Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Yarımkan
Yarımkan
Yarımkan
Ebook129 pages53 minutes

Yarımkan

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Öteden beri her yeni düşünce, doğduğu muhitte hor karşılanıp, aleyhinde kampanyalar oluşturmasına karşılık; o düşünce ve onu temsil eden şahısları çocukluk ve gençlikleriyle bilmeyen başka bir muhit, çok defa onlara kucak açmış, destek olmuş, yâr ve yâran olmuştur. Bu itibarla her kudsinin kaderinde değişmez şu çizgiler, adeta asra bir mühürdür. Önce iman ve aşk, sonra yığınları saran yığınları saran yanlışlık ve inhiraflara karşı mücadele, sonra da gerekirse insanlığın mutluluk ve saadeti uğrunda, yurt- yuva her şeyi feda ederek, başka aşina gönüller aramak üzere yeniden yollara dökülmek...
İşte tam da bu minvalde değerli yazar Talha Erçevikbaş; "12 Eylül 1980 darbesinde, henüz altı yaşındayken ailesi ile göç edip gelmişlerdi Beyoğlu’na. Beyoğlu’nun kalbi Taksim’di. Burası her daim hareketliydi. Buranın kozmopolit ortamı, kalabalık caddeleri, popüler restoranlarla kafeleri, alışveriş merkezleri, mağazaları, turistik mekânları, canlı eğlence ve gece hayatı ile İstanbul’un en ünlü semtlerinden biriydi. Koskoca kırk iki yılını geçirmişti burada. Nelere şahit olmamıştı ki gözleri. Nelerin şahidiydi bu meydan." cümleleriyle ileride yapacağı o kutlu yolculuğun ilk provalarını yapıyordu.
Taksim sokaklarında tütsülenen mis gibi reçel kokuları ve mis gibi yazılmış reçel gibi bir kitap karşılayacak sizi. Her bir satırında kendinizi kaybedecek bazen de özünüzü bulacaksınız. Bazen tebessüm edecek bazen de çocuklar gibi ağlayacaksınız ama anlayacaksınız.
Derken mazgaldan bir türkü yankılanıyor,
Yüreğim her türküyle adeta çiğneniyor,
Gün gelir, gece gider, aylar geçer.
Çile mi? Belki biter.
Ruhum derin bir boşlukta iken, yapılan dualar, kılınan namazlar da olmasa,
Bilmem ki insanı ne teselli eder.
dizeleriyle yürek yorgunluğunu adeta ruhlarımıza işliyor.
Hızla geçen ömre inat, geçmek, bitmek bilmeyen çile ve ıstıraplaradır yazarın isyanı. Bu isyanları artık arşa dayandığı bir anda kendini hicret diyarlarında buluverir yazar: "İç çatışmaların, savaşların, hastalıkların, susuzluğun ve yoksulluğun kasıp kavurduğu bir kıtada; sarı, kırmızı ve bembeyaz akasyalar arasında koyu renkli çocuk olmak. Kara'ya düşen bir öksüz olmak... Tıpkı akasyalar gibi zor koşullara, soğuğa ve kuraklığa rağmen dayanıklı. Hava kararıyor; Nil deltasının sıcak, nemli, tropikal, koyu kiremit kırmızısı topraklarında. Bense kara kara düşüncelerde... Karaya çalmış gözlerim, her şeye rağmen umutla bakan, dünyanın en masum ve savunmasız varlıklarında." ifadeleriyle bulunduğu coğrafyayı adeta bir teleskop edasıyla resmetmektedir.
Sizi "Islak Çember" den geçirip Aborjinlerin büyülü hayatında kaybolmaya davet ediyor. Hasreti canına tak ettiği ve yâre özlemin tavan yaptığı gurbet ellerinde yârine "Fuşya Rengi Severdin" diye serenatlar döküyor.
Bu değerli eserde yazar, sizi sizden alacak uçsuz bucaksız bir coğrafyada seyre çıkaracak. Kimi zaman tüm dünyadaki yaralı yüreklerin bamteline dokunacak. Dünyaya ses olmaya çalışacak, dünyayı da ses vermeye davet edecek. Tüm sağır kulaklara inat.
Değerli yazar; "Dünya kimseye kalmaz. Zulüm altında inleyen yürekler, zulüm altında ezilen mağdurlar. Ah sessiz kalan her yanım. Ve seyirci kalan herkes; utansın bütün insanlık, utansın bütün dünya... Ve şu an geride bir avuç "Yarımkan” bırakarak yine gerçekleri haykırıyorum son nefesime kadar." diyerek haykırmaya devam edecek. Bizleri Meriç kıyısındaki boynu bükük Ayçiçeği tarlalarına götürecek.
Sizleri doyumsuz bir kitapla baş başa bırakıyorum.
"Yarımkan" kitabını an’ı yaşayarak okuyacaksınız. Ve tüm soruların cevabını bulacaksınız. Bu değerli eserle bizleri buluşturan değerli yazar arkadaşım Talha Erçevikbaş’a teşekkür ediyorum.
Kitapla kalın...

