Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Hikayelerimden Seçkiler -1
Hikayelerimden Seçkiler -1
Hikayelerimden Seçkiler -1
Ebook169 pages1 hour

Hikayelerimden Seçkiler -1

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

HİKAYELERİMDEN SEÇKİLER -1
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
1-Bir Gün
2-Birler On Olurken
3-Kuşlar ve Ağaçlar Çizmek
4-Helalinden mi Haramından mı?
5-Son Anlar, İlk Demler
6-Toprağa Karışan Beden
7-Ölüm Döşeğinde Beklenenler
8-Kazalar ve Kaderimiz
9-Ataların İzi Peşinde
10-Koca Sinan da Olsan
11-Bir Günde İki Kere Meyve Veren
12-Bir Akreple de Korur
13-Fezaların Ötelerinden Mesaj
14-Bir Askerlik Dönüşü Tereddütü
15-Nasıl Yaşarsanız
16-Dert Kutusu
17-Yolculuk ve Tereddüt
18-Bir Hayra Omuz Verenin Ahiri
YAZARI ve KİTAPLARI HAKKINDA

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateDec 11, 2022
ISBN9781005121983
Hikayelerimden Seçkiler -1
Author

Ramazan F. Güzel

Hukukçu-Yazar-Şair:1972 Konya doğumlu yazar;- İlkokulu Konya’da, orta ve liseyi Eskişehir’de,- Üniversiteyi A.Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu,- Yüksek lisans eğitimini de M.Ü. İletişim Fakültesi’nde İletişim Hukuku üzerine yaptı.15 yıllık serbest avukatlık döneminde eşzamanlı olarak yazın ve medya dünyasında ürünler ortaya koydu.Bir dönem ceza hâkimliği yapan yazar, 2015 yılından beridir İsveç’te yaşıyor. Orada resim ve yazılarıyla edebiyat, sanat ve insan hakları alanında etkinliklerde bulunmakta...- Yazarın Yayınevimiz Nordic Publishing House’ta yayınlanmış eserler listesi:https://www.smashwords.com/profile/view/RamazanFG- Düzenli programlar yaptığı güncel Youtube kanalı:https://www.youtube.com/c/tvFOCUS- Yazarın kişisel YouTube kanalı:http://YouTube.com/@rfgKanal***OM FÖRFATTARERamazan F. Güzel född (1972) och uppvuxen i Turkiet.Har arbetat många år som juridisk rådgivare, advokat och domare.Güzel som också jobbat som journalist i olika mediekoncerner har masterexamen inom kommunikation och medier.Han har skrivit böcker inom juridik, politik och islamisk historia.Bor numera i Sverige och ägnar sig åt konst och mänskliga rättigheter.

Read more from Ramazan F. Güzel

Related to Hikayelerimden Seçkiler -1

Related ebooks

Reviews for Hikayelerimden Seçkiler -1

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Hikayelerimden Seçkiler -1 - Ramazan F. Güzel

    ÖNSÖZ

    Hikâyeler, hayattan alınan kesitler kimi zamanlar... Kimi zaman da hayata sunulan ibret şablonları. Bu yazdıklarımız da bu bakış açısından kalem dökülmüş çalışmalar…

    Hayatın içinden ibret ve hakikat penceresinden görülerek kelimelere dökülmeye çalışılırken damlaya damlaya oluşmuş seçkilerin ilki elinizde. Seçkiler derlendikçe devamı sizlerle buluşturulmaya çalışılacaktır.

    Keyifli okumalar.

    İlkyazım: 21.11.2004/ Son düzenleme: 03.12.2015 ve 10.12.2022 İsveç

    1-Bir Gün

    -Müslüman olmak için Resulullah’ın (sav) yanına giden birisini Ebu Cehil durdurdu ve onu caydırmak için çeşitli diyalektikler yaptı. En son olarak, İslam’da içki yasağının da olduğunu söyleyince adam orada irkildi: O zaman gideyim eve, bir sene boyunca doyasıya içeyim, bir gün döner de Müslüman olurum dedi. Gitti ve bir daha da kendisinden haber alan olmadı...

    Hadi oğlum, dersine çalışsana! dedi, yalvaran gözlerle annesi... Bir gün dedi ve uyumasına devam etti bir çocuk.

