Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Boyun Eğen Yargının Resmidir
Boyun Eğen Yargının Resmidir
Boyun Eğen Yargının Resmidir
Ebook210 pages1 hour

Boyun Eğen Yargının Resmidir

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İçindekiler:

1.Bölüm
Adil Yargılama İçin Bağımsız Yargı Gerekirken...

“Yargı Bağımsızlığı” Neden ve Nasıl İşlevsiz Hale Getirildi?

“Bağımlı” Yargı İçin Kurulların Dizaynı

“Bağımlı” Yargı”nın Eli Mahkûm Proje Mahkemeleri!

Her Hâkimin Tepesindeki “Demokles’in Kılıcı”!

Tutsak Kadın Yargı Da Bu Döneme Nasip...

“Korkusuz Yargı” Mümkün Mü Böyle Bir Ortamda?

Türk Yargısının Adalet Sınavı: Bylock!

2. Bölüm
Kilometre Taşlarına Dair...

Darbenin İlk İndiği Yer Olan Yargının Darbe Hazırlığına Dair

Yargı Darbesinde Hsyk’nın Rolü

Darbede Hakimlere Sorulanlar

Yargıya Boyun Eğdirmenin Resmi Ab Raporlarında

Erdoğan Yargısı: “BM’nin Kararı Da Ne Oluyormuş?!”

Hsk’nın “Etik”i ve Yargıya Ettikleri

Üç Yargı Mensubu Üzerinden Türk Yargısının Portresi

Ergenekon Davası Başkanı Özhese Gibilerine Ceza Yağdı, Birilerine Gün Doğdu!

Fişlemeciden Operasyonel Yargı Üreten Dönem Resmi

Yargıyı VE Devleti “Arındırma”ya Çalışırken Başımıza Gelenler ve de Aihm

Arındırma Uygulamalarına Karşı Yapılacaklar

Fişlemelerle Gelen İşkenceler, İnfazlar...

Ve “Fetö Uzmanları” İş Başında, Ya İşleri Biterse?

Uluslararası Hukuka Bile Direnen Bu Yargı Düzelir mi?
...

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateJan 20, 2022
ISBN9781005758677
Boyun Eğen Yargının Resmidir
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Boyun Eğen Yargının Resmidir

Related ebooks

Reviews for Boyun Eğen Yargının Resmidir

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Boyun Eğen Yargının Resmidir - Ramazan F. Güzel

    İÇİNDEKİLER

    1.BÖLÜM

    ADİL YARGILAMA İÇİN BAĞIMSIZ YARGI GEREKİRKEN…

    YARGI BAĞIMSIZLIĞI NEDEN ve NASIL İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ?

    BAĞIMLI YARGI İÇİN KURULLARIN DİZAYNI

    BAĞIMLI YARGI"NIN ELİ MAHKUM PROJE MAHKEMELERİ!

    HER HAKİMİN TEPESİNDEKİ DEMOKLES’İN KILICI!

    TUTSAK KADIN YARGI DA BU DÖNEME NASİP…

    KORKUSUZ YARGI MÜMKÜN MÜ BÖYLE BİR ORTAMDA...?

    TÜRK YARGISININ ADALET SINAVI: BYLOCK!

    2. BÖLÜM

    KİLOMETRE TAŞLARINA DAİR…

    DARBENİN İLK İNDİĞİ YER OLAN YARGININ DARBE HAZIRLIĞINA DAİR

    YARGI DARBESİNDE HSYK’NIN ROLÜ

    DARBEDE HAKİMLERE SORULANLAR

    YARGIYA BOYUN EĞDİRMENİN RESMİ AB RAPORLARINDA

    ERDOĞAN YARGISI: BM’NİN KARARI DA NE OLUYORMUŞ?!

    HSK’NIN ETİKİ ve YARGIYA ETTİKLERİ

    ÜÇ YARGI MENSUBU ÜZERİNDEN TÜRK YARGISININ PORTRESİ

    ERGENEKON DAVASI BAŞKANI ÖZHESE GİBİLERİNE CEZA YAĞDI, BİRİLERİNE GÜN DOĞDU!

    FİŞLEMECİDEN OPERASYONEL YARGI ÜRETEN DÖNEM RESMİ

    YARGIYI ve DEVLETİ ARINDIRMAYA ÇALIŞIRKEN BAŞIMIZA GELENLER ve de AİHM

    ARINDIRMA UYGULAMALARINA KARŞI YAPILACAKLAR

    FİŞLEMELERLE GELEN İŞKENCELER, İNFAZLAR…

    VE FETÖ UZMANLARI İŞ BAŞINDA, YA İŞLERİ BİTERSE?

    ULUSLARARASI HUKUKA BİLE DİRENEN BU YARGI DÜZELİR Mİ..?

