Ahir/Zaman Yazıları
()
About this ebook
Her uzun ve zorlu yolculuğun farklı duraklarında insan, dönüp ardına bakmak ihtiyacı hisseder. Bu, insanın önündeki yola dair azmini tazeleme, güvenini yenileme adına yapması gereken bir hatırlama ameliyesi olduğu gibi; tecrübelerinden ders çıkarması ve geçmiş zorlukları anıp, kendi menkıbesinden kuvvet alması için de şarttır.
Yazma tecrübesi yitiği olan Hikmet’i öncelikle kendisine tutarlı bir dille ifade etme ödeviyle karşı karşıya bulunan kalem sahipleri için bu tip durakları olan bir seyahattir. Bu kitapta yer alan ve tamamı farklı zamanlarda farklı mecralarda yayınlanmış bulunan yazıların müellifi nazarındaki kıymeti de ele alınan meselelerin kendi değerinden bağımsız biçimde, her birinin ayrı bir ölçü aleti olmasında yatmaktadır.
Metafizik, etik ve estetik hiyerarşide, iyi, doğru ve güzeli bulma arzusuyla tasavvurun muğlaklığından, mutlağın tasdikine doğru kendisine bir yol arayan bu yazıların taşıdığı muhtemel maluliyetlerin yazarına kabrin öbür tarafında hesabı ağır faturalar çıkarmaması adına müdekkik okurların tashihine muhtaç olduğunu belirtmek isterim.
Bu vesileyle bu yazıların kaleme alındığı yıllarda tanıştığım ve muhabbetleri kadar ilgi ve bilgileriyle bugüne kadar hayatıma can katan Sait Süzek, Mehmet Akif Tunç, Halit Ömer Camcı, Süleyman Dereköy, Yıldırım İlhan gibi aziz dostlarımı ve dostluklarını da takdirle anmak isterim.
Marifet ve muhabbetle...
Seyid Nurfethi Erkal
İÇİNDEKİLER
Takdim
Birinci Bölüm: AHİR ZAMAN YAZILARI
Ahirzamancılar Kim?
Tecdidin Üç Dinamiği
Ahir Zamanın Üç Günü
Dinin Üç Boyutuyla İdraki
Üç Kuvvetin İstikameti
Üç Cephe ve Üç Mücadele
Bediüzzaman Şeytanla Ne Konuştu?
Samimi Müminler Neden Aldandı?
Hücum Eden Ehl-i İman’a Nasıl Cevap Verelim?
Bediüzzaman Mehdiyetini mi İlan Etti?
Elmas Kılıç
Cemaat, Kimlik ve Akıl
İkinci bölüm: ZAMAN YAZILARI
Tarihe Kur’ân’la Bakmak
Tarihî Devr-i Dâimler
Tarihi ve Zamanı Okumak
Zaman Kafesi ya da Cama Yapışan Sinek
Kalem, Kelam ve Zaman
Fabrikamız Kırılıp, Dağılmadan
Gemimize Ağıt Okumadan
Aynadan Bakmak
Söz, Yazı ve Sükût
Üç Şehzade: Din, Felsefe ve Bilim
Şark Şarkiyatçılığı: İyi Hırsız, Kötü Hırsız
Pusulasız Sanat
Seyid Nurfethi Erkal
1973 Ağustos'unda Malatya'da dünyaya geldi. Çeşitli yayınevlerinde editörlük ve yayın yönetmenliği yaptı. Editör olarak çalışmaya devam etmektedir. Risale-i Nur'a yönelik eserleriyle tanınır.
