Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Varlığın Özü Efendimiz (sas)
Varlığın Özü Efendimiz (sas)
Varlığın Özü Efendimiz (sas)
Ebook377 pages2 hours

Varlığın Özü Efendimiz (sas)

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Mustafa Arslan Külliyatı -2 Varlığın Özü Efendimiz (sas)
İÇİNDEKİLER
1.BÖLÜM
1)- VARLIĞIN ÖZÜ EFENDİMİZ
2)- MUCİZELERİ
3)- ALLAH’I (SAV) EN GÜZEL O (SAV) ANLATIYOR
4)- İSMETİ
5)- FİRASETİ
6)- BU YÜZDE YALAN YOK
7)- GAYB BİLGİSİ
8)- ATMOSFERİ
9)- PROBLEM ÇÖZMESİ
10)- CESARETİ
11)- SABRI
12)- DAVASINI YAŞAMASI VE BAĞLILIĞI
13)- ADALETİ
14)- RASUL-ÜS- SAKALEYN
15)- HAYATI HER ŞEYİYLE ORTADA
16)- ÖNCE KENDİSİNDEN VE YAKINLARINDAN BAŞLAMASI
17)- KENDİSİNİN VE AKRABALARININ ÖRNEK YAŞAYIŞLARI
18)- TIBB-I NEBEVİ
19)- SONRA GELEN BÜYÜKLERİN ŞEHADETLERİ
20)- ALLAH TARAFINDAN KORUNMASI
21)- MESCİDE BEVLEDENE DAVRANIŞI
22)- SAFVAN BİN ÜMEYYE’YE MÜSAMAHASI VE CÖMERTLİĞİ
23)- YETMİŞTEN FAZLA İSTİĞFAR
24)- BUGÜN MERHAMET GÜNÜDÜR
25)- FETİH GÜNÜ
26)- İÇLERİNDE SENİN GİBİ ÇOK İNSAN VAR
27)- TAİFLİLERE DAVRANIŞI
28)- KİMLERİ AFFETMEDİ Kİ?
29)- KAVMİME HİDAYET EYLE
30)- ŞEFAAT
31)- SALAVAT
32)- SALAVATIN HÜKMÜ VE BAZI SALAVAT-I ŞERİFELER
33)- HAZRETİ MUHAMMED (SAV) BİZİM GİBİ MİYDİ?
2. BÖLÜM
34)- KUR’AN’IN BENZERİNİN YAPILAMAMASI
35)- ALTIN ORAN
35)- FİRAVUNUN CESEDİ
36)- KUR’AN’I DİNLEYİNCE AĞLAYANLAR
37)- KUR’AN-I KERİM’İN BAHSETTİKLERİNDEN BİLİMİN BULMADIKLARI
38)- PROF. DR. MAURİCE BUCAİLLE VE DAHA BAŞKALARI
3. BÖLÜM
39)- YABANCI İNCELEYİCİLER
4. BÖLÜM
40)- ASHAB-I KİRAM’IN (RA) SAYGISI
41)- ZEYD’İN TERCİHİ
42)- ASHAB-I KİRAM NEDEN AYAKKABILARINI ÇIKARDI?
43)- NEDEN İKİ KURBAN?
44)- İBN-İ MES’UD’UN KAPININ EŞİĞİNE OTURMASI
45)- HZ ÖMER NEDEN KIZDI?
46)- OKÇULAR YARIŞI NEDEN BIRAKTI?
47)- ŞARAP NASIL TERKEDİLDİ?
48)- SİVRİLEN KUBBE
49)- URVE İBN-i MES’UD’UN ANLATTIKLARI
50)- ABDEST SUYU
51)- SEVBAN
