Kur’an-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerde Örnekler ve Benzetmeler- (Hasan Şahin Külliyatı -35)

By Hasan Şahin

Önsöz

Kur’an’ı kerimi insanlara kurtuluş aracı olarak gönderen, iman-küfür, tevhit ve şirki karşılaştırmalı örneklerle açıklayan Âlemlerin Rabbine atomların ve hücrelerin sayısınca hamd, sena, teşekkür eder ve överiz.
İslam dinini daha iyi anlatmak için çok harika örnekler veren Âlemlerin Efendisi Hazreti Muhammed aleyhisselatü vesselam Efendimize kumların, yağmurların ve yıldızların sayısınca selam eder ve onun sünneti seniyyesine teslim olduğumuzu ilan ederiz.
İslam dinini anlayarak, anlatarak, yaşayarak ve tebliğ ederek günümüze kadar taşıyan şanlı sahabe efendilerimize, ondan sonra gelen âlimlere, Salihler, şehitlere, Allah dostlarına ve bütün Müslümanlara yıldızların sayısınca Yüce Allah’tan af, mağfiret, merhamet, bereket, saadet ve afiyet dileriz.
Sözlerin en güzeli, örneklerin en muhteşemi, benzetmelerin en harikaları Kur’an’ı kerimde varıdır.
Ayet-i kerimler, insanların imanı-küfrü, tevhidi-şirki, sevabı-günahı, iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini ayırt etmek ve daha iyi anlamak için çok mükemmel karşılaştırmaları vermiştir.
Kur’an’ı kerim, sineklerden aslanlara, çiçeklerden ağaçlara, dağlardan denizlere, atomlardan yıldızlara kadar herkesin anlayabileceği çok açık kıyaslar sunmuştur.
Kur’an’ı kerimdeki karşılaştırmalar:
İmanla-küfrü, tevhitle-şirki ayırt ermek,

İyiyle-kötüyü, sevapla-günahı, güzelle-çirkini ortaya koymak,

Varlıklardan ve olaylardan canlı örnekler vererek İslam dinini daha iyi anlatmak,

İnkârcıları ve münafıkları hakka davet etmek,

Müminlerin imanlarını kuvvetlendirmek,

İbadet etmeye özendirmek,

Güzel ahlak sahibi yapmak,

Dünya ve ahiret hayatını karşılaştırmak,

İnsanlara tefekkür etmek yollarını öğretmek,

Soyut hakikatleri somut örneklerle akla kabul ettirmek,

Zor olan konuların anlaşılmasını kolaylaştırmak,

İnsanları gafletten uyandırmak gibi faydaları vardır.
Yüce Allah buyuruyor: “İnsanlar için böyle örnekler veriyoruz ki, güzelce düşünüp gerekli dersi alsınlar.” (Haşr suresi, 59/21)
En güzel örnekler, en güzel karşılaştırmalar ve en güzel açıklamalar Kur’an’ı kerimde vardır.
İlahi kelamın meal ve tefsirini okumak, anlamak, yaşamak ve yaşatmak her Müslümanın en önemli görevlerinden birisidir.
Bu vesile ile Kur’an’ı kerimden bazı örnekleri anlatmaya çalıştık. Ayeti kerimlerin açıklamalarını üstat Seyyid KUTUP ve allame Hamdi YAZIR’ın tefsirlerinden istifade edilmiştir.
Her türlü kusur, eksik ve hatalar benden, bütün güzellik, iyilik ve mükemmellikler Yüce Allah’ın yardımıyladır.
Hasan ŞAHİN

• Language: Türkçe
• Publisher: Roh Nordic AB
• Release date: Mar 17, 2023
• ISBN: 9798215109069

Hasan Şahin

Hasan Şahinİlahiyatçı- Yazar1959 Yılında Trabzon’un Çaykara ilçesi Baltacılı köyünde doğdu. İlkokuldan sonra hafızlık yaptı.Rize ilinde başladığı İmam Hatip okulunu İzmir de bitirdi.Mısır (Kahire) ve Suudi Arabistan (Medine'de) üç̧ yıl özel olarak Arap dili ve edebiyatı, Tefsir, hadis ve fıkıh dersleri aldı.İzmir 9 Eylül Üniversitesi İlahiyat fakültesinden mezun oldu. Yozgat ve İzmir’de İmam hatiplik yaptı. Edirne, Giresun, Erzurum, Trabzon ve İstanbul illerinde vaizlik yaptı.Uzman vaiz olarak memurluk hayatını bitirdi.Evli ve Allah'ın hediyesi dört evladı var.Sosyal faaliyetleri:-Edirne ve Trakya TV’de iki yıl haftada bir saat dini sohbetler yaptı.-Trabzon TV’de 6 yıl her hafta dini programlar icra etti.-Trabzon bölgesel “Taka” gazetesinde 7 yıl her hafta köşe yazıları yazdı.-Çeşitli il ve ilçelerde hac, umre ve çeşitli konularda konferans ve seminerler verdi.-Cezaevleri, sevgi evleri ve yaşlılar yurtlarında yıllarca manevi rehberlik yaptı.-İmam Celaleddin es-Suyuti'nin “Kabir hayatı” kitabını Arapçadan Türkçeye çevirdi.-“Hac ve Umre'ye hazırlık” kitabı basıldı.-Şu ana kadar 62 adet kitap yazdı.-Her hafta Cuma hutbeleri yazmaktadır.

