Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali
Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali
Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali
Ebook137 pages1 hour

Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İÇİNDEKİLER
Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali
ÖNSÖZ
BİRİNCİ BÖLÜM
SULTAN MUHAMMED HAN HAZRETLERİNİN KISACA HAYATI
Doğumu, annesi-babası..
İki defa tahta çıkması.
Ulaştığı başarılar ve fetihler
İdarecilik kabiliyeti..
İlim ve irfana hizmetleri..
Şiir ve edebiyata olan ilgisi
Vefatı..
İSTANBUL’UN MÂNEVÎ FÂTİHİ AKŞEMSEDDİN

İKİNCİ BÖLÜM
İSTANBUL
YEDİTEPE İSTANBUL..
İSTANBUL FETHİNİN SÂİKLERİ..
FETİH RUHU..
FETİHTE İLİM
FETİHTE MÂNEVİYAT

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
NUSRET VE FETİH
Allah’ın nusretini çekmenin yolları.
Havarî kimdir ve manası nedir?

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
FETHE GÖTÜREN SEBEPLER.
FETİH RUHU.
FETHE HAZIRLANIŞ..
FÂTİHLER FÂTİHİ..
FETİH İDEALİ VE FETİH ŞUURU.
FETİH İDEÂLİ
Kıbrıs fethi ideâli.
İstanbul’un fethi ideâli
Türklerde İstanbul aşkı...
Niçin İstanbul?
FETHİN FAKTÖRLERİ
Fetih heyecanı ve fethe tam şartlanmışlık.
Allah’ın nusretinin celbi, fethin en büyük sebebidir
Fetihte ilmin rolü..
Fetihte takva.
Fetihte vahdetin rolü
Önce çevrenin ve çevresinin fethi..
Fetihte teknoloji noktasıyla kuvvetin elde edilmesi.
Bizans cephesindeki kargaşa ve idarecilerinin halkına zulmü

BEŞİNCİ BÖLÜM
FETHİN KRONOLOJİSİ...
MÜSLÜMAN ARAPLARIN İSTANBUL’U FETHETMEK İÇİN YAPTIĞI SEFERLER
TÜRKLERDE İSTANBUL İDEALİ
İSTANBUL’UN FETHİ.
FETİH SONRASI İSTANBUL.
İstanbul’un kuşatmasında bulunan yüksek simalar..
Sultan Fâtih’in fetihden sonra mağluplara karşı tutumu..
İstanbul’un fethini müteakip yapılan merasimler.
KAYNAKÇA
YAZARI ve KİTAPLARI HAKKINDA
DİPNOTLAR

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateFeb 8, 2023
ISBN9798215110898
Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali
Author

