Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)
Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)
Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)
Ebook138 pages1 hour

Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, Zamanda)
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
1.BÖLÜM: ZAMANIN KUDSİYETİ
1-HAYAT NİMETİ
2-ZAMANIN ALTIN DİLİMİ VEYA ÜÇ AYLAR
3-INSAN VE ZAMAN
4-GURBETIN KURBİYETİ (2006 Tahran)
5-CUMA GÜNÜ
6-GECENİN MÜMİNCESİ
7-REGAİP GECESİ
8-BERAT GECESİ
9-MİRAC GECESİ
10-KADİR GECESİ
11-KUR'AN AYI RAMAZAN
12-KUR'AN-I KERİM VE BİZ
13-ZEKAT AYI RAMAZAN
14-İSLAMDA ORUCUN YERİ VE DEĞERİ
15-TERAVİH
16-BAYRAM
17-İSLAM ALEMİNDE MUHARREM AYI KÜLTÜRÜ

İKİNCİ BÖLÜM: MEKÂNIN KUTSİYETİ
18-MEKKE-I MÜKERREME
19-MEDİNE-I MÜNEVVERE
20-KUDÜS
21-VATAN ANLAYIŞIMIZ
22-MABED
23-VAKIF ANLAYIŞIMIZ

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: İNSANIN KUTSİYETİ
24-İNSAN GERÇEĞİ
25-SEVGİNİN GÜCÜ
26-İSLAMDA İNSAN ŞAHSİYETİ VE KÖLELİK
27-KULLUKTA DEVAMLILIK
28-MÜMİN-İ KAMİL VE BİR DENKLEM
29-BAŞKALARINI YAŞATMAK İÇİN YAŞAMAK
30-İKİ KİTABI BİRLİKTE OKUMAK
31-ZULÜM
32-HİDDET
33-HIRS
34-MEDENİYET
35-NEZAKET
36-DİNİN İZZETİ
37-DUANIN GÜCÜ
38-İMAN VE KÜFÜR MÜCADELESİ
39-MADDE MANA DENGESİ
40-MÜSLÜMAN'IN ÜZERİNDEKİ HAKLAR
41-GENÇLİĞIN ISLAHI
42-İNSANLIĞIN ENERJİ İLE İMTİHANI
43-BİR MİLLETİN DİRİLİŞİ
44-İLİM ANLAYIŞIMIZ
45-GÜNAH-SEVAP
46-TÖVBE
47-İYİLİK YAPMA DUYGUSU
48-ŞÜKÜR
49-NAMAZ VE BİZ
50-ÖLÜM GERÇEĞİ
Yazarı ve Kitapları Hakkında

LanguageTürkçe
PublisherRoh Nordic AB
Release dateJan 10, 2023
ISBN9798215284490
Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)
Author

Dr. Hüseyin Kara

1953 yılında Rize'nin Güneyce beldesinde doğdu. İlkokul, hafızlık, ortaokul ve Arapça eğitimini bu bölgede tamamladıktan sonra İmam Hatip Lisesini 1976'da Mersin'de bitirdi.Konya Yüksek İslam Enstitüsü tefsir-hadis bölümünden 1980 yılında mezun olduktan sonra sırası ile Antalya, Denizli, Adana, Konya ve Ankara illerinde 25 yıl, lise ve Anadolu İmam Hatip Liselerinde öğretmenlik yaptı.Bu arada Arap Dili ve Edebiyatı’nda doktora çalışmasını tamamladı.2006 yılında aktif öğretmenlikten emekli oldu. Geçen 30 yılı aşkın sürede ülke içinde ve dışında gerçekleşen eğitim faaliyetlerinin devlet ve hizmet sektöründe hem teori ve hem de uygulamalarının içinde yer aldı, eğitim ile alakalı konferanslar verdi, makaleler ve kitaplar yazdı.Son yıllarda kişisel olarak Arap dili ve edebiyatına katkı sağlamakta ve bunun yanında dış dünyada açılan Türk okullarına müşavirlik hizmeti vermektedir.Evli ve dört evlat sahibi olan Hüseyin Kara Arapça ve İngilizce bilmektedir.

Read more from Dr. Hüseyin Kara

Related to Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)

Related ebooks

Related categories

Reviews for Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda)

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Kutsiyet- (Zamanda, Mekanda, İnsanda) - Dr. Hüseyin Kara

    ÖNSÖZ

    41 yıl önce dinî konuşma (hutbe) yapmaya başlamıştım (1968). Ancak konuştuklarımı yazıya dökmekte o kadar başarılı olamadım. Daha sonraki yıllarda yazmak zorunda kaldığım konuları gözden geçirdiğimde bir hayli sevindim.

