliyetçi, Vatanını ve Milletini seven bir şahsiyete sahipsin!

Ruhunda; Soyluluk, Temizlik, Dürüstlük ve Doğruluk vardır!

Bu asaletinden dolayı, bütün söylenenleri ve senin veya milletin için yapılan faaliyetleri doğru kabul edersin!

İşte senin bu asil duygularını; kendi gizli emellerine alet etmek ve ondan menfaat sağlamak isteyenler çıkmıştır ve devamlı çıkacaktır. Tarihimiz bu gibi menfaat düşkünü kişi ve kuruluşların Türk Milletine vurduğu darbelerle doludur. Tarihte kurmuş olduğumuz 16 tane İmparatorluklarımız bunlar yüzünden yıkılmış, son olarak elimizde 17. Türk Devleti olarak TÜRKİYE CUMHURİYETİ kalmıştır. Şu anda da aynı oyunlar oynanmakta ve son Türk Devleti TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni yıkmak için uğraşmaktadırlar.

Bu eserimde, bilhassa senin ana özelliklerin ve ulvî değerlerin olan; Din, Bilim ve Millet kavramlarının üzerine nasıl oyunlar oynandığını, 250 seneden beri seni nasıl uyutmak istediklerini ve bunda da nasıl muvaffak olduklarını dile getirmeye çalışacağım. Bunları dile getirirken, hakiki gerçeklerin ne olduğunu belirteceğim ve aynı zamanda da senin o ilahi kitabın olan Kur’an’ı Kerim’den de örnekler vererek doğruluğunu ispatlayacağım. Ki gerçekleri göresin ve senin bu kutsal değerlerinle oynamak isteyenlere hem gerekli dersi veresin, hem de suratlarına o meşhur TÜRK tokadını indiresin!

Türkiye; Dinci, Milliyetçi, Kürt, Laz, Tatar, Çerkez, Alevi, Sünni, Şii gibi bölünmelere doğru çok hızlı bir şekilde gitmektedir. Bu bölünmelerin asıl çıkış nedeni ise, iktidar hırsına kapılan siyasi kurumların bu değerleri oy sermayesi yapmalarıdır. Din, Mezhep, Milliyetçilik, Kültürel Değerler ve Soy gibi kavramlar, bir Milletin ana unsurlarıdır. Bu unsurları hiçbir parti kendine mal edip, parti sloganı haline getiremezler! Getirdikleri takdirde bölücülük yapmış olurlar; ve şu anda örneğini gördüğümüz, çeşitli akımlara bölünmüş bir Millet ortaya çıkar. Bu bölünmelerde; Vatan Bütünlüğünü ve Millet Birliğini unutturur; sadece ve sadece iktidara gelme hırsı hakim olur. Millet; BÜTÜN MİLLET olmaktan çıkar, çıkarların çatıştığı toplumlar topluluğu haline gelir.

Türk Milleti, 1919 yılında silah zoruyla Batılı Devletlerin esiri olma durumuna girmişken, Büyük Atatürk’ün dehası ile bu durum önlenmişti. Şimdi ise; bazı dış ve iç güçlerin taktikleri ile, Türkiye üzerinde parasal bir egemenlik kurma amacı güdülmektedir. Şu anda o egemenlik kurulmuştur. Türk Devleti almış olduğu borçlar nedeniyle batılı devletlerin bir çeşit esiri konumuna girmiştir. Uluslararası platformlarda Türk Devleti’nin herhangi bir sözü geçmediği gibi, takip ettiğimiz dış politikalarımıza hiçbir yabancı devlet değer vermemekte; daha da acısı, sanki bizi yönlendirircesine içişlerimize karışmaya başlamışlar, hatta bu işi o kadar ileriye götürmüşlerdir ki, bağımsız organımız olan Türk Adaletini dahi yönlendirmek ve eleştirmek kabalığına kadar vardırmışlardır. Bu da vermiş oldukları borçlar nedeni ile bu kuvveti ve hakkı kendilerinde bulmak cesaretinden kaynaklanmaktadır. Bu duruma düşmemizin asıl nedeni ise; toplumumuzda iktidar kavgasına düşen ve Bir daha iktidara geleyim diye düşünen Siyasi Toplulukların çıkar mücadelesine yönlenmesinden doğan boşluktan kaynaklanmaktadır. Halbuki Ulusal çıkarlar; Partisel, Kurumsal, Yöresel ve Kişisel çıkarların üstündedir. Ulusal çıkarların güdülmediği bir toplumda, diğer çıkarlar giderek erimeye ve yok olmaya mahkumdur! Halbuki ekonomik kalkınma, Türkiye’nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima refahlı Türk’ün idealinin bel kemiğidir.

