Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)
Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)
Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)
Ebook236 pages1 hour

Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

İÇİNDEKİLER
Mustafa Arslan Külliyatı -12
Çanakkale’yi Anlamak
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL BİLGİLER
Tarih Niçin Öğrenilir
Nasıl Güçlü Olunur
İftiharla Andığımız Günler
Neden Çanakkale
1. Dünya Savaşı’nın Başlaması
Çanakkale Savaşlarının Kronolojisi
Genel Bilgi
Boğazların Önemi
Verilmeyen Gemiler
Churchill’in Hayalleri
Deniz Savaşları
Kara Savaşları
Arıburnu Muharebeleri
Seddülbahir Muharebeleri
Kumkale Muharebeleri
Anafartalar Zaferi
Hava Harekâtı
Düşmanın Geri Çekilmesi
Rakamların Dili
Çanakkale’de Maddi Sıkıntılar

İKİNCİ BÖLÜM
YALANLARLA ALDATMALAR
Hintliler ve Ezan

Çanakkale’de Senegalliler

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İNSANLIĞIMIZ ÖN PLANDA
Anzak Ömer’in Hikâyesi
General Guro’nun Anlattıkları
Andre Lemoine Anlatıyor
Avustralyalı H. D. Coliver’in Bir Mektubu
Düşman Subayına Davranışımız
İlginç Karşılaşma
İngiliz Genelkurmay Başkanı Mareşal Festings’in Bir Hatırası
Üsteğmen Casey Anlatıyor
Hastaneleri Vurdular
Düşmanlar Bizi Anlatıyor

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MENKIBELER
Broken Hills Savaşları
1 Mecidiye
18 Mart’ta Topçular: Üsteğmen Hasan
Ahmet Onbaşı
Kahraman Sadık
Alnından Vurulan Mehmetçik
50 Yıldır Mezarlığımıza Erkek Gömülmedi
Bu Hesap Ahmet Rıfkı’nın Kanıyla Ödenmiştir
Baban Gelirse Ben Şuradayım
Üç Kere Nikâhlanıp Kız Olarak Ölmek
Kara Fatma
Bedeli Çanakkale’de Ödenmiştir
Bursalı Hüseyin Çavuş
Ezineli Yahya Çavuş
Gözlerim Göreceğini Gördü
Parmağı Gitmiş Haberi Yok
Bekir Çavuş
Şunu Kesiver Komutanım
Diyarbakırlı Yüzbaşı Hasan Fehmi: Gözlerim Açık Gitmesin
Baba ve Oğul Aynı Cephede
Doktor Adnan Bey ve Oğlu
Bigadiçli Mehmet Çavuş
Bozcaada Müftüsü ve Oğlu
500 Gönüllü Boşnak
Karayürek Deresi Kan Ağlıyor
Çanakkale’deki Kardeşlik
Kınalı Kuzu
Seyit Onbaşı
Karadenizli Zekâsı
Muavenet-i Milliye
Tertemiz Kefenler
Atatürk Çanakkale’yi Anlatıyor
Atatürk ve Anafartalar
Atatürk’ün Hayatını Kurtaran Saat
Atatürk’ün Çanakkale’den Ayrılması
Nusret’in Mayınları
Müttefikler Açısından 18 Mart
Sol Kolum Var
Son Bakış
Şefika
Çanakkale’de Kadınlar
Mehmetçik Yerine Ayşecik
Hatice Hanım
Tıp Fakültesi Öğrencileri
Galatasaray Lisesi Talebeleri
İstanbul Erkek Lisesi Öğrencileri
Balıkesir Lisesi İzcileri
Bir Çanakkale Şehidinin Son Mektubu

BEŞİNCİ BÖLÜM
MANEVİYAT
İngiliz Kumandan Hamilton’un Rüyası
Meleklerin Yardımı
Yetiş Ya Muhammed (s.a.v.)
Ben Şimdi Çanakkale’deyim
Türkler İnsan Değil ki
Zehirli Gaz Kullanmadık
Bayram Namazı ve Sis