Necdet İçel

1955 Yılında İzmir ilinin Torbalı ilçesinin Korucuk Köyü'nde doğdu. Babası Molla Mehmet, annesi Hatice. Ailenin dördüncü çocuğu Necdet İÇEL, üç kız, iki erkek kardeştirler. İlkokulu köyünde okudu. Daha sonra iki sene değişik Kur'an kurslarında dînî dersler aldı. Muhtelif Hocaefendilerden Arapça okudu. 1974 yılında İmam-Hatip Lisesi'nden, 1980 İzmir Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldu. Yüksek İslam Enstitüsü'nde okuduğu yıllarda Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne bağlı yurtlarda, yurt müdür muavinliği İmam-Hatip Okulu yurdunda Yurt Müdürlüğü vazifelerinde bulundu.1980 Kasım’ında Müftülük-Vaizlik imtihanını kazandıktan sonra, Mart 1981'de Samsun'un Ladik ilçesi vaizi olarak atandı. 1983 Kasım’ında Samsun Terme ilçesi vaizi oldu. 1984 Kasım’ında vaizlikten istifa ederek değişik vakıf hizmetlerinde ve basın kuruluşlarında vazife yaptı. 1990 Kasım’ında Adana ili Yumurtalık ilçesinde yeniden vaizlik görevine başladı. 1992 Kasım’ında Kırıkkale Yahşıhan vaizliğine, iki sene sonra da Kırıkkale vaizi olarak göreve başladı. 1995 de Antalya ili vaizliğine, iki ay sonra İzmir Merkez Vaizliğine atanan yazarımız, 2014 tarihinde resmî vazifesi olan İzmir vaizliğinden emekli olmuştur.Yazarımız Necdet İçel, değişik dergi ve gazetelerde yazılar yazmıştır. Bulunduğu illerde mahalli gazetelerde günlük yazıları dikkatle takip edilmiştir.Necdet İçel, Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde değişik mevzularda ilgi ile izlenen, takip edilen konferanslar vermiştir.Emekliliğinden sonra dînî ve millî hizmetlerine devam etmektedir. Konferanslar, vaazlar ve değişik sitelerde yazdığı köşe yazılarıyla...Ayrıca “ https://www.facebook.com/necdeti.icel ” Facebook sayfasında hizmetlerine devam etmektedir.Teknolojinin verdiği imkanlarla dünyanın değişik yerlerinde bulunan ve istekli kimselerle haftalık sohbetlerine devam etmekte ve bunları görüntülü sohbetler halinde “https://www.youtube.com/@NecdetIcel” youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmeye başlamıştır, görüntülü kayıtlarını da Youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel “Hasbihal” başlığında soru cevap sohbetleri yapmaktadır. Bu sohbetlere kalabalıklar halinde iştirak edilmekte ve takip edilmektedir. Görüntülü yaptığı bu sohbetlerin kayıtlarını Youtube kanalında neşretmektedir.Ayrıca yazarımız Necdet İçel Risale-i Nur dersleri yapmakta ve görüntülü kayıtlarını Youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel’in senelerden beri yazdığı -şimdilik 42 adet- kitabının tamamını Nordic Yayınevi’nde online sistem olarak yayınlamaya karar verdik. Yakın tarihte kitap baskısı olarak da yayınlamayı arzu ediyoruz. Bundan sonra yazacağı kitapları da bu kitaplara ilave edeceğiz.Yazarımıza bundan sonraki hayatında başarılar dileriz.

Read more from Necdet İçel

Related to Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali

Related ebooks

Related categories

Reviews for Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Fâtih Sultan Mehmet Han ve Gerçekleşen Fetih İdeali - Necdet İçel

    ÖNSÖZ

    İstanbul gibi dünyanın en güzide bir merkezi olan müstesna bir şehri İslam bünyesine dahil etmek, buradan beşeriyet alemine İslamiyet’in pek şaşaalı olan ilahi nurlarını neşre muvaffak olmak, ulvi bir fıtratta yaratılmış olan Sultan Muhammed Han için ebedî bir şeref ve şan temin edecekti.

    İstanbul’un bir gün müslümanlar tarafından fethedileceği Efendimiz’in (sav) gaybi bir mu’cizesi olmak üzere evvelce haber verilmiştir. Yani İstanbul şehri elbette fetih olunacaktır. Şüphe yok ki onu fetheden emir ne güzel emirdir ve o ordu ne güzel ordudur buyrulmuştur.

    Artık bu mu’cizenin tecellisine vesile olmak, bu methe mazhar bulunmak bir İslamiyet hâdimi, bir müslüman hükümdarı için en büyük bir gaye olmaz mı?

    İşte II. Mehmed bu pek yüksek muvaffakiyetlere nailiyet için gece gündüz İstanbul’un fethini düşünüp durmakta idi.

    Bir de İstanbul’un fethi, Osmanlı hükümetinin Asya ile Avrupa’da bulunan ülkesini birleştirecek, arada perde kalmayacaktı. Bu vaziyet ise müslümanların her iki kıtada da kolayca genişlemesine yardım edecekti. Türklerin deniz kuvvetlerini de arttıracak, en mükemmel bir donanmaya sahip olmalarını temin edecekti.

    Bununla beraber İstanbul Kayserleri, öteden beri müslümanlara birçok zulümlerde bulunmuşlardı. Özellikle Osmanlı hanedanı arasına vakit vakit fitneler düşürmüşlerdi. Avrupa hükümdarlarını müslümanların aleyhine tahrik ve teşvike cesaret göstermişlerdi. Hatta son günlerde İstanbul’da bulunup ticaretle meşgul olan bütün Türkleri esir ilan etmişlerdi.

    Binaenaleyh ehl-i İslam’ın istirahat ve inkişafına engel olan bu engeli ortadan kaldırmak gerekiyordu.