Partiler; içine düştükleri bu çirkin menfaat kavgaları nedeniyle, Atatürk İlke ve İnkılâpları, Ülkenin Birliği ve Bütünlüğü, Ulusal Değerlerin bütün değerlerden üstün tutulması ilkelerini göz ardı etmişler, partisel veya şahsi menfaatleri ön planda tutmuşlardır. Bu nedenle devamlılığımız olan yetiştirdiğimiz genç neslimize kötü bir örnek olduğumuz gibi; İktidara gelindiğinde veya Makam sahibi olunduğunda; Ülke malı yenilecek ve rüşvet alınacaktır! Ülkenin refahı ve gelişmesi, Vatanın Birliği ve Bütünlüğü, Ulusal Değerlere Katkı diye bir kavram yoktur! zihniyetinde düşünen veya düşünebilecek genç nesil yetiştiren bir Millet olma durumuna doğru da hızla ilerliyoruz!

Halbuki 1923’den bu tarafa, 70 sene içerisinde, Türk Milleti, her türlü değerlerine sımsıkı bağlı, karakterli, onurlu ve vakur bir Millet olmalıydı! NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE sözünün erdemlerini taşımalıydı!

ATATÜRK, bir Millet için gerekli olan başarıya ulaşma ve yükselme yollarını açmıştı. Ama biz o yollardan koşamadık, koşmayı bilemedik veya bilinçli bir şekilde koşturulmadık!

TARİHE DAMGASINI VURMUŞ OLAN TÜRK ULUSU, FAZİLETİYLE BİRLİK VE BERABERLİĞİN SEMBOLÜ OLMUŞ VE OLMAYA DA DEVAM EDECEKTİR!

TÜRK MİLLETİ!

BU KİTABIM İLE SANA BİRAZCIK DA OLSA FAYDALI OLABİLİRSEM, NE MUTLU BANA; ŞÜKÜRLER OLSUN BANA BUNU YAZMA İMKÂNINI BAHŞEDEN ULU YARATAN’A; SONSUZ SEVGİ, SAYGI VE ŞÜKRANLARIMI SUNARIM BENİ ZELİL BİR MİLLET OLMA DURUMUNDAN KURTARIP, BANA BU İMKÂNLARI, VATANI, CUMHURİYETİ VE TÜRK MİLLETİNİN MİLLİ BENLİĞİNİ AŞILAYAN YÜCE ATATÜRK’E!

TÜRK MİLLETİ!

SENİ GERÇEK DİNİNDEN, İLMİNDEN VE MİLLET BENLİĞİNDEN UZAKLAŞTIRMAK İSTİYORLAR!

SANA ZAHİRİ BİR DİN, OLMAYAN BİR İLİM SUNUYORLAR!

FAZİLETSİZ, ERDEMSİZ BİR MİLLET OLMANI İSTİYORLAR!

TÜRK MİLLETİ!

BÜTÜN BUNLARA GÖZ MÜ YUMACAKSIN; YOKSA SİLKİNİP KENDİNE Mİ GELECEKSİN!

SABRİ KOCABAY

MAKİNA MÜHENDİSİ

ANKARA, 19/MAYIS/1994

TÜRK TOPLUMU

TÜRK MİLLETİ!

