Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri
Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri
Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri
Ebook125 pages1 hour

Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İÇİNDEKİLER
Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri
Önsöz
Birinci Bölüm: Edeb Nedir?
Muâseret Nedir?
Edebin Çeşitleri

İkinci Bölüm: Çocuk Terbiyesi, Aile ve Toplum
Uyanma Âdâbı
Hâcet (İhtiyaç) Giderme Âdâbı
Abdest Âdâbı
Namaz Kılmanın Âdâbı
Yemek Âdâbı
İçme Âdâbı
Giyinme Âdâbı
Konuşma Âdâbı
Ev Âdâbı
Ana-Babaya Saygı
Kardeşler Arasındaki Âdâb
Yol Âdâbı
Okul Âdâbı
Kişilik Âdâbı
Uyku Âdâbı
Son Söz
YAZARI ve KİTAPLARI HAKKINDA
DİPNOTLAR

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateFeb 6, 2023
ISBN9798215022641
Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri
Author

Necdet İçel

1955 Yılında İzmir ilinin Torbalı ilçesinin Korucuk Köyü'nde doğdu. Babası Molla Mehmet, annesi Hatice. Ailenin dördüncü çocuğu Necdet İÇEL, üç kız, iki erkek kardeştirler. İlkokulu köyünde okudu. Daha sonra iki sene değişik Kur'an kurslarında dînî dersler aldı. Muhtelif Hocaefendilerden Arapça okudu. 1974 yılında İmam-Hatip Lisesi'nden, 1980 İzmir Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldu. Yüksek İslam Enstitüsü'nde okuduğu yıllarda Aydın Vakıflar Bölge Müdürlüğü'ne bağlı yurtlarda, yurt müdür muavinliği İmam-Hatip Okulu yurdunda Yurt Müdürlüğü vazifelerinde bulundu.1980 Kasım’ında Müftülük-Vaizlik imtihanını kazandıktan sonra, Mart 1981'de Samsun'un Ladik ilçesi vaizi olarak atandı. 1983 Kasım’ında Samsun Terme ilçesi vaizi oldu. 1984 Kasım’ında vaizlikten istifa ederek değişik vakıf hizmetlerinde ve basın kuruluşlarında vazife yaptı. 1990 Kasım’ında Adana ili Yumurtalık ilçesinde yeniden vaizlik görevine başladı. 1992 Kasım’ında Kırıkkale Yahşıhan vaizliğine, iki sene sonra da Kırıkkale vaizi olarak göreve başladı. 1995 de Antalya ili vaizliğine, iki ay sonra İzmir Merkez Vaizliğine atanan yazarımız, 2014 tarihinde resmî vazifesi olan İzmir vaizliğinden emekli olmuştur.Yazarımız Necdet İçel, değişik dergi ve gazetelerde yazılar yazmıştır. Bulunduğu illerde mahalli gazetelerde günlük yazıları dikkatle takip edilmiştir.Necdet İçel, Türkiye'nin muhtelif illerinde, ilçelerinde değişik mevzularda ilgi ile izlenen, takip edilen konferanslar vermiştir.Emekliliğinden sonra dînî ve millî hizmetlerine devam etmektedir. Konferanslar, vaazlar ve değişik sitelerde yazdığı köşe yazılarıyla...Ayrıca “ https://www.facebook.com/necdeti.icel ” Facebook sayfasında hizmetlerine devam etmektedir.Teknolojinin verdiği imkanlarla dünyanın değişik yerlerinde bulunan ve istekli kimselerle haftalık sohbetlerine devam etmekte ve bunları görüntülü sohbetler halinde “https://www.youtube.com/@NecdetIcel” youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel Kur’an-ı Kerim’i tefsir etmeye başlamıştır, görüntülü kayıtlarını da Youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel “Hasbihal” başlığında soru cevap sohbetleri yapmaktadır. Bu sohbetlere kalabalıklar halinde iştirak edilmekte ve takip edilmektedir. Görüntülü yaptığı bu sohbetlerin kayıtlarını Youtube kanalında neşretmektedir.Ayrıca yazarımız Necdet İçel Risale-i Nur dersleri yapmakta ve görüntülü kayıtlarını Youtube kanalında yayımlamaktadır.Yazarımız Necdet İçel’in senelerden beri yazdığı -şimdilik 42 adet- kitabının tamamını Nordic Yayınevi’nde online sistem olarak yayınlamaya karar verdik. Yakın tarihte kitap baskısı olarak da yayınlamayı arzu ediyoruz. Bundan sonra yazacağı kitapları da bu kitaplara ilave edeceğiz.Yazarımıza bundan sonraki hayatında başarılar dileriz.

