Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Türk Etkisi ve Katkısı
Türk Etkisi ve Katkısı
Türk Etkisi ve Katkısı
Ebook574 pages4 hours

Türk Etkisi ve Katkısı

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bu kitap Türklerin dünyaya, insanlığa, kültüre, sanata, bilime, teknolojiye ve uygarlığa etki ve katkılarını içermektedir. Türklerin çok sayıda imparatorluk ve devlet içeren büyük bir tarihi olduğunu, kültür emperyalizmiyle aldatılmış bilinçsiz kişiler dışında herkes bilmektedir. Ancak nerdeyse her alanda bulduğu ve bulmasa da geliştirip dünyaya yaydığı bir çok şey yeterince bilinmemektedir. Artık, 'Türkler yoğurt dışında ne buldu? Devlet kurmaktan başka ne yaptı?' diyenlere bu kitabı gösterebilirsiniz.

Yazar

Kitabın yazarı mühendis ve tarihçi Zafer Teker, 2000'li yılların başlarından beri projeler geliştirmekte, eğitimler vermekte, yayınlar üretmektedir. Kültür, sanat, tarih, bilim ve teknoloji alanında içerik sunan Fibiler.com sitesinin kurucusudur.

LanguageTürkçe
PublisherGodoro
Release dateSep 23, 2021
ISBN9798201077235
Türk Etkisi ve Katkısı

Read more from Zafer Teker

Related to Türk Etkisi ve Katkısı

Related ebooks

Related categories

Reviews for Türk Etkisi ve Katkısı

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Türk Etkisi ve Katkısı - Zafer Teker

    Türk

    Etkisi

    ve

    Katkısı

    Zafer Teker

    Godoro Yayıncılık

    GODORO YAYINCILIK

    Yayıncı Sertifikası No: 18531

    Kitabın Adı:

    Türk Etkisi ve Katkısı

    Copyright © 2021 Godoro Yayıncılık

    Kitabın Yazarı:

    Zafer Teker

    Birinci Basım , Eylul 2021, İstanbul

    ISBN:

    000000000000

    Kapak Tasarımı ve Mizanpaj:

    Önder Teker

    Baskı ve Ciltleme:

    NET COPY CENTER

    Özel Baskı Çözümleri

    İnönü Cd. Beytülmalcı Sk. No:23/A

    Gümüşsuyu, Taksim 34427 İstanbul TR.

    GODORO YAYINCILIK

    Atikali Mah. Fatih Cad. No: 81 D: 2

    Fatih / İstanbul

    Telefon : (533) 561-2435

    http://www.godoro.com

    Türk

    Etkisi

    ve

    Katkısı

    Zafer Teker

    Godoro Yayıncılık

    Giriş

    Bu kitapta Türklerin genel olarak insanlığa katkı ve etkilerinden bahsedilecektir. Benzer şekilde başka milletlere, toplumlara, dinlere, kültürlere katkı ve etkilerinden de söz edilecektir.

    İçerik olabildiğince uzmanların görüşlerinden ve onların sağladığı bilgilerden derlenmiştir. Çünkü kitap çok farklı konuları içermektedir ve bir kişinin bu kadar farklı konuya hakim olma olasılığı yoktur. Bu nedenle bu kitap uzmanların görüşlerinden ve bilgilerinden yararlanılmış ve bunlar olabildiğince tarafsız bir şekilde aktarılmıştır.

    Bu kitapta Günay Karaağaç'ın Türkçe Verintiler Sözlüğü’nden bir hayli fazla istifade edilmiştir. Belki de bu sözlük olmasaydı bu kitap yazılamazdı. Bu sözlük birilerinin düşündüğü gibi Türkçenin sadece alıcı olmadığını aynı zamanda diğer dillere teknoloji, kültür ve ve başka birçok konuda verici olduğunu da ispatlamıştır. Ayrıca sözlükte Gürcü ve diğer Kafkas dilleri, Tacikçe, Afgan dilleri, Kürtçe, Zazaca, Afrika dilleri, Japonca ve Çince dışındaki diğer uzak Asya dilleri ile ilgili bir veri bulunmamaktadır. Bu konularda dünyada yapılmış hiç çalışma olmaması ile ilgilidir. Bu çalışmalar yapıldıkça Türkçeden dünya dillerine geçen sözcük sayısı daha da artacaktır.