Senelerden beri sana, Milletsizlik kavramı aşılanmak istenmektedir. Milletçiliği savunmanın dince günah olduğu veya din tarafından onaylanmadığı ileri sürülmektedir. Halbuki dinde bu tam tersidir. Aslını, neslini ve milletini inkar etmek; Allah’ın; millet, halk, kavim ve nesil konularında ortaya koymuş olduğu ilke ve ayetleri inkar etmek demektir.

Dinde millet, halk, nesil gibi kavramlar olmadığını iddia eden ve bilinçsizce bağlanıp dini bilinçsizce savunan veya savunduğunu sanan bu zavallı kimseler; Kur’an’ı Kerim’de; Toplum, Halk, Nesil, Kavim ve Millet kavramlarını işleyen aşağıdaki ayetleri görmüyorlar mı? Yoksa gizli bir amaç için görmemezlikten mi geliyorlar? Çünkü Allah, Kur’an’ı Kerim’de milletler konusu üzerinde çok durmuştur. Buna rağmen bu kimseler hâlâ aynı fikri güderler ve milletçiliği inkâr ederlerse, artık onlar soysuz ve kansızdırlar.

En’am Suresi-6. Ayet: Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helak ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helak ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.

Hucurât Suresi-13. Ayet: Ey insanlar! Doğrusu biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizleri milletler ve kabileler haline koyduk.

Mü’minun Suresi-42. Ayet: Sonra onların ardından başka nesiller getirdik.

Rum Suresi-22. Ayet: O’nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması, lisanlarınızın ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda bilenler için (alınacak) dersler vardır.

Acaba milletler başka başka yıldızlarda yaratıldı da, daha sonra ceza olarak dünyaya mı gönderildi? Çünkü yeryüzünde yaşayan bütün kavim ve milletler; dil, kültür ve fiziki yapıları itibariyle, birbirlerine karşı hiçbir benzerlik taşımazlar. Bunun en açık örneğini Orta Asya’dan vermek mümkündür: Türkler ve Çinliler.

Aynı Kıta’da, aynı topraklarda yaşayan iki toplum. Fakat buna rağmen dilleri, vücut yapıları, kültürleri ve yazıtta kullandıkları alfabeleri, çok küçükte olsa hiçbir benzerlik taşımayan iki Millet. Bütün insanlar dünyada ve aynı zamanda tek ana ve babadan doğmuş olsalardı, en azından dillerinde, yazıtlarında ve vücut yapılarında biraz da olsa benzerlik olmaz mıydı? Dünyada dahi kötülük işlemeye devam eden bu kavimler ve milletler Allah tarafından cezalandırılıp yok edildikçe, Allah başka yıldızlardan başka başka kavimler mi gönderdi ve göndermeye devam ediyor? Çünkü Allah’ın Kitabı Kur’an’ı Kerim’de bu tezimi doğrulayan ayetler vardır:

Bakara Suresi-34. Ayet: Hani biz meleklere (ve cinlere) Adem’e secde edin demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük taslayarak, böylece kâfirlerden oldu.

Bundan sonra Hz. Adem ve nesli, aslı cinlerden olup iblis ve nesline uyup uymamakta sınanacaklardır.

Bakara Suresi-35. Ayet: Biz Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yiyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz dedik.

Bakara Suresi-36. Ayet: Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (Cennet’ten) onları çıkardı. Biz de Birbirinize düşman olmak üzere ininiz! Bir zamana kadar sizin için orada yerleşecek bir yer ve ihtiyaç maddeleri vardır dedik.

Bu ayetteki Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz! cümlesinden anlaşıldığına göre Allah çok kimseyi cennetten kovmuş ve dünyaya indirmiştir, ve ayrıca ceza olarak belirli zümreleri birbirlerine düşman etmiştir. Daha sonra kalan kimseleri de cennetinden kovmuştur. Bakara Suresi 38. Ayette bunu çok açık bir şekilde belirtmiştir:

Bakara Suresi-38. Ayet: Onlara şöyle dedik: Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir yol gösterici gelecektir. Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.