    Zaman su gibi akıp geçti, üniversite yıllarına kadar. Fakülte arkadaşları: Bizimle cumaya gelmeye ne dersin? teklifine: Siz gidin ben de bir gün olur giderim diye kaçamak bir cevap verdi.

    Bir sene sonra fakülteden atıldı, bir gün olup ta çalışmak nasip olmadığından... İşsiz güçsüz dolaşırken, neyse ki bir arkadaşı elinden tutup onu bir işe yerleştirdi.

    Gün geldi, evlendi çocukları oldu. Bir arkadaşı: Çocuklarına imandan, ahlaktan, kültürden bahsetsen, çok boş yetişiyorlar dediğinde, alışıla gelmiş bir bir gün daha dedi: Daha küçükler, hele büyüsünler.

    Büyüyünce çocuklar, ha bire sorular sormaya başlayınca onlara geçiştirici cevaplar vermeye çalıştı, ama bilgisizliğini bir türlü gizleyemedi, kendi içinde de eziklik hissetti. Bildiği bir şey vardı ama, bilgisizliğini yenebilmesi için, her konu ile alakalı uzman kitapları okumak gerektiğiydi.

    Nihayet bir gün, her gün önünden geçtiği kütüphaneye daldı. Kitapların oluşturduğu blokları görünce, bilgi bendine çarpmanın şaşkınlığını iliklerine kadar hissetti...

    İnsan neydi? Ne için vardı? Evvelen bu mevzu ile alakalı kitapları taradı. İlgili kitaplar bir düzineyi buldu. Kasaya doğru giderken, kitapların fiyatlarını kafasında şöyle bir kabaca hesapladı, olduğu yerde kaldı: Şimdi de param az, elime toplu para geçecek nasıl olsa... o zaman gelir alırım. diye tasarladı ve kitapları gerisin geri yerlerine bıraktı. Eline toplu paralar geldi geçti ama kitapçıya uğramak bir daha aklına gelmedi. Sadece bir fasıl olarak kaldı bu teşebbüs.

    Uzun bir aradan sonra sabah işe giderken sakat bir dilenci gördü yolda, para vermek geldi içinden; Neyse, dedi. Dönüşte de sadakasını verebilirim.

    İşine yaklaşırken bir sela sesi duydu, kulak kabarttı; meğer uzaktan bir yakını vefat etmiş! İçine bir huzursuzluk çöreklendi, Sahiden ölüm! ya bir gün yakasına yapışıverirse, zaten yaş da ilerlemekte... Artık iç dünyasına çeki düzen verme vakti gelmemiş miydi? Cevabı, tereddütsüz evet ti ama işler de hayli yoğundu bu aralar, hele bir yaza varalım, yeni tesislerin açılışını bir bitirelim... O zaman bakarız dedi yine. (Allah’ın bir günü bitmezdi ya!..)

    Bir akşam iş dönüşü şehrin gecekondularından geçerken, arabasından inip hakim bir tepeden, omuz omuza duran gecekondulara şöyle bir baktı; çileli yılları aklına geldi o an .. İçini bir burkuntudur aldı gidiyor!

    Hay Allah... Bu göz yaşları da neyin nesi? Duygu selinin tazyikine daha fazla dayanamayıp göz pınarının çatlağından sızan yaşlar, çağlayan oluverdi. Dermanı kalmayınca, çömelerek ağlamasını sürdürdü.

    Tarifsiz hislerle çatladı ruhu, gözlerini silerek; bunları kaleme alayım diye mırıldandı: neyse, bir gün dedi; gün gelir yazarım duyduklarımı, duygulandıklarımı...

    Gün olur bin aya değer di ama, bilmeliydi ki, o güne ulaşabilmek için, her günün kadrini bilip çabaları kilometre taşı yapmalıydı...

    Bir gün sala sesiyle mahalle, yanık bir tütsülemeye büründü. Eş-dost ve tanıdıklar, cenaze namazı için cami avlusunu doldurdular. Bir gün işe giderken, dikkatsiz bir şoförün arabasına çarpmasıyla hayatını kaybeden o adamın vefalı bir arkadaşı da er kişinin naşı önünde saf bağladı. Dostu namazı boyunca hep bir gün ile geçiştirildiği günleri acı acı düşündü.