52)- ABDULLAH BİN ZEYD
53)- EBU MAHZURA’NIN SAÇLARI
54)- SA’D BİN REBİ’
55)- BİLAL-İ HABEŞİ
56)- HUBEYB
57)- HALİD BİN VELİD’ İN TAKKESİ
58)- RASULULLAH NASIL?
59)- TALHA UHUD’DA
60)- EBU UBEYDE’NİN DİŞLERİ
61)- SÜMEYRA
62)- NESİBE
63)- HAZRETİ AİŞE (RA)
64)- ARZ-I HAL
65)- AĞLAYAN KÜTÜK
66)- GÖZLERİM SENİNLE AYDINLANSIN
67)- İMAM-I MALİK
68)- GAZNELİ MAHMUT VE HİZMETÇİSİ
69)- MEVLANA
70)- SÜNNETE İTTİBA
5. BÖLÜM
71)- HEDEF
72)- BURSA’NIN KESTANELİKLERİ
73)- BAKAR-İ MEZBUH
74)- SA’D BİN MUAZ
75)- HABBAB BİN ERET
76)- HENDEK’TE
77)- ÜSAME ORDUSU
78)- HALA SULTAN
79)- EBU EYYUB EL- ENSARİ
80)- FATİH SULTAN MEHMET
81)- YAVUZ SULTAN SELİM
82)- KARDEŞLERİME SELAM
83)- YA NEBİ, BİAT ETMEYE GELDİK
6. BÖLÜM:
84)- OSMAN GAZİ KUR’AN OLAN ODADA
85)- HACIBAYRAM’IN VAAZ KÜRSÜSÜ
86)- BİSMİHİ SÜBHANEHU
87)- KUR’AN’IN HEDİYESİ
88)- MUHAMMED’ (SAV) İN MEHMET YAPILMASI
89)- KABE’DEKİ TAŞLARIN SECDESİ
90)- MEVLİD
91)- NAKİBÜL EŞRAFLIK
92)- SURRE ALAYLARI
93)- SULTAN 2. MURAT’IN VASİYETİ
94)- RUMELİ HİSARI
95)- GANİMETTEN PAY
96)- KILIÇ ALAYI
97)- SEFERLERE EYÜP’TEN ÇIKIŞ
98)- SANCAK TÖRENİ
99)- 2. BAYEZİD
100)- HAREMEYN HİZMETİ
101)- HADİMÜ’L-HAREMEYN VE’ŞŞERİFEYN
102)- MEDİNE MUHAFIZI
103)- SANCAK
104)- HIRKA-İ SAADET
105)- KANUNİ’NİN RÜYASI
106)- AYAĞINI KOYDUĞU YERE BAŞIMIZI KOYMAK
107)- SORGUÇTA TAVUS TÜYÜ
108)- ALTINOLUK
109)- KABE’NİN KİLİDİ
110)- NAKŞ-I KADEM
111)- SULTAN ABDÜLAZİZ’İN MEDİNE MEKTUPLARINA SAYGISI
112)- KUBBE-İ HADRA’NIN TAMİRİ
113)- RAVZA’NIN KIBLE DUVARI
114)- ABDÜLHAMİD VE TİYATRO
115)- MATBAALARDA KUR’AN-I KERİM BASIMINDA HASSASİYET
116)- AMBERİYE CAMİİ
117)- İSTİFA ETTİRİLEN BİNBAŞI
118)- SON MEDİNE MÜDAFASI
119)- BAYRAK
120)- BABÜSSAĞİR MEZARLIĞI
121)- EYÜP MEZARLIĞI
122)- ŞAİR NABİ
123)- TEMCİD
124)- RASULULLAH’ (sav) IN SANA SELAMI VAR
125)- OSMANLI’DA PEYGAMBER SEVGİSİ
7. BÖLÜM
126)- SALAT-Ü SELAMLARI DU

