Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Türk Tarihine Atılan İftiralar
Türk Tarihine Atılan İftiralar
Türk Tarihine Atılan İftiralar
Ebook354 pages3 hours

Türk Tarihine Atılan İftiralar

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bu kitap Türklerin tarihine atılan iftiraların çok yaygın olanlarını anlatmaktadır. Yalanları, bilimsel ve gerçek kanıtlarla çürütmektedir. Suçlamalar İslam öncesi & sonrası, Modern çağ öncesi & sonrası için ayrı ayrı dillendirildiğinden, ayrım gözetilmeden her birine tek tek yanıt verilmektedir. İftiralar ilerici-muhafazakar, sağcı-solcu ayrımı yapılmadan atıldığı için, yanıtlar da yan tutmadan, tüm Türk tarihini gerçeklerle savunacak biçimde verilmektedir. İyi amaçlı olmasına karşın ağır propaganda altında kalanlar için aydınlatıcı olan kitap, iftiracıların yalanlarını çekinmeden yüzüne vurmaktadır.

Yazar

Kitabın yazarı mühendis ve tarihçi Zafer Teker, 2000'li yılların başlarından beri projeler geliştirmekte, eğitimler vermekte, yayınlar üretmektedir. Kültür, sanat, tarih, bilim ve teknoloji alanında içerik sunan Fibiler.com sitesinin kurucusudur.

LanguageTürkçe
PublisherGodoro
Release dateApr 3, 2023
ISBN9786057172549
Türk Tarihine Atılan İftiralar

Read more from Zafer Teker

Related to Türk Tarihine Atılan İftiralar

Related ebooks

Related categories

Reviews for Türk Tarihine Atılan İftiralar

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Türk Tarihine Atılan İftiralar - Zafer Teker

    Türk

    Tarihine

    Atılan

    İftiralar

    Zafer Teker

    Godoro Yayıncılık

    GODORO YAYINCILIK

    Yayıncı Sertifikası No: 40946

    Kitabın Adı:

    Türk Tarihine Atılan İftiralar

    Copyright © 2023 Godoro Yayıncılık

    Kitabın Yazarı:

    Zafer Teker

    Birinci Basım, Mart 2023, İstanbul

    ISBN:

    978-605-71725-4-9

    Kapak Tasarımı ve Mizanpaj:

    Önder Teker

    Baskı ve Ciltleme:

    Godoro

    Özel Baskı Çözümleri

    Atikali Mah. Fatih Cad. No: 81 D: 2

    Fatih / İstanbul

    Telefon : (533) 561-2435

    http://www.godoro.com

    GODORO YAYINCILIK

    Atikali Mah. Fatih Cad. No: 81 D: 2

    Fatih / İstanbul

    Telefon : (533) 561-2435

    Giriş

    Tahminim dünyada kendisine en çok iftira atılan millet Türklerdir. Bunun çok çeşitli sebepleri olsa da ana sebebi Türklerin geniş bir coğrafyaya yayılmış ve çok sayıda bölgeyi etkileyen bir tarihleri olmasıdır. Ve bu tarihleri boyunca çok farklı coğrafyaları ve o coğrafyada yaşayan çok farklı milletleri etkilemişlerdir. Avrupa'dan Uzak Asya'ya, Afrika'dan Hindistan'a kadar bu coğrafyaların tarihini Türkler olmadan yazamazsınız. Türklerin merkez Asya'daki konumları ve dinamik bir toplum yapısı nedeniyle dünya ölçeğinde etkisi büyük olmuştur.

    Diğer Toplumlarla Etkileşim

    Türkler gittikleri yerlerdeki devletlerle savaşmış, bir çoğunu yenmiş, bir çoğunu uzun süre yönetmiş, onlara kendi kültüründen bir şey verirken onlardan da etkilenmiştir. Türklerin çok sayıda farklı coğrafyadaki devlet ve milletler ile olan etkileşimleri maalesef her zaman tek taraflı ve Türklerin aleyhine olacak şekilde incelenmiştir. Türklerin gittiği coğrafyalarlardaki her millet, kendi tarihlerini yazarken Türklerin etkilerinden rahatsız olmuştur. Bu durum, çeşitli coğrafyalardaki milletleri, Türklerin üzerlerindeki etkilerini görmezden gelmelerine, sadece olumsuz etkileri öne çıkarıp abartmalarına hatta açıkca yalan söylemelerine yol açmıştır.

