Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Kitap Çarpsın Seni
Kitap Çarpsın Seni
Kitap Çarpsın Seni
Ebook206 pages1 hour

Kitap Çarpsın Seni

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Buraya getirildiğimizin ikinci haftasında, talebimiz üzerine bize bazı kitaplar, Kur’an ve mealli Kur’an’ı Kerim getirip verdiler.
Kitaplar çok iyi geldi bize. Zaten kapatıldığımız bu yerde kitaptan daha iyi bir uğraş ve oyalanma aracı da yoktur.
En çok da Kur’an ve meali bize iyi geldi ve sevindirdi. Ne de olsa hapsedilmemizin nedenleri arasında Kur’an okumak ve okutturmak da vardı.
Kur’an, şu yaşıma kadar hayatımın her aşamasında var olmuştur. Ne var ki derinlikli ve yoğunluklu bir inceleme ve tetkik imkânı bulamamıştım. Kendi tercihim olmasa da Dünya işlerinden uzaklaşınca daha çok, daha etkin okumalar yapmaya başladım. Kur’an’ı yeniden keşfettin ve gerçek hazzına vardım.
Günlerdir büyük bir heyecan ve hevesle okuyorum.
Yirmi gün içinde bir hatim yaptım. Şimdi ikincisine devam ederken yan koğuştan temin ettiğim bir elifba sayesinde tecvit kurallarını da uygulayarak okumamı güzelleştirmeye çabalıyorum.
Koğuşumda bulunan dört arkadaşımın da (koğuş üç kişiliktir) Kur’an’a teveccühleri var: Okuma bilmeyenler öğreniyor, bilenler geliştiriyor.
***
Bir haftadır günaşırı meal okuyorum. Meal okuyunca tabir yerindeyse yeniden Kur’an’ı, hayatı, hadiselerin siyak-sibakını kavrıyorum.
Kur’an’ın ve içindeki ilahi mesajların herkes tarafından anlaşılamayacağı söylenir! Bu düşünce bir yönüyle doğrudur. Bu kitabın tilmizleri olan Müslümanların dini ahlak ve anlayıştan bunca uzak ve aykırı bir yaşam tutturmuş olmaları da bence Kur’an’ı anlamamalarından ileri gelmektedir.
Kur’an, hakkıyla okumayanlara, samimiyetle ona sarılmayanlara açmaz kendini. Üstünkörü bakanlar (okuyanlar) gereği gibi anlamayabilirler.
Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki artık Rabbimizin bize olan mesajını öncesinden çok daha iyi anlıyorum.
Ve alıyorum...
***
Elimizde iki meal var. Birisi kurumun ötekisi arkadaşımıza ait. Bazen aramızda mütalaa ediyor, bazen de ben bir kenara çekilip yalnız başıma okuyorum.
Şimdiye kadar Allah’ın biz kullarına tüm buyruklarını kaynağından öğrenmek yerine başkalarından ya dinledim ya da yazdıklarından okudum. Ama şimdi tam yerinden, kaynağından öğreniyorum.
Her kelimesi, her terkibi, her tümcesi, her ayeti, suresi ve surelerin birbirleriyle olan rabıtaları üzerine yoğunlaşarak okuyorum. “Sabır, zulüm, adalet, münafık, mükâfat, mücazat, cennet, cehennem ve ahiret” kavramlarının geçtiği ayetlere ister istemez daha bir ilgi gösteriyor ve daha bir dikkatle inceliyorum. Zira mezkûr kavramların yer aldığı ayetlerin bizim veya bize düşmanlık edenlerin dünya ve ahiretiyle alakalı bir yönü bulunduğu ortada.
Her gün okuyunca, doğal olarak bazı sözlerin derinindeki gizli manaları görmeye; ahkâm ayetleri olsun, müteşabih ayetler olsun benim için çok daha anlaşılır olmaya başladığını fark ediyorum.
Bu uğraşıyı, bu güzel çalışmayı yaşanılanlar ve başımıza gelen olaylar çerçevesinde yazıya dökmeye karar verdim. Bir manada bu kutlu seyahat esnasında karşılaştığım, gördüğüm ve düşündüğüm hususları... Kur’an’ın düşünsel dünyama ve zihnime yaptığı tesirleri kitaplaştırmaya niyetim var.
Kantin fişine bunun için iki defter yazdım. Dindar(!) hükümetimizin neredeyse bizi “ağaç kabuğu” yiyecek duruma getirdiği bir yokluk içinde, iki defter parası bana çoktu. Buna rağmen aldım. İkinci deftere de kafamda şekillendirdiğin “İhbar” adlı bir romanı yazacağım.
***
Bir Kur’an güncesi biçiminde oluşturmayı düşündüğüm yazılar için bir plan ve metot da belirlemiş değilim. Dünyanın en güzel coğrafyasının en güzel vadisinin çayırında, pınarların yanında, elvan elvan çiçekler arasında başımı alıp gitmek kabilinde bir yazınsal seyahat yapacağım. Dileyen benimle bu yolculuğa çıkabilir.
Tabi ki bunu yaparken barbarların bize ettiğini kayda geçirmesem olmazdı.
“Hadi Bismillah!..”

