Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar)
()
About this ebook
O’dur varlığın çehresindeki perdeyi kaldıran, eşyanın ruhunda meknî bulunan sırları gün yüzüne çıkaran...
O’dur yerle gök arasındaki kopukluğu giderip bir kere daha arzı semâlara bağlayan; akılla kalbi en sağlam esaslar çerçevesinde buluşturup muhakemenin ufkunu fizik ötesi enginliklere ulaştıran...
O’dur canlı-cansız her şeyi en doğru şekilde okuyan; okuduklarını, herkesten çok önce ve en büyük araştırmacıların idrak ufkunu aşkın bir seviyede yorumlayıp küllî kâidelere bağlayan...
O’dur kâinat hakkında sözün özünü söyleyen; sözleriyle eşya ve hâdiseleri hallaç eyleyen ve her şeyin ötesini temâşâ etmemiz adına bize sır perdesini aralayan...
O’dur insan düşüncesini madde ve mânânın birleşik noktasına yükselten ve köhneleşmiş anlayışları târumâr ederek gördüğümüz şu fizikî dünyayı cennetlerin koridoru hâline getiren...
Bu kitapta Âlemlerin Efendisi olarak aramıza gönderilen Hz. Muhammed’i övmek için yüzyıllar boyunca kaleme alınmış yazılar var. Müslümanların yanı sıra Müslüman olmadığı halde O’na hayran insanların da yazılarını bu kitapta okuyabilirsiniz...
Read more from H. Emre Yaman
Beklentiler ve Gerçekler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTwitter'daki Türkiye 2 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTwitter'daki Türkiye 1 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDillerde Nağme Adın 1 (Naatler) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBir Başkadır Bizde Ramazan Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Related to Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar)
Related ebooks
Biz Dünyada Göçer Olduk (Göç Şiirleri Antolojisi) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHicretten Hikmete Rating: 5 out of 5 stars5/5Reis’in Rejimi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAdem'e Mektuplar Rating: 3 out of 5 stars3/5Livaneli'nin Penceresinden Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAltıncı Mevsim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYük Arayış Aldanış Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsProblem Tsunamileri Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKur’ân: Ebedî Doğrular “Putlara Ultimatom” Cilt II Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAlacaŞafağın Rengi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsNil'in Kelebekleri Rating: 5 out of 5 stars5/5Beşinci Mevsim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHasat Günleri Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKamp Hatıralarım Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBarbarların Son Seferi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsZamanda Kuşatma Rating: 4 out of 5 stars4/5Cennetin Son Yolcusu Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGün Batmadan: Kendini Bil! Rating: 5 out of 5 stars5/5Ateşte Açan Güller Rating: 0 out of 5 stars0 ratings15 Temmuz Şeyi Rating: 5 out of 5 stars5/5Stressiz Yaşama Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsNasıl Terörist Oldum Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYüzelli Yaşındaki Adam: Roman Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİmana Dair Sorular ve Cevaplar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDeğişim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsMeriç'i Geçerken Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÇanakkale Şahitleri: Yeni Mecmua Özel Sayısı 18 Mart 1915 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÖLÜM: Doğmak, yaşamak, ölmek, yas tutmak, korkmak, mezar. Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHz. Yusuf Medresesi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGüncel Yargılamalar Işığında Anayasayı İhlal Suçu Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Related categories
Reviews for Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar)
0 ratings0 reviews
Book preview
Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar) - H. Emre Yaman
DİLLERDE
NAĞME
ADIN
2
Halit Emre Yaman
Published by Crab Publishing at Smashwords
Copyright © 2020 Crab Publishing
Tüm hakları saklıdır. Bu yayının herhangi bir bölümü, yayınevinin önceden izni olmaksızın, hiçbir formatta ve hiçbir amaçla çoğaltılamaz, dağıtılamaz, yayılamaz, bir veri tabanı veya bilgi kurtarma sisteminde saklanamaz.
Bu e-kitap sadece sizin kullanımınız için lisanslanmıştır. Bu e-kitap başkalarına tekrar satılamaz veya verilemez.