    Avrupa

    Örneğin Türkler hem Doğu Roma hem de Batı Roma'yı teknoloji üstünlükleriyle çökertmişlerdir. Slav ve Germen'leri ise devlet, teşkilatlanma, teknoloji üstünlükleri ile etkilemişlerdir. Balkan ve Orta Avrupa devletleri Hun, Avar ve en son da Osmanlı hakimiyetini ve gücünü kabul etmek zorunda kalmışlardır. Avrupalıların 1000 senesi Türkler bize kesecek diye endişe ile geçmiştir.

    Ortadoğu

    Emevi-Abbasi çizgisiyle devam etmesi gereken Arap-İslam imparatorluklarını egemenlik altına almış, Türk-İslam uygarlığını yaratmış ve 20. yüzyıla kadar Arap ülkelerini Türkler yönetmiştir. Yine İran'ı bin sene Türkler yönetmiştir. Türk bilim adamlarının ısrarla Arap veya Fars yapılmaya çalışılmasının bir sebebi de budur.

    Çin & Hindistan

    Çinliler, belki de Çin'i yaratan Çu devletinin Türk kökenli olmasını düşünmek istememektedir. Yine sürekli Altay kökenli halklar tarafından yönetilmeyi kabul etmemektedir. Hindistan'da bugün Taç Mahal başta olmak üzere en önemli mimari ve kültürel eserler Türk devletlerinden kalmadır. Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Çok farklı coğrafyalarda çok farklı milletler üzerinde, çok uzun süreler etkisi olan başka bir millet yoktur.

    Uygarlık - Barbarlık

    İftiraların bir kesimi uygarlık-barbarlık üzerinden yürümektedir.

    Yalan

    Tüm bu farklı coğrafyadaki ülkeler ve o ülkelerde yaşayan milletler kendi tarihlerinde Türklerin etkisini azaltmak, yok saymak için Türklerin olumlu etki ve katkılarını görmezden gelmişlerdir. Onlara göre uygar olmayan Türkler kendilerini barbarlıkla yendiler ama en sonunda uygarlıklarından etkilenip onlara benzediler. Tabiki bu yorum gerçeği yansıtmamaktadır.  Bu gerçek dışı görüşlerini desteklemek için bol bol tarihi gerçekleri görmezden geldiler, çarpıttılar ve yalan söylediler.

    Gerçek

    İftira atma yoluna gitmek yerine, tarihleri, Türkler tarihiminiz bir parçasıdır, bizimle savaştılar, yendiler, bazen yenildiler, bizden etkilendiler, bizi etkilediler, karşılıklı kültür alışverişleri oldu. Bize şu katkıları verdiler, bizden şunları aldılar  gibi karşılıklı bir şekilde, gerçeğe yakın bir şekilde anlatılması gerekirdi. Ancak eğer söz konusu Türkler ise bu yol yerine her zaman Türk tarihine iftira atmak tercih edilir olmuştur.  

    Kandırılan Türkler

    Asıl endişe verici olan bu görmezden gelme, çarpıtma ve yalanlara Türklerin de inanmaya başlamalarıdır. Bugün Türkiye'de kendi tarihine bakışları sakatlanmış çok sayıda kişi, ideoloji, grup, akım, inanç ve düşünce görülmektedir. Bunun nedeni bu görüşlerin yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı dışarından Türklere dayatılmasıdır.

    İdeoloji

    Dayatma yapılırken de siyasi görüşler, idelojiler, akımlar, inançlar kullanılmaktadır. Ve bu ideolojiler, siyasi görüşler, akımlar, inançlar Türk tarihlerinin farklı dönemlerine, devletlerine ve kişilerine saldırmaktadırlar. Bazıları Atatürk'e saldırırken bazıları Türk-İslam dönemine ve Osmanlı devletine düşmanlık yapmaktadır. Bazıları İslam Öncesi dönemdeki Türkleri beğenmez ve Türk dahi kabul etmez. Bazıları göçebe yaşam şeklini ilkel bir yaşam şekli zannederek burun kıvırır ve o döneminden utanır. Bazıları Hun öncesi Türk tarihini araştırmalarıyla dalga geçerek böyle bir şey olabileceğini dahi düşünmek istemez. Bazıları dünyanın en büyük tarih uydurması olan Ermeni Soykırımı Yalanı'na dahi inanır. Bazıları kendi tarihi büyüğüne Avrupalı'ların takdığı suçlayıcı lakabı kullanmaktan dahi çekinmez.

    İftiralarda Çelişki

    Türklere atılan iftiralar birbirleriyle de çelişmektedir. Hatta iftirayı atanlar aynı kişi veya gruplar olsa da iftiraların çelişkisi umurlarında dahi değildir.