Related to Ahir/Zaman Yazıları
Related ebooks
Hz. Ali Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsMenâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn Rating: 5 out of 5 stars5/5Dürr-ül me’ârif Rating: 5 out of 5 stars5/5Efendimiz'den Muştular Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDillerden Dökülen İnciler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsNefahâtü'l Üns Rating: 5 out of 5 stars5/5Savrulmanın Böylesi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsŞevâhid-ün Nübüvve: Peygamberlik Müjdeleri Rating: 5 out of 5 stars5/5Kıyâmet ve Âhıret Rating: 5 out of 5 stars5/5İnayet Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBÜYÜK İSLAM İLMİHALİ Rating: 4 out of 5 stars4/5Kur'an-ı Kerim'in Bilimsel Olarak İrdelenmesi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAşk-ı Kur'an Rating: 5 out of 5 stars5/5Aşk-ı Kur'an: İnteraktif Şiirsel Meal Rating: 4 out of 5 stars4/5Eshâb-ı Kirâm Rating: 5 out of 5 stars5/5Herkese Lazım Olan Iman Rating: 5 out of 5 stars5/5Niçin ve Nasıl Risale Okumalı? -1- (Mustafa Arslan Külliyatı -9) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHz. Ibrahim (as) ve Hz. Lut (as) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsŞeytanın Sinsi Bir Oyunu İnsanlara Tapınma Dini Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYakarış Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHer Hali Güzel İnsan Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİslâm Ahlâkı Rating: 5 out of 5 stars5/5Ban ve Ann arasında karışık tarih Türkçe kitap Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye Birinci Kısm Rating: 5 out of 5 stars5/5Sorulara Cevaplar -1 (İmani, Fıkhi, Tefsir, Usuli, İçtimai) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDemir Bir Dolaba Sığan Hayatlar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYük Arayış Aldanış Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKalp ve Ruh Hayatının Çizgisinde Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDe ki Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Reviews for Ahir/Zaman Yazıları
0 ratings0 reviews
Book preview
Ahir/Zaman Yazıları - Seyid Nurfethi Erkal
TAKDİM
Her uzun ve zorlu yolculuğun farklı duraklarında insan, dönüp ardına bakmak ihtiyacı hisseder. Bu, insanın önündeki yola dair azmini tazeleme, güvenini yenileme adına yapması gereken bir hatırlama ameliyesi olduğu gibi; tecrübelerinden ders çıkarması ve geçmiş zorlukları anıp, kendi menkıbesinden kuvvet alması için de şarttır.
Yazma tecrübesi yitiği olan Hikmet’i öncelikle kendisine tutarlı bir dille ifade etme ödeviyle karşı karşıya bulunan kalem sahipleri için bu tip durakları olan bir seyahattir. Bu kitapta yer alan ve tamamı farklı zamanlarda farklı mecralarda yayınlanmış bulunan yazıların müellifi nazarındaki kıymeti de ele alınan meselelerin kendi değerinden bağımsız biçimde, her birinin ayrı bir ölçü aleti olmasında yatmaktadır.
Metafizik, etik ve estetik hiyerarşide, iyi, doğru ve güzeli bulma arzusuyla tasavvurun muğlaklığından, mutlağın tasdikine doğru kendisine bir yol arayan bu yazıların taşıdığı muhtemel maluliyetlerin yazarına kabrin öbür tarafında hesabı ağır faturalar çıkarmaması adına müdekkik okurların tashihine muhtaç olduğunu belirtmek isterim.
Bu vesileyle bu yazıların kaleme alındığı yıllarda tanıştığım ve muhabbetleri kadar ilgi ve bilgileriyle bugüne kadar hayatıma can katan Sait Süzek, Mehmet Akif Tunç, Halit Ömer Camcı, Süleyman Dereköy, Yıldırım İlhan gibi aziz dostlarımı ve dostluklarını da takdirle anmak isterim.
Marifet ve muhabbetle…
Seyid Nurfethi Erkal
Birinci Bölüm
AHİR ZAMAN YAZILARI
AHİRZAMANCILAR KİM?
Bazen üstü kapalı bazen üstü açık, yer yer sarkastik ifadelerle dile getirilen tenkitlerden birisi cemaat çapında ahir zamancılık yapıldığı ve nasihlerin içinde bulundukları eskatolojik ekstazi haletinin tesiriyle muhataplarını bir tür eskatolojik anksiyete içine sürüklediğidir.
Ahir zamancılık hastalığı, akılları sosyal rasyonaliteden uzaklaştırdığından bu tür anlatımları tamamıyla terk edilmesi gerektiği de savunulmaktadır. Peki neden ahir zaman vurgusu yapmaktayız ve ahir zamancılık yapanlar kimlerdir?
Mâlum olduğu üzere Buhari ve Müslim’in ittifakla sahihlerinde ilk hadis olarak yer verdikleri Cibril Hadisi; dinimizi İslam, iman ve ihsan buudlarıyla ders vermesiyle meşhurdur.