Eğer bu kitabı paylaşmak istiyorsanız lütfen her birey için bir kopya satın alın. Eğer bu kitabı okuyorsanız fakat satın almadıysanız veya sadece sizin kullanımınız için satın alınmadıysa lütfen satın alan kişiye iade edin ve kendinize bir kopya satın alın.
Yazarımızın emeğine saygı gösterdiğiniz için teşekkür ederiz.
Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar)
Halit Emre Yaman
Yayın No: 38
Din: 6
Yayın yönetmeni: Halit Emre Yaman
Editör: Mehmet Ali Özcan
Kapak tasarımı: Nazende Bahar
Teknik hazırlık: Yücel Darcan
Yayın tarihi: 18 Nisan 2020
E-book ISBN: 9780463464502
E-posta: crabspublishing@gmail.com
Twitter: @CrabPublishing
HALİT EMRE YAMAN
Hayatının büyük bölümünü İstanbul ve İzmir’de geçiren Halit Emre Yaman, Hizmet Hareketi kurumlarında 4 farklı şehirde, 20 yıl öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Evli ve 3 çocuk sahibi olan yazarımız, farklı internet sitelerindeki yazılarıyla çalışmalarına devam etmektedir.
Yayınevimizden çıkan kitapları:
1. Sözüm Bize
2. Rahmet ve Bereket İklimi
3. Bir Başkadır Bizde Ramazan
4. Beklentiler ve Gerçekler
5. Twitter’daki Türkiye 1
6. Twitter’daki Türkiye 2
7. Dillerde Nağme Adın 1 (Naatler)
8. Dillerde Nağme Adın 2 (Yazılar)
İÇİNDEKİLER
GEL ARTIK (Önsöz yerine)
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN BEĞENDİĞİ ŞİİR / Kuss bin Saide
EFENDİMİZ’İN ŞEMAİLİ, AHLAK VE ADABI
ASHÂB-I KİRÂMIN DİLİNDEN EFENDİMİZ / Hüseyin Algül
EN BÜYÜK KAHRAMAN / Thomas Carlyle
MAL BENİM BORÇ RESÛLULLAH’IN / Ahmet Şahin
HARAMEYN EHLİNİN SULTAN ABDÜLAZİZ’E MEKTUBU
MECMÛATU’L AHZAB’DA EFENDİMİZ / Ali Budak
BÜYÜK FİKİR BÜYÜK İNSAN / A. Von Kramer
SULH PEYGAMBERİ / Peygamber Yolu Araştırma Heyeti
MEYVE DALI AŞAĞI ÇEKER / Mevlana
GAZNELİ MAHMUT’UN SAYGISI
RİSALE-İ NURLARDA EFENDİMİZ / Bediüzzaman Said Nursi
EY MUHAMMED! / Prens Otto Von Bismark
MEDİNE VESİKASI / Ali Bulaç
DELÂİL-İ HAYRÂT’TA EFENDİMİZ’E AİT İSİMLER / Ali Budak
HATASI OLMAYAN AMA NORMAL BİR İNSAN / Sir Charles Eliot
ŞAHSİYET-İ MUHAMMEDİYE (SAV) / İbrahim Canan
MEDİNE’DEKİ NEBEVÎ DEVLET / Roger Garaudy
BİZ SENİ BIRAKMAYIZ!... / Fahrettin Paşa
ONDAN DAHA BÜYÜK BİR İNSAN OLAMAZ / Lamartine
RİSALE-İ NUR’DA EFENDİMİZ’İN İSİM VE SIFATLARI / Ali Budak
MUHAMMEDÎ AŞK NEDİR? / Vehbi Yıldız
İNSANLIĞIN KURTARICISI / Bernard Shaw
VİLÂDETİN ÇAĞRIŞTIRDIKLARI / M. Fethullah Gülen
MUHAMMED, O’NUN PEYGAMBERİDİR / Tolstoy
TEVRAT VE İNCİL’DE HZ. MUHAMMED / Muhittin Akgül
ONU KİMSE GEÇEMEZ / Goethe
TÜRKLERDE PEYGAMBER SEVGİSİ / Nihat Sami Banarlı
ÇÖLE İNEN NUR / Necip Fazıl Kısakürek
M. FETHULLAH GÜLEN’İN ESERLERİNDE EFENDİMİZ / Ali Budak
EZAN-I MUHAMMEDÎ / Edmondo De Amicis
İNSANLARIN EN MÜMTAZI / Ruşen Eşref Ünaydın
EFENDİMİZ’İN GÖNÜLLERE GİRME METODOLOJİSİ / Reşit Haylamaz
TÜRK EDEBİYATINDA NAATLER / Emine Yeniterzi
DÜNYAYI TUTUŞTURAN HEYECAN / Stanley Lane Poole
YAZI VE NAATLERDE EFENDİMİZ / Ali Budak
KISA KISA
KAYNAKLAR
Önsöz yerine…
GEL ARTIK
Bizler Sen’in sevginle tanışınca, kul olmanın hürriyete açılan kapı olduğunu anladık. Rabbimizi tanıdık seninle, kendimizi bulduk ve gönlümüzde mâsivâya yer bırakmamaya karar verdik. Cemalinden mahrum olsak da kardeşlerin
olmaya azmettik. Adını güneşin doğup battığı yerlere götürmeye
gerekirse bu uğurda candan, canandan geçmeye karar verdik.