ALTINCI BÖLÜM
GEÇMİŞE SAYGI
Çanakkale Ziyareti Nasıl Faydalı Olur
Topraktan Şehit Kanı Fışkırır mı
Çanakkale Savaşlarına Katılanlar Masum mu
Şehit Babaya Hitap

YEDİNCİ BÖLÜM
ŞİİRLER

Bir Yolcuya
Çanakkale Ruhu
Çanakkale Türküsü
Çanakkale Şehitlerine

SEKİZİNCİ BÖLÜM
ÇANAKKALE İLE İLGİLİ SEÇME İFADELER

DOKUZUNCU BÖLÜM
ALMAMIZ GEREKEN DERSLER

Çanakkale Devam Ediyor

YARARLANILAN KAYNAKLAR
YAZARI ve KİTAPLARI HAKKINDA

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateMar 18, 2023
ISBN9798215165737
Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)
Author

Mustafa Arslan

İlahiyatçı-YazarGaziantep İslahiye nüfusuna kayıtlı olan yazar 1960 doğumludur. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Evli ve dört çocuk babasıdır.TV programcılığı ve köşe yazarlığı da yapan Mustafa Arslan, yurt içinde ve dışında Kutlu Doğum, Aile içi iletişim, Çanakkale, Mevlâna, hicret, eğitim, gibi konularda konferanslar vermektedir.Çeşitli yayınevleri tarafından basılmış kitapları vardır.

Read more from Mustafa Arslan

Related to Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)

Related ebooks

Related categories

Reviews for Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12)

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Çanakkale’yi Anlamak- (Mustafa Arslan Külliyatı -12) - Mustafa Arslan

    GENEL BİLGİLER

    TARİH NİÇİN ÖĞRENİLİR?

    Milletlerin geçmişlerini öğrenmeleri önemli bir husustur ve bütün dünyada eğitim kurumlarında ders olarak okutulmaktadır.

    Tarih sahnesine yeni çıkan milletler, geçmişleri olmadığı için ciddi bir eksiklik hissetmekte, köklü milletlere gıpta ile bakmakta ve toplumlarındaki fertlerine yeni bir ruh verecek olaylar aramaktadırlar. Çünkü fertler canlı kaldığı sürece millet canlı kalır.

    Bunun için de tarihin derinlerinden onlara heyecan üfleyecek kahramanlıklara ihtiyaç hissetmektedirler. Hatta bu boşluğu aslı olmasa da destanlarla doldurmaya gayret etmektedirler. Çünkü milletlerin, fertleri ülkesi ve milletine hizmete motive edebilmeleri ve varlıklarını gelecek asırlarda sürdürebilmeleri için olmazsa olmaz hususlardandır.

    Dünya arenasında inkâr edilmesi mümkün olmayan amansız bir mücadele vardır ve bu maratonda yarışı doğru metotlarla ve daha fazla heyecanla koşanlar kazanacaklardır. İşte insanları hizmette zinde tutabilmenin vasıtalarından birisi de tarihten gelen ruhu onların gönüllerine üfleyebilmektir.

    Malazgirt’ten Mohaç’a, Niğbolu’dan Kosova’ya, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye, Alaadin Kaykubad’la Celaleddin Harzemşah arasındaki kavgaya, Viyana bozgunundan Yıldırım’ın oğulları arasındaki mücadeleye, 2. Bayezid’le Cem arasındaki çekişmelere, Haçlı seferlerine, Tanzimat Fermanı’ndan Osmanlının son dönemlerindeki İttihad ve Terakki’ye, Sarıkamış’taki nöbette buz kesen Mehmetçiğe kadar tarihimizdeki iyi ve kötü günlerimizin hepsinden çıkaracağımız dersler vardır.

    Muhteşem zaferlerimizle tarihin seyrini değiştirdiğimiz şanlı geçmişimizi öğrendiğimiz gibi, ciğerimizi yakan olayları da incelemek zorundayız.