Book preview

1- Kur’an’ı Kerim’deki Benzetmeler

Örnek ve Benzetmelerin Faydaları

Anlaşılması zor olan konuları daha iyi anlamak için,

Hakikatlerin akılda daha iyi kalması için,

Örneklerle hakikatlere köprü kurmak için,

Canlı örnek vererek soyut olan hakikatleri somutlaştırmak için,

Önekler, anlayışı zayıf olanların anlamasına yardımcı olmak için,

İnce ve gizli hakikatleri açığa çıkarmak için,

Doğru ile yanlışı, günah ile sevabı ayırt etmek içindir.

Tahkik: Bir şeyin doğru veya yanlış olduğunu araştırmak ve gerçeği ortaya çıkarmak demektir.

Temsil: Bir ismi veya bir topluluğu ya da bir fikri en güzel bir şekilde yansıtma. İslam dinini söz, iş, hareket ve yaşayışla ortaya koymak demektir.

Teşbih: İki şeyden kuvvetli olanı zayıf olana veya görünen bir şeyi görünmeyen bir şeye benzetmektir.

Mesel: Örnek alınacak söz veya cümle. Atasözleri.

Kasas: Geçmişte yaşanmış hayatlar. Kıssaların en güzellerinden biri, Yusuf suresinde anlatılan Hazreti Yusuf aleyhisesselamın hayatı.

Muhkem: Manası açık olan ve herkes tarafından anlamı aynı olarak anlaşılan ayet-i kerimelere denir.

Müteşabih: Manası açık olmayan, farklı anlamlara gelebilecek olan ayet-i kerimelere denir.

Kur’an’ı Kerimdeki Benzetmeler

İnsanlar hakikatleri daha iyi anlasınlar ve akıllarında daha iyi yerleşsinler diye Kur’an’ı kerim canlı örnekler verir:

Bu, inkâr edenlerin sahte ve yalanın arkasından gittiklerinden, inananların da Rablerinden gelen gerçeğe uymalarından dolayıdır. İşte Allah, onların örnek teşkil edecek durumlarını insanlara böyle anlatır. (Muhammed suresi, 47/3)

İşte biz, bu misalleri (örnekleri) insanlar için (ibret alsınlar diye) getiriyoruz. Onların anlamını ancak ibret almasını bilenler kavrayabilir. (Ankebut suresi, 29/43)

Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. (İbrahim suresi, 14/25)

Resul-i Ekrem Efendimizin Görsel Benzetmeleri

Sahabe Efendilerimizden Abdullah İbn Mes’ut (Allah ondan razı olsun) anlattı. Allah’ın Resulü ashab-ı kiramla otururken eline bir sopa aldı ve yerde bir takım çizgiler çizdi: Resul-i Ekrem Efendimiz dört köşeli bir şekil çizdi. Şeklin ortasından da dışarı çıkan bir çizgi çizdi. Sonra da şeklin kenarından ortadaki çizgiye doğru küçük çizgiler çizdi ve şöyle buyurdu: ‘İşte şu insan, şu da onu kuşatan ecelidir. Dört köşeli şekilden dışarı çıkan çizgi de onun (istekleri) emelidir. Şu küçük çizgiler de onun başına gelebilecek olan sıkıntılardır. İnsan bu sıkıntılardan birinden kurtulsa, diğerine yakalanır. (Nihayet isteklerine kavuşmadan ölüm aniden gelir ve hayatına son verir.) (Buhari, Rikak 4; Tirmizi, Kıyamet 22; İbn Mâce, Zühd 27)

İnsan: hayatın merkezinde.

Ecel: Etrafını kuşatmış ne zaman, nerede, nasıl olacağı belli değil.

Emeller: İnsanın hedefleri, istekleri, planları ve yapmak istediği şeyler çok fazla, bin sene yaşayacakmış gibi! Her istediğini elde edecek ve kullanacak düşüncesinde.

Musibetler: Kazalar, hastalıklar ve musibetler. Emellerine ulaşmadan hayatının bitmesine sebep olan olaylar.

Allah’ın Resulü, insanlar daha iyi anlasın, akıllarında canlı kalsın diye çizimle örnek vermiş ve hayatın gerçeğini çok veciz bir şekilde izah etmiştir.

