Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine
Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine
Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine
Ebook204 pages1 hour

Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İÇİNDEKİLER
Ramazan F. Güzel Kitapları -34
Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine
ÖNSÖZ
1- ELİNDE OLMASA DA MUHTACA VERMEK!
2- DARDA KALMIŞLARIN BEDDUASINDAN KORKANLAR VAR MI BÖYLE?
3- BEBEKLERİN, ÇOCUKLARIN AĞLAMALARINI DİNDİRECEK BİR ADALET!
4- “İNSAN HAKLARINA SAYGI”YI GÖSTERMEK İÇİN...
5- ADALET ve HELALLEŞME İÇİN KIRBAÇLARA RAZI OLMAK!
6- MİLLETE HİZMETÇİ OLMASI GEREKENLER EFENDİLİK TASLARSA...
7- BAŞKALARINA KÖTÜLÜĞÜ YOL VEREN TOPLUMLAR ve AKİBET!
8- ADALETLİ İDARECİ, DÜZGÜN TOPLUM DÖNGÜSÜ ÜZERİNE...
9- KUTSALA SAYGIYLA HAKKANİYETLİ OLMAYA DAİR...
10- HAYIRHAH DOSTLAR ve “ÖZEL HAYAT” HATIRLATMASI ÜZERİNE...
11- İTİBAR; SARAYLARDA MI, TEVAZUDA MI?
12- DEVLET BÜYÜKLERİ ve ÇOCUKLARI NASİHATTEN, ADALETTEN ANLASA...
13- HIRSIZLIK YAPAN OĞLUNU ASTIRAN DA VAR BAŞ TACI EDEN DE...
14- ZALİME “ZALİMSİN!” DİYECEK ALİMLER NEREDE?
15- ADALETTEN AYRILMAMAK İÇİN HALKTAN YARDIM İSTEYENLER
16- KENDİ KUYULARINA DÜŞECEKLER DE... ÇIKARSAN DA!..
17- SİSTEMLERİN ZULMETTİKLERİ VE RIZA UFKU
18- ESKİLERDEN BİR RÜYA, YORUMU VE GÜNÜMÜZ...
19- BAŞARIYI ALLAH’TAN BİLECEK İDARECİLER ve HALK...
20- ESKİNİN KADILARI, YENİNİN KADROCU YARGIÇLARI...
21- ADALETSİZ ve HİLECİ BİR TOPLUMDA HUZUR ARAMAK...?
22- GÖZÜ DOYMAYAN İDARECİLERİN FAKİRLİĞİ!
23- MAZLUMUN BEDDUASI YÜRÜMEKTE ARAMIZDA!
24- VERİLMİŞ İZNİ, HAKKI GERİ ALMAK ADALETE SIĞAR MI?
25- SÜRGÜNLERDE DUALARI DUYAN VAR YA!...
26- MÜLK ADALETLE, DEVLET HELALLE AYAKTA KALIR
27- MAZLUMUN AHI TERS ÇEVİRTİR TAHTI!
28- GEÇ GELEN İLAÇ VE ADALET...
29- ZALİME YARDIM
30- DERDİNİ ANLATASIYA...
31- PİRENİN KANINI MESELE YAPIP DA İNSANLARA ACIMAYANLAR...
32- SONRA ÇIKAR SESİ...
KAYNAKLAR
YAZARI ve KİTAPLARI HAKKINDA

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateMar 12, 2023
ISBN9798215997178
Geçmişten Dersler Var 1: Adalet Üzerine
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Geçmişten Dersler Var 1

Related ebooks

Reviews for Geçmişten Dersler Var 1

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Geçmişten Dersler Var 1 - Ramazan F. Güzel

    ÖNSÖZ

    Hiç şüphesiz ki: "… geçmiştekilere dair anlatılarda akıl sahipleri için ibretler vardır." (Yûsuf Suresi 111.)

    Ve de: "…İşte bunda ibret alanlar için işaretler, dersler vardır." (Hicr Süresi 75. Ayet)

    Akıl sahibi olanlar geçmişte yaşananlardan ders alır, muzu görünce basmaz, eyvah yine basıp düşeceğim demez.

    Muzu görebilmek bir mesele… Görüp de düşülebileceğini öngörebilmek ayrı mesele.

    Tecrübe ile sabittir ki basınca düşülür.

    Zulüm ve adaletsizlik yapıldığında şahıs ve topluluklar bazında insanlığın başına nelerin geldiği herkesin malumu.

    Ama insanlar nefis ve hırslar taşıyor. Ve kendisine şeytani dürtüler, ileride olacak akıbetleri göstermiyor, perdeliyor ve o anlık hırsının ve kininin kurbanı oluyor.