    Dün elde ettiğimiz başarıların amilleri, kaybetmemizin sebepleri bizi hâlde ve istikbalde ayaklarımızı yere sağlam basmaya götürecektir.

    Tarih, geçmişi öğrenip istikbale emin adımlarla yürümek için okunur ve öğrenilir. Eğer geçmişimizi öğrenmemiz, geleceğimize ışık tutmuyorsa onu öğrenmek cahil insanların yapacağı kendini avutmaktan öteye geçmeyen lüzumsuz bilgilerden ibaret kalır.

    Her milletin tarihinde dönüm noktası olan hadiseler mevcuttur. Bazıları onların yükselmelerine vesile olan olaylar olduğu için onları öğrenirken insanların iç dünyası kabarır ve insan kabına sığamaz hale gelir. Bazı olaylar da yıkılışı anlatan hüzünle dolmaya sebep olan tarihi vak’alardır. Fakat şunu unutmamak gerekir ki, geçmiş geride kaldı. Geçmişteki gururla andığımız şanlı günleri tekrarlayabilmek ve üzüntüden gırtlağımızın tıkandığı, düğümlendiği ciğersûz hadiseleri yaşamamak için alacağımız dersler vardır. Hatta bunları anlayabilmek için sadece kendimizin değil, bütün insanlık tarihini okuyup öğrenmek zorundayız.

    Bursa, Yunanlılar tarafından işgal edilmişti. Düşman kuvvetlerinin komutanı altı asır cihana hükmetmiş Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin türbesine gelmiş, kabri tekmelemiş ve:

    - Osman! Osman! Kalk! Kalk da torunlarını kurtar, diye bağırmıştı. Emir Sultan Hazretlerinin türbedarı bu nâhoş olayı görmüş ve çok üzülmüştü. Türbedarı olduğu zatın türbesine gitmiş, mezar taşına yaslanarak şöyle feryat etmişti:

    - Emir Sultanım! Osman Gazi’nin mezarını tekmelediler. Kalk da bizi kurtar, diye ağlamış, ağlamıştı. Sonra bu üzüntüyle evinin yolunu tutmuştu. Gece gözlerini kapatınca kendisini Emir Sultan Hazretlerinin karşısında duruyor görmüştü.

    Hazret kendisine:

    - Be ahmak, memleketi kurtarmak ölülerin değil, dirilerin vazifesidir, demiş ve suratına bir tokat patlatmıştı. Adam, yatağından fırlamış ve yediği tokadın tesiriyle çenesinin eğildiğini görmüş, ölünceye kadar eğik çeneyle gezmişti.

    Geçmişte ecdadımız, büyük kahramanlıklar yaparak Malazgirt’te, İstanbul’un Fethi’nde, Mohaç’ta, Çanakkale’de, İstiklal Harbi’nde destanlar yazdı. Fakat onlar bu asırda gelip yeni destanlar yazamazlar. Yeni destanlar yazma ve ecdadımızı sevindirme işi bize kalmıştır. Tarih bizim de neler yapabildiğimizi kaydedecektir. Acaba bizlerden nasıl bahsedecek? Vicdanımız bu konuda rahat mı?

    NASIL GÜÇLÜ OLUNUR?

    Hamasi nutuklarla büyük olmak mümkün değildir. Dünya muvazenesinde bir millet olabilmek için sebepler planında riayet edilmesi gereken şartlar vardır:

    * Milli ve manevi değerlerine bağlı bilim adamı yetiştirip bilim ve teknolojinin zirvesinin adresi olmak…

    Tarih boyunca hangi devletler eğitime çok ve doğru yatırım yapmışlarsa dünyanın kaderinde söz sahibi olmuşlardır. Onun için eğitime yapılan masraf, israf değildir sözü insanlarda ağzında vird-i zeban olmuştur.

    * Maddi imkânlara sahip olarak dünya ekonomisine yön verecek, dünya parasını istediğimiz şekilde idare edecek hale gelmek..

