Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı
Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı
Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı
Ebook193 pages1 hour

Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı" isimli kitabın içindeki konu başlıklarından:

Önsöz

Söze Başlarken: Mutluluğun Resmini Çizemesek de...

Üç Telli Bir Kemancı ve Direnen KHK’lılar!

Mutluluğun Sırrı, Sorunsuzlukta mı Sizce?

Beyin Patlar Mı, Patlar!.. Da Bunu Nasıl Anlamalı, Neler Yapmalı...?

Mutsuzluğu Yenmek Mümkün Mü?

Derdimiz Ne Kadar Dert...?

Üç Bin Yıl Öncesi Başarıya Giden Yol Tarifi

Günümüzün En Büyük Mutsuzluk Kaynağı: Geçim Kaygısı

Gerçek Zengine Dair...

Gerçek Zenginliği Uzaklarda Bulabilmek...

Zenginlik Bir İmtihan Olmadan...

Başkasının Yerinde Olmak

Hayatın Bir Anlamı Olmalı

Günümüzün En Büyük İhtiyaçlarından: Tevazu ve Hüsnüzan Üzerine...

Mutluluğun Bir Formülü Var Mıdır?

Mutluluğun Reçetesi Var Mıdır Peki?

Ruhen Hep Taze ve Sağlıklı Kalmak İçin Bir Adet Köpek Balığı!

Mutluluğun Sırrını Anlamak...

Edipçe Bir Mutluluk

Şükür ve Mutluluk Bağı Üzerine...

Biraz Da Mutluluktan Bahsetsek, Nasıl Olur Sizce...?!

Sahi, Hani Mutluluktan Bahsedecektik: Mutluluğun Resmini Çizemesek De Gelin Tarifini Yapalım.

Mutlu Bir İnsan Olmak İstiyorsan Eğer...

Gerçek Bilgelik Nedir?

Mutluluk ile Bakış Açısı Arasında Bir İlişki Olmalı!

Gül Veren Ellerde Gülün Kokusu Kalır

Şimdiyi Yaşamak Geleceğe Ne Katar Bilir Misiniz?

Zamanı İyi Kullanamama ve Öncelikler ile Mutluluk...

Kuyudaki Adamlar, Hayat ve Mutluluk...

Ya Bir Tercih Yapacağız Ya da...
Kafesteki Beş Maymun Üzerinden Öğretilmiş Çaresizlik...

Müzik ile Mutluluk Arasında Doğrudan Bir Bağ Yok Mudur?

Sözü Bitirirken; Ömrü Bitirmeden...

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateFeb 10, 2022
ISBN9781005478186
Uzaklardan Notlar 3: Mutluluğun Kitabı
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Uzaklardan Notlar 3

Related ebooks

Reviews for Uzaklardan Notlar 3

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Uzaklardan Notlar 3 - Ramazan F. Güzel

    SÖZE BAŞLARKEN: MUTLULUĞUN RESMİNİ ÇİZEMESEK DE…

    "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?"

    Birçok kimsenin diline pelesenk olan ve bu kitabın ismine de ilham olan bu dize Nazım Hikmet’e ait malumunuz…

    Nazım Hikmet’in aslında eşine ithafen kaleme aldığı Saman Sarısı adlı o şiir:

    "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?

    İşin kolayına kaçmadan ama

    Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil

    Ne de ak örtüde elmaların

    Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini

    Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?"

    Söze, bir yanlışı düzeterek başlayalım öncelikle.

    Sosyal medya aleminde dolaşan bir resim var ve bunun, Nazım’ın bu dizesi üzerine, şiirin muhatabı ressam Abidin Dino tarafından çizildiği iddia edilen...

    "Home Sweet Home" isimli o eser, ressam Dianne Dengel isimli bir ressamın yağlıboya tablosu…

    Bütün yokluklara rağmen aile saadetini ve huzurunu yansıtması adına gerçekten de tam bir mutlu aile tablosu! İsmi de zaten o yüzden Evim evim güzel evim.

    Fakat bir başka detay var ki;

    Nazım’ın dizesinde Sen mutluluğun resmini yapabilir misin? diye sorduğu ressam Abidin Dino, Mutluluğun Resmini yapmasa da bu şiire Mutluluğun Resmi ismini verdiği bir başka şiir ile cevap vermiş:

    "Kokusu buram buram tüten

    Limanda simit satan çocuklar

    Martıların telaşı bambaşka

    İşçiler gözler yolunu.