Related to Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri

Related ebooks

Reviews for Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Büyüme Çağındaki Çocuklar İçin Âdâb-ı Muâşeret Kâideleri - Necdet İçel

    ÖNSÖZ

    Sünnet-i Seniyye edebtir. Hiç bir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın! Resul-ü Ekrem (s.a.s) ferman etmiş: Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan etmiş, edeplendirmiş."

    Evet, Siyer-i Nebeviye’ye dikkat eden ve Sünnet-i Seniyye’yi bilen, kat’iyyen anlar ki: Edebin envaını Cenab-ı Hak, habibinde cem etmiştir. O’nun Sünnet-i Seniyyesini terk eden, edebi terk eder. Edebi terk eden Rabbimin lütfünden mahrum kalır. kaidesine mâsadak olur, hasaretli bir edepsizliğe düşer."

    Edebin gayesi; Müslümanları Allah’ın beklediği bir edeple süsleyerek, diğer insanlarla olan münasebetlerinde ölçülü hareket etmelerini sağlamaktır. Bu sayede hem o şahsın, hem de cemiyetin huzur içerisinde yaşaması temin edilmiş olacaktır.

    Cemiyet içinde yaşayan her fert, insan olarak aynı derecede saygıya layıktır. İnsanlar arasında sınıf farkından daha ziyade terbiye ve edeb farkı olacağından, herkesin aynı derecede terbiyeli olması sağlanmalıdır.

    Terbiyenin özü olan iyi hal, düşünerek hareket etmek, iktisat, ölçülü davranmak o kadar önemlidir ki; bu husus bir hadisin ifadesiyle peygamberliğin kırkta biri olarak ifade edilmiştir.

    İnsanlarla iyi geçinmek, konuşurken düşünerek konuşmak ve her haliyle güzel görünmek, kişiye peygamberlik vasıflarından birini kazandırıyor.

    Âdâb-ı Muâşeret ne bazı insanların aşağılıkla karşıladığı ve tenezzül etmediği ihmal edilebilir bir hal; ne de bazılarının zorlanıp çekileceği kadar tatbiki zor bir sanattır.

    Âdâb-ı Muâşeret bir alışkanlıktır. İnsana hayatı ve içinde yaşadığı cemiyeti sevdiren zarif, kibar ve nezih bir alışkanlıktır. Her insana saygı, her şeye dikkat, nefse güven, varlıkları muhafaza, başkalarının hukukuna riayet gibi güzel şeyler, toplum hayatının refahı, huzuru ve başarısı açısından oldukça önemlidir.

    Bu terbiye; âdâb-ı muâşeret, çocuklarımıza küçük yaşlarında öğretilmelidir. Ağaç yaşken eğilir atasözü, bu husus için de geçerlidir.

    Bugün cemiyette gördüğümüz kadarıyla, ne ailelerde ne de cemiyetin ekseriyetinde, terbiye ve edeb öğretilememektedir. Yoz, kaba, hantal bir nesil maalesef cemiyetin bünyesini kasıp kavurmaktadır.

    Bizler özellikle de genç neslimiz Rabbimizin lütfundan mahrum kalmamak için edebli olmalıyız.

    İnsanlığımızın ve Müslümanlığımızın kemâl bulması için edeb-i Kur’âniye ile edeblenmeliyiz.

    Nizâm-ı âleme uygun yaşayıp, kâinatla ve kainatın yaratıcısı ile bütünleşmek için edebli olmalıyız.

    İnsanların nazarında güzel elbiseler giymiş gibi şirin, nezafetli, nezaketli kabul edilmek için edebli olmalıyız.

    İnsanlar içinde sultanlık tacını giymek için Nur-u Hüdâ’nın remzi olan edebi takınmalıyız.

    İnsanlar içinde belalardan korunmak, has ve halis görünmek için edeb zırhını giymeliyiz.

    Okuduğumuz ilmin bize faydalı olması için Adâb-ı Kur’âniye ve Peygamberiye ile edeblenmiş olmalıyız.

    Her zaman, her mekânda kendi kendimize daima Edeb Ya Hu! diyebilmeliyiz.

    İşte bu yüzden büyüme çağındaki bir çocuğun, bazı terbiye ve âdâb-ı muaşeret kurallarını bilmesi ve böyle yetiştirilmesi çok önemli hale gelmiştir.

    Âdâb-ı muâşeret kaideleri aslında her yaştaki insanı ve hayatın bütün noktalarını içine alır. Biz bu kitapta sadece bazılarına dikkat çekecek ve özellikle büyüme çağındaki çocuklar için öne çıkan hususlara temas edeceğiz.

    Nesillerimizin, çocuklarımızın, edebli ve terbiyeli olmaları en büyük arzumuzdur.

    Necdet İÇEL

    17-02-2012 Bozyaka-İzmir

    BİRİNCİ BÖLÜM

    EDEB NEDİR?