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateJan 30, 2023
ISBN9798215188484
Varlığın Özü Efendimiz (sas)
Author

Mustafa Arslan

İlahiyatçı-YazarGaziantep İslahiye nüfusuna kayıtlı olan yazar 1960 doğumludur. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunudur. Evli ve dört çocuk babasıdır.TV programcılığı ve köşe yazarlığı da yapan Mustafa Arslan, yurt içinde ve dışında Kutlu Doğum, Aile içi iletişim, Çanakkale, Mevlâna, hicret, eğitim, gibi konularda konferanslar vermektedir.Çeşitli yayınevleri tarafından basılmış kitapları vardır.

Read more from Mustafa Arslan

Related to Varlığın Özü Efendimiz (sas)

Related ebooks

Related categories

Reviews for Varlığın Özü Efendimiz (sas)

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Varlığın Özü Efendimiz (sas) - Mustafa Arslan

    1.BÖLÜM

    1)- VARLIĞIN ÖZÜ EFENDİMİZ

    Hazreti Adem (as) den dünya hayatındaki son insana kadar bütün insanların güzel vasıflarının zirvesi peygamberlerde toplanmıştır.

    Meleklerin elçileri durumundaki dört büyük melek Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail (as) dır.

    Cinlerin de kendi aralarında en üst seviyeye ulaşmış yüksek vasıflı Rahmani olanları vardır.

    Peygamberlerin, meleklerin, cinlerin güzel ahlakının özü Peygamber Efendimiz (sav) de ictima etmiştir.

    O (sav) ise Rabbimizin ahlakını tezahür ettirmektedir.

    Çünkü Hazreti Aişe (ra) validemizin ifade buyurdukları gibi O’ (sav) nun ahlakı Kur’an’dı. Kur’an-ı Kerim ise yüce Rabbimizin kelamıdır ve Cenab-ı Hakk’ın ahlakının tecellisidir.

    Peygamber Efendimiz (sav), bu hususiyetlerini bize Allah’ın nimetlerini (Duha suresinin son ayetinde) Allah’ın emri olarak tahdis babında anlatmıştır. Yoksa biz Onun Allah’ın yanındaki konumunu nasıl bilecektik?

    İşte özelliklerini anlatan beyanlarından bir demet:

    Hazret-i Âdem'(as) ı, cennette işlediği zelleden ötürü dünyâya indirdikten sonra onun semâda bu yazıyı görüp de Hazret-i Muhammed Mustafâ hürmetine af taleb etmesi üzerine mağfirette bulunmuş ve şöyle buyurmuştur:

    Ey Âdem! O, bana mahlûkatın en sevgili olanıdır. (Duâ edeceğin zaman) O'nun hakkı için bana duâ et! (Çünkü şu an O'nun hakkı için ettiğin duâ sebebiyle) ben seni bağışladım. (Bilesin ki), şâyet Muhammed olmasaydı, seni yaratmazdım. (Hâkim, Müstedrek, II, 672; Beyhakî, Delâil, V, 488-489)

    Ben Rasûllerin efendisiyim, lâkin övünmek yok! Ben peygamberlerin sonuncusuyum, ancak övünmek yok! İlk şefaat edecek ve şefaati ilk olarak kabûl edilecek olan da benim, ancak (bunları aslâ) övünmek için söylemiyorum. (Dârimî, Mukaddime, 8)

    Kıyâmet günü, yer yarılıp açıldığında ilk defa (diriltilecek olan) benim, ancak övünmek için söylemiyorum. Hamd sancağı bana verilecek, ancak bununla da övünmüyorum! Ben kıyâmet gününde insanların efendisiyim, ancak övünmek yok! Kıyâmet günü cennete ilk girecek benim, ancak bunu da övünç vesîlesi yapmıyorum. (Dârimî, Mukaddime, 8. Ayrıca bkz. Tirmizî, Menâkıb, 1/3616)

    Hz. Enes (ra) anlatıyor:

    "Rasulullah (sav) buyurdular ki:

    İnsanlar (Kıyamet günü) diriltilecekleri zaman yerden ilk çıkacak olan benim. Onlar (huzur-u ilahiye) geldiklerinde (onlar adına) hatipleri ben olacağım. (Allah'ın rahmetinden) ümidlerini kestiklerinde (rahmet ve mağfireti) onlara ben müjdeleyeceğim. O gün Livâu'lhamd (şükür sancağı) benim elimde olacak. Ademoğlunun Allah'a en kerim olanı da benim. Bunda fahr yok! [Tirmizî, Menakıb 2)