"Sen’i seven her ruh uludur Yâ Resûlallâh!
Gözü-gönlü onun doludur Yâ Resûlallâh!
Cemâlin pertevinden zerre şevk alan billâh,
Kapının ayrılmaz kuludur Yâ Resûlallâh!"
Çoğumuz itibariyle ne sazdan ne de sözden anlarız ama söz konusu Sen olunca dillerimiz tutulur, gözyaşlarımıza hâkim olamayız. Rüyalarımıza misafir olman bile, devasa engelleri aştırdı bize… Senin sevginle çöllere çadır kurduk, kutuplarda yol aldık. Dilini bilmediğimiz yörelerde Sen mihmandarımız oldun; açılan her kapının ardında Sen vardın…
"Bakıp Sen’i gören âşık,
Başka cemâli neylesin?
Dostluğuna eren sâdık,
Başka visâli neylesin?
Kulaklar duymuşsa sesin,
Duyar mı ağyâr nefesin!
Gönüllere Sultan Sen’sin,
Gayri âmâli neylesin?"
Bahar rüzgârları esmeye başlamıştı yurdumuzda; çiçekler açmış, her yer mis gibi kokuyordu… Kurulan sofralarda herkesin bir sandalyesi vardı. Yıllardır birbirine düşmanlaştırılmış insanlar diyalog solukluyordu… Meğer münafıklar da boş durmamış, nifak tohumları saçmış Anadolu topraklarına…
"Sayende cennete dönen bu düşkünler bağı,
Dağınık zülüflerin gibi şimdi târumâr;
Toprak nemrut bitiriyor, çağ firavun çağı,
Küfür ve ilhatla esiyor esince rüzgâr."
Bir yel esti, ne bağ kaldı ne bostan… Yapraklar sarardı, toprak kurudu, baykuşlar damlara yuva kurdu. Düşmanların yaptıklarına eyvallah dedik ama dostların vefasızlığına diyecek söz bulamadık. Kıyameti andıran bu hengâmede tohum gibi savrulduk dünyanın bağrına… Şimdilerde Medrese-i Yusufiye’de eksiklerimizi tamamlıyor, gaybubette projelerimizi yeniden gözden geçiriyor, muhacirlikte Sen’in mesajlarına teşne gönüller arıyoruz…
"Şimdi hazana yenilmiş bu lâlezârda biz,
Ümit ve inkisarla yutkunuyoruz sessiz..
Hülyâlarımızda bir yeni şafaklar çağı,
Her gün bir kitap gibi okuyarak varlığı;
İhtimal ki bir gün bizler de dirileceğiz..."
Yeni bir bezme atıldığımız bu dönemde her zaman olduğu gibi yine Sen’in himmetine muhtacız. Daha önce yaptığın gibi doğ ruhlarımıza, bizlere hayat üfle, bize yeni kapılar aç; aç ki kul olmanın ve Sana layık ümmet olmanın hakkını verelim. Zira bizler, garibiz, kimsesiziz, zayıfız, güçsüzüz, âciziz, ihtiyârımız elimizde değil… Dergâhına vardık Sen’den yardım diliyoruz. Çünkü seninle eğriler düzelir, fırtınalar bahara döner, karanlıklar aydınlanır…
"Âşıklar ararlar Sen’i her yerde,
Dudağın şerbeti dermandır derde..
