Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Can Kenarı
Can Kenarı
Can Kenarı
Ebook176 pages32 minutes

Can Kenarı

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Şiir, tariflere sığamaz. Şiir ne ses ne söz ne mutlak gerçeklik ne de güzeli aramaktır. Şiir; candır, sosyolojidir, psikolojidir, hayattır, varlıktır.
Şiir, kelimelere yeni ve farklı anlamlar yüklemek, yeni yorumlarla kelimelere boyut kazandırmaktır. Kelimelerin anlam değerlerinden yeni duygular, yeni zevkler oluşturmak için ruhun ilham haddesinden geçmesi, şiiri özgün kılar ve sanat eseri yapar. Dilin, insana sunduğu seslerin kelimelerde sevişme hali olan Asonans, aliterasyon, yansıma, ritim ve ahenk gibi sanatsal ögeler, şiire musiki katar. Bunlar, sokağın dili değil şairin dilidir. Şiir, yazarken şaire aittir. Yazdıktan sonra ise sokağa aittir.
Sokakta ne yaşanıyorsa şiire dairdir ve şiire aittir. Şiir varlıktır. Şiiri insandan kimse ayıramaz. Çünkü doğduğu yer, şairin sinesi ise şairler de insan ve insanlığın sinesidir.
Peki şiir nedir, sadece kelimeleri mısralara dizmek midir?
Her cümle şiirdir. Bir insan, kelimeleri dizerek şiir yazar, dize getirmekle de şair olur.
Bu anlamda, şiirlerin tarihi seyrinde “Neyi anlattığı ve nasıl anlattığı” üzerinde durulmuştur. Bu, şiirin akımını göstermesi açısından önemlidir. Ama şiirin mana derinliği kelimelerden daha çok şu beş soruda gizlidir.
Neyi anlatıyor?
Nasıl anlatıyor?
Ne zaman anlatıyor?
Nereyi anlatıyor?
Kim anlatıyor?
O yüzden, bugünün acıları dururken, yüz yıl önce insanlığın yaşadığı büyük acıları yazan şairin, bir şiiri şaheser olsa da zaman, mekan ve insan boşluğunda kaybolacaktır. Çünkü ölüler duymaz ve en sessiz mekanlar mezarlardır. Gününün acısını yazma cesaretini gösteremeyen şairin, yazdığı şiir de olsa yaptığı kalemiyle gönül eğlendirmekten başka bir şey değildir. Bu, geçmişi yazmayalım anlamında olmayıp, önemli olan anı yaşamak, yazmak, şairin yüreğinin gücünü göstermesi ve varlık sebebi olması bakımından değerlidir. Bu, sanatın yüreği ve gerçeğidir.

gökmenzâde

LanguageTürkçe
Release dateJul 25, 2023
ISBN9798215794838
Can Kenarı
Author

Zeynep Gülşen

İlkokulda, başarısından dolayı ‘Ege'nin İncisi’ olarak yer almıştı gazete sayfalarında. Zihniyetin körlüğü mü, dönemin kötülüğü mü, bilinmez nedenlerden dolayı öğretim hayatı sonlandırılmıştı. Başkalarının kendi için biçmiş olduğu kalıpların mengenesinde ruhu sıkışıp kalmıştı. İlk şiirini yazdığında, mengenenin parçalandığını, ruhunun özgürlüğe kanatlandığını hissetti.Erken yaşta yaptığı evliliğinden Rabbi ikram olarak iki pırlanta evlat bahşetti. Hediyeydi, lütuftu evlatları, ciğerpareleri.Yazar, çocuklarının eğitimi ile ilgilenirken Açık Öğretim Lisesini bitirdi. Hayatı eğitimle içli dışlı geçiyordu. Kâh öğrencilerin ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor, kâh onlar için eğitim programları düzenliyordu. Sürekli okuyor, okuyordu.Ukdeydi içinde kalan. Tamamlanamayan bir şeyler vardı hep. Yazar, hayallerinin peşini hiç bırakmadı.Yaşanılan zulüm sürecinden nasibini aldı. Cinnet mustatilini mektuplarla nefeslendiriyordu. Fırsat buldukça yazdı.Özgürlüğüne kavuştuğu yıl üniversite sınavına girdi. Celal Bayar Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. Çocuğu yaşındaki gençlerle aynı amfide, aynı sınıfta, aynı kampüste olmak yaşayamadıklarının acısını çıkarırcasına iyi geliyordu.Bugün gurbet ellerde, toprağından savrulmuş bir çiçek gibi münbit bir alan arayışında olan yazarın, Kalemin Dili Edebiyat Akademisi ile yolu kesişti. Kitabı "Can Kenarı" çiçeklendirmişti gönlünü.Yaralı ruhlara dokunmaya, yürekten dökülen nağmelerle sizlerle buluşmaya geldi. Gönüllerinizi açmanız dileğiyle...