Metin Yazar

LanguageTürkçe
Release dateOct 27, 2023
ISBN9798215122839
Kitap Çarpsın Seni
Author

Metin Yazar

1976 yılında Van’da doğdu. Çiftçi bir babanın 12 çocuğunun en büyüğüdür. Çocukluğu ve gençliği köyde geçti. İlk, orta ve liseyi Van’da okudu. Maddi durum nedeniyle liseden sonra üniversiteye gidemedi. Özel sektörde çalıştı, devlet memurluğu yaptı. Memurluğu sırasında İktisat Fakültesi ve Adalet Yüksek Okulunu bitirdi.1997 yılından başlayarak yerel gazeteler ve edebiyat dergilerine makaleler, denemeler yazdı. İki şiir kitabı yayımladı. Bir yıl boyunca yerel bir televizyonda yapımcılığını kendi yaptığı bir program sundu. 17-25 Aralık ve sonrasını anlattığı bir kitap çalışması, 15 Temmuz’dan sonra polis tarafından el konulan bilgisayarında yok edildi. Tutuklandı ve 7 yıl 6 ay hapse mahkûm oldu. Hapiste 19 roman, 2 günce, 4 şiir kitabı yazdı.Yazarımız evli üç çocuk babasıdır.

Read more from Metin Yazar

Related to Kitap Çarpsın Seni

Related ebooks

Related categories

Reviews for Kitap Çarpsın Seni

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Kitap Çarpsın Seni - Metin Yazar

    Bu yere(1) getirildiğimizin ikinci haftasında, talebimiz üzerine bize bazı kitaplar, Kur’an ve mealli Kur’an’ı Kerim(2) getirip verdiler.

    Kitaplar çok iyi geldi bize. Zaten kapatıldığımız bu yerde kitaptan daha iyi bir uğraş ve oyalanma aracı da yoktur.

    En çok da Kur’an ve meali bize iyi geldi ve sevindirdi. Ne de olsa hapsedilmemizin nedenleri arasında Kur’an okumak ve okutturmak da vardı.

    Kur’an, şu yaşıma(3) kadar hayatımın her aşamasında var olmuştur. Ne var ki derinlikli ve yoğunluklu bir inceleme ve tetkik imkânı bulamamıştım. Kendi tercihim olmasa da Dünya işlerinden uzaklaşınca daha çok, daha etkin okumalar yapmaya başladım. Kur’an’ı yeniden keşfettin ve gerçek hazzına vardım.

    Günlerdir büyük bir heyecan ve hevesle okuyorum.

    Yirmi gün içinde bir hatim yaptım. Şimdi ikincisine devam ederken yan koğuştan temin(4) ettiğim bir elifba sayesinde tecvit kurallarını da uygulayarak okumamı güzelleştirmeye çabalıyorum.

    Koğuşumda bulunan dört arkadaşımın da (koğuş üç kişiliktir) Kur’an’a teveccühleri var: Okuma bilmeyenler öğreniyor, bilenler geliştiriyor.

    ***

    Bir haftadır günaşırı meal okuyorum. Meal okuyunca tabir yerindeyse yeniden Kur’an’ı, hayatı, hadiselerin siyak-sibakını kavrıyorum.

    Kur’an’ın ve içindeki ilahi mesajların herkes tarafından anlaşılamayacağı söylenir! Bu düşünce bir yönüyle doğrudur. Bu kitabın tilmizleri(5) olan Müslümanların dini ahlak ve anlayıştan bunca uzak ve aykırı bir yaşam tutturmuş olmaları da bence Kur’an’ı anlamamalarından ileri gelmektedir.