    (İbr Canan Hadis Ans c 12 193)

    Ubey İbnu Ka'b (ra) anlatıyor:

    "Rasulullah (sav) buyurdular ki:

    Kıyamet günü geldi mi, ben peygamberlerin imamı, hatibi ve (onlar arasında) şefaat (etmeye yetki) sahibi olacağım. Bunda övünme yok. (Tirmizî, Menâkıb 3)

    (İbr Canan Hadis Ans c 12 194)

    Hz. Câbir (ra) anlatıyor:

    "Rasulullah (sav) buyurdular ki:

    "Bana beş şey verilmiştir ki, bunlar benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmemiştir.

    Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilmiştir. Ben ise kırmızılara (Acemlere) ve siyahlara (Araplara) da gönderildim.

    Bana ganimetler helal kılındı. Halbuki benden öncekilerden kimseye helal değildi.

    Yer bana tahur, pâk ve mescid kılındı. Her kim namaz vaktine girerse, nerede olursa olsun namazını kılar.

    Ben, bir aylık mesafede olan düşmanımın içine düşen bir korku ile yardıma mazhar oldum.

    Bana şefaat (etme yetkisi) verildi." (Buhârî, Teyemmüm 3, Salât 56,l Humus 8; Müslim, Mesâcid 3)

    Nesâî, Gusl 26,

    Nesâî bir rivayette şu ziyadeyi kaydetmiştir.

    Ben, cevami'u'lkelim (veciz sözler)le de gönderildim.

     …

    Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:

    "Rasûlullah (sav) buyurdular ki:

    Ademoğlu nesillerinin en temizinden süzüle süzüle gelerek bulunduğum nesilde ortaya çıktım. (Buharî, Menâkıb 23)

    (Hadis Ans İbr Canan c 12 s 209)

     …

    Hz. Enes (ra) anlatıyor:

    "Rasulullah (sav) buyurdular ki:

    "Ben kıyamet günü cennetin kapısına gelip açılmasını isterim. Hâzin (kapıcı melek):

    Sen kimsin? diye seslenir. Ben:

    Muhammed'im! derim. Bunun üzerine

    Sana açıyorum. Senden önce kimseye açmamakla emrolundum! diyecek!" (Müslim, İman 333, (197).

    (Hadis Ans İbr Canan c 12 s 211)

    Bizim nefsimizde melek ve şeytandan gelen duygular vardır. biri iyiliğe diğeri kötülüğe çağırır. Ama Peygamber Efendimiz (sav) öyle değildir. Onun nefsi de Müslüman olmuştur. Bu konuda şöyle buyururlar:

    Allah ban yardım etti de o Müslüman oldu. Artık o bana hayırdan başka bir şey emretmiyor! (Müslim, Münâfıkûn 69) (Hadis Ans İbr Canan c 12 s 219)

    Bütün güzelliklerin en tepe noktasında O (sav) vardır.

    Cömertliğin zirvesi Ondadır.

    Kanaatin zirvesi Ondadır.

    İktisatın zirvesi Ondadır.

    Tevazuun zirvesi Ondadır.

    Basiretin zirvesi Ondadır.

    Merhametin zirvesi Ondadır.

    Halimliğin zirvesi Ondadır.

    İnsan haklarına riayetin zirvesi Ondadır.

    Hayvan haklarına hassasiyetin zirvesi Ondadır.

    Çevre bilincinin zirvesi Ondadır.

    İnsanlar arasına eşitliğin zirvesi Ondadır.

    Aile reisliğinin zirvesi Ondadır.

    Devlet başkanlığının zirvesi Ondadır.

    İstişare yapmanın zirvesi Ondadır.