Ben bir dertli isem dermanım nerde?
Doğ ruhuma beni hasretle yakma!
Hak aşkına kulun yalnız bırakma!"
Ey Sevgili! Tıpkı dünyayı şereflendirmeden önceki dönemde olduğu gibi ortalıkta saksağanlar boy gösteriyor. Zamanında dolduramadığımız meydanlarda çakallar volta atıyor, naehillere gün doğdu, ümmete kastedenler kahraman oldu, devletin hariminde asalaklar kol geziyor… Ne yazık ki necib
dediğimiz millet, maruz kaldığı algı operasyonlarının farkında bile değil.
"Konuş ki hatipler haddini bilsin!
İlâhî nefhanla ruhlar dirilsin,
Erilecek zirvelere erilsin;
Başlamış gökler de bunu dilerken.."
İki günlük bebekten seksenlik ihtiyara, kadınından erkeğine kadar hiç ayırt etmeden zalim zulmüne devam ediyor. İniltiler geliyor her yandan… Ömrünün en verimli çağında vatanına hizmet edecek insanlar zindanlarda gün sayıyor. Dünyada yiyecek ekmeği kalmayanları sayamıyoruz artık. Akan gözyaşları çağlayan oldu. Kayyım eliyle çökülen şirketler, yalancı ve yamacılara peşkeş çekilen devlet kurumlarının haddi hesabı yok. Sensizlik, her şeyin dengesini bozdu…
"İçimde ızdırap, gözümde damla damla kan,
Sultânım el-amân!
Bak sînemde bir ok var, derûnumda bir acı,
Sen’dedir ilâcı...
Ey ruhumu saran gizli dertlere nigehbân,
Lütfeyle bir derman!
Gel derdime tabib ol, ol ki perişan hâlim..!
Kalmadı mecâlim..."
Gözlerimiz yollarda, bir güneş gibi doğ tepelerin ardından… Geleceğine dair muştular bile ruhumuza inşirah veriyor. Gir gönlümüze, kur otağını, fermanın duyulsun her yerde. Sevgine muhtaç ruhumuza elini uzat, zira dertlerimizin dermanı Sen’sin. Aradaki perdeyi kaldır; kaldır da hasretinle yanan sinelerimiz vuslata ersin. N’olur geç kalma… Biliyorsun ki Sen’den başka sevdamız yok…
"Gel vur mızrabını kalbimi söylet!
Vur ruhuma nağmelerini dinlet!
Bu gönlüme geleceğini vâdet!
Vâdet ki, kalmadı dizimde dermân..!"
Senin hasretinle yanan sadece bizler değiliz. Bütün kevn ü mekân daha önce olduğu gibi tekrar Senin sultanlığını temaşa etmek istiyor. Günahsız gönüllerden arşa ulaşan dualar hürmetine nikabını kaldır da bîçarelere tebessümünü bahşet! Gönüllere at sürecek fetih orduları işaretini bekliyor. Dünyanın dört bir yanında Senin sevdanla yanan gönüllere tebessümün parola oldu.
"Hasret Sana bu gözler, gönlüm yolunu gözler,
Huzura ersem bir kez, bahara döner güzler.
Erse pâyine başım, hep çağlasa gözyaşım,
‘Sen Sen’ deyip ağlasam, kalkar bütün pürüzler..."
Mahşerde bile nebilerin Sen’den medet bekleyeceği söylenir. Buna göre huzuruna varmaya liyakatimizin olmadığının farkındayız amma gidecek başka kapımız yok. Günahlara bulanmış ve isyanlarımızla meşhur olsak da kapındayız… Boynumuz bükük, dudaklarımız kavrulmuş, gözlerimiz yaşlı, halimiz perişan… Bekletme artık Yâ Resûlallâh! Gel ki, susuzluğu bitsin maşuklarının…
"Yanmışım isyanla, yakma hicranla Ey Nebî!
Penâhım Sen, kime varayım Yâ Resûlallâh!