    Bu kitapta işlenen ve başlık olan her konu için Türkler ya bir şeyi icat etmiştir, ya varolan bir şeyi bir takım yenilikler getirerek geliştirmiştir ya da bir şeyin başka bir topluma, dile geçişte aracılık yapmıştır. Bu nedenle her başlık Türklerin icadı olarak yorumlanmamalıdır. Bu kitabın amacı sadece Türklerin icatları ve getirdiği yenilikleri incelemek değil diğer toplumlara olan etkilerini de incelemektir.

    Bu kitabın yazılmasındaki amaç Türklerin katkı ve etkilerini diğer milletlerin katkılarıyla yarıştırmak değildir. Her millet ve toplum insanlığa, kültüre bir şeyler katmıştır ve diğer toplumları etkilemiştir. Bazıları coğrafi konum, içinde bulundukları şartlar, nüfuslarının azlığı/çokluğu ve toplumlarının yapısı nedeniyle daha çok veya daha az katkı vermiş olabilir. Zaten ırkçı bir görüşünüz yoksa ulusları birbirinden üstün, zeki, yetenekli olarak göremezsiniz. Ulusların tarihi coğrafyaya, nüfuslarına, ekonomik ve sosyal yapılarına göre şekillenmiştir.

    Kitabın, Türklerin insanlığa ne katkısı olmuş yoğurttan başka diye düşünen , genellikle Türklere karşı bir önyargısı olan, nefret ve ırkçı görüşleri olan insanlara bir cevap olması için yazılmıştır. Belki de Türkler kadar katkıları ve etkileri görmezden gelinen ve çalınan başka bir millet yoktur. Son üç yüzyıl sosyal bilimleri kontrol eden Avrupa , Türklere karşı olan önyargıları ve tarihi nefreti nedeniyle olumlu katkı ve etkilerini bilerek görmezden gelmiştir.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır  sözü çok doğrudur. Belki de birilerinin amacı bu kuvveti Türk çocuklarının elinden almaktır.

    Yiyecek ve İçecek

    Türkler ve Macar, Moğol gibi diğer Altay halkları tarihin belirli bir bölümünde tam veya yarı göçebe olarak yaşamışlardır. Bu yaşam şekli bazı yiyeceklerin ve içeceklerin geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Örneğin uzun süre yolda bozulmadan kalabilen yiyeceklerin üretilmesi gerekmiştir. Atın üzerinde saklanabilecek ve bu şekilde yolculuk yapılabilecek yiyecekler yapılmıştır. Yanında taşıdıkları sac üzerinde hızlı ve kolayca yemek yapabilmişlerdir. Yiyecekler iklim nedeniyle aşırı soğuk ve aşırı sıcaklardan etkilenmemelidir. Bu yaşam şeklinden dolayı icat edilen bazı yiyecek ve içecekler dünyaya Altay toplumlarının bir katkısıdır.

    Selçuklu ve Osmanlı Türkleri; Ortadoğu, Anadolu ve Akdeniz coğrafyasına gelmiş ve buradaki kültürlerden de etkilenmiş ve çok önemli bir mutfak yaratmıştır. Bugün Türk mutfağı dünyanın sayılı mutfaklarından biridir. Ve Osmanlı-Selçuklu ile yerel mutfakların sentezi sonucu oluşan bu Türk mutfağı çevresini ve dünya mutfağını etkilemiştir.

    Süt Ürünleri

    Göçebe yaşamın en önemli parçası hayvancılıktır. Süt de hayvancılık yapan toplumların en önemli yiyeceklerinden biridir. Bu nedenle Türklerin ve diğer Altay toplumlarının sütten ürettiği yiyecekler yemek kültürlerinde geniş yer tutar.