    Kur’an, hakkıyla okumayanlara, samimiyetle ona sarılmayanlara açmaz kendini. Üstünkörü bakanlar (okuyanlar) gereği gibi anlamayabilirler.

    Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki artık Rabbimizin bize olan mesajını öncesinden çok daha iyi anlıyorum.

    Ve alıyorum...

    ***

    Elimizde iki meal var. Birisi kurumun(6) ötekisi arkadaşımıza(7) ait(8). Bazen aramızda mütalaa ediyor, bazen de ben bir kenara çekilip yalnız başıma okuyorum.

    Şimdiye kadar Allah’ın biz kullarına tüm buyruklarını kaynağından öğrenmek yerine başkalarından ya dinledim ya da yazdıklarından okudum. Ama şimdi tam yerinden, kaynağından öğreniyorum.

    Her kelimesi, her terkibi, her tümcesi, her ayeti, suresi ve surelerin birbirleriyle olan rabıtaları üzerine yoğunlaşarak okuyorum. Sabır, zulüm, adalet, münafık, mükâfat, mücazat, cennet, cehennem ve ahiret kavramlarının geçtiği ayetlere ister istemez daha bir ilgi gösteriyor ve daha bir dikkatle inceliyorum. Zira mezkûr kavramların yer aldığı ayetlerin bizim veya bize düşmanlık edenlerin dünya ve ahiretiyle alakalı bir yönü bulunduğu ortada.

    Her gün okuyunca, doğal olarak bazı sözlerin derinindeki gizli manaları görmeye; ahkâm(9) ayetleri olsun, müteşabih(10) ayetler olsun benim için çok daha anlaşılır olmaya başladığını fark ediyorum.

    Bu uğraşıyı, bu güzel çalışmayı yaşanılanlar ve başımıza gelen olaylar çerçevesinde yazıya dökmeye karar verdim. Bir manada bu kutlu seyahat esnasında karşılaştığım, gördüğüm ve düşündüğüm hususları… Kur’an’ın düşünsel dünyama ve zihnime yaptığı tesirleri kitaplaştırmaya niyetim var.

    Kantin fişine(11) bunun için üç defter yazdım. Dindar(!) hükümetimizin neredeyse bizi ağaç kabuğu(12) yiyecek duruma getirdiği bir yokluk içinde, üç defter parası bana çoktu. Buna rağmen aldım. Diğer iki defterin birisine Bir Kâtibin Hapishane Günlüğü adında bir günce, birisine de kafamda şekillendirdiğin İhbar(13) adlı bir romanı yazacağım.

    ***

    Bir Kur’an güncesi biçiminde oluşturmayı düşündüğüm yazılar için bir plan ve metot da belirlemiş değilim. Dünyanın en güzel coğrafyasının en güzel vadisinin çayırında, pınarların yanında, elvan elvan çiçekler arasında başımı alıp gitmek kabilinde bir yazınsal seyahat yapacağım. Dileyen benimle bu yolculuğa çıkabilir.

    Tabi ki bunu yaparken barbarların bize ettiğini kayda geçirmesem olmazdı.

    Hadi Bismillah!..

    (1) Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu

    (2) Elmalılı Hamdi Yazır - Hak Dini Kur'an Dili

    (3) 2016 Senesinde 38 yaşındaydım

    (4) (Temin yöntemi) yasak olmasına rağmen

    (5) Öğrenciler

    (6) Elmalılı Hamdi Yazır - Hak Dini Kur'an Dili

    (7) Malatyalı, Adliye Kâtiplerinden Sedat K…

    (8) Kur’an Yolu Meali

    (9) Hüküm, özel mânâda devlet ve hükümetin otoritesini ifade ettiği gibi, bir hâkimin belli bir konuda verdiği karar, iki nesne veya fikir arasında kurulan bağlantı, bir konuya uygulanan mantıkî kaziye ve daha çok çoğul şekliyle fıkıh, nahiv ve diğer ilimlerde kaide demektir.

    (10)Teşabüh mastarından türeyen müteşâbih kelimesi benzeşen, ayırt edilmesi zor olacak şekilde birbirine benzeyen konular, sözler manasında bir kavramdır.