Kabul kıl mücrimi, kovma kapından ne olur!
Kovarsan kime sızlanayım Yâ Resûlallâh!
Günah bana yaraşmaz, doğru... Af Sen’in şânın,
Sen varken kime dert yanayım Yâ Resûlallâh!"
Seni bize sevdiren Kırık Mızrap
ın sahibine de layık olamadık. O bizi korumak için çırpınıp dururken bizler mirasyediler gibi davrandık. Sana layık ümmet olamadığımız gibi O’na da talebe olamadık. Bizler yaşananları hak etmiş olsak da, bizden çok O cefa çekiyor. Önce O’nun yüzünü güldür Efendim… O’nun gülmesi bizi de güldürecektir.
Halit Emre Yaman
4.10.2018 / Atina
PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN BEĞENDİĞİ ŞİİR
Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) peygamberliğinden bir kaç yıl evvel Ukaz panayırında İyad kabilesinin büyüğü olan Kuss b. Saide yazdığı şiiriyle Resul-u Kibriya’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) geleceğine işaret etmiştir.
Kuss bin Sâide bu güzel sözleri söylerken bahsettiği Son Peygamberin orada bulunduğundan habersizdi. Bir müddet sonra da vefât etti. Ancak kabîlesi, peygamberlik geldiğinde gelip Allâh’ın Rasûlü’ne îmân ettiler.
Rasûlullâh (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara: Kuss bin Sâide’nin, Ukâz Panayırı’nda deve üzerinde: ‘Yaşayan ölür, ölen fenâ bulur, olacak olur!’ diyerek hutbe okuduğu hiç hatırımdan çıkmaz. Bu hutbeyi okuyabilecek kimse var mı?
buyurdular.
Heyet, o hutbeyi kabîlelerinden hemen herkesin okuyabileceğini söylediler. Âlemlerin Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) buna çok sevindi. Orada bulunan Ebû Bekir (radıyallâhu anh) da: Yâ Rasûlallâh, o gün ben de oradaydım, söylediklerinin hepsi ezberimdedir.
dedi ve hutbeyi baştan sona kadar okudu.
Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz! İbret alınız!
Yaşayan ölür, ölen fena bulur! Olacak neyse olur.
Yağmur yağar, otlar biter; çocuklar doğar, annelerinin ve babalarının yerini alır.
Derken, hepsi ölüp gider!
Hadiselerin ardı arkası kesilmez; hepsi birbirini kovalar.
Kulak tutunuz, dikkat kesiliniz; gökte haber, yerde ibret alınacak şeyler var.
Yeryüzü bir büyük dîvan, gökyüzü yük¬sek bir tavan.
Yıldızlar yürür, denizler du¬rur. Gelen kalmaz, giden gelmez.
Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?
Yoksa, orada kalıp da uykuya mı dalıyorlar?
Yemin ederim, yemin ederim ki Allah’ın indinde bir din vardır ki
Şimdi içinde bulunduğunuz dinden daha sevgilidir!
Ve Allah’ın gelecek bir peygamberi vardır ki gelmesi pek yakındır.
Gölgesi başınızın üstüne geldi!
Ne mutlu o kimseye ki ona iman eder; o da kendisine hidayet eyleye!
Yazıklar olsun, ona isyan ve muhalefet edecek bedbahta!
Yazıklar olsun, ömürleri gafletle geçen ümmetlere!
Ey insanlar! Hani ya babalar, dedeler, atalar? Nerede soy sop?
Hani o süslü saraylar ve mermer binalar yükselten Âd ve Semûd kavimleri?
Hani ya, dünya varlığından gururlanıp da kavmine,
‘Ben sizin en büyük Rabbiniz değil miyim? diyen Firavun’la Nemrud?
Onlar, zenginlikçe, kuvvet ve kudretçe siz¬den çok daha üstün idiler. Ne oldular?
Bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı.
Kemikleri bile çürüyüp dağıldı. Evleri yıkılıp ıssız kaldı.
Yerlerini yurtlarını şimdi köpekler şenlendiriyor.
Sakın, onlar gibi gaflete düşmeyin, on¬ların yolundan gitmeyin!
Her şey fanidir;