    Bu yazıların birer evrak-ı perişan halinde köşede-bucakta kalmasına gönlüm razı olmadı. İşte bu yazıları derleyip toparlayıp okurlarımla paylaşayım istedim.

    Kitaptaki konular kitabın ismi ile yakın ilişki içindedir. Bilindiği gibi dinlerin gönderiliş gayesi insandaki potansiyeli iyiye, doğruya ve güzele yöneltmektir.

    Kötüyü tanımlanmakla birlikte kötülüklerden kurtulmanın yolları da gösterilmektedir. Asıl olan ise iyiliklerin davranış haline dönüştürülmesini fert planında gerçekleştirerek, fertlerden meydana gelen toplumu kutsiler ordusu haline getirmektir.

    Sonuç olarak dinin yardımı ile kişiyi dünyada iken ruhunu cennetlere ehil hale getirme gayreti içinde yaşatmaktır.

    Bu gayeye yardımcı olmak bakımından Allah'ın diğer mekânlara nispeten nezdinde ki kıymetini arttırdığı bazı kutsal mekânlardan nasıl azami derecede yararlanabileceğini bilmek, ömrü gayet kısa olan Ümmet-i Muhammed için çok önemlidir.

    Mesela Haremeyn-i Şerifeyn de kılınan bir namaz ile diğer yerlerde kılınan bir namaz arasında çok büyük derece farkı vardır. Aynı davranışı farklı yerde yapan bir Müslüman, bu kutsal mekânlarda elde edeceği çok sevap bu mekânın kutsiyetine çok açık bir örnektir.

    Yine bazı zaman dilimlerini (saat, gece, gündüz, ay) Cenabı Hak kendi yanında üstün meziyetlerle donatması ve bu zamanlara çok fazla sevap karşılığı vermesi müminlerin lehine bir durumdur.

    Zira rahmeti sonsuz olan Allah (C.C) kendine inanan kullarını ebedi cehennemlerde yakmak istemiyor ancak kutsi baha- nelerle müminleri Firdevs cennetlerinde ebediyen yaşatmak istiyor.

    Cuma gününün içindeki eşref saati ile başta Kadir Gece- si gibi mübarek geceler, iki bayram günleri ve nihayet ramazan ayı bu kutsal zamanların en önemlilerindendir.

    Gelelim asıl insanın kutsiyetine;

    Başlangıçta kerim olarak yaratılan âdemoğlu dünyapereslikten kurtarılarak dünyayı cennetlere çevirmesi, ancak bu kutsal mekânları ve kutsal zamanları kendi lehine dolu dolu yaşamakla elde edebilir.

    Çünkü bu fırsat herkese bir defa verilmekte ve asla yedeği ve tekrarı bulunmamaktadır. En pahalı ömür sermayesini en çok gelir getirecek bir proje olan rıza-i ilahiye ye yatırım yapması ile elde edileceğini bilmek ve uygulamak en talihli insanların işi olsa gerek.

    Bu kitaba, elinize ulaşana kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyor ve okuyanlara faydalı olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

    Hüseyin Kara

    İsveç/ 08 Ocak 2023

    1.BÖLÜM: ZAMANIN KUDSİYETİ

    1-HAYAT NİMETİ

    İnsanın en kıymetli sermayesi şüphesiz sahip olduğu ömrüdür, çünkü elde ettiği her şeyi bu ömrün içindedir. Tabi ki kaybettikleri de...

    Herkese bir defa verilen ve de uzunluğu veya kısalığının takdiri kendisine bırakılmayan, çok pahalı, yedeği olma- yan bu ömür sermayesiyle ondan çok daha kıymetli bir ebedi hayatı satın alması onu veren tarafından istenmektedir.

    Hatta in- sana bu sermayenin bu gaye için verildiğini söylemek daha doğru olur. Aslında insanın başlangıçtan itibaren yolculuk güzergâhında en önemli bölüm dünyadaki hayatıdır.

    Çünkü yolculuğun daha sonraki bölümlerinde belirleyici olan en kıymetli vakit dilimi dünyada geçirdiği zamandır. Çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık bölümleri ile çok hızlı akıp giden ve dünyaya doğarak geldiği andan itibaren ölmeye kesin abone olan bir hayat, yine de değerinden asla bir şey kaybetmemektedir.

    Önemli olan hayatın kısalığı veya uzunluğu değil, dolu dolu yaşanması ve sahibine pişmanlık getirecek bir duruma düşmemesidir. Böyle kıymetli bir hayat fırsatını sıradan bir yaşantı şekliyle geçirmenin akıl kârı olmadığını söylemek zaittir.

    Öyle ise sıradanlıktan çıkıp hayatı önemseme ve kişinin bu hayat içinde olması gereken konumda donanımlı olması oldukça önem arz etmektedir.