    Bir rivayete göre II. Mehmed seccadesini İstanbul’un önünde veya Eyyüp Sultan civarında serdirmiş, yerlere kapanarak dua etmiş, o büyük ordusuna çok ihlaslı ve gözyaşları içerisinde bir öğle namazı kıldırmış ve bunu müteakip muhasara başladığını orada ordusuna ilan etmiştir.

    II. Mehmed, ruhundaki şehameti, en kutsi emellerle birleştirmiş, imanını irade ve azmiyle bir araya getirerek, olmazları olur hale getirmiş, aşılmazları rahatlıkla aşabilmiştir.

    II. Mehmed, İstanbul’u fethe müyesser olmasıyla, davası yönüyle Hz. Muhammed’in (sav) varisi olduğunu göstermiş ve ne güzel kumandan iltifatına mazhar olmuştur.

    II. Mehmed öyle sağlam bir imanla zuhur etmiştir ki, o imanı onda vecd hali meydana getirmiş, trans haline girmiş, sabah akşam hayalinde silüetini canlandırdığı Hz. Muhammed (sav) ile bütünleşerek ve O’nun rehberliğinde daha önce kimseye nasip olmayan feth-i mübine mazhar olmuştur.

    Zaruretler, zaruret miktarınca haramı mübah yaptığı gibi müşkilatları da bertaraf ederler külli kaidesince, II. Mehmed İstanbul’un fethini olmazsa olmaz denebilecek bir zaruret haline getirmiş ve bütün engelleri, müşkilatları aşarak fethe mazhar olmuştur.

    Su, Allah’tan don emrini alınca çok sağlam demiri bile parça parça ettiği gibi, kaderi planda İstanbul’u fethet emrini alan II. Mehmed de, Allah’ın izni ve keremiyle demir gibi olan düşmanları ve engelleri parça parça etmiş ve fethe müyesser olmuştur.

    Ali Ulvi Kurucu Hocaefendi’nin Muhammed İkbal’den esinlenerek yazdığı ve Bediüzzaman’a ithaf ettiği şu şiiri bazı mısralarıyla Sultan Fâtih han hazretleri için de söyleyebiliriz:

    "Bir azm, eğer îman dolu bir kalbe girerse,

    İnsan da o îmandaki son sırra ererse,

    En azgın ölümler ona zincir vuramazlar,

    Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.

    Rabbimden, iner azmine kuvvet veren ilham;

    Peygamberi rüyada görür belki her akşam.

    Hep nur onun îman dolu kalbindeki mihrab;

    Kandil olamaz ufkuna dünyadaki mehtab.

    Kar, kış demez; irkilmez, üzülmez, acı duymaz;

    Mevsim, bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz.

    Cennetteki alemleri dünyada görür de,

    Mahvolsa, eğilmez sıra dağlar gibi derde.

    En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa;

    Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa,

    Gökler yıkılıp çökse, yolundan yine dönmez,

    Rûhundaki îmanla yanan meşale sönmez.

    Kalbinde yanardağ gibi îman ne mukaddes!

    Vicdanına her an şunu haykırmada bir ses:

    Ey yolcu, şafaklar sökecek durma, ilerle,

    Zulmetlere kan ağlatacak meşalelerle.

    Yıldızlara bas, çık; yüce alemlere yüksel,

    İnsanlığı kurtarmaya Cennetten inen el."

    II. Mehmed han, bu şiirdeki ifade edilen manaları hayatıyla tefsir etmiş ve yaşamıştır.

    Biz Fatih Sultan Mehmed Han’ı ve o günkü şartlarda tarihin verileriyle dahi olsa İstanbul’un fethini anlayabilme noktasında değiliz. Ancak hadiselerin verdiği manalarla bir dürbün gibi uzaktan uzağa bakmaya ve anlamaya çalışıyoruz.

    İşte elinizde bulunan bu kitap bu muhtevada bir kitaptır.

    Gençliğimden beri Sultan Fâtih’e ve İstanbul’un fethine hep hayranlık duymuşumdur. O benim için idol bir insandır. Onun gibi Fâtih olamayacağım muhakkaktır. Arzu ettim ki bari onu anlatayım.