    Şu an da ülkemizde benzer bir manzara var…

    Bu süreçten nasibini almış eski bir yargı mensubu olarak, yurtdışına çıkınca yapılan hukuk katliamlarını, adaletsizlikleri yazarak, bunların hukuki, etik karşılıklarını yazmaya çalıştım.

    Günlük makaleler kitaplara dönüştü. İşin hukuki, teknik boyutunu ele almanın yanında bir de adalet olgusunun dini, tarihi, sosyolojik yönlerini ele alarak, tarihi izdüşümlerini günümüz hadiseleri ile yorumlayarak gelişmeleri yorumlamaya, şerh etmeye çalıştım.

    Mazi perspektifinden yansıyan bu yazıların da bir kısmı şu an elinizde.

    Evet, geçmişten, yaşanmış olanlardan alınacak derslerimiz vardır. Bu derslere dair çıkarsamalarımızı sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz. Elinizdeki bu kitap ise ilki olup Adalet Üzerine çıkarsamaları içermekte.

    İstifadeli okumalar diliyorum.

    09.03.2023

    Ramazan Faruk GÜZEL

    1- ELİNDE OLMASA DA MUHTACA VERMEK!

    Her fırsatta eline geçenleri ihtiyaç sahiplerine dağıtan İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav), yine eline geçen bir meblağı dağıtmaya karar vermişti.

    Medine sokaklarında münadiler şöyle sesleniyorlardı:

    - Resûlullah, mescidin önünde muhtaçları bekliyor. Miskin derecesinde ihtiyaç sahibi olanlar gelsin, hisselerine düşecek yardımı alsın, kimse mahrum kalmasın!

    Az sonra mescidin önüne muhtaçlar toplanmışlardı. Mutluydular. Çünkü kasıp kavuran ihtiyaçlarının hiç olmazsa bir kısmını karşılayacak imkana kavuşacaklardı.

    Nitekim düşündükleri gibi de oldu. Peygamberimiz gelenleri şöyle bir gözden geçirdikten sonra mevcudu da hesap ederek önünden geçenlere hisselerini veriyor, onlara tebessümle bakarak mutluluğunu da açıkça hissettiriyordu.

    Mutluydu. Çünkü O'nun en büyük mutluluğu insana yardım, insana hizmetle meydana geliyordu. İşte o anda da insana hizmette bulunuyor, ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarını gideriyordu.

    Nihayet elindeki mikan bitti, yardım isteyecek insan da bitti. Demek ki hesap iyi yapılmıştı.

    Ne var ki çok sürmedi, ötelerden kan ter içinde koşup gelen bir bedevi görüldü. Adama hem ufkuna bakıyor hem de nefes nefese koşmaya devam ediyordu. Nihayet geldi, şöyle bir nefeslendikten sonra söylendi.

    - Yardım dağıttığınızı söylediler onun için nefes nefese koştum; ama yine de yetişemedim! Zaten hep şanssızım ben.

    Çok üzgündü yoksul adam. Anlaşılan ihtiyacı da fazlaydı. Böyle bir fırsatı mutlaka değerlendirme niyetiyle koşmuştu; ama yine yetişememişti.

    Sordular:

    - İhtiyacın çok mu fazlaydı?

    Saymaya başladı, yardım alabilseydi neler alacağını… Hepsi de zaruri ihtiyaçtı. Demek ki adamın ihtiyacı şiddetliydi. Ama Rasûlüllah’ın imkânı da bitmişti. Elinde avucunda olanı tümüyle vermiş, geriye tek dirhem bile kalmamıştı. Şimdi ne olacaktı?

    O (sas), şefkatle baktı bedeviye. Sonra da beklenmeyen teklifini yaptı yoksul adama:

    - Üzülme ihtiyaçlarını yine alacaksın. Hem de hiçbirini bırakmaksızın!

    - Nasıl? Diyerek heyecanlandı yoksul adam. Efendimiz kelimelere basa basa konuştu:

    - Şimdi buradan kalk, şehrin içine dal, ihtiyaçlarını nerede bulursan al ve aldığın satıcılara da de ki:

    - Mal bana ait, parasını ödemek de Resûlullah’a! Allah'ın Resulü ödeyecektir. İstediğimi verin!

    Resulullah (sas) böylece verecek parası olmayınca muhtaçların borcunu yükleniyor, bir fırsatını bulup da ödeyeceğini düşünerek insanına böyle yardımda bulunuyor, insana hizmeti böyle en öne alıyordu.

    Adam sevinçle çarşının yolunu tuttu. Zihninde neleri alacağının hesabını yaparak heyecanla gidiyordu.