    Süt Tozu

    Süt tozunu dünyada ilk defa Türkler ve Moğollar gibi Altay toplulukları kullanmıştır. Türk atlıları atının terkisinde süt tozu bulundururlardı. [1]  Marco Polo, Moğolların sütü kaynatıp, kremasını aldıktan sonra geri kalan kısmını da güneşte kuruttuklarını kayıtlara geçirmiştir [2] . Yani süt tozu ilk Altay topluluklarında kullanılan bir yiyecektir.

    Yoğurt

    Yoğurt sözcüğü Türkçe bir sözcüktür. Yoğurmak eyleminden isim yapan -t eki ile üretilmiş bir kelimedir. Yoğrulmuş, yoğunlaştırılmış olan gibi bir anlama gelmektedir. Yoğur-mak kelimesi ise yoğ-ur şekilde yoğ-mak (yog-mak) fiiline -(U)r eki eklenmesi ile oluşmuştur. Yog- eylemi de kök olarak Yo- (Yu-) eylemine -g eki ile türetilmiş bir eylem olduğu düşünülmektedir. Yog- eylemi yog-ur-mak (>yoğurmak) şeklinde hala yaşamaktadır.

    Yoğurt sözcüğü neredeyse çoğu dünya dillerine Türkçeden geçmiştir. Divanü Lügati’t-Türk’ten, eski Uygur metinlerine kadar eski Türk belgelerinde yoğurt adı geçer. İlk defa yoğurt ifadesi 11. yüzyılda Uygur Türkçesi ile yazılmış Maitrisimit adlı Budist drama eserinde geçmektedir. [3]

    Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre yoğurt sözcüğünü verdiğimiz diller [4] :

    Verintiler Sözlüğünde yazılmamasına rağmen yoğurt Almanca, Fransızca, İspanyolca, Danca, Japonca, Endonezya dili gibi dillerde geçmiştir.

    Yoğurdun ilk ne zaman bulunduğu bilinmemektedir. Başka toplumlarda da benzer ürünler bulunmuş da olabilir. Bazı antik kayıtlarda yoğurt benzeri ürünlerden bahsedilmektedir. Ancak bu ürünlerin hiçbiri Türk yoğurdu kadar yaygınlaşmamıştır. Bu nedenle bugün dünyada yaygın kullanılan yoğurt Türklerin buluşudur.

    Bugün bazı yerlerde Grek Yoğurdu (Yunan Yoğurdu) olarak bilinen yoğurt da süzme yoğurt benzeri yoğurdun bir çeşididir sadece. Farklı bir yoğurt türü değildir. Benzer şekilde Bulgar yoğurdu da aslında Türk yoğurdudur. Bulgar adı zaten Türkçe bir isimdir ve Bulgar Türklerinin adından gelir. Türkler, Bulgaristan bölgesine yoğurdu getirmiş ve zamanla sayılarının az olması nedeniyle Slav nüfusu içinde erimişlerdir. Ancak hem bir ülkeye isimlerini vermişlerdir hem de Slavlar ile karışarak bir yeni etnik grup oluşturmuşlardır.

    Ayran

    Yoğurdun sulandırılması ile yapılan ayran da Türklerin buluşudur. Türk ülkeleri dışında Türklere komşu veya yakın Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, İran, Afganistan, İtalya gibi yerlerde ayran içilmektedir.

    Ayran sözcüğü Divan-ı Lügat’it Türk’de de sütten elde edilen bir içecek şeklinde geçmektedir. Ayran sözcüğünün kökeninin Türkçe olduğu kesindir. Ancak etimolojisi konusunda ayırmak eyleminden mi geldiği yoksa başka bir şekilde mi türediği konusu tartışmalıdır.

    Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre ayran sözcüğünü verdiğimiz diller [5]  :

    Kurut

    Yoğurt ve ayranın kurutulması sonucu yapılan bir yiyecek olan kurut da bir Türk icadıdır.  Yiyeceğin adı kurut- eyleminden gelmektedir. Kurut yiyeceği Kutadgu Bilig ve  Dîvânu Lugâti’t-Türk gibi eserlerde de geçer. Kurut sözcüğü başka dillere de geçmiştir. Verintilere sözlüğüne göre :

    Tarhana

    Tarhana da, kurut benzeri bir yiyecektir. Yoğurt ve unun kurutulması ile yapılır. Kurutulmuş bu yiyecekten çorba da yapılır. Sadece Türklere özgü bir yiyecektir. Orta Asya’dan göç eden Türkler ve Moğollar tarafından Anadolu, Orta Doğu, Macaristan ve Finlandiya’ya getirilerek tanıtılmış ve bu ülkelerde de tüketilmeye başlanmıştır. [6]

    Tarhana, sözcüğünü çoğu etimoloji sözlüğü Farsçaya bağlar. Ancak Divan’ü Lügat-it-Türk’te Yazdan kış için toplanıp saklanan bir çeşit yoğurt [7]  şeklinde tar sözcüğü geçmektedir. Bu tar sözcüğüne farsça hana sözcüğü eklenmiş olmalıdır.

    Verintiler Sözlüğüne göre tarhana sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Kımız

    At sütünden yapılan az alkollü bir içki olan kımız Türklerin buluşu olan bir içkidir. Bu konuda herhangi bir tartışma yoktur. Eberhard,  bunu şu şekilde ifade etmiştir :

    Kımız esas itibariyle Türkler ve bunların etkisinde kalan milletlerden başka dünyanın hiçbir yerinde görülmez. Kımız doğrudan doğruya Türklerin icadıdır. Kımız içilen yerlerde Türkler oturmuşlardır [8]

    Türklerle ilişkideki toplumlar da kımızı tüketmişlerdir. Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre kımız sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Kefir

    Sütten yapılan bir içecek olan Kefir, Kuzey Kafkasya veya Orta Asya kökenli bir içecektir. Kefir sözcüğü Türkçe köpür- eyleminden türemiştir ve diğer dillere buradan yayılmıştır. [9]  Kefir tanelerinin ve tohumlarının şeklinin köpüğe çok benzemesi de bu görüşü desteklemektedir. Bazı dillerde kefir yerine bulgaros adının verilmesi (muhtemelen bulgar yoğurdu ifadesinde giderek yoğurt kullanımdan düşmüş ve sadece bulgaros demeye başlanmış), Bulgar Türklerinin bir dönem Kuzey Kafkasya  yaşayan bir Türk boyu olması da kefirin bir Türk icadı olduğunu gösteren kanıtlardan biridir. Bulgar Türkleri kefiri Balkanlara getirmiş ve bazı ülkelere buradan yayılmış olabilir.

    Kefir sözcüğünün Kafkas dillerinden çıktığı da savunulmaktadır. Ancak kefir adı Gürcüce de kʼepiri , Megrel dilinde kipuri şeklindedir. Ama Kafkasyadan Ruslar yoluyla yayılan kefir adı Türkçe kefir adına uygun bir şekilde yayılmış ve dünya dilleri de kefir adını vermiştir. Bu durumda kefirin Türklerden Ruslara geçtiği kesindir ve oradan da yayılmıştır. [10]

    Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre kefir sözcüğünü verdiğimiz diller [11]  :

    İngilizce, Japonca gibi başka dillerde de kefir sözcüğü kullanılır. Bazı dillerde özellikle Latin Amerika ülkelerinde kefir yerine kullanılan bulgaros adı da Bulgar Türklerinden gelmektedir.

    Kaymak

    Sütün yüzeyinde oluşan zar anlamına gelen kaymak ile kahvaltıda kullandığımız kaymak aynı adı taşımaktadır. Verintiler Sözlüğüne göre kaymak sözcüğü başka dillere de verilmiştir :

    Cacık

    Osmanlı döneminde yaratılan bir meze türü olan cacık Türkiye’den çevre ülkelere yayılmıştır. Jaj (yemeğe katılan ot- Farsça)  adından oluştuğu tahmin edilmektedir. Ancak Farslarda bu şekilde bir yemek yoktur. Cacık sözü Yunancaya ve Ermeniceye Türkçeden geçtiği tahmin edilmektedir. Yunancadan Tzatziki adıyla İngilizceye geçmiştir. Cacık, Osmanlı Mutfağının dünyaya bir katkısıdır.