    Adaletin zirvesi Ondadır.

    Ordu komutanlığının zirvesi Ondadır.

    Tedbirin zirvesi Ondadır.

    Liderliğin zirvesi Ondadır.

    Sır tutmanın zirvesi Ondadır.

    Çalışkanlığın zirvesi Ondadır.

    Kulluğun zirvesi Ondadır.

    İmanın zirvesi Ondadır.

    Sabrın zirvesi Ondadır.

    Sebatın zirvesi Ondadır.

    Ümidin zirvesi Ondadır.

    Havfın zirvesi Ondadır.

    Zekanın zirvesi Ondadır.

    Emanete riayetin zirvesi Ondadır.

    Doğruluğun zirvesi Ondadır.

    Sözünde durmanın zirvesi Ondadır.

    Günahlardan kaçınmanın zirvesi Ondadır.

    Kahramanlığın zirvesi Ondadır.

    Cesaretin zirvesi Ondadır.

    Sevgi ve hoşgörünün zirvesi Ondadır.

    İhlasın zirvesi O’ndadır.

    Azimli olmanın zirvesi Ondadır.

    Tevekkülün zirvesi Ondadır.

    Heyecanın zirvesi Ondaır.

    Fedakarlığın zirvesi Ondadır.

    İzzetli olmanın zirvesi Ondadır.

    Kusurları örtmenin zirvesi Ondadır.

    İnsanlara kıymetlerine göre değer vermenin zirvesi Ondadır.

    Dilin, kulağın, elin, ayağın, gözün, aklın, bütün organlarının hakkını vermenin zirvesi Ondadır.

    Ticaret ahlakının zirvesi Ondadır.

    Çalışma ahlakının zirvesi Ondadır.

    Ne kadar güzel vasıflar varsa hepsinin zirvesi kendisinde olan ferd-i ferittir.

    O (sav), makam-ı cem’in sahibidir. İnsanların olaylara bakış dereceleri farklı farklıdır. Olaylara bütüncül bakışı 360 derece olarak ele alırsak bazı kişiler çapına göre 100 derecelik, bazı kişiler 160 derecelik gibi açılarla bakarlar. Peygamber Efendimiz (sav) ise 360 derecelik açıyla bakarak olayları değerlendirmiştir.

    Hayatımızda karşılaştığımız durumların iyi mi kötü mü olduğunu anlamak için O’nun hayatına bakmak gerekir.

    İnsanlığın zirvesini yakalamak isteyenler O’ (sav) nu örnek almalıdırlar.

    2)- MUCİZELERİ

    Her şeyi yaratıp kanunlar koyan Hazreti Allah’ (cc) tır. Ateşe yakma özelliğini, suya akma kanununu yağmur yağması için gerekli kuralları koyan O’ (cc) dur. Dilerse sevdiği birisinin hatırına kurallarını değiştirebilir. Bu Hazreti Allah’ (cc) ın tasarrufundadır.

    İşte elçi olarak insanlara gönderdiği Peygamberler (as) için bazen kanunlarını değiştirmiş, mucizeler yaratmıştır.

    Peygamberlerin, peygamberlik davalarını ispat etmeleri için Hazreti Allah’ (cc) ın sebepleri değiştirerek onlara yaptırdığı olağanüstü olaylara mucize denir. Hazreti İbrahim’ (sa) ın ateşte yanmaması, Hazreti Musa’ (as) ın asasının ejderha olması ve sihirbazları onunla mağlup etmesi, Hazreti İsa’ (as) ın ölüleri diriltmesi bunlardandır.

    Peygamber Efendimiz (sav) de binlerce mucizeler göstermiştir. Bunlar mucizeleri anlatan müstakil kitaplarda teferruatıyla yazılmıştır. Biz burada bazı misalleri özet olarak zikredeceğiz.