    Edeb kelimesinin çoğulu âdâbdır. Arapça asıllı olan bu kelime, edube fiilinden türemiştir. Zerafet, insanlarla kavlen ve fiilen iyi muamelede ve güzel alışverişte bulunmak ve usluluk manalarına gelir.i

    Bir başka tarife göre edeb kelimesi, edube fiilinin davet manasında oluşu dikkate alınarak; insanlardan terbiyeli bir kimsenin kendisiyle edeblendiği, terbiyelendiği şeydirii şeklinde ifade edilmiştir ki; buna göre edeb; insanları güzel davranışlara davet eden ve kötü davranışlardan alıkoyan bir meziyettir.

    İnsan doğuştan belli huylarla yaratılır. Doğuştan gelen bu güzel huylarını lekelendirmeden, en güzel ve tertemiz şekilde devam ettirme haline de edeb demişlerdir.

    Edeb kelimesinin etimolojik manaları içerisinde daha pek çok tarifleri vardır. Ziyafete davet etmek, zarif ve edebli olmak, davet, iyi tutum, incelik ve kibarlık, hayranlık ve takdir vb. manaları da ifade eder.iii

    Kur’ân-ı Kerîm’de edeb veya bundan türetilmiş herhangi bir kelime geçmez. Ancak Âl-i İmran suresi 11. ayet, Enfal suresi 52-54. ayetler, Mü’min suresi 31. ayetlerde âdet, alışkanlık, eskilerin uygulamaları manasında de’b şeklinde kullanılr.

    Yusuf suresi 47. ayette de deeb, İbrahim suresi 33.

    ayette ise sürekli manasında dâibein kelimeleri yer almıştır.

    Hadis-i şeriflerde ise; edeb hem de çoğulu âdâb ile aynı kökten fiil ve isimler kullanılmıştr.

    Bir hadis-i şerifte Kur’ân-ı Kerîm’den bahsedilirken;

    Allah’ın edebiiv diye söz edilmesi oldukça dikkat çekicidir.

    Kur’ân’ın bir baştan bir sona Allah’ın edebi olması ifadesi, bize şunu anlatıyor ki; edebli olmak için bir baştan bir sona Kur’ân’daki hükümleri yaşamak, Kur’ân ahlakıyla ahlaklanmak gerekmektedir.

    Edeb kelimesinin, nispeten maddi ve zahiri durumları ifade eden ilk lügat manalarıyla, sonradan kazandığı ve daha çok dinî, ahlakî ve edebî unsurlar ihtiva eden manaları arasındaki alaka lügat âlimlerinin dikkatini çekmiştir.

    Edeb kelimesi İslâmî tesirlerle giderek dinî ve ahlakî manalar ifade etmeye başlamıştır. Bu çerçevede edeb ona sahip olan kişiyi küçük düşürücü her türlü durumdan koruyan meleke diye tarif edilmiştir. Tehânevi bu tarifi edebin en iyi tarifi olarak kabul etmiştir.v

    Hicrî ikinci yüzyıldan itibaren yazılmaya başlanan edeb kitaplarında bu tabir "iyi bir eğitimle kazanılmış karakter disiplini, takdire değer hareketler, toplum içinde çeşitli kesimlerin birbirlerinin takınmaları gereken ve daha sonra âdâb-ı muâşeret denilecek olan medenî ve ahlakî davranış tarzları ve bu hususlarda gerekli olan pratik bilgiler hakkında kullanldığı görülmektedir.

    Bu şekilde edeb, umumiyetle ilim ana başlığı altında anılan şer’î ilimlerden ve bu ilimlerin konusu olan ibadet yahut muamelat gibi uygulamalardan farklı olarak geniş ölçüde ahlakî ve sosyal içerikli bir kavram haline gelmiştir.

    Edeb kelimesi çok erken dönemlerden itibaren dinî literatürde geniş bir kullanım alanı bulmuştur. Buharî’nin el-Cami’us-Sahih’in bir bölümü Kitab’ul Edeb başlığı taşır. Yine Buharî’nin ahlaka dair derlediği eserinin adı da El-Edeb’ül Müfreddir.

    Efendimizin (s.a.s) müekked ve zevaid dışındaki davranışları, fıkıh kitaplarında edeb kelimesiyle geçmiştir.

    O yüzden Efendimizin (s.a.s) bir lakabı da Habîb-i Edîbdir. Çok edebli ve çok sevgili demektir. İnsanlara sevgisi olmayanın kendisi de sevgili olamaz. Sevimli ve sevgili olmayanın da edebli olması düşünülemez. İnsanlarsevecek ki değer versin. İnsanlara deer verecek ki onlara karşı edebli davransın. Başka bir tabirle, edebli insanlar daima sevilenlerdir.

    Edeb kelimesi ile ilgili kullanılan şu tabirler de vardır;

    Te’dib: Tef’il kalıbından, ta’lim eylemek,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1