    İnebilseydin o vapurdan

    Ayağında Varna’nın tozu

    Yüreğinde ince bir sızı.

    Mavi gözlerinde yanıp tutuşan

    hasretle kucaklayabilseydim

    seninle, bir daha.

    Davullar çalsa, zurnalar söyleseydi

    Bağrımıza bassaydık seni Nazım,

    Yapardım mutluluğun resmini

    Başında delikanlı şapkan,

    kolların sıvalı, kavgaya hazır

    Bahriyeli adımlarla düşüp yola

    Gidebilseydik Meserret Kahvesine,

    İlk karşılaştığımız yere

    Ve bir acı kahvemi içseydin.

    Anlatsaydık

    o günlerden, geçmişten, gelecekten,

    Ne günler biterdi,

    Ne geceler…

    Dinerdi tüm acılar seninle

    Bir düş olurdu ayrılığımız, anılarda kalan.

    Ve dolaşsaydık Türkiye’yi

    bir baştan bir başa.

    Yattığımız yerler müze olmuş,

    Sürgün şehirler cennet.

    İşte o zaman Nazım,

    Yapardım mutluluğun resmini

    Buna da ne tuval yeterdi;

    ne boya…"

    Abidin Dino mutluluğun resmini neden yapmadı?

    Sahi, mutluluğun resmi yapılabilir mi?

    Mutluluk budur deyip bir kareye sığdırılabilir mi?

    Çok zor…

    Mutluluğun sırrını, ne olduğunu anlatmaya kelimeler ve boyalar ne kadar yetebilir, bilemiyorum. Ona dair anca işaretler toplanabilir herhalde…

    Bu kitapta da mutlu olmaya yolunda arayışları bulacaksınız; küçük küçük sırlar, insan hayatından kesitler…

    Herkesin mutluluk kaynağı farklı olacaktır, çünkü herkes birbirinden farklı; özlemleri ve arayışları da öyle… Neyi aradığına ve bulduğuna göre değişir neticeler…

    Bu kısa izahattan sonra denemelerimize ve arayışlarımıza başlayalım bakalım.

    Fakat baştan belirtelim ki mutluluklar gökteki kutup yıldızı gibi; ona doğru ne kadar gitseniz hiçbir zaman ona varamazsınız ama belirli bir istikamete doğru yol almış olursunuz. O kadar okudum ama yine de tam mutluluğu bulamadım diyeceklere sözün başında bir hatırlatmada bulunmuş oldum.

    Görene de bir işaret yeter!

    MUTLULUĞA DAİR

    # Mutlu bir yalnızlık, mutsuz bir beraberlikten iyidir dostlarım. - Charles Bukowski

    # Mutluluk, karşımıza çıkmasını beklemekle değil, karşısına çıkmayı bilmekle elde edilir. – Webster

    # Birlikte gülüyorsanız mutluluk, birlikte ağlıyorsanız dostluk, ama birlikte susuyorsanız bu bir aşktır. - Gabriel Garcia Marquez

    # İnsanlardan hiçbir şey beklemeyen mutIudur; çünkü o hiçbir zaman hayaI kırıklığına uğramayacaktır. - Alexander Pope

    # Mutluluğun değerini, onu kaybettikten sonra anlarız. - T. Maccius Plautus

    # En büyük mutluluk, mutsuzluğunuzun kaynağını bilmektir. - Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

    # MutIu oIduğumuz için şarkı söyIemeyiz, şarkı söyIediğimiz için mutlu oIuruz. - William James

    # Parayı kazanmadan harcamaya nasıI hakkımız yoksa mutIuIuğu da üretmeden tüketmeye hakkımız yoktur. - Bernard Shaw

    1-ÜÇ TELLİ BİR KEMANCI ve DİRENEN KHK’LILAR!

    Dünyaca ünlü keman sanatçısı Itzhak Perlman’ın 18 Kasım 1995 tarihinde New York'taki Lincoln Center'daki Avery Fisher Salonu'ndaki sıra dışı konserinden bahsetmek istiyorum size… Orada yaşananların günümüzde yaşananlara ışık tutan bir tarafı var çünkü!

    Peki, kimdir bu Itzhak Perlman, önce bu detayla başlayalım.

    31 Ağustos 1945, Tel Aviv‎ doğumlu İsrailli-Amerikalı kemancı ve de orkestra şefi Itzhak ki 20. ve 21. yüzyılın en üstün kemancılarından biri olarak görülmektedir. Halen de eşiyle birlikte New York'ta yaşamaktadır.