    Habeşistan’a göç eden Müslümanları Necâşî'nin korunması üzerine, onları teslim almak üzere oraya giden Kureyş heyetinin boş çevrilmesi karşısında çok öfkelenen Mekkeli müşrikler, müslümanları akrabalık gayretiyle himaye eden Hâşimoğulları ile Abdulmuttaliboğulları'nı bu himayeden vazgeçirmek için bir antlaşma yaparlar. Bu antlaşmaya göre, alışveriş, nikâh, hatta sohbet gibi her çeşit beşeri münasebetler kesilecekti.

    Antlaşma metni yazılır ve Ka'be'ye asılır.

    Bu boykot hadisesi üç yıl devam eder. Müslümanlar çok sıkıntı çekerler. Öyle ki, yollarda bulunan kuru deri parçalarını kaynatıp yemek mecburiyetinde kalırlar. Çocukların feryadları çok uzaklardan işitilir olur.

    Bu zulüm tahammülü aşan bir duruma gelince, Cenab-ı Hak, ahidnâmeye kitap kurtlarını musallat eder. Allah kelimelerinin geçtiği yerler hariç, yazıyı tamamen yiyip bitirirler. Durumdan vahyen Rasulullah (sav) haberdar olur. O da bunu amcası Ebû Talib'e söyler. Ebû Talib, o yazıya imza atan müşrikleri görerek:

    Kardeşimoğulunun bana haber verdiğine göre, Allah Teâla Hazretleri sizin ahidnamenize kurtları musallat etmiş, onlar yazıdaki zulüm ve haksızlık ifade eden yerleri tamamen yemiş, sadece AllahIn yüce adının anıldığı yerler kalmıştır. Yeğenim bana hiç yalan söylemez. Eğer dediği gibiyse bu kötü işten vazgeçin, şayet yalan söylüyorsa ben onu size teslim edeceğim, dilediğiniz gibi öldürün der.

    Müşrikler tekliften memnun kalırlar ve Söylediği doğru ise boykotu kaldıracağız diye söz verirler. Bakılınca görülür ki, ahidnamenin hali aynen Rasulullah' (sav) n söylediği gibidir. Birçoğu Ebû Talib'e verdikleri söze pişman olsa da vicdan sahipleri boykotu kaldırırlar. Bu hadise hicretin 10. yılında meydana gelmiştir. (Hadis Ans İbr Canan c 12 s 63)

    Peygamber Efendimiz’ (sav) in erkek çocukları Kasım ve Abdullah Tahir, arkasından da yar-ı vefadarı Hazreti Hatice ve koruyucusu Ebu Talip vefat etmişti. O yıla Hüzün Senesi adı verilmişti. Peygamber Efendimiz (sav) kendisine sahip çıkılması için gittiği Taif’te aradığını bulamamış ve hayatının en zor gününü yaşamıştı. Mekke’ye döndükten sonra müşrikler iyice azmışlardı. İşte hicretten bir buçuk yıl önce olan bu zor zamanlarda Cenab-ı Hak (cc) Peygamber Efendimiz’ (sav) i bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürmüş, orada bütün peygamberlere (as) imam yapmış ve oradan da göklere yükseltmiş, hiçbir varlığa nasip olmayacak şekilde yakın huzuruna almıştı.

    Mekke’ye geri geldikten sonra miracı açıklamıştı. Müşrikler:

    "Ya Muhammed! (sav) buna delilin nedir? dediklerinde Peygamber Efendimiz (sav):

    "Falan oğullarının devesine falan vadide rastladım. Onlar develerini kaçırmışlar onu arıyorlardı. Onlara develerinin yerini söyledim.

    Sizlere ait bir kafileye Ten’im yokuşunda rastladım. Önde karamtrak bir deve ve üzerinde biri siyah diğeri alaca renkli iki çuval vardı.

    Seniyye’de kafileyi karşılayanlar Peygamber Efendimiz’ (sav) in haber verdiği gibi deveyi üzerine siyah ve alaca renkli iki çuval olduğunu görmüşlerdi.