Tuba Toprak

LanguageTürkçe
Release dateJun 29, 2023
ISBN9798215446379
Yarımkan
Author

Talha Erçevikbaş

1987 yılında, Isparta’da doğan yazar; ilk, orta ve lise öğrenimini burada tamamladı. Üniversite eğitimini Moğolistan Dil Enstitüsü, Rus ve Moğol Dili Edebiyatı Bölümü 2007 yılında tamamladı. Daha sonra Nkumba Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 2009 yılında mezun oldu.İstanbul'da; Avrupa, Afrika ve Pasifik (Uzak Doğu) İhracat Bölge Müdürlükleri yaptı. Uluslararası Dış Ticaret üzerine eğitimler alarak, alanında birçok özel ve devlet projelerinde yer aldı. 70’in üzerinde farklı ülke ve kültürü görme imkanı yakalayan yazar, 2019 yılında Avustralya'ya yerleşti. Hali hazırda Avustralya'nın New South Wales eyaletinin Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde, Devlet Demir Yollarında görev yapmaktadır.Lise yıllarında yazmaya başlayan yazarın; çeşitli edebiyat, kültür ve sanat dergilerinde; şiir, makale, röportaj, hatıra ve gezi yazıları yayımlanmıştır.

Related to Yarımkan

Related ebooks

Reviews for Yarımkan

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Yarımkan - Talha Erçevikbaş

    Öteden beri her yeni düşünce, doğduğu muhitte hor karşılanıp, aleyhinde kampanyalar oluşturmasına karşılık; o düşünce ve onu temsil eden şahısları çocukluk ve gençlikleriyle bilmeyen başka bir muhit, çok defa onlara kucak açmış, destek olmuş, yâr ve yâran olmuştur. Bu itibarla her kudsinin kaderinde değişmez şu çizgiler, adeta asra bir mühürdür. Önce iman ve aşk, sonra yığınları saran yığınları saran yanlışlık ve inhiraflara karşı mücadele, sonra da gerekirse insanlığın mutluluk ve saadeti uğrunda, yurt- yuva her şeyi feda ederek, başka aşina gönüller aramak üzere yeniden yollara dökülmek…

    İşte tam da bu minvalde değerli yazar Talha Erçevikbaş; 12 Eylül 1980 darbesinde, henüz altı yaşındayken ailesi ile göç edip gelmişlerdi Beyoğlu’na. Beyoğlu’nun kalbi Taksim’di. Burası her daim hareketliydi. Buranın kozmopolit ortamı, kalabalık caddeleri, popüler restoranlarla kafeleri, alışveriş merkezleri, mağazaları, turistik mekânları, canlı eğlence ve gece hayatı ile İstanbul’un en ünlü semtlerinden biriydi. Koskoca kırk iki yılını geçirmişti burada. Nelere şahit olmamıştı ki gözleri. Nelerin şahidiydi bu meydan. cümleleriyle ileride yapacağı o kutlu yolculuğun ilk provalarını yapıyordu.

    Taksim sokaklarında tütsülenen mis gibi reçel kokuları ve mis gibi yazılmış reçel gibi bir kitap karşılayacak sizi. Her bir satırında kendinizi kaybedecek bazen de özünüzü bulacaksınız. Bazen tebessüm edecek bazen de çocuklar gibi ağlayacaksınız ama anlayacaksınız.

    Derken mazgaldan bir türkü yankılanıyor,

    Yüreğim her türküyle adeta çiğneniyor,

    Gün gelir, gece gider, aylar geçer.

    Çile mi? Belki biter.

    Ruhum derin bir boşlukta iken, yapılan dualar, kılınan namazlar da olmasa,

    Bilmem ki insanı ne teselli eder.

    dizeleriyle yürek yorgunluğunu adeta ruhlarımıza işliyor.

    Hızla geçen ömre inat, geçmek, bitmek bilmeyen çile ve ıstıraplaradır yazarın isyanı. Bu isyanları artık arşa dayandığı bir anda kendini hicret diyarlarında buluverir yazar: İç çatışmaların, savaşların, hastalıkların, susuzluğun ve yoksulluğun kasıp kavurduğu bir kıtada; sarı, kırmızı ve bembeyaz akasyalar arasında koyu renkli çocuk olmak. Kara'ya düşen bir öksüz olmak... Tıpkı akasyalar gibi zor koşullara, soğuğa ve kuraklığa rağmen dayanıklı. Hava kararıyor; Nil deltasının sıcak, nemli, tropikal, koyu kiremit kırmızısı topraklarında. Bense kara kara düşüncelerde… Karaya çalmış gözlerim, her şeye rağmen umutla bakan, dünyanın en masum ve savunmasız varlıklarında. ifadeleriyle bulunduğu coğrafyayı adeta bir teleskop edasıyla resmetmektedir.