Related to Can Kenarı

Related ebooks

Related categories

Reviews for Can Kenarı

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Can Kenarı - Zeynep Gülşen

    Beni, şiirin; ne Sümerlerin Gılgamış Destanına kadar uzanan köklü tarihi ne ilk şiirlerin Çinceden, halk şarkılarından veya Sanskritçe; Vedalardan, Zerdüştlük inancının Gatalar’ından ne de Homeros’un İlyada veya Odysseia’sından ortaya çıkması ilgilendiriyor.

    Beni, şiirin Şiirde zaman nedir veya şiir hangi zamana aittir ya da hangi zamanı anlatmalı? sorularına verdiği cevaplar ilgilendiriyor.

    Tarihin, akıp giden veya akıp gelen zaman ırmağına, devirler boyu nice söz, kelime veya kelam akmıştır. Zaman ırmağı; sözlerin, kelimelerin ve kelamların varlığında daha da coşkulu hal almıştır. Derelerin, çayların beslediği bu zaman ırmağının, insanlık vadisinde hangi bahçeleri, hangi bağları hangi ovaları suladığı önemlidir.

    Bu bağ ve bahçelerde yetişen ürünlerin; acı, tatlı, faydalı veya faydasız olmasının, hiçbir hükmü yoktur. Acı, tatlı ve faydalı, faydasız kabul edilmesi kime ve neye göredir? Deve dikenin, bir insanın eline batması, onun gereksiz veya faydasız olduğu anlamına gelmez. Belki de soframızda tükettiğimiz balda, deve dikeninin katkısı vardır. Bilemeyiz.

    O yüzden, tarihin zaman ırmağına akan her kelam, her söz, her kelime değerli ve anlamlıdır.

    Şiir, tariflere sığamaz. Şiir ne ses ne söz ne mutlak gerçeklik ne de güzeli aramaktır. Şiir; candır, sosyolojidir, psikolojidir, hayattır, varlıktır.

    Şiir, kelimelere yeni ve farklı anlamlar yüklemek, yeni yorumlarla kelimelere boyut kazandırmaktır. Kelimelerin anlam değerlerinden yeni duygular, yeni zevkler oluşturmak için ruhun ilham haddesinden geçmesi, şiiri özgün kılar ve sanat eseri yapar. Dilin, insana sunduğu seslerin kelimelerde sevişme hali olan Asonans, aliterasyon, yansıma, ritim ve ahenk gibi sanatsal ögeler, şiire musiki katar. Bunlar, sokağın dili değil şairin dilidir. Şiir, yazarken şaire aittir. Yazdıktan sonra ise sokağa aittir.

    Sokakta ne yaşanıyorsa şiire dairdir ve şiire aittir. Şiir varlıktır. Şiiri insandan kimse ayıramaz. Çünkü doğduğu yer, şairin sinesi ise şairler de insan ve insanlığın sinesidir.

    Peki şiir nedir, sadece kelimeleri mısralara dizmek midir?

    Her cümle şiirdir. Bir insan, kelimeleri dizerek şiir yazar, dize getirmekle de şair olur.

    Bu anlamda, şiirlerin tarihi seyrinde Neyi anlattığı ve nasıl anlattığı üzerinde durulmuştur. Bu, şiirin akımını göstermesi açısından önemlidir. Ama şiirin mana derinliği kelimelerden daha çok şu beş soruda gizlidir.

    Neyi anlatıyor?

    Nasıl anlatıyor?

    Ne zaman anlatıyor?

    Nereyi anlatıyor?

    Kim anlatıyor?

    O yüzden, bugünün acıları dururken, yüz yıl önce insanlığın yaşadığı büyük acıları yazan şairin, bir şiiri şaheser olsa da zaman, mekan ve insan boşluğunda kaybolacaktır. Çünkü ölüler duymaz ve en sessiz mekanlar mezarlardır. Gününün acısını yazma cesaretini gösteremeyen şairin, yazdığı şiir de olsa yaptığı kalemiyle gönül eğlendirmekten başka bir şey değildir. Bu, geçmişi yazmayalım anlamında olmayıp, önemli olan anı yaşamak, yazmak, şairin yüreğinin gücünü göstermesi ve varlık sebebi olması bakımından değerlidir. Bu, sanatın yüreği ve

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1