    İçecekler

    Sütten ve yoğurttan yapılan ayran, kımız, kefir dışında farklı içeceklerimiz de vardır.

    Boza

    Başta darı olmak üzere pirinç, mısır, arpa gibi yiyeceklerle yapılan bir içecek olan boza Türk içeceklerinden biridir. Boza, Türklerin yaşadığı veya yakın olduğu bölgelere Türkler sayesinde yayılmıştır.

    *boz- fermente etmek; özünü tahrip etmek eylemine -a eylemden isim yapan ek vasıtasıyla türetildiği tahmin edilmektedir. (boza < *boz-a < *buz-) [12] . Doerfer, Räsänen, Starostin, Osman Karatay gibi bilginler bu sözcüğün Türkçe kökenli olduğunu belirtirken Tietze, Steingass gibi bilginler Farsçadan alıntı olduğunu düşünmektedirler. [13]   [14]   [15]  Bozanın Türkçe olduğunu söyleyen bilim insanları hem daha fazladır hem de kanıtları daha güçlüdür.

    Çuvaş Türkçesinde de para sözcüğü boza anlamına gelmektedir. Çuvaş Türkçesi r Türkçesi geri kalan Türk dilleri z Türkçesidir. Bu nedenle p ~ b ve r ~ z olarak düşünülmelidir. Eski r Türkçesinden, muhtemelen Bulgar Türkçesinden, Rus diline de braga olarak r sesiyle geçmiş olmalıdır. [16]   Benzer bir şekilde Macarcada bor adı da şarap anlamına gelmektedir. Görüldüğü gibi bor/boz kökünün Türkçede şarap anlamına gelen kökleri varken Hint-Avrupa ve Farsçada bu anlamda bir kök bulunmaz.

    Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre boza sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Pekmez

    Üzüm, kuşburnu, incir, keçiboynuzu, dut gibi meyvelerin şekerle karıştırılarak kaynatılması ile oluşturulan pekmez de Türk buluşu olan bir içecektir. Pekmez, bekmes olarak Divanü Lügati’t-Türk de geçer ve kökenini Oğuz dili olarak açıklar. Pekmez sözcüğü Türkiye Türkçesi dışında yaygın kullanılmaması da bunu doğrulamaktadır. Clauson’a göre Türkçe bek (pek) ile şurup anlamına gelen muzz, meyve suyu şurubu sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur. [17]

    Pekmez, Gürcüceye, Rusçaya, Balkan dillerine, Macarcaya Türkçeden geçmiştir. [18]  Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre pekmez sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Kahve ve Kahve Kültürü

    Osmanlı Türklerinin dünya kültürüne armağan ettiği bir değer de kahve ve kahvehane, kafe kültürüdür. Bir pişirme ve sunum tekniği olan Türk kahvesi dünyaca bilinmektedir. Avrupa’ya, oradan da diğer toplumlara Osmanlı Türkleri üzerinden yayılmıştır. Kahve adının Etiyopya’nın Kaffa şehrinden geldiği tahmin edilmektedir. Osmanlılar kahveyi başka bir Türk devleti olan Memlüklerden alıp İstanbul’a getirmiştir.

    Sadece kahve değil insanların bir araya gelip sohbet ettiği kahvehane, kafe geleneği de Osmanlı Türklerinden dünyaya yayılmıştır [19] . Hatta İngiltere’de Türklerin kahvehane geleneğinden esinlenen ve yaygın olan kulüpler ve kulüp kültürü Türklerin etkisidir. [20]  Sonuç olarak Türkler  fincanı, cezvesi, telvesiyle dünya mutfağına kahve içme kültürünü katmıştır.