Ancak bu nurani muhavere Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Cebrail’in (aleyhisselam) üç sualine itikad, ibadet ve hulus esaslarını beyan eden cevaplarla mukabelede bulunulmasıyla sonlanmamış ve Hz. Cebrail (aleyhisselam), Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimize Kıyametten haber ver?
şeklinde dördüncü bir sual daha yönlendirmiştir.
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz Bu meselede sorulan, sorandan daha çok bilgi sahibi değildir.
buyurarak, mülk ve melekutta en ileri ilim sahibi her iki Zat’ın da bu gaybi meseleye dair indallah mahfuz olan bilgilerinin katiyet seviyesinde olmadığına ve ümmetinden zann-ı galip sahibi zatların da bu sınırda durmaları gerektiğine nebevi bir irşatta bulunmuşlardır.
Hz. Cibril (aleyhisselam) bu cevapla yetinmemiş ve O halde bana alâmetlerinden haber ver.
diyerek Allah Resulüne bir soru daha yöneltmiştir.
Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) de: Câriyenin kendi sahibini doğurması ve yalın ayak, çıplak, yoksul koyun çobanlarının bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini görmendir.
buyurarak; akla kapı açıp, ihtiyarı elden almayacak iki zahir alameti bildirmekle cevap vermişlerdir.
Şüphesiz Kıyametin ne zaman kopacağına dair bilgi ancak Allah katındadır…
(Lokman, 31/34)
O Cibrîl'di. Size dininizi öğretmeye gelmişti.
beyanıyla sonlanan bu câmi hadisten öğreneceğimiz pek çok meseleden birisi de ahir zamana dair bilginin sorulmasının ve ehlince cevaplanmasının nebevi hatta rabbani bir sünnet olduğudur. Bu rabbani sahnede soran Hz. Cibril (aleyhisselam) vasıtasıyla Cenâb-ı Hak (celle celaluhu), cevap veren ise Allah’ın Resulüdür (sallallahu aleyhi ve sellem).
İman, İslam ve ihsana dair dinin öğrenilmesi elzem hakikatleriyle beraber kıyametin vakti ve alametlerine dair sual ve cevabın aynı vakada ümmete ders verilmesi, meselenin öğrenilmesi ve öğretilmesinin hayatiyeti hususunda başka izaha ihtiyaç bırakmayacak netlikte bir delildir. Şüphesiz bu kutsi muhaverede kıyametin alametlerinin sorulması ve bildirilmesi de alametlerinin aranmasına teşvik hatta emir olarak anlaşılmalıdır.
"Ben ve kıyamet günü şu iki parmak gibi yaratıldık." (Müslim, Fiten 135) diyen ve Ben ikindi sonrası peygamberiyim.
(İbn-i Kesir, 12/6549) buyuran ahir zaman Nebisi (sallallahu aleyhi ve sellem) Kıyameti bekleyiniz, intizar ediniz.
(Buhari, İlim, 2) emriyle ümmetini bu konuda metafizik gerilime geçirmiş ve Ümmetin ömrünün 1.500 seneyi pek geçmeyecek.
(el-Havi li'l-Fetavi, Suyuti, 2/248) olduğuna dair işaretleriyle takribi de olsa ümmetine bu konuya dair ciddi ipuçları bırakmıştır.
Yine Rabbin Son Elçisi (sallallahu aleyhi ve sellem);
"Ey insanlar! Allah, Âdem zürriyetini yarattığından beri yeryüzünde Deccal’in fitnesinden daha büyük bir fitne olmamıştır! Allah’ın gönderdiği her Nebi, ümmetini Deccal’den sakındırmıştır! Ben Nebilerin sonuncusuyum, siz de son ümmetsiniz. Şüphe yok ki o (Deccal) sizin içinizde çıkacaktır." (İbni Mace, 4077)
"Ben sizi onun şerrinden sakındırıyorum. Nebilerin hepsi kavmini Deccal’in şerrinden korkutup sakındırmıştır. Yemin olsun Nuh da kendi kavmini Deccal’den sakındırmıştır…" (Buhari, 2850)
"Allah’ın gönderdiği hiçbir Nebi yoktur ki, ümmetini Deccal hakkında uyarmış olmasın! Nuh da ondan sonraki Nebiler de kavimlerini uyarmıştır…" (Buhari, 7277)
beyanlarıyla da ahir zaman ve fitneleri hakkında uyarmanın ve alametlerini aramanın bu vakte ulaşmadan çok önce tarih boyu nebilerin dillerinden düşürmedikleri bir nasihat olduğunu haber vermiştir.