    Nereden gelip nereye gitmekte olduğunu, niçin yaşayıp sonuçta ne olacağının mukni cevapları, kendini akıllı gören herkes tarafından cevaplandırılması gereken önemli sorulardır.

    Hayati anlamlandırmak ve istikameti korumak günümüz şartlarında çok kolay görülmemektedir. Ancak imkânsız da değildir elbette...

    Tarih boyu hak dinlerin temsilciliğini yapan peygamberler bu önemli işi zirvede temsil ederek yaşana bilirliğini göstermişlerdir. Çevrelerindeki talihli insanlar bundan nasiplenen kişilerdir.

    İster ilk peygamber Hz. ÂDEM as gibi bin yıllık bir ömrün sahibi olsun, isterse son peygamber Hz. MUHAMMED (s.a.v.) gibi altmış üç yıllık bir ömrün sahibi olmaları sonuca etki etmesi bakımından uzun veya kısa oluşundan daha çok her ikisinin de birer peygamber olarak fani ömür sermayeleri ile bâki bir hayatı elde etmeleri açısından çok manidardır.

    Allah’ın (c.c.) Hay ismine mazhariyetle elde edilen hayat nimeti insana belli bir müddet için verilmiş emanettir. Bu emanetin hakkını verenler elbette ki pişmanlık duymayacaktır.

    Fakat emaneti zayi edenler…

    2-ZAMANIN ALTIN DİLİMİ VEYA ÜÇ AYLAR

    Gecesi ve gündüzü ile kısalığı ve uzunluğu ile zaman, izafi bir kavramdır. Müslüman için zamanın kıymeti ise tartışılmazdır.

    Geleneklerimiz içinde üç aylar olarak yerini alan Recep, Şaban ve Ramazan ayları yılın en bereketli bölümleridir. Takriben 90 günlük bu süreç 15 asırdır Müslümanlar tarafından olumlu ve de zevkli bir biçimde değerlendirilmektedir.

    Efendimiz (sav), Recep ayının başlaması ile birlikte Şaban ve Ramazan’a doğru giderek yoğunlaşan bir ibadet temposu, bayramdan on gün öncesine kadar toplumun içinde kalarak sürdürdüğü bu yüksek performanslı kulluk çizgisini itikâfa girmek sureti ile tamamen uhrevileştirirdi.

    Ağzından şu dua eksik olmazdı:

    Allah'ım Recep ve Şaban aylarını bizlere bereketli eyle ve bizleri Ramazan’a ulaştır.

    Efendimiz (s.a.v.), Ramazan ayının dışında hiçbir ayı tamamen oruçlu geçirmemiştir. Ancak ramazan ayının farz orucunun dışında gönüllü en çok oruç tuttuğu aylar Recep ve Şaban aylarının olduğuna da şüphe yoktur.

    İçinde en bereketli geceleri barındıran bu üç ayların gündüzleri de ramazan orucuna hazırlıklı olma açısından zaman zaman tutulacak oruçlarla geçirilmesi Efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine uygun en güzel bir davranış olarak benimsenmiştir.

    Üç ayların tamamını oruçla geçirmeyi, sadece kefareti gerektiren iki ay üst üste e oruç tutma mecburiyetinde olanların seçtiği zaman olarak, Recep ve Şaban ayı olmuştur.

    Yoksa sürekli gönüllü oruç tutma konusunda tasvip edilen usul savm-i Davud, yani bir gün oruç tutup bir gün tutmamak şeklindedir.

    Bu oruç hem ruh ve hem de beden itibarı ile daha münasip görülmüştür. Hâsılı yılın en kıymetli zamanlarının yaşandığı bu günler ve geceleri, adeta kıymetli malların çok ucuza alındığı bir fuar süreci olarak görüp elden geldiğince Geceleri kaim, gündüzleri sâim gündüzleri oruçlu, geceleri ibadetle geçirmeye gayret etmek gerekir.

    Zira bilmiyoruz bir sonraki yılın fuarına (üç aylara) ulaşmamız bizler için mukadder mi? Değil mi?

    Gerek bizim toplumumuzda ve gerekse İslam âleminde üç aylara gereken hassasiyetin gösterilmesi gerekir.

    Rutin giden yaşantılar üç aylar girince Efendimizin sünnetine uyarak değişmeli ve aile fertlerinden sokağa kadar bu değişim taşmalı. Ramazan Bayramı’na kadar ruhen başkalaşma, olgunlaşma gözlenmelidir.

    3-İNSAN VE ZAMAN

    İnsan mı zamana hâkim yoksa zaman mı insana? Çok net bilinmemekle beraber iç içe oldukları ise gerçek. Varlıklar içinde zamanın üç dilimi ile aynı anda ilgi

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1