    Osmanlı Bizans'ın Karşıtı mı Devamı Mı?

    Örneğin hem Türkiye'de etnik olarak Türkün çok az olduğunu söylerken, hem de bu ülkede işgalcisiniz suçlamasını yapanlar aynı gruplardır. Eğer Türkler %3 ise %97'si olarak biz zaten yerli oluyoruz. O zaman işgalci olan kim ? Veya işgalci isek hani sadece %3-5 Türk vardı ülkede ? %3-5 ile mi %95 yüksek kültürlü! Anadoluları ezip Türk dilini kabul ettirmişiz ? O zaman Orta Asya'dan gelen Türk kültürü hani barbar, ilkel bir kültürdü? Osmanlı devletinin Bizans'ın devamı veya çakması diyen aynı kişiler Osmanlı devletinin aynı zamanda ilkel bir şeriat devleti olduğunu söylüyorlar. Eğer Bizans'ın devamı ise Osmanlı uygarlığından övgü ile söz etmeleri gerekirken tam tersini yapıyorlar. Osmanlı devleti Bizans'ı taklit etmiş ancak başaramamış mı?

    Atatürk İngiltere Düşmanı Mı Ajanı Mı?

    Atatürk, İngiltere'nin ajanı diyenler, İngiltere desteğiyle başlatılan ayaklanmaları sert bastırdı, katliam yaptı diye yine Atatürk'ü suçluyorlar. Atatürk'ü veya İttihatçılar'ı Türk olmamakla veya azınlıklarla iş birliği yapmakla suçlayan kişiler Osmanlı döneminde köken olarak Türk olmayan kişileri pek ala bağırlarına basabilmektedirler. Osmanlı'ları yobaz, gerici olarak gören kişiler aynı zamanda padişahları içki içen, eğlenceye düşkün, oğlanlarla ilişkiyi seven insanlar olarak göstermekteden de çekinmez ve bunda herhangi bir çelişki görmez.  

    Tarihte İşbirlikçilik

    Türk tarihinin bütününe veya bir bölümüne düşmanlık yapanların ortak bir özelliği vardır. Bunların çoğu, dış ülkeler, gruplar, akımlar, örgütler, üniversiteler vb.. tarafından desteklenen kişilerdir. Bu kişilerin önü açılır, tanıtılır, büyütülür. Ve itibar verilen bu kişiler, görüşleriyle ülke içinde çok sayıda Türkü kendilerine inandırırlar. Bunların sayıları çok da değildir. Ancak önemli konumdadırlar ve çok sayıda insanı etkileyebilmektedirler.

    Seküler Ulus Devlete Saldırı

    Örneğin 1980'ler sonrası Türkiye'de ulus devlet ve seküler devlet yerine bu konularda daha ılımlı bir devlet projesi, ABD ve destekçileri tarafından dayatılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda liberal-sol, ılımlı islamcı veya radikal islamcı akımlar, etnikçilik yapan her türlü gruplar ulus devletin simgelerine saldırmaya başlamışlardır. Bunun için de Atatürk, İnönü ve Türkiye'nin kuruluş süreci, İttihat ve Terakki partisi ve Enver Paşa ve bunun gibi değerleri karalama çalışmaları desteklenmiştir. Resmi tarih eleştirmenin ötesine geçmiş insanları ulus devletten uzaklaştıracak, Türklükten soğutacak yeni bir tarih kurmaya çalışılmıştır.

    Her Yönden İftiralara Yanıtlar

    Bu kitap her idelojiden, inançtan, akımdan, siyasi görüşten gelen Türk tarihine karşı yapılan iftiralara ve yalanlara karşı yazılmıştır. Türk tarihine bütün olarak bakılmaktadır. Her hangi bir dönemi ve tarihi kişiyi sürekli övüp bir dönemi veya kişiyi yerden yere vuruyorsanız tarihi kendi kişisel inancınıza, ideolojinize, görüşlerinize alet ediyorsunuz demektir. Ve bunu Türk tarihinin bir bölümüne ve tarihi büyüklerine iftira atarak yapıyorsunuz. Ve bunlar aslında kendi fikirleriniz dahi değildir. Size dışarıdan dayatılan yalanlardan ibarettir.

    İftiralar Kabul Edilemez

    Türklere, diğer toplumlara ve insanlığa olumlu etkisi ve katkısı olmuş her Türk büyüğü ve Türk devleti bizim için değerlidir. Ve bu değerlere iftira atılması, hakaret edilmesi kabul edilemez. Ve Türk tarihini değerlendirirken hangi ideoloji, inanç, görüşten olduğunuzun bir önemi olmamalıdır.