    (11) Hapishanede, herhangi bir ihtiyacı satın alabilmek için dilekçe türünden bir kâğıttır.

    (12) AK Parti Isparta İl Başkanı Osman Zabun, kamudan ihraç edilen memurlarla ilgili 'Ne yer ne içerler' yönünde tartışmalar üzerine, Ağaç kökü yesinler demiştir.

    (13)14 Haziran 2023 tarihinde Kansızlar Diyarında Bir Gammaz adıyla e-book olarak Crab Publishing tarafından yayımlanmıştır.

    KİTAPTAN YÜZ ÇEVİRENLER

    04.10.2016 / Salı

    Öğlen namazını biraz önce kıldık. Yemeğimiz de geldi. Hiçbirimizin iştahı yok ki oturup yiyelim. Akşam yemekleri zaten çok zayıf oluyor.

    Mönüde ıspanak, yoğurt ve domates çorbası var. Necdet(1) Dökelim gitsin. dese de ben, dökmedim. Tencereleri küçük tezgâhın köşesine koydum. Akşam sofrasını zengin hale getirebilir bu yemekler.

    Moralsizlik, üzüntü ve stres gibi sebeplerle öğlen yemeklerini çoğu gün yiyemiyoruz. Ya da oruçlu oluyoruz da iftar için ayırıyoruz.

    Öğlen iyi bir yemek olduğunda, dış kantine yazdığımız soğan, domates, salatalık gibi sebzelerle birlikte akşama zengin bir sofra kurabiliyoruz.

    İyi bir yemeğin insanı mutlu ettiği söylenir ya! Boğacak kadar yoğun bir keder içindeki bizlere iyi gelir mi bilmiyorum. Geliyordur da farkında olmuyoruzdur.

    Sedat(2) arkadaşımız avluda tek başına volta atarken, Mahmut(3) yukarı katta, ranzasında uzanmış eşinden gelen mektubu okuyor. Ben(4), Yasin(5) ve Necdet aşağı kattaki plastik masanın etrafında oturuyoruz ve ben işbu satırları yazıyorum.

    Necdet, Valilik Kriz Masasına bir dilekçe hazırlıyor. Diğer arkadaşımız Yasin, Marifetname’yi(6) tetkik ederken notlar alıyor.

    Masanın tam ortasında, açık şekilde Aşk ve Karanlık(7) kitabı duruyor. Onun da yanında Sabırsız Yürek(8) ve tabi ki her an yanımda ve en yakınımda Mealli Kur’an var. Masada sağımda duruyor.

    Bismillah diyerek meali elime aldım. Tefeül(9) ile açtım. Karşıma Enbiya Suresi’nin 1. ayeti çıktı. İnsanların hesap (görme) zamanı yaklaştı. Onlar ise hâlâ gaflet içinde, yan çizip aldırmıyorlar

    Başka meallerde yan çizip aldırmıyorlar ifadesi yüz çevirdiler şeklinde geçmektedir.

    Karşıma çıkan bu ayet halkımızın halini ortaya koyması bakımından hedefi tam on ikiden vuruyor. Tefeül için çok isabetli oldu.

    Kur’an'da, Müslümanlarla birlikte kâfirlerden, münafıklardan, cennet-cehennemden, hayır ve şerden de söz edildiği için Kur’an’la tefeül her zaman uygun olmayabiliyor. Zira kişiyi ümitsizliğe sevk edecek bir sözle karşılaşmak ihtimali yüksektir.

    Bu ihtimali yadsımadığım halde tefeül yaptım. Çünkü olumsuz bir şeyle de karşılaşsaydım sarsılmayacaktım.

    Şayet hapiste bir Kur’an Günlüğü yazılacaksa en başına gelecek ayetlerden bir tanesidir Enbiya Suresi’nin 1. ayeti.

    Her insanın ölümü kıyametidir. Kaynaklar, dünyanın kıyametinin de yakın olduğunu belirtiyor. Yanı sıra, bilimsel veriler(10) de var, kıyamet zamanına ilişkin.

    Peygamberlerin hatemi(11) Hazreti Muhammed ümmeti (bu sıfata günümüz Müslümanlarının kaçı layıktır, o tartışılır) olarak bu şekilde uyarılmak veya korkutulmak ya da tehdit edilmek karşısında hala tüylerimiz diken diken olmuyorsa, bizde ciddi bir kavrama ve algılama sorunu var demektir.