Yine Allah dünya üzerinde çeşitli milletler olduğunu aşağıdaki ayetleri ile çok kesin bir şekilde belirler:

Allah ayetlerinde, Ben yoldan çıkan kavimleri yok eder, onların yerine yeni kavimler gönderirim der. Çünkü evrimin devamlı oluşumunda ve değişiminde Allah bizzat olayların içindedir. Dünya ve evren oluşmuş, hikayesi bitmiş ve defteri dürülmüş değildir. Dünyada ve evrende oluşumlar ve değişimler bir zincirleme reaksiyon halinde devam etmektedir ve Allah bu reaksiyonların bizzat yaratıcısı, yönlendiricisi ve mimarıdır.

Fatır Suresi-16. Ayet: Allah dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir.

Mearic Suresi-40.41. Ayetler: Şu halde (işin gerçeği) öyle (umdukları gibi) değil! Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz onların yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter ve kimse bizim önümüze geçemez.

Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi, hiçbir millet başka bir milletin kardeşi değildir. Ancak dinsel kardeşlik bahis mevzuu olabilir. Bu da milletini, soyunu, neslini inkâr etmek anlamına gelmez. Eğer inkâr edersek, aynı zamanda Allah’ın kendi kutsal kitabında halk, millet, nesil kavramlarını sık sık işleyen ayetlerini de inkâr etmiş oluruz.

Umarım milleti ve nesli inkâr edenler, bu ayetleri okuduktan sonra inkârcılıklarından vazgeçerler ve kendi Milletine, kendi Nesline sımsıkı sarılırlar. Tarih boyu kurduğumuz ve yine kendi ellerimizle yıktığımız en azından 16 tane İmparatorlukları unutmazlar, bu nedenle son Türk Devleti olan 17. TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ne sımsıkı sarılırlar.

Bilmeyenlere tarih boyu kurmuş olduğumuz en önemli İmparatorlukları bir defa daha hatırlatmak isterim:

1-                 BÜYÜK HUN İMPARATORLUĞU

2-                 BATI HUN İMPARATORLUĞU

3-                 AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU

4-                 AK HUN İMPARATORLUĞU

5-                 GÖKTÜRK İMPARATORLUĞU

6-                 AVAR İMPARATORLUĞU

7-                 HAZAR İMPARATORLUĞU

8-                 UYGUR İMPARATORLUĞU

9-                 KARAHANLILAR İMPARATORLUĞU

10-            GAZNELİLER İMPARATORLUĞU

11-            HARZEMŞAHLAR İMPARATORLUĞU

12-            ALTINORDU İMPARATORLUĞU

13-            BÜYÜK TİMUR İMPARATORLUĞU

14-            BABÜR İMPARATORLUĞU

15-            BÜYÜK SELÇUKLU İMPARATORLUĞU

16-            OSMANLI İMPARATORLUĞU

17-            TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ

TÜRK MİLLETİ!

Atanı tanı, atalarınla gurur duy!

Türkler, Hz. Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in Türk adlı oğlunun neslindendir. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.

– Mustafa Kemal ATATÜRK

Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında şöyle diyordu:

Efendiler,

Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır. Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir."

Çok şükür ki, Tanrı bu lütfu Türklere vermiştir. Gerçekten de Türkler inananlara karşı son derece mütevazı, onlara saldıran inançsızlara karşı son derece amansız olmuşlardır. Haçlı seferlerine karşı koyanlar Sam Araplar değil, Türklerdi, Sam Araplar, Selçukluları arkadan vurmuşlar, haçlıların işini kolaylaştırmışlardı. Haçlılar bu suretle Kudüs’ü ele geçirip Müslümanları katletmişlerdi. (1098)

820 sene sonra 1. dünya savaşında Sami Araplar yine Türk’leri arkadan vurmuşlar ve Lavrence’in peşine takılarak ülkelerini batılılara adeta peşkeş çekmişlerdir. (l918)

Bu ihanet sonucunda İngiliz orduları

Enjoying the preview?
Page 1 of 1