    20-25 seneden beri farklı meclislerde, konferans salonlarında, cami kürsülerinde, muhtelif dergi ve köşe yazılarında, bu mefkureyi ve ideal şahsiyeti anlatmayı hayatımın gayelerinden bir tanesi olarak bildim.

    İzmir’in en büyük ilçelerinden olan Torbalı’da neşir hayatını devam ettiren Büyük Torbalı Gazetesi sahibi, benden okurlarına armağan etmek üzere bu hususları kitap haline getirmemi istediler. Ben de bu arzuya uyum göstererek muhtelif zamanlarda yazdığım yazı, makale ve konferans notlarımı birleştirerek bu kitabı siz okurlara hazırlamaya ve takdim etmeye çalıştım.

    Her gayretin bir kusuru olabilir. Bu kitapta ise bana bakan yönleriyle çok fazla kusurlar olabilir. Okurlarımın nazar-ı müsamaha ile bakmalarını rica eder, Allah’tan affımı niyaz ederim.

    Fâtih Sultan Mehmed Han’a milyonlarca Fatihalar…

    Gelecek fetih nesline de binlerce selâmlar…

    Necdet İÇEL

    23.03.2010- Bozyaka/İzmir

    BİRİNCİ BÖLÜM

    SULTAN MUHAMMED HAN HAZRETLERİNİN KISACA HAYATI

    Doğumu, annesi-babası

    İkinci Sultan Muhammed Han, İkinci Sultan Murad’ın oğludur ve Osmanlı hükümdarlarının yedincisidir. 833 = 1430 tarihinde Edirne’de doğmuştur.

    Bazı eserlerde yazıldığına nazaran 835 senesinde Recep ayının 26’sına denk gelen Cumartesi gecesi seher vaktinde dünyaya gelmiştir. Validesi hakkında ihtilâf vardır. Zulkadiroğullarından birinin kızı olan Âlime veya Alîme hatun veya İsfendiyar beyinin kızı Hatice Alîme Sultan olduğu rivayet olunuyor.

    Bununla beraber Bursa’daki şer'iye mahkemesi sicillerine nazaran Hüma hatun namında müslüman bir Türk hatunu olduğu da rivayet edilir.

    Fatih’in validesi 853 senesi Recep ayında vefat etmiştir. Bursa'da kocası ikinci Sultan Murad’ın türbesinden yüz metre ileride bahçe içinde Hatuniye denilen türbede medfundur.

    İki defa tahta çıkması

    İkinci Sultan Muhammed Han, daha çocuk iken Manisa sancağına tayin edilmişti. Babası Sultan Murad, bazı saltanat gailelerinden kurtulmak için 847 = 1443 tarihinde saltanatını oğluna terk edip kendisi Manisa sancağına çekilmiş, ikinci Muhammed Han da gelip Osmanlı tahtına oturmuştur.

    Osmanlı hükümetinin başında henüz on dört - veya on iki - yaşındaki genç bir padişahın bulunmasından istifade ümidine düşen Papa, bir takım Kardinallar vasıtasıyla Macar Kralını kandırmış, bu Kralın Osmanlılara vermiş olduğu ahdi, yemini bozdurmuş, Macarlar ile Lehlilerden ve Eflak, Boğdan, Sırbistan ve sair Hıristiyanlardan müteşekkil bir Haçlı ordusu vücuda getirmişti, bunlar seksen bin askerden ibaret olarak Varna’ya kadar gelmişlerdi.

    Osmanlı vekilleri, bu düşman kuvvetine karşı ancak Sultan Murad’ın mukavemet edebileceğini Sultan Muhammed’e arz ederek idari işleri babasu Sultan Murad’a verilmesini ricada bulunmuşlardı, ortaya konan bu kabule binaen Sultan Murad, karadan Edirne’ye gelip kırk bin kişi ile düşmanın karşısına çıkmış, meşhur Varna muharebesi vukua gelmiş, bunun neticesinde Macar Kralı ahdini bozmanın bir cezası olarak katledilmiş, düşman ordusunun bir takım reisleri esir düşmüş, askerleri de mahv ve perişan olmuştur.

    Sultan Murad, bu harpten sonra oğlu Sultan Muhammed’i yine makamı hükümette bırakıp -kendisi Manisa’ya çekilmek istemiş ise de Sultan Muhammed’in pek genç

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1