    Kırk yaşındayım ve şimdiye kadar tükettiğim ömrümü -dini anlamda söyleyecek olursak- pek verimli kullanmadım. Hatta gaflet içinde geçtiğini söyleyebilirim.

    İnancı, inancın ruhunu şimdiye kadar tam anladığımı söyleyemem. Din, en doğru şekliyle Kitap’la ve Peygamberin sünnetiyle anlaşılır. Şimdiye kadar bu iki kaynaktan da gereği gibi istifade etmedim.

    (1) Hakkârili, Adliye Kâtiplerinden

    (2) Malatyalı, Adliye Kâtiplerinden

    (3) Vanlı, Hapishane Kâtiplerinden

    (4) Vanlı, Adliye Kâtiplerinden

    (5) Vanlı, İnfaz Kuruma Memuru

    (6) İbrahim Hakkı Hazretleri

    (7) İsrailli yazar, Amos Öz

    (8) Stefan Zweig

    (9) Bazı hâdiseleri, tevafukları uğurlu saymak. Meselâ: Bir kitabı rast gele açarak ilk tevafuk eden yeri okuyup ona dikkat ederek onu uğurlu ve esas bir ders sayma gibi.

    (10) 1973 yılında Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen bilgisayar modeli, 2040 yılında kıyametin kopacağını tahmin etmiş.

    (11) Mühür. 2. Son, en son, sonuncu.

    GÜNYÜZÜNÜ BİR DAHA GÖREMEMEK

    05.10.2016 / Çarşamba

    Ekseriyetle iç açıcı değilse de dışarıdan gelen haberler sayesinde hapishanenin yeknesak durumu bir derece değişiyor.

    Medrese-i Yusufiye’de(1) günlerin hepsi birbirinin aynısıdır. Bir asıldan onlarca, yüzlerce ve kimi için binlercesi, bir günden fotokopi edilmiş gibidir.

    Bu sıkıcı ve sıradan günler bizim için sabah namazı ile başlıyor. Daha sabah namazının tesbihatını tamamlayamadan, ancak tek kişiyi doyuracak miktardaki beş kişinin kahvaltı nevalesi geliyor. Ya hemen öncesinde ya da aynı anda büyük bir gürültüyle avlunun banka kasalarını andıran kalın demir kapısını açıyor hoyrat bir gardiyan. Biz zar zor ısındığımız battaniyeler altında dertop uyumaya çalışırken saat sekiz gibi sayım için baskın yiyoruz.

    Evet! Her sayım adeta bir baskındır.

    Başlarında bir ikinci müdür(2), ikinci müdür varsa mutlaka bir de başgardiyan olur. Birlikte gelip biz beş kişiyi büyük bir dikkatle sayarlar.

    Herkesin koğuş düzeni bizimkiyle aynı değil. Sayımdan hemen sonra elektrikli semaverlerinin fişini takıp çay kaynatan da oluyor, mevsim şartları elveriyorsa avluya çıkıp spor ve egzersiz yapanlar da. Ama biz, gardiyanlarca kapı tekrar yüzümüze çarpılırcasına kapandıktan saniyeler sonra kendimizi serin yataklarımızın üzerine atıp, artık günden ne kadar yiyebilirsek o kadarını tüketmek için tekrar uyumaya geçiyoruz.

    Çok küçük nüanslarla birbirinden ayrılan hapishane günlerimiz böyle geçiyor.

    Bu günler dışarıda, yani hürriyette geçenlerle kıyas edilemez şekilde sıkıcı. Bütün sıkıcılığının yanında son derece de bereketli. Bu günlerden birkaç şekilde kazanç sağlıyoruz. Nefes alıp verme kolaylığı ve çabukluğunda işlediğimiz günahların birçoğundan uzağız. Bu suretle daha çok ibadet ve maneviyata kendimizi vermekle yaşam defterimizde temiz sayfalar açmak. Başta Kur’an olmak üzere şu zamana kadar ihmal ettiğimiz sayısız kitabı okumak, yanı sıra, düşünce ve fikirlerimizi yazmak.

    Bu bakımdan hapishane günleri, her ne kadar ağır şartlar altında ve pek meşakkatli

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1