    Türklerin Kökeni Sibirya Mı?

    Bu bölümde Türklerin kökeni ile ilgili iftiralar anlatılmaktadır.

    Türenek / Anayurt

    Milletlerin ve o millete ait dilin ilk çıkış yeri, o millet veya dil için türenek veya anayurt olarak adlandırılır. Bir dilin veya bir milletin tarihte ile defa görüldüğü yer olarak düşünülebilir. Bu kavram için Almanca urheimat, İngilizce ise linguistic homeland (dil anayurdu) ifadeleri kullanılır.

    Altay Kuramı

    Türklerin anayurdunun veya ilk türediği yerin Altay Dağları, Moğolistan, Doğu Sibirya hatta Mançurya olduğu iddia edilir. Ancak bu görüşlerin herhangi bir kanıtı yoktur. Karatay bu görüşleri romantik olarak görür¹ :

    Türklüğün hem anavatanı, hem de türeneği denilince bütün dünyada akla Altaylar geliyor. Bu görüşün romantik tarafı bilimsel temelinden daha sağlamdır. Zira bu, bilimsel olarak ispatlanmış bir şey değildir ve aşağıda değindiğimiz gibi ispatlanmasının da imkanı yoktur.

    Bu görüşler olsa olsa oraları olabilir şeklinde bir tahminden ibarettir. Bu görüşün yaygınlaştırılması da Batı Merkezli Tarih anlayışının, Hint-Avrupacılık yaklaşımının bir etkisidir. Bu iddia özetle, Orta Asya'da yaratılmış eski uygarlıkları, kültürleri Hint-Avrupa'lıların atalarına ait olduğunu iddia ederek bunların Türk olma ihtimalini yok etmek için yapılan bilinçli bir tarih çarpıtması hatta sahtekarlığıdır.

    Osman Karatay

    Osman Karatay bu konuda şu yorumda bulunur²  :

    Nitekim Türklüğün türeneği yeterince daraltılmış, Türkiye'de de hiçbir delili olmaksızın Altay dağları bölgesine, Batı'da ise daha doğuya, neredeyse Büyük Okyanus kıyılarına atılmıştır. Batıdaki anlayış, bizde sanılanın aksine Orta ve iç Asya'yı hiçbir şekilde Türklüğe vermez. Altay dağları da dahil olmak üzere şimdi Türklerin yaşadığı hemen her yer sonradan gidilmiş yurtlar olarak değerlendirilir.

    Peşin olarak karar verilip Türklerin şimdiki Moğolistan'ın doğu kısmında aranması gerektiği noktasından yola çıkılıyor ve veri daha sonra değerlendiriliyor. Benim bildiğim, bilimde tam tersi yapılır. Önce veri toplanır, sonra tetkik edilir ve üzerinde düşünülür. Bizim örneğimizde ise peşin olarak karar verilmiş, sonra eldeki veriler değerlendiriliyor. Tabii, gerçekler ön kabullere uymadığı için, veriyi çarpıtmak gerekiyor. Gokturklerin kökeni ile ilgili bilgi ve söylenceler Dogu Türkistan ile Hazarın kuzeyine işaret ediyor. Hazar'ın kuzeyi ile ilgili ipuçları hiç alınmıyor; Dogu Türkistan'da da Türklerin değil, Hint-Avrupa halklarının bulunması gerektiğinden, sonuçta ilk Türkler Hint-Avrupa, daha açıkcası İrani, onların Türklük adına şekillendirdiği kitleler de Moğol asıllı oluyor. Bu İrani ve Moğol karışımı topluluktan Turk dilinin nasıl çıktığının ise hiçbir izahı bulunmuyor.

    İkinci husus, Türklerin hep doğudan geldikleri, batıda da kimlerin yaşadığının belli olduğu inancına dayanır ve kök zamanda Türklere batıda yer olmadığını haykırır. Buna göre Asya'nın kuzeybatısı Ugor halklarının yurdudur. Kuzeyde eski (Palaeo-) Sibir halklan ve Samoyedler bulunur. Altaylardan Başkurdistan'a uzanan çizginin güneyi, yani Orta Asya'nın tamamı, Altayları, Dogu Türkistan'ı hatta Çin'in kuzeyindeki Ordos gibi bolgeleri de içine alacak şekilde Hint-Avrupalı kavimlere verilir. Geriye sadece Sibirya'nın doğu kısımları ile Mançurya kalıyor. Türkler işte burada bir yerde türemiş olmalıdır.