    ÖNSÖZ

    Sizi Avrupa Birliği’ne götürüyoruz diye iktidar direksiyonuna oturmuşlardı, ülkeyi götürüp Ortadoğu’nun savaşlar ve diktatörlükler bataklığına bıraktılar.

    82 Anayasası darbe ürünü, AB Uyum Yasaları ile birlikte en çağdaş anayasası yapacağız dediler, Hitler Almanya’sı anayasasından hallice, Esad Suriye’si Anayasasından bozma bir anayasa arayışına giriştiler...

    Şimdi millet eski yasaları ve Anayasaları mumla arar oldu.

    Son düzlemde mevcut Anayasa kâğıt üstünde kaldı ve içeriğindeki anayasal hakların hemen hepsi askıda!..

    2014’te başlayan ve 2016’daki Kurmaca Darbe ile şeklini alan yeni rejim adaptasyonunda temel hakların hepsi tehdit altında. Haberleşme, sendikalaşma, eğitim vb. haklarını kullanmış olduğu için yüzbinlerce insan soruşturma geçirdi, 510 binden fazla insan hapislerle tanıştı.

    Adaletin olmadığı yerde;

    - Para ve sermaye kaçmaya,

    - Başta AB olmak üzere uluslararası birlikler, kuruluşlar ülke ile arasına sınırlar çekmeye,

    - Yardımlarını kısmaya başladı…

    Buna karşı da yeni rejim; ortaya çıkan meşum suratını yüze bakılır hale getirebilmek, görüntüyü kurtarabilmek için yer yer make-up" yapmakta…

    Ülkede kalanların, özellikle de hukukçuların elinin kolunun bağlandığı bir yerde yurt dışına çıkabilenlere büyük bir sorumluluklar düşüyordu; yaşanan hukuksuzlukları dile getirmek, kamuoyunu muhtemel tehlikelere karşı uyarmak gibi…

    Bu bilinçle de ihraç edilerek hâkimlik kürsüsünden uzaklaştırıldıktan sonra yurtdışına çıkınca yazmaya ve anlatmaya çalıştım. Değişik dönemlerde kaleme almış olduğum makaleleri derleyip düzenleyerek böyle derli toplu eser ortaya koyma ihtiyacı hissettim.

    Bu kitapta adım adım ülkenin nasıl bir felakete sürüklendiğini, mülkün yani devletin temeli olan adaletin nasıl boyunduruk altına alındığını ve de yargının nasıl boyun eğdiğini, dolayısıyla da adil yargılama ilkesinin, yargı bağımsızlığının aşamalı olarak nasıl imha edildiğini gözler önüne sermeye çalıştık.

    Dahi adil ve özgürlükçü yarınlarda görüşme temennileriyle, iyi okumalar…

    20 Ocak 2022

    RAMAZAN F. GÜZEL

    1.BÖLÜM

    ADİL YARGILAMA İÇİN BAĞIMSIZ YARGI GEREKİRKEN…

    YARGI BAĞIMSIZLIĞI NEDEN ve NASIL İŞLEVSİZ HALE GETİRİLDİ?

    Evrensel hukuk kuralları gereğince bütün insanlar "adil yargılanma hakkına sahiptir. Bunun en temel gereği de bağımsız yargı"nın varlığıdır.

    Yargının bağımsız değil de yürütmenin/ iktidarın bağımlı bir erki haline gelmesi halinde ülke içindeki her işleyişin nasıl da büyük bir kaosa ve krize dönüştüğünü hep birlikte görüyoruz. Yerel seçimin üzerinden günler geçmesine rağmen bir türlü sonuçlar açıklanamıyor, mahkemeler, Yüksek Seçim Kurulu tutuk bir vaziyette ve gözleri iktidarda...

    Bu yazı dizimizde Türkiye’de yargı bağımsızlığının nasıl yok edildiğini, adil yargılamanın nasıl işlevsiz hale getirildiğini süreçleri ile ortaya koymaya çalışacağız.

    YARGI BAĞIMSIZDIR DİYEN ULUSLARARASI BEYANLARA EVET DEMİŞTİK.

    - Türkiye tarafından da esas alınmış olan ve 27 Mayıs 1949 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 10. maddesine göre:

    Herkes, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir şekilde davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.

    - Türkiye tarafından da 04 Kasım 1950 tarihinde imzalanmış ve 18 Mayıs 1954 tarihinde onaylanmıştır olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. Maddesi de:

    Herkes... yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir. demektedir.

    Adil bir yargılama için yargının bağımsız olmasına dair ayrıca şu uluslararası ilke ve kararlar da bulunmaktadır:

    - BM Yargı Bağımsızlığı Temel Prensipleri, (29 Kasım 1985 tarih ve 40/32 numaralı ve 13 Aralık 1985 tarihli ve 40/146 numaralı kararlarla BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir.)