    Olaya şahit olan Hazreti Ömer, fedakârlığın bu kadarına razı olamamış gibiydi.

    Nihayet düşüncesini dile getirmekten kendini alamadı da dedi ki:

    - Ya Resulallah! Sen gücünün yettiğiyle mükellefsin, yoktan da vermekle değil. Elinde olanı tümüyle dağıttın, geriye bir şey kalmadı. Neden başkalarının borçlarını da yükleniyor, onların ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda bırakıyorsun kendini? Bu kadarı da fazla değil mi?

    Bu sözlerden hiç de memnun olmayan Resulüllah'ın yüzündeki tebessümün kaybolduğu görüldü. Halbuki o ana kadar çok mutluydu, tebessümü hiç eksik etmemişti.

    Bu defa da masum bir adam söze karıştı:

    - Ya Resulallah sen Ömer'e bakma ver, Allah da sana verir, dedi.

    Bu söze memnun olan Resûlullah’ın tebessümü tekrar yüzünde belirdi, 'fedakârlığa devam et' sözünden memnun olduğu anlaşılıyordu.

    (KAYNAK: Şahin, Ahmed, Yaşanmış Örnekleriyle Aradığımız İslam, Zaman Cep Kitapları, 3, Feza Gazetecilik, İstanbul 2001)

    ***

    İslam, bir sosyal yardımlaşma dini. Eldekini paylaşmanın da ötesinde, bir ihtiyaç sahibi gördüğünde elinde olmasa bile o muhtacın ihtiyacını görme anlayışı… Bu dinin peygamberi yaşantısı ile de bunu göstermiş…

    İslam ülkelerindeki idareciler ve devlet mekanizmaları da sosyal bir hukuk devleti olmak istiyorlarsa öncelikle bütün imkanlarını buna seferber etmeli. Bunu yapmayan, bir de kendisini İslamcı, Müslüman diyen siyasiler bari o dini ve peygamberin adını ağzına olur olmadık almamalı!

    2- DARDA KALMIŞLARIN BEDDUASINDAN KORKANLAR VAR MI BÖYLE?

    Büyük sahabi İbn-i Abbas naklediyor;

    Karanlık soğuk ve dondurucu bir kış gecesi… Ayaz insanın iliklerine işliyor.

    Halife Hz. Ömer'i görüp onunla biraz konuşmak üzere evden çıktım. Her taraf ıssız ve sessiz, bütün şehir uykularının en derin rüyalarında soluyor olmalı. Sokaklarda in cin top oynuyor.

    Yolumun ortalarına doğru önümde insan olduğunu tahmin ettiğim bir karaltı belirdi. Biraz daha yaklaşınca gerçekten insan olduğunu gördüm. Karşımdaki de verdiğim selamı almak üzere başını kaldırıp yüzünü bana çevirince hayretten şaşakaldım. Çünkü önümde benim ziyaretine koyulduğum Hz. Ömer'den başkası değildi.

    Gecenin bu saatinde herkes sıcak yatağında mışıl mışıl uyurken koca bir halifenin yapayalnız sokaklarda dolaşmasını bir sebebe bağlayamıyordum… Üstelik bu dondurucu kış gecesinde.

    Merakımı yenemeyerek, hemen söze başladım:

    Gecenin bu saatinde yapayalnız niçin dolaşıyorsun?

    Hz. Ömer (r.a), bana sokularak koluma girdi ve işin yoksa beraber yürüyelim diye teklif etti:

    Hem sana yürürken niçin yalnız başıma gezintiye çıktığımı da anlatırım diye ilave etti. Ben:

    Zaten sana geliyordum; biraz görüşür, sohbet ederiz diye düşünmüştüm. Madem ki böyle oldu; gezinirken konuşuruz. cevabını verdim.

    İkimiz birlikte yola koyulmuştuk; benim içim içime sığmıyor, neredeyse meraktan çatlıyordum. Bir aralık soru soran gözlerimi Halife'nin yüzüne diktim;

    Haydi söze başla; anlat bakalım niçin ayazlı bir gecenin bu saatinde tek başına sokaklarda dolaştığını demek istiyorum.

    Halife Hz. Ömer de zapt edilmez merakımı anlamıştı. Ama başka meselelerden konuşuyor, fakat bir türlü gecenin bu saatinde niçin dolaşmakta olduğuna lafı getirmiyordu.

    Birlikte gezinirken her evin kapısı önünde epeyce bir müddet dikiliyor, kulağını kapıya dayayarak içerisini dinliyordu.

    Evlerin kapılarında dikilip içerden bir ses geliyor mu,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1