    Zeki Velidi Togan

    Benzer bir şekilde Zeki Velidi Togan'da Orta Asya'daki eski medeniyetlerinin Ariler'e ve Çin'e aitmiş gibi göstermeye çalıştıklarını yazmıştır³:

    ..Bunlar kitaplarda yazılmış medeniyetleri, tarihi devirlerde Aryani kavimlerin yahut Çinlilerin yaşatmış olduklarının, Türk ve Moğol kavimlerinin ekseriyetinin ise tarihi devirlerde hep göçebe unsuru olarak görülmelerinin intibaı altında kalıyorlar; bu yüzden de onlar, dünyanın  muhtelif yerlerinde Türklerle ilgili olduğu pek vazıh olan medeniyet eserleri gibi, Orta Asya'daki eski medeni hayatı da Altaylılardan başka kavimlere, bilhassa Aryanilere mal ederler.

    Laypanov & Miziyev

    Kazi T. Laypanov, İsmail M Miziyev, Türk Halklarının Kökeni kitabında Türklerin çıkış yerinin daha Batıda olduğu görüşlerinin savunanların sürekli arttığını belirtilmiştir⁴ :

    Elde edilen malzemelerin objektif analizi Türklerin ilk ata yurdunun ldil civarı, Ural bölgesi ve civardaki bozkır ve yarı bozkırlar olduğu sonucuna varmaya imkan tanıdığı için bu görüşü  savunanların  sayısı sürekli artmaktadır. Modern bilimin ortaya koyduğu tarihi-etnografik, arkeolojik, lengüistik ve ·antropolojik belgeler, bizi de bu sonuca götürmüştür.

    Neden Doğu?

    Anayurt olarak Altay, Sibirya ve daha doğudaki bölgelerin seçilmesinin bir nedeni de bilinen ve kabul edilen ilk Türklerin Göktürk ve öncesi olan Hunlar olmasıdır. Onlara göre ilk Türkler bunlar olduğuna göre anayurtta buralarda olmalıdır⁵:

    .. ilk Türklerin kim olduklarını bilmezken, bu bilmediğimiz kişileri (Hun>Göktür kastediliyor) ilk ortaya çıktıkları yerleri Türklüğün türeneği kabul etmek, mantıksal açıdan büyük bir hatadır.

    Nüfus

    Öncelikle Moğolistan, Sibirya gibi yerler bugün bile yoğun nüfus barındıran yerler değildir. Bu nedenle Türklerin burada çoğalıp dünyaya yayılması mümkün değildir. Osman Karatay bu durumu şu şekilde belirtir⁶ :

    Yayılan etnoslardan hiçbiri kurak ve çorak bolge çıkışlı olamaz. Türkler bildiğimiz tarih boyunca çok yaygındılar, her yerde onlara rastlıyoruz; tarihin bilmediğimiz donemlerinde de farklı olduklarını düşünmek zor. Oyleyse Türkler verimli topraklarda türemiş olmalılar.

    Tarım

    Türklerin türediği yerlerin soğuk, sulak ve aynı zamanda tarım yapılabilir bir yer olması gerekmektedir. Çünkü tarım terimlerinin çoğunluğunun kökeni Türkçedir. Bülent Gül'ün Eski Türk Tarım Terimleri doktora tezinde Türkçe tarım terimlerinin çokluğu görülebilir.⁷  Bu nedenle bazı kaynaklar Türklerin ana yurdu olarak Mançurya ovalarını dahi önermişlerdir. Bu önermenin sebebini Osman Karatay şu şekilde açıklar⁸ :

    Eski Türkçenin kelimelerine bakarak Türk türeneğini bir taraftan yeterince soğuk, bir taraftan yeterince sulak ve bir taraftan da tarım yapılabilir bir sahaya yerleştirmek, Asya şartlarında aslında işi hayli kolaylaştırmaktadır. Bu şartlan hep birlikte sağlayan yer çok azdır. Mevcut çalışmalarda Dogu Asya'da, Mançurya çevresinde bir yer aranmasının tek sebebi, daha müsait başka yerlerin olmaması değil, sözde Altay kuramı olarak gözüküyor. Yani Türklerin arazisinin soğuk sulak ve ekilebilir olmasının yanında, bir de Moğol ve Mançulara komşu olması gerekiyor.