    - 2003/43 Sayılı Birleşmiş Milletler Bangalor Yargı Etiği İlkeleri,

    - Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Hâkimlerin Bağımsızlığı, Etkinliği ve Rolü Hakkında Üye Devletlere Yönelik R (94) 12 Sayılı Tavsiye Kararı,

    - Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu (Venedik Komisyonu) Rapor, (16 Mart 2010, CDL-AD (2010)004.)

    15 TEMMUZ YARGI DARBESİ!

    17/25 Yolsuzluk dosyalarından sonra Emniyet ve Adliye’de yaşanan sivil darbeden sonra yargı bağımsızlığı çok ciddi bir yara almış ve özellikle de 15 Temmuz 2016 hadisesinden sonra yargı teşkilatında yaşanan büyük kıyımdan sonra devlet yönetimindeki güçler ayrılığı tamamen dağılmış ve yargı bütünüyle yürütmenin kontrolüne ve hatta tasallutu altına girmiştir.

    Ortaya çıkan her yeni belge ve tutanaktan anlaşılıyor ki, mevcut iktidar aşamalı olarak devletin ve milletin bütün güçlerine diz çöktürmek için önce yargısını ele geçirme yoluna gitmiştir. Bu yönüyle de 15 Temmuz, teşebbüs değil tam anlamıyla tamamlanmış bir darbe hareketidir.

    Nitekim 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimine müteakiben hemen aynı gece yarısı düzenlenmiş tutanaklarla 2 AYM üyesi, 140 Yargıtay üyesi, 48 Danıştay üyesi ile 2745 adli-idari hâkim ve savcı hakkında gözaltı kararları çıkarılmıştır. (Bkz. https://t24.com.tr/haber/bazi-hsyk-yargitay-ve-danistay-uyeleri-hakkinda-yakalama-karari-cikarildi,350225)

    Devam eden süreçte gözaltı ve tutuklama kararları artarak devam etmiş, 2500’den fazla hâkim ve savcı (Anayasa’nın 159/9 ve 2802 sayılı Yasanın 88. maddesine açıkça aykırı olarak) gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Darbe yapmaktan tutuklansalar da sonradan açılan davalarda yargı mensupları hakkında darbe girişiminden dolayı suç isnadında bulunulmamıştır.

    Hukuken halen yürürlükte olan (ama iktidar tarafından tanımadıkları ilan edilen) Anayasa’nın 139. maddesi gereğince hâkimlik teminatı (irremovability) ve bağımsızlığı (independence) güvence altına alınmış olsa da 23 Temmuz 2016 tarih ve 667 sayılı KHK’nın 3. Maddesi ile;

    Hiçbir ön soruşturma yürütülmeden, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay üyeleri dâhil 4500’den fazla hâkim ve savcı -savunmaları dahi alınmadan, belge/delil gösterilmeden ve hiçbir yargı süreci işletilmeden- tek taraflı bir kararla meslekten ihraç edilmişlerdir.

    Binaenaleyh tutuklanan hâkimlerden birisi de Murat Arslan’dır. Avrupa Hâkimler Birliği tarafından tanınan Türkiye'nin tek hâkimler ve savcılar birliği olan YARSAV’ın Başkanı olan Arslan’a;

    - 09.10.2017 tarihinde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından, yargının bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğüne desteği konusundaki kalıcı hizmetleri nedeniyle kendisine Vaclav Havel İnsan Hakları ödülü verilmişti,

    - Erdoğan yargısı ise kendisine "terör örgütü üyeliği suçu"ndan 10 yıl hapis cezası vermişti!

    Yine Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Avukat Şebnem Korur Fincancı da yakın zamanda Barış İçin Akademisyenler grubunun Biz bu suça dahil olmayacağız dilekçesini imzaladığı için 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

    Bu yaşananlarla Türkiye; hâkimler, savcılar, avukatlar ve diğer adalet görevlileri ve de insan hakları savunucuları için büyük bir hapishane haline gelirken, halen görevde olan yargı mensupları için de yaşananlar büyük bir baskıya dönüşmekte, onların adil kararlar verebilmeleri dumura uğratılmaktadır.

    HALBUKİ YARGININ BAĞIMSIZLI İÇİN YASALAR NE DİYORDU?

    Türkiye’nin kabul etmiş olduğu ve altını imzaladığı uluslararası anlaşmaları, ilke kararını aktarmıştık.

    1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da Yargı bağımsızlığına dair çok önemli düzenlemeler bulunmaktadır:

    1)- 138. maddesinde Mahkemelerin Bağımsızlığı,

    2)- 139. maddesinde Hâkimlik ve Savcılık Teminatı,

    3)- 140. maddesinde Hâkimlik ve Savcılık Mesleği,

    4)- 142. maddesinde Mahkemelerin Kuruluşu,

    5)- 159. Maddesinde ise Hâkimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu başlıkları altında konuya ilişkin hükümler yer almaktadır.