    Oradakiler arasında Mescid-i Aksa’yı görmüş olanlar vardı. orayla ilgili sorular sormaya başlamışlardı. Peygamber Efendimiz (sav) bazı şeylere çok dikkat etmemişti. Cenab-ı Hak (cc), perdeleri kaldırmış ve televizyon ekranında Mescid-i Aksa gözünün önüne gelmişti. Hatta Kaç kapısı var? diye sormuşlardı da kapıları sayarak cevap vermişti.

    Mekkeli müşriklerin önde gelenleri Peygamber Efendimiz’ (sav) e eğer hak peygamberse ayı ikiye ayırmasını istemişlerdi.

    Ay ondördünde Bedir halindeyken Peygamber Efendimiz’ (sav) in bir parmak işaretiyle ikiye ayrılmıştı.

    Peygamber Efendimiz (sav) Bedir’de gözyaşlarıyla Rabbine dua etmişti. Sonra müşriklerin reislerinin tek tek yıkılacakları yerleri göstermişti.

    Savaşın sonunda söylediği isimler gösterdiği yerlerde öldürülmüşlerdi. (M Asım Köksal Mekke Devri 350-360)

    Peygamber Efendimiz (sav), İran, Bizans, Kıbrıs, İstanbul gibi yerlerin fethedileceğini müjdelemiş ve hepsi de aynen söylediği gibi olmuştur.

    Hazreti Fatıma’nın (ra) ehl-i beytinden en evvel kendisine kavuşacak ferdi olduğunu belirtmiş ve Hazreti Fatıma (ra) Peygamber Efendimiz’ (sav) in vefatından altı ay sonra babasına kavuşmuştur.

    Ümm-ü Haram’ (ra) a denize açılacak ilk büyük İslam ordusunun içerisinde olacağını müjdelemiş ve Kıbrıs’a çıkan ordusunun içerisinde bulunan Ümm-ü Haram’ın bindiği hayvanın bir tümseğe gelmesiyle hayvandan düşerek şehit olmuştur ve türbesi ziyaretgah olarak kullanılmaktadır.

    Hakim’in Müstedrek’i ve Ahmed İbn-i Hanbel’in Müsned’inde İstanbul’un fethedileceğini haber vermiş ve bu şeref Fatih Sultan Mehmet’e nasip olmuştur.

    Umeyr Bin Vehb, Mekke döneminde ashab-ı kiram’ (ra) a en çok eziyet yapanlardan birisiydi.

    Oğlunun da esir düştüğü Bedir’de uğradıkları hezimete çok üzülmüştü.

    Safvan Bin Ümeyye ile Kabe’deki Hicr mevkiinde görüşmesi sırasında Safvan, Peygamber Efendimiz’ (sav) öldürmesi karşılığında Umeyr’in bütün borçlarını ödemeyi, ailesine yardım etmeyi üzerine almış ve konuştuklarının aralarında kalması üzerinde anlaşmaya varmışlardı.

    Umeyr, kılıcını biledi, zehir sürdü ve Medine’ye doğru yola çıktı.

    Hazreti Ömer (ra), Umeyr’in mescidin yanında devesinden indiğini görmüştü. Onun nasıl bir İslam düşmanı olduğunu biliyordu. Durumu Peygamber Efendimiz’ (sav) e haber verdi. Peygamber Efendimiz (sav):

    Onu yanıma getir ya Ömer, dedi. Başta Hazreti Ömer olmak üzere ashab-ı kiram (ra) bir yanlışlık yapmasına fırsat vermemek için Peygamber Efendimiz’ (sav) huzuruna getirdiler. Peygamber Efendimiz (sav) Hazreti Ömer’ (ra) e Umeyr’i bırakmasını ve Umeyr’in kendisine yaklaşmasını istedi ve Umeyr’e niçin Medine’ye geldiğini sordu. Umeyr, esir oğlu için geldiğini söyledi. Peygamber Efendimiz (sav) kılıcını niçin boynuna astığını söyledi. Umeyr, kılıcının işe yaramadığını anlatmaya çalıştı ve niyetini söylemedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (sav) Safvan bin Ümeyye ile Kabe’nin Hicr denilen yerinde aralarında geçen konuşmaları tek tek anlattı.