Şüphesiz Allah’ın Elçileri (aleyhümüsselam) abes işle iştigal etmekten berîdir.
Tarih boyu nebiler insanlığı kıyamet ve ahir zaman fitnelerine dair uyarmış; Allah Resulü de hayattayken ashabına bu konuda şiddetle ve defaatle tenbihatta bulunarak, alametlerini ders vermiştir.
Nevvas bin Seman (radiyallahu anh)’dan rivayet edildiğine göre:
Resûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem), bir sabah vakti Deccalı anlattı. Onu o derece alçalttı ve (fitnesini) o derece yükseltti (büyüklüğünü nazara verdi) ki, onu hurmalıklar içinde zannettik.
(Müslim, Fiten: 110)
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabından sonra İslam alimleri de bu konuda ümmeti uyarmayı üstlerine bir vazife bilmiş ve O’nun maden-i hayat, mülhem-i hakikat beyanları içinde küçük ve büyük alametleriyle haber verdiği ahir zaman fitnelerine dair çok sayıda, ciddi eserler kaleme almışlardır. Hadis literatüründe kemmiyet ve keyfiyeten tuttuğu yerin büyüklüğü sebebiyle hadis kitaplarında Fiten ve Melahim, eşratü’s-sa’a
adıyla müstakil bir bölüm teşkil etmesi de ehemmiyetine ayrı bir delil teşkil etmektedir.
Gerek Cenâb-ı Hak (celle celaluhu), Hz. Cebrail (aleyhisselam) ve Resulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) gerekse de ashabı ve kendisinden önceki nebiler ve sonraki alimlerin insanlığı bu konuda şiddetle ve defaatle uyarması ve imtihan sırrını kaldırmayacak ölçüde alametlerini çok hem pek çok zikretmesi, meselemizin öğrenilmesi ve öğretilmesine yönelik hassasiyeti ortaya koyarken; ahir zamanın tam da merkezinde yer alan ve istihdam sırrıyla manen, ilmen ve amelen tavzif edilen nurani Zevatın konudan hiç habersizmişçesine meseleye bigane ve muhataplarının gafletine seyirci kalması elbette düşünülemez.
Buhari (6981) ve Müslim’de (2938/113) yer alan iki hadisle haber verildiği üzere ahir zamanda birisi çıkacak ve Deccala Deccalsın!
diyecektir. Bu sebeple ahir zamanın dehşetli şahıslarının teşhisi ve ümmeti onlar hakkında uyarma hatta tenfir etme istikametinde yapılan Beşinci Şua’nın telifi ve neşri gibi ikaz faaliyetleri, ahir zamandaki (hidayet kadrosunun başındaki Zatların) irşad misyonunun ayrılmaz ve pek mühim bir parçasıdır.
Bu irşad ve ikazın, vazifelerinin hassasiyetini anlamaları istikametinde kendi cemaatlerine ve gafletten uyanmaları için safderun geniş halk kitlelerine bakan yönleri olduğu gibi; Deccal ve Süfyan gibi eşhas-ı müthişe, kendileri dahi kendilerini bilmediklerinden.
(Beşinci Şua) bu dehşetli şahısların nefislerine dahi baktığı ve onların elinden gaflet veya şeytani mazeretlerini (Hicr, 39) aldığı da söylenebilir.
Biz şahidiz ki; onlar bu vazifeleri hakkıyla yaptılar, yapıyorlar ve inşallah kıyamete dek yapacaklar. Rabbim bizim şaşan akıllarımıza, sersem nefislerimize, dağınık ruhlarımıza bu sözlere kulak verip uymakla istikamet nasip etsin inşallah. Âmin.
TECDİDİN ÜÇ DİNAMİĞİ
"Fakat (ona daha fazla tahammül edemeyerek) deveyi boğazladılar. Salih, derhal ikaz etti: Zevk u safa sürdüğünüz) şu yurdunuzda sadece üç gün daha