    Maddiyat dünya muvazenesinde bir millet olmada önemli hususlardan birisidir. Hep başkalarına avuç açıp dilencilik yapanlar nasıl hakim olacaklar ki! Eski cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Turgut Özal şöyle söylerdi: Çalışın. Zengin olun. Başkalarına borç verin. Bugün borç alan, yarın emir alır.

    * Dış politikada lobilere önem vererek dünyanın her köşesinde bize sahip çıkabilecek dostlar edinmek…

    1900’lü yılların sonlarında 2000’li yılların başlarında Avrupa’da, Amerika’da lobi faaliyetlerini planlı olarak yürüten Ermeniler koca Türkiye Cumhuriyeti’ni çok mahfillerde zor durumda bırakmadılar mı?

    * Asgari müştereklerde bir araya gelmesini öğreterek birlik ve beraberliğimizi sağlamak...

    İçten birbirini yiyen devletler büyük görünseler bile kendilerinden çok daha küçük olanlar karşısında tarihin her döneminde bolca rastlanacağı gibi hezimetlere uğramaktan kurtulamamışlardır. Amerika Birleşik Devletleri bizim tabirimizle yetmiş iki buçuk milleti bir araya getirip ABD’yi oluşturuyor. Avrupa devletleri çeşitli devlet, ırk ve inançları tek çatı altında toplayarak Avrupa Birliği’ni kurmaya çalışıyor. Biz ise, en ufak farklılıkları bahane ederek cennet ülkemizi yaşanmaz hale getiriyoruz. Osmanlı Devleti’nin uzun ömürlü olmasının en önemli sebeplerinden birisi de faklı inançlara müsamahası değil miydi?

    * Bu asırda insanlığa yön veren önemli etkenlerden birisi de medyadır. Bundan dolayı güçlü devletler dev ajanslarla dünyanın her köşesinde haber ağlarını kurmakta ve bunu gerçekleştirmek için hiçbir masraftan kaçmamaktadırlar. Hatta başka devletlerdeki medya yöneticilerini ellerinde tutmak için para, şantaj, tehdit dahil meşru, gayrimeşru her yola başvurmaktadırlar.

    * Lüks ve eğlence, çok insanlarda hastalık durumuna gelmektedir. Şimdiye kadar en büyük hükümdarlar dahil olmak üzere lüksün sonuna ulaşan ve ihtiyaçlarını bitiren kimse olmamıştır. Eğlencenin zaten sonu yoktur. Hayat biter, eğlence bitmez. İradesiyle hayatındaki fanteziliklere sınır getirebilen ve ülke ve milletine hizmeti bu istek ve arzularının önünde tutanlar, tarih boyunca büyük ekseriyetle başarılı olmuşlardır. O zaman, biz gelecekte var olmak istiyorsak, insanlarımıza kendi şahsi menfaat ve eğlencelerinden daha önce milleti adına fedakârlık yapmaları gerektiğini öğretmek zorundayız.

    İFTİHARLA ANDIĞIMIZ GÜNLER

    Biz dünya sahnesine yeni çıkmış bir millet değiliz. İftiharla andığımız köklü bir tarihimiz vardır. Başkalarına nasip olmayan geçmişimizle iftihar ediyoruz. Bu iftihar bizi onlara layık olma yoluna sevk etmelidir. Aksi takdirde ecdadımıza karşı vefa borcumuzu ödemiş olmayız.