Ölüm, insan için en büyük hayatı kontrol uyarıcısıdır. İnsan bir iş yapacağı zaman ölümü kaşı ile gözü arasında düşünerek yaparsa hata yapma oranı azalır.

İnsan ulaşılamayacak şeyleri kendine hedef yapmamalı. Allah’ın rızasını ve ebedi cenneti kazanma hedefi yapmalı. Bütün varlığını bu hedefe yöneltmeli! O zaman yaratılış gayesine uygun hareket etmiş olur.

İnsanoğlu görünmeyen varlıklardan daha çok görünen varlıklara inanır

İnsan duyu organlarıyla elde ettiği; gözüyle gördüğü, eliyle tuttuğu, burnuyla kokladığı ve kulağıyla duyduğu nesnelere daha çok inanır. Bundan dolayı Kur’an’ı kerim imanı kuvvetlendirmek, hakikatleri anlamak, görünmeyenleri daha iyi idrak etmek için örnekler verir.

Mesela Hazreti İbrahim aleyhisselam örneği:

Hani İbrahim: Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster! demişti. (Allah da:) Ne o, yoksa inanmadın mı? diye sormuştu. O da: Hayır (inandım), ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen yatışsın dedi. Bunun üzerine Allah buyurdu ki: Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak (uçarak) sana gelirler. Muhakkak ki Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir." (Bakara suresi, 2/260)

Şimdi bak, Allah'ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünden (kuruduktan) sonra nasıl diriltiyor (yeşertiyor)? Şüphe yok ki yeryüzünü kuruduktan sonra dirilten, elbette ölüleri (kabirlerinden) diriltir. O, her şeye kadirdir. (Rum suresi, 30/50)

Tarih boyunca insanlar niçin putlara tapmışlardır

İnsan görmediği şeylerden daha çok gördüğü ve duyu organlarıyla hissettiği varlıklara daha çok inanır. Yüce Allah, melek, cin, şeytan ve ruh gibi varlıklar görünmediği için insanlar cisimlerden putlar edinerek onları ilah olarak kabul etmişlerdi. Hazreti Musa aleyhisselamın kavmi buzağıya, ineğe, Peygamber Efendimiz zamanında elle yaptıkları putlara, güneşe ve diğer varlıklara taptıkları gibi.

Ruh ve beden

Beden: El, ayak, göz, kulak, burun, mide, böbrek vb. organlar. Bunlar duyu organlarıyla hissedildiği için herkes bunlara inanır.

Ruh: Akıl, vicdan, manevi kalp ve ruh duyu organlarıyla hissedilmediği için, insanların bu görünmeyen varlıklara inanması daha zordur.

Hâlbuki bedene can veren, duyan, gören, duyan, konuşan ve gezen ruhtur. Ruhun vücuttan çıkmasıyla vücudun hiçbir özelliği kalmadığını insanlar gözleriyle gördükleri halde, yine de ruhani varlıklara inanmakta zorlanıyor bir kısmı da zaten inanmıyor.

Münafıkların Örnekleri

Yüce Allah buyuruyor: Onların (Münafıkların) durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumu gibidir. Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada, görmesinler diye Allah, ışıklarını alıp onları zifiri karanlığa gömer. (Bakara suresi, 2/17)

Bir şeyi görmek için iki şey lazım:

Birincisi; Gözün görmesi gerekir.

İkincisi; Görülecek varlıkların aydınlık olması gerekir.

İslamiyet gelmeden önce toplum manevi karanlıklar (küfür, şirk, günah) içindeydi.

İslam’ın nuru geldi ve bütün karanlıkları aydınlattı. Ama o nur her tarafı öyle aydınlattı ki, münafıkların gözleri (akıl, kalp) kamaştı ve İslamiyet’i anlamadılar, görmediler ve kabul etmediler.

Münafık ve müşrikler Kur’an’ı anlamak istemediler. İnkâr ve şirklerinde ısrar ve inat ettiler. Bu tutumlarından dolayı Yüce Allah onların hakikatleri görme ve anlama kabiliyetlerini yok etti.

Münafıklar dünyada mutlu ve güven içinde olduklarını, hatta kazandıklarını sanırlar. Fakat öldükleri zaman işin hakikatini anlayacaklar ve dehşet içinde ahiret hayatlarını yaşayacaklar.

Yüce Allah buyuruyor: "Onlar (inkârcı, münafık ve zalimler);

Sağırdırlar (ilahi mesajları duymazlar),

Dilsizdirler (gerçekleri konuşmazlar),

Kördürler (hakkı görmezler).

Bu sebeple onlar (dalaletten hidayete) dönemezler." (Bakara suresi, 2/18)

Yüce Allah buyuruyor: "Yahut onların durumu; gökten yoğun karanlıklar içinde gök gürültüsü ve şimşekle sağanak hâlinde boşalan yağmura tutulmuş kimselerin durumu