    Anayasa gereği Türk yargı sisteminde hâkim ve savcılarla ilgili atama, terfi, disiplin, mesleğe kabul ve sair halleri hakkında karar vermeye yetkili kurum Hâkimler ve Savcılar Kurulu’dur (HSK).

    6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 1. maddesinde de:

    "Bu Kanunun amacı, mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatı esaslarına göre Hâkimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulunun kuruluşu, teşkilâtı, görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esaslarını düzenlemektir." denilmektedir.

    Ayrıca 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, adli ve idari yargı hâkim ve savcılarının nitelikleri, atanmaları dahil bütün hak ve ödevleri ve de özlük işlerini düzenlemekte, bütün yargı mensuplarının bağımsız bir şekilde işlerini yapmaları için gerekli düzenlemeleri yapmaktadır.

    Gelinen şu noktada ise bütün bu güvenceler askıdadır. Dolayısıyla da mülkün yani devletin temeli denilen adalet/ adil yargılama yürütmenin elleri arasında zapt olunmuş vaziyettedir!

    YARGI NEDEN ve NASIL BU NOKTAYA GETİRİLMİŞTİR?

    - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Görüşmesi ve Mutabakatı sonrasında Ergenekon Davalarını çekmeye, onun yerine ise Gülen Hareketi’ni/ Cemaati’ni bitirme hazırlıklarına başlamıştı.

    17/25 Aralık 2013 tarihinde patlak veren ve oğlunun da şüpheliler arasında yer aldığı yolsuzluk soruşturmalarından sonra, bu bitirme hareketini daha açıktan yapmaya başlamıştı.

    - O dönemde Ne istediler de vermedim ki! derken, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında Cemaat’i Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne (MGSB veya Kırmızı Kitap) terör örgütü olarak koyduracağını kamuoyuna açıklamıştı. Milli Güvenlik Kurulu’nun bu yöndeki toplantısından sonra 12.05.2015 tarihinde Belçika dönüşünde Erdoğan uçakta gazetecilere:

    Yargı, bundan sonra Kırmızı Kitaba göre karar verecek demişti. (Bkz. http://www.habererk.com/siyaset/erdogandan-u-donusu/15294)

    - Yine 27.05.2016 tarihinde Kırşehir’de yaptığı konuşmada:

    Dün (MGK’da) yeni bir karar daha aldık. Legal görünüm altındaki illegal terör örgütü dedik. Fetullahçı Terör Örgütü olarak tavsiye kararını aldık ve Hükümete gönderdik. Bunların terör örgütü olarak tescilini de gerçekleştireceğiz. PYD ne ise, YPG ne ise, PKK ne ise bunlar da aynı kategoride yargılanma sürecinin içerisine girecekler. demişti.

    - 30.05.2016 tarihli Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrası, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, MGK’nın tavsiye kararı ile birlikte Paralel Yapı ile mücadelede yeni bir safhaya geçilmiştir. PDY ilk kez MGK toplantısında tavsiye kararı olarak bir terör örgütü olarak nitelendirilmiş ve bundan sonraki mücadelenin ana çerçevesi de bir terör örgütü ile mücadele şekline getirilmiştir. Dolayısıyla bunun gerektirdiği her şey hem Hükümet tarafından hem gerekli yargı birimleri tarafından yerine getirilecek, uygulama aksatılmadan sürdürülecektir. açıklamasını yapmıştı.

    - Yürütmenin yargıya yönelik bu talimatlarının ardından Sulh Ceza Hâkimliklerinin verdikleri tutuklama kararlarında Milli Güvenlik Siyaset Belgesine dayandıkları görülmüştü.

    (Nitekim İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 23.06.2015 tarihli kararında, İstanbul Anadolu 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 08.09.2015 tarihli ve 2015/2983 no’lu kararında, İstanbul Anadolu 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 07.09.2015 tarih ve 2015/1291 değişik iş sayılı kararında Milli Güvenlik Siyaset Belgesine atıfta bulunmuşlardı, isteyenler o kararlara bir göz atabilirler.)

    - Yine Yargıtay 16. Ceza Dairesi ilk derece mahkeme sıfatıyla verdiği ve sonrasında bütün mahkemelerce referans alınan 24.04.2017 tarihli ve E. 2015/3, K. 2017/3 sayılı Kararında, Gülen Hareketinin bir ’terör örgütü’ olduğu" yönündeki kabulünü, Milli Güvenlik Kurulu kararına ve polis raporuna dayandırmıştı.

    Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1