    Şurası muhakkaktır ki, bizim tarihimizde de yanlış davranışlarda bulunanlar vardır. Fakat genellikle ecdadımızda insanlık ve insani hedefler hep ön planda olmuştur. Sadece güçlü olduğumuz dönemlerde değil, en zayıf olduğumuz zamanlarda bile bu anlayışımız değişmemiştir. Bize akla hayale gelmeyen her türlü kötülüğü reva görenlere iyilik yapmaktan geri kalmamışızdır. Bu bizdeki anlayışın gereğidir. Mesela dünyaya sözümüzü dinlettiğimiz ve kimsenin bize hesap sormaya cesaret bile edemeyeceği asırlarda adaletten taviz vermemişiz. Hükümdarlarımızı başka dinden olanlarla mahkemeye çıkarabilmişiz. Başkalarının bize saldırdığı zamanlarda bile aynı hassasiyeti göstermiş, karşımızdakilerin ellerinden gelse derimizi yüzecekleri durumlarda da insani davranışlarımızı göstermekten geri kalmamışızdır.Tarih sayfalarındaki binlerce olay bunun en büyük şahididir.

    NEDEN ÇANAKKALE?

    Çanakkale neden bu kadar önemli? Bunu anlamak için rahmetli Turgut Özal’ın başbakan olduğu döneme gitmek lazım. Turgut Özal ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler, eğitim konusunda araştırma yapmaları için Japonya’dan uzman heyeti ülkemize davet ederler. Türkiye’ye gelen heyet çeşitli okullarda incelemelerini tamamladıktan sonra sonucu açıklamak için başbakanın yanına çıkar. Milli Eğitim Bakanımız da bu sırada orada bulunmaktadır. Sonuç gayet açıktır. ‘Sizin gençlerinizde milli şuur yok…’ Alınmış olan cevap karşısında hayretler içinde kalan Türk heyeti, ‘Peki siz çocuklarınıza milli şuuru nasıl veriyorsunuz?’ der. Ve Japon heyet açıklamaya başlar: Biz gençlerimize daha ilkokul başlamadan şok testler uygularız. İlk olarak, çocuklarımızı hızlı trenlere bindiririz. Trenin hızından sarsılan çocukları ileri teknoloji ile çalışan fabrikalara götürürüz. Bu son teknoloji çocukların başlarını döndürür. Şok olurlar ve hayranlık duyarlar. Bu şoktan sonra çocukları Hiroşima ve Nagazaki’ye götürürüz. Hâlâ orijinal hali ile koruduğumuz bu yerlere gelince, çocuklar hızlı trenden ve baş döndürücü teknolojiden sonra yıkık ve harabe bir yere geldiklerinde onlara buralar hakkında bilgiler veririz. Hiçbir canlının yaşamasına imkân vermeyen atom bombasının izlerini dehşetle izlerler. Tabii bu durum onların saf ve temiz ruhlarında derin izler bırakır. Ve biz onlara: Eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz, vatanınızı işte böyle yakarlar. Ama çalışır ve bizden aldıklarınızı daha ileriye götürecek olursanız ülkeniz yükselir. Düşmanlarınız size sataşmaya cesaret edemez. Şimdi artık çalışkan olup olmama kararını siz verin. Çalışmak ve ülkenizi sevmek zorunda değilsiniz? Artık düşünüp kararınızı siz verin." deriz.

    Böylece çocuklar iyi bir Japon olma yolunda ilk adımı atmış olurlar.

    Japonların milli şuuru nasıl kazandıklarını öğrenen Türk heyeti: ‘Peki, biz gençlerimize milli şuuru nasıl kazandıracağız’ diye soru sorar.

    Ve Japon heyet açıklamaya devam eder:

    "Bildiğimiz kadarıyla, sizin gençleriniz için bizimkinden daha çok Hiroşima ve Nagazaki’niz var. Hatta buralar bizimkinden çok daha önemli. Bunların içinde de en önemlisi Çanakkale Savaşları’nın geçtiği bölgedir. Sizin tabirinizle yetmiş iki buçuk millet saldırıyor, bir metrekareye altı bin mermi düşüyor, en güçlü silahlar ve son sistem zırhlılar saldırıyor fakat Türkler her şeye rağmen imanın galip geldiğini göstererek bu savaştan galip çıkıyor. Sizler gençlerinizi gruplar halinde oralara götürerek bu şuuru kazandırabilirsiniz ve onlara: ‘Sizler çalışmazsanız, birlik ve beraberlik içerisinde olmazsanız,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1