    Umeyr, sadece kendisi ile Safvan’ın aralarındaki gizli konuşmayı Peygamber Efendimiz’ (sav) olduğu gibi dinleyince kelime-i şehadet’i söyleyerek İslam’la şereflendi.

    Peygamber Efendimiz (sav) İslam’ın Umeyr’e (ra) anlatılmasını, Kur’an öğretilmesini ve esirinin serbest bırakılmasını istedi.

    Umeyr (ra), Mekke’ye gitmek için izin istedi ve oraya giderek ailesine ve dostlarına İslam’a girdiğini anlattı ve onları da imana davet etti. (Hayatü’s-Sahabe Işık Yayınları c 1 s 127)

    Mekke fethedildiği gece sahabi efendilerimiz (ra) sabaha kadar ibadet yapmış ve Kabe’yi tavaf etmişlerdi.

    Mekkeli müşriklerin liderlerinden Ebu Süfyan Uhud günü Hazreti Hamza’ (ra) nın ciğerini dişleyen sonra samimi bir Müslüman olan hanımı Hind’e:

    Ne dersin, sence bütün bunlar Allah’tan mıdır? diye sorunca Hind:

    Evet! Allah’tan diye cevap vermişti.

    Ebu Süfyan, sabah olunca Peygamber Efendimiz’ (sav) yanına gitti. Peygamber Efendimiz (sav) gece hanımı Hind’le konuştuklarını kendisine anlattı. Ebu Süfyan Peygamber Efendimiz’ (sav) in gece hanımıyla konuştuklarını haber verince kelime-i şehadeti söyleyip İslam’la şereflendi. (Hayatü’s-Sahabe Işık Yayınları c 1 s 281)

    Peygamber Efendimiz (sav), bütün insanlara İslam’ı tebliğ etmekle görevlendirilmişti. Bunun için dünya hükümdarlarına elçilerle mektuplar gönderiyordu.

    Bunlardan birisi de Kisra denilen İran hükümdarıydı. Ona peygamber Efendimiz’ (sav) mektubu ulaşınca Kisra mektubu parçaladı ve Yemen’deki valisi Bazan’a adam gönderip Peygamber Efendimiz’ (sav) i kendisine getirmelerini emretti. Bazan’da talimatı yerine getirmek için adamlar gönderdi.

    Kisra’nın verdiği talimatı duyan Mekkeli müşrikler artık Peygamber Efendimiz’ (sav) sonunun geldiğini düşünüp çok sevindiler.

    Bazan’ın adamları Peygamber Efendimiz’ (sav) e gelerek emri tebliğ ettiler.

    Peygamber Efendimiz (sav) onlara Bir gün sonra görüşelim dedi.

    Ertesi gün adamlar geldiğinde Peygamber Efendimiz (sav) onlara oğlu Şireveyh’in Kisra’yı öldürdüğünü söyledi.

    Adamlar şaırdılar ve Bunu Yemen valisi Bazan’a bildirelim mi? dediler. Peygamber Efendimiz (sav) bunu Bazan’a yazmalarını istedi ve adamlara hediyeler verdi. Adamlar Bazan’ın yanına gidip durumu haber verdiler.

    Çok geçmeden Şireveyh’ten şöyle bir mektup geldi:

    Fars halkının menfaati için Kisra’yı öldürdüm. Çünkü o, Farsların soylularını öldürüyordu. Banim adıma oradakilerin bağlılığını kabul et. Kisra’nın sana göndermeni yazdığı şahsa (Peygamber Efendimiz’ (sav) e sakın çirkin söz ve davranışta bulunma.

    Bazen mektubu okuyunca: "Bu zat Allah tarafından gönderilmiş bir

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1