    Görüldüğü gibi sulak, soğuk ve tarım yapılabilir alanlar batıda bolca olmasına rağmen zorlama bir şekilde Mançurya'yı önermektedirler.

    Çince Alıntılar

    Türklerin türeneğinin Batıda olması gerektiğini gösteren kanıtlardan biri de Türkçede Çince alıntı sözcük sayısının çok az olmasıdır. Karatay, bu konuyu şu şekilde açıklamıştır ⁹ :

    Çin ile kesin bildiğimiz tarih itibariyle dahi o kadar sıkı ilişkisi olan Türklerin beklenen ölçüde dilsel etkiye uğramamaları üzerinde iyi düşünülmelidir. Halbuki Çinlilere çoğunlukla hayran olmuşlardı, ozenmişlerdir, gitmiş oralarda yaşamış, sonra geri gelmişlerdir. Bunların hatıraları kalmalıdır. Ama yok. Mevcut manzaranın soyledigi şey, Çin ile bütün ilişkinin işte bundan ibaret olduğudur. Çin ile teması olmayan bir yerlerden oraya, Doğu bozkırlarına sonradan gidilmiş, iyi kötü günler geçirilmiş, sonra geri dönülmüştür. Türkler orada doğup büyümüş olsalardı, dillerinde aynen Moğolca ve Mançuca gibi Çince kelimeden geçilmezdi.

    Osman Karatay aynı eserde Macarca ve Türkçenin çok sayıda tarım terimlerinin ortak olduğundan bahsetmektedir. Bu da Türklerin ana yurdunun Batıda olması gerektiğini gösteren kanıtlardan biridir.

    Batıda Türkçe Etkisi

    Türklerin ana yurdunun Batıda olması gerektiğini gösteren bir diğer kanıt da Batıda bulunan diğer topluluklar üzerindeki Türklerin ve Türkçenin etkisidir. Örneğin Sümerce'de Türkçe sözcüklerin olduğu bugün kesindir. Eğer Türklerin ana yurdu Doğu Sibirya, Moğolistan vb.. olsaydı Sümerce'de bu kadar Türkçe izine rastlanmazdı. Sümerler ile ilgili Kazi T. Laypanov, İsmail M Miziyev ilişkiyi şu şekilde açıklamışlardır¹⁰ :

    Türk diliyle (bu arada Karaçay-Balkar diliyle) Sümer dili arasında yaklaşık 400 kadar lenguistik benzerlik tespit edilmiştir. Bu benzerlik sisteme uygun olarak dilin bütün katmanlarını ve yapısını, zamirleri, sayıları, terimleri ve akrabalık ilişkilerini karşılayan adları da kapsamaktadır.

    Osman Nedim Tuna, Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi adlı eserinde Sümerce'de Türkçe sözcükleri tartışılmaz bir şekilde denklikler bularak göstermiştir.¹¹

    Afrika'da Türkçe Etkisi

    Yukarı Nil bölgesindeki Nübye dili ile Türkçe arasında ilişki dahi tespit edilmiştir. Bazı bilim adamları paleolitik devirlerde Ural-Altay haklarının burayı istila ettiğini savunmuşlardır¹². Eski çağlarda Mezopotamya, Azerbaycan, Türkiye'nin Doğu Anadolu bölgelerinde yaşayan Türklerden Nil civarında yaşayan Nübye diline sözcük geçmesi normal görmek gerekir.

    Mezopotamya'da Türkçe Etkisi

    Asur, Urartu tabletlerinde dahi Türklere rastlanır¹³ :

    Bunun dışında M.Ö. XIV Yüzyılda yani günümüzden üç bin beş yüz yıl önce, Asuri çivi yazılı tabletlerinde Urmiye Gölü bölgesinde yaşamış olan Turukkalar yani Türkler tespit edilmiştir.

    ...

    M.Ö. I. Binyılda yazılan Urartulara ait Kalagran çivi yazılan da günümüzdeki Azerbaycan bölgesinde "Turuka" kabilelerinin varlığını göstermektedir.

    Z.V. Togan, Cermenler'le çok eski dönemlerde Türkler arasında ilişki olduğunu başka uzmanlara referans vererek bahsetmiştir¹⁴. Bu uzmanlara göre Cermenler ve Türkler tarih öncesi dönemlerde Orta Volga ve Hazar denizi sahasında temas etmiş olmalıdır:

    ..Yani Cermenlere at, binicilik ve at kültü gibi, ziraat kültürü mahsülleri ağaç ve nebatlar da Altay kavimleri vasıtasıyla mümkün olmuştur.