    Cemaat dağılmaya başlayınca tabutun başına geldi, imamın süzen bakışlarına rağmen elini tabutun üzerine koyarak hayali kulağa şöyle fısıldadı; Ah dostum dedi. Bilmez miydin ki, bir gün olup da böyle bir güne varacağını? Gün mezardaki akrebin, çıyanın günü; Allah yardımcın olsun dostum. Ve o gözlerini silerek giderken, merhumun ailesi buğulu gözleriyle onu takip ediyor ve buna bir mânâ vermeye çalışıyorlardı.

    2-Birler On Olurken

    (Bu hikayede anlatılanlar, birkaç arkadaşın yaşamındaki ortak hallerinden derlenmek suretiyle kaleme alınmıştır ki- haddizatında böyle hatıraları yaşamış belki de yüzlercesi vardır aramızda..!)

    ***

    Hikâyeye başlamadan bir kulağa küpe:

    Adiy İbnu Hâtim’in rivayetine göre (r.a.)Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki:

    "Sizden herkese Rabbi, aralarında bir tercüman olmaksızın, doğrudan doğruya hitab edecektir. Kişi o zaman (ateşe karşı bir kurtuluş yolu bulmak üzere sağına bakar, hayatta iken gönderdiği (hayır) amellerden başka birşey göremez.

    Soluna bakar, orada da hayatta iken işlediği (kötü) amellerden başka birşey göremez. Ön cihetine bakar. Karşısında (kendini beklemekte olan) ateşi görür.

    (Ey bu dehşetli güne inanan mü'minler!) yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun. Bunu da bulamazsanız güzel bir sözle koruyun!"

    (Bkz. Buhârî, Rikâk 49, 51, Tevhid 36, 24, Zekât 9, Menâkıb 25, Edeb 34; Müslim, Zekât 67, (1016); Timizî, Kıyamet 1, (2427).

    Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat artırır ve yapana büyük ecir verir. (Nisa, 4. ayet.)

    ***

    Kayıt için Ankara Eğitim Fakültesi’nin önüne geldiğinde içi kıpır kıpır idi, memleketi Yozgat’tan buraya nasıl geldiğini bilememişti. Okulun bahçesine girdiğinde; çocukların babalarıyla kayda gelmiş olduklarını görünce, içine bir burukluk kapladı… İyi giyinimli babalar; gururla ve şefkatle çocuklarının omuzlarına ellerini atmış, kayıt için sıra bekliyorlardı.

    O ise bir başına gelmişti buralara, cebinde bir avuçluk bozuk parayla. Babası ve anası onu ilçe otobüsüne bindirirken, boynu bükük uğurlamışlardı. Zira onunla Ankara’ya kadar refakat etmeye bütçeleri el vermiyordu, kurak geçmiş bu yılın ekin parası ancak karınlarını doyuracak kadardı…

    Kayıt işlemleri bittiğinde karnı bir hayli acıkmıştı. Zaten gün boyu karnında sabah yola çıkarken anasının hazırladığı bir tas tarhana çorbasından başkaca bir şey de yoktu… Çocuklarını yanlarına alan babalar, okulun çevresinde sıralanmış olan lokantalara doğru yollanmışken, onun da canı şöyle esaslı bir öğlen yemeği çekmişti. O istikamete doğru iki adım atmıştı ki, tekrar elini cebine atıp bozukluklarına şöyle bir göz atınca, bu kararından vazgeçti. Simit ve çay ile öğleni geçiştirirken: Bu dört senelik fakülte hayatı uzun ve çetin geçecek anlaşılan! diye geçirdi aklından…

    Devlet yurdunda kalıyordu, büyük bir azimle başlamıştı derslerine. Çünkü nelere mal olarak buralara geldiğini çok iyi biliyordu. Bir türlü okuma fırsatı bulamamış olan babası, sırf çocuğu liseyi Yozgat’ın içinde okuyabilsin, iyi bir temel alabilsin diye, tarlalarının bir kısmını satmıştı.

    Yeter ki sen oku demişti, "gerekirse evimi

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1