    Filmler için müzikler yapmış bir sanatçı olarak Perlman’ı biz en çok, bol Oscar ödüllü en iyi film müziği ile akademi ödülünü kazanmış olan Schindler's List (Schindler'in Listesi) filminin müziklerinden hatırlıyoruz.

    **

    İşte bu meşhur sanatçı Perlman’ın konser vermek üzere sahneye çıkması bile başlı başına bir iş ve de başarıdır.

    Neden mi?

    Çünkü, çocukluk yıllarında çocuk felcine yakalanmış olan Perlman'ın her iki bacağında da destekleyici aletler vardır ve ancak kol değneği yardımıyla yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasında sadece bir adım atabilmek suretiyle acı içinde ve yavaş yavaş yürürken görmek, unutulmayacak bir görüntüdür.

    ...

    İşte bu efsanevi sanatçı her seferinde ağrılar içinde sahneye çıkmaktaydı...

    Sandalyesine oturur, yavaşça koltuk değneklerini yere koyar, bacaklarındaki aletlerin klipslerini açar, bir ayağını geriye iter, ötekini öne uzatır. Daha sonra yere eğilerek kemanını alır, çenesinin altına koyar, orkestra şefine başıyla işaret verir ve çalmaya başlar.

    Bir ritüel haline gelmiş olan bu hareketlerine de izleyicileri alışmışlardır… Ve onlar Perlman, sahnenin bir ucundan sandalyesine doğru ilerlerken sessizce otururlar, bacaklarındaki klipsleri açarken inanılmaz bir sessizlikle bekler ve de o çalmaya hazır olana dek hiç ses çıkarmazlar.

    **

    New York'taki Lincoln Center'daki Avery Fisher Salonu'ndaki konserde de benzer durumlar yaşanmıştı… Bize bunları aktaran ise Jack Riemer isimli bir yazar... Houston Chronicle'da yayınlanmış makalesinde Riemer, O gün, o konserde bir şeyler ters gitmişti diye söze başlıyordu.

    O makaleden öğreniyoruz ki Perlman, daha ilk birkaç satırı çalmışken kemanın tellerinden bir tanesi kopuvermişti. Telin kopma sesini herkes duyabilmişti, zira salonun her bir ucuna tabancadan fırlayan kurşun gibi gitmişti o ses... O sesin ne anlama geldiği konusunda yanılmak imkânsızdı. (Ve bunun akabinde ne yapılması gerektiği konusunda da…)

    O gece orada olan insanların büyük bir kısmı belki de kendi kendilerine şöyle düşünmüşlerdi:

    Perlman’ın şimdi yeniden ayağa kalkması, aletleri yeniden takması, koltuk değneklerini alması, yavaş yavaş sahne arkasına gitmesi… Ve de orada ya yeni bir keman bulması ya da yeni bir tel bulup takması gerekecek!

    ...

    Ama o öyle yapmadı…

    Bunun yerine bir dakika kadar bekledi, gözlerini kapadı ve sonra şefe yeniden başlaması için işaret verdi. Orkestra başladı ve o kaldığı yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemiş bir tutku, güç ve saflıkla çaldı.

    Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri sadece 3 telle çalmak imkânsızdır; bunu ben de bilirim, sen de bilirsin, herkes bilir...

    Ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmişti. O, parçayı kafasında yeniden modüle etmiş, adeta yeniden bestelemişti... Kemanının telleri neredeyse yeniden tonlamışçasına, daha evvel hiç vermediği sesleri çıkarmaktaydı...

    ...

    Bitirdiğinde, salonu olağanüstü bir sessizlik kapladı. Ve akabinde seyirciler ayağa kalktı ve tezahürata başladılar. Oditoryumun her yanından inanılmaz bir alkış patladı. Herkes ayaktaydı; bağırıyor, ıslık çalıyor, alkışlıyor, yaptığını ne kadar takdir ettiklerini, beğendiklerini anlatan türlü türlü hareketler yapıyordu dinleyiciler!

    Gülümsedi, yüzünden akan terleri sildi, yayını kaldırarak dinleyicileri susturdu ve böbürlenen değil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla şöyle dedi Perlman:

    Bilirsiniz, bazen de sanatçının görevidir; elinde kalanlarla ne kadar daha müzik yapabileceğini bulmak...

    ...

    Ne kadar güçlü ve ne de çok anlamlar barındıran, çağrışımlar yapan bir cümle!..

    Belki de bu bir yaşam tarzıdır, sadece sanatçılar için değil,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1