    Sonuç

    Türklerin ana yurdunun, türeneğinin Moğolistan veya doğusu, Doğu Sibirya olduğu ile ilgili herhangi bir kanıt yoktur. Bu bilinçli bir siyasi etki sonucu dayatılan bir kabuldür. Tam tersine tüm deliller Türklerin ilk yurtlarının batıda olduğ ve oradan doğuya doğru yayıldıklarını göstermektedir.


    1 Osman Karatay, İran ile Turan

    2 Osman Karatay, Türklerin Kökenleri

    3 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş

    4 Kazi T. Laypanov, İsmail M Miziyev, Türk Halklarının Kökeni

    5 Osman Karatay, İran ile Turan

    6 Osman Karatay, Türklerin Kökenleri

    7 Bülent Gül, Eski Türk Tarım Terimleri

    8 Osman Karatay, Türklerin Kökenleri

    9 Osman Karatay, Türklerin Kökenleri

    10 Kazi T. Laypanov, İsmail M Miziyev, Türk Halklarının Kökeni

    11 Osman Nedim Tuna, Sümer ve Türk Dillerinin Tarihî İlgisi ve Türk Dilinin Yaşı Meselesi

    12 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş < Chermak'ın görüşleri

    13 Kazi T. Laypanov, İsmail M Miziyev, Türk Halklarının Kökeni > Vestnik Drevney istorii (Kadim

    Tarih Habercisi)

    14 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş < H.Jacobsohn, V.Edlinger

    Türk Irk Var Mı ?

    Irk konusunda da Türklere iftira atılmaktadır. Bu konuda yaygın iki yalan veya yanlış vardır. Birincisi Türk ırkı diye bir ırk yoktur yalanı, ikincisi Türk ırkı bir Moğol ırkıdır yalanı. Bu görüşler dışında genellikle bazı Türklerin de inandığı Türklerin Avrupalılar veya Kafkasyalılar gibi Beyaz Irk olduğu düşüncesi de bana göre yanlıştır. Ancak bu görüş Türklere iftira atmak amacını taşımadığı için bu kitabın konusunu oluşturmuyor.

    Irk

    Irk kavramı tartışmalı bir kavramdır. Biyolojide ırk kavramı neredeyse alt tür seviyesine gelmiş farklılıkları tanımlamak için kullanılmaktadır.

    Hayvanlarda Irk

    Örneğin köpek ırklarına bakarsanız aynı tür olmalarına rağmen aralarındaki bariz farkları görebilirsiniz. Benzer şekilde arı ırklarından da bahsedilir. Biyolojide ırk olması için grupların birbirinden uzun zamandır izole olması gerekir. Ve bu izole durumdan dolayı da genetik olarak çok farklılaşmış olmaları gerekir.

    İnsanlarda Irk

    Ancak insan türü içindeki ırklar arasında bahsettiğimiz hayvan türleri arasındaki kadar farklar yoktur. Deri, gözlerin düz veya çekik olması, saç rengi gibi daha çok coğrafyanın şekillendirdiği fiziksel görünümle ilgili basit farklılıklar vardır. Halbuki biyolojide bahsedilen ırklar arasında bazılarında de üremelerine fiziksel engel olabilecek kadar farklar vardır. Ek olarak bu ırklar birbirlerinden tamamen izoledir. Halbuki dünyada izole olmuş bir insan topluluğu bulunmuyor. Hepsi ortak atadan geliyor ve insanlar arasında iletişim, ticaret, göç vb.. şekillerde sürekli karışmalar yaşanmış. Bu nedenle biyolojide kullanılan ırk kavramı insanlar için anlamsızdır.

    Irk Bileşimi

    Yukarıda bahsettiğimiz gibi insanlar için ırk kavramı olmadığından Türk ırkı diye bir ırk yoktur görüşü de doğru gibi gözükebilir. Ancak bu görüşü dile getirenlerin kastettikleri Türklerin Alman, Yunan, Fars, Arap, Japon vb.. bir ırk olmadığı, sonrada bir kaç ırkın karışmasıyla oluştuğudur. Burada iftira olan Türklerin aslında bir ırk olmayıp çok sonradan Avrupalı beyaz ırkla Moğol ırkının karışması ile oluştuğudur.