    Sizi Islak Çember den geçirip Aborjinlerin büyülü hayatında kaybolmaya davet ediyor. Hasreti canına tak ettiği ve yâre özlemin tavan yaptığı gurbet ellerinde yârine Fuşya Rengi Severdin diye serenatlar döküyor.

    Bu değerli eserde yazar, sizi sizden alacak uçsuz bucaksız bir coğrafyada seyre çıkaracak. Kimi zaman tüm dünyadaki yaralı yüreklerin bamteline dokunacak. Dünyaya ses olmaya çalışacak, dünyayı da ses vermeye davet edecek. Tüm sağır kulaklara inat.

    Değerli yazar; Dünya kimseye kalmaz. Zulüm altında inleyen yürekler, zulüm altında ezilen mağdurlar. Ah sessiz kalan her yanım. Ve seyirci kalan herkes; utansın bütün insanlık, utansın bütün dünya… Ve şu an geride bir avuç Yarımkan bırakarak yine gerçekleri haykırıyorum son nefesime kadar. diyerek haykırmaya devam edecek. Bizleri Meriç kıyısındaki boynu bükük Ayçiçeği tarlalarına götürecek.

    Sizleri doyumsuz bir kitapla baş başa bırakıyorum.

    Yarımkan kitabını an’ı yaşayarak okuyacaksınız. Ve tüm soruların cevabını bulacaksınız. Bu değerli eserle bizleri buluşturan değerli yazar arkadaşım Talha Erçevikbaş’a teşekkür ediyorum.

    Kitapla kalın…

    Tuba Toprak

    Mayıs 2023

    TAKSİM’İN YİTEN DAĞ KOKULU BÖĞÜRTLEN REÇELLERİ

    Bir yılda tam dört mevsim. Hele kozmopolit İstanbul’da; hepsi ayrı bir tat, ayrı bir resim. Kozmopolit; farklılık ve çeşitlilik anlamlarına gelir. Belki de en çok bu nedenle İstanbul’a çok yakışan bir sözcüktür. Diyaloğu, farklılıkların hoş görülmesini, tüm insanların aynı topluluğun bir parçası olduğunu, insanların birlikte yaşama eğilimini anlatır bu güzel Yunanca kelime.

    Hepimiz aynı dünyada aynı hedefin yolcusuyuz; sağcı, solcu, Alevi, Sünni ya da komünist. Rengârenk, olağanüstü bir mozaiğin can alıcı parçalarıyız İstanbul’da. Önemli olan taşıdığımız farklı fikirler değil, hayata ve insanlara ne verdiğimizdir.

    12 Eylül 1980’de yapılan darbede, henüz altı yaşındayken ailesi ile göç edip gelmişlerdi Beyoğlu’na. Beyoğlu’nun kalbi Taksim’di. Burası her daim hareketliydi. Buranın kozmopolit ortamı, kalabalık caddeleri, popüler restoranlarla kafeleri, alışveriş merkezleri, mağazaları, turistik mekânları, canlı eğlence ve gece hayatı ile İstanbul’un en ünlü semtlerinden biriydi. Koskoca kırk iki yılını geçirmişti burada. Nelere şahit olmamıştı ki gözleri. Nelerin şahidiydi bu meydan.

    Son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, özellikle hayat pahalılığının getirdiği geçim sıkıntısı, büyük acılara ve aile içi onulmaz yaralara neden olmaktaydı. Çocukluğu geldi aklına. 1980 yılındaki Petrol Krizi sonrası gibi fiyatlar şimdi de başını alıp gitmiş, insanlar evlerine ekmek götürmeye zorlanır olmuştu. Pek çok insan işini kaybetmiş, enflasyonun gerçekten bir canavara dönüşmesinden sonra ise krizin aşılması için sıkı kararlar yürürlüğe konulmuştu. O zor günler şimdi tekrar kapısını çalınca enflasyon baskısına daha fazla dayanamamış, ödemeleri artık onu zorlayınca yıllar sonra yeniden memlekete dönmek zorunda kalmıştı.

    Aslında memleket hasreti, geçen onca yıla rağmen hep yanı başındaydı, hiç kaybolmamıştı. Çocukluk günlerinden aklında kaldığı kadarıyla memleket havası, burnunda hep tütmüştü. Buna rağmen özlediği

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1