    Başka Irklarla Karışım

    Türkler tarih boyunca Moğollar, Hint-Avrupa kavimleri (Soğd, Fars, Slav gibi), Kafkas kavimleri (Laz/Gürcü, Çerkes, Çeçen vb..), Ural halkları (özellikle Macar ve Fin), Sami hakları (Arap, Süryani vb..) ve hatta yerli eski Anadolu halklarının uzantılarıyla da karışmıştır. Coğrafik konumu gereği kendi bünyesine çok farklı milletler katılmıştır. Ama bu Türklerin birkaç milletin karışımından doğan bir millet olduğu anlamına gelmez.

    Eski Türkler

    Hunları en eski Türkler kabul etsek bile Türk tarihi M.Ö 300 lere kadar uzanır.¹⁵ Bir çok tarihçiye göre ise Sakalar ya Türktür ya da Türklerin yönetici veya çoğunluğunu oluşturduğu bir birliktir. Onlar hakkında en eski kaynak M.Ö 680 ler civarıdır.¹⁶ İskitler hakkında arkeolojik kanıtlar ise M.Ö 800'lere kadar gider.¹⁷ Türkler olduğu tahmin edilen çok daha eski topluluklar da vardır. Sümercede Türkçe sözcüklerin varlığı kesindir.¹⁸ Eski Asur tabletlerde geçen Turukku'lar muhtemelen Türklerin atalarıdır¹⁹.

    Türkçe Nasıl Oluştu?

    Birden fazla toplumun karışımı ile oluşan toplumlarda dil karışan toplumlardan etki taşır veya birinin dili kabul edilir. Eğer Türkler, Avrupalı Beyaz Irk ile Moğollar'ın karışması ise o zaman Türkçenin nasıl oluştuğu açıklanmalıdır. Türkçe, Moğolca'dan türemiş bir dil değil tam tersine Moğolca'yı çok etkilemiş bir dildir ve çok daha eskidir. Bu durumda Türkçenin nasıl oluştuğu cevapsız kalmaktadır.

    Sonuç olarak kökleri milattan önceki döneme kadar uzanan bir milletin ve dilin birden fazla milletin karışımıyla oluştuğunu söylemek için herhangi bir kanıt yoktur.

    Moğollar ve Türkler

    Bu bölümde Türk ve Moğol ırkları konusu işlenmektedir.

    Moğol & Mongoloit Ayrımı

    Diğer konu ise Türklerin Moğol olduğu görüşüdür. Aslında burada bu görüşleri ortaya atanlar ırkçılık yaparak Moğollar'ı aşağı bir ırk olarak görmekte, bu nedenle de Türkleri de Moğol olduğunu öne sürerek hakaret etmeye çalışmaktadırlar.

    Bu konuda yapılan bir hata şudur. Bazı kaynaklar Türkleri Mongoloit ırk olduğunu söylediklerinde kastettiklerinin Moğol olduğunun zannedilmesidir. Halbuki burada kastedilen Kafkasoid, Negroid gibi bir ırk kategorisi. Bu kaynaklar Türkler bir Moğol ırkıdır demiyorlar. Türklerin Moğol olma ihtimali zaten yoktur. Çünkü Türk tarihi ve Türk dili Moğol tarihi ve diline göre çok daha eskidir. Moğolca'da binlerce Türkçe alıntı sözcük bulunur. Moğollar bir Türk ırkıdır denilse belki tam olarak doğru olmaz ama en azından daha mantıklı olurdu.

    Türkler Mongoloit Midir?

    Türkler, Mongoloid midir konusu ise tartışmalıdır. Biyoloji de zaten insanlar için bir ırk kavramı yoktur. Ancak belirli genetik yapıyı ortalama olarak sergileyen milletlerden bahsedilebilir. Örneğin Japonlar ile Nijeryalılar'ın tamamen izole olmasa da fiziksel olarak farklı oldukları açıktır. Eskimolar, Kızılderililer, Danimarkalılar, Hintliler vb.. ortalama olarak farklı bir yapı gösterirler. Ancak yukarıda belirttiğimiz sebeplerle tamamen izole olmadıkları için birbirleriyle hiç ortak özellikleri olmayan toplumlar olarak bakılamaz. Sonuç olarak insanlar için ırkı belirli bir genetik yapıyı sergileyen, diğer toplumların genel genetik yapısından farklılık görülen toplumlar olarak görebiliriz. Ancak ırkın sürekli değiştiği gerçeğini kabul etmemiz gerekir. Örneğin Türkiye Türkleri ile Kazaklar ortaklıkları vardır ama farklılıkları da vardır. Türkiye Türkleri gen yapısı olarak en fazla Kafkas Türkleri ve Azerbaycan Türkleri'ne benzer. Sonra Türkmenistan vb.. devam eder. Fiziksel

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1