    Verintiler sözlüğüne göre kahve, kahveci  birçok dile Türkçeden geçmiştir :

    Sadece kahve değil cezve, telve gibi kahve ile ilgili birçok sözcük de Türkçeden başka dillere geçmiştir. [21]

    Şerbet

    Şekerli veya ballı, seyreltilmiş ve soğuk içilen bir meyve suyu türü olan şerbet Asya’da yaygın olarak ve farklı türlerde bulunur. Türkçede şerbet sözü, şurup, şarap gibi Arapça şariba  (içmek) kökünden gelir. Ancak özellikle diğer ülkelere yayılan şerbet türü Türkler tarafından yaratılmıştır. Türk Mutfak Kültürü: Şerbetler  eserinde bu durum belirtilmiştir [22]  :

    Osmanlıda altın çağını yaşayan şerbetin Türkler tarafından yaratıldığı ve 11. yy da bile meyve sularından hazırlanıp günün her saati içilen geleneksel bir içecek olarak ortaya çıktığı bilinmektedir. Özellikle Osmanlı imparatorluğu döneminde şerbetler batı medeniyetlerine kadar ulaşmıştır.

    Osmanlı dönemi şerbet kültürü çevre ülkeleri etkilemiştir. Batılı ülkelere şerbet sözcüğü Türkçeden geçtiği kabul edilir. [23]  Sorbe olarak bilinen şekerli buz içeceği de şerbet sözcüğünden türemektedir.

    Et Yemekleri ve Yiyecekleri

    Türkler dünya mutfağına döner, iskender, sucuk, pastırma, kavurma, bazı kebap ve köfte çeşitleri gibi çok önemli et yemekleri ve yiyecekleri katmışlardır.

    Et konserveciliği de ilk defa Türkler tarafından yapılmıştır. [24]  Diğer milletler Türklerden öğrenmişlerdir [25] .  Bu, Türklerin yaşam şeklinden doğan zorunlu bir ihtiyaçtır. Göçebe yaşama döneminde yiyeceklerin uzun süre saklanabilmesi önemlidir.

    Et yemeklerinde kebab bir pişirme tekniğidir. Özetle eti susuz ve ateş üzerinde pişirmedir. Kebap sözcüğü belki de Sümerlere kadar eski kökü olan Ortadoğu kökenli bir sözcüktür. Türkler kebab yerine söklünçü, kavurdak gibi adlar verirlerdi [26] . Eti şişe delerek takmaya da tevmek adını verirlerdi [27] . Bir yemeğin adının kebab olması o yemeğin Ortadoğu yemeği yani Arap, İbrani veya Fars yemeği olduğunu anlamına gelmez. Türkler kebab ismini uzun bir süredir pişirme tekniği adıyla kullanmaktadırlar. Hatta kebap ismi Çin’in kuzeyine Uygurlara kadar yayılmıştır. Örneğin döner kebabı, cağ kebabı, kuyu kebabı, tandır kebabı, çevirme kebabı, lüle kebabı sadece Türklere ait olan yemekleridir.

    Kebab

    Kebab eti susuz ve ateş üzerinde pişirme tekniğidir. Bu nedenle Türkiye’de çok farklı kebap çeşiti bulunur. Türkiye’nin kebapları dünyaca bilinmektedir ve başka bir ülkede üretilmez. Diğer ülkelerin kebaplarıyla farklılıklar gösterir. Adana, Urfa, cağ, tepsi, patlıcan, beyti, büryan, çökertme, tandır, orman, bohça kebabı gibi çok sayıda çeşiti vardır. Türkiye kebaplarıyla dünya mutfağını zenginleştirir.

    Döner

    Türklerin en ünlü et yemeği dönerdir. Döner 19 yy da Osmanlı Türkleri tarafından icat edilmiştir. Ateş karşısında dik bir şekilde döndürülerek yapılmasından dolayı bu adı almıştır. Bugün neredeyse dünyanın tamamında döner veya dönerden türetilen döner çeşitleri kullanılmaktadır. Araplar dönerden esinlenerek geliştirdikleri şavurma (Türkçe çevirme sözcüğünden türemiştir), Yunanların Giros’u ve Meksika’nın Taco al pastor yemeği, Kanada’da donair adındaki yemek de dönerden esinlenerek geliştirilmiştir. Bu yemeklerin hepsi döner çeşididir.

    Kılıçlara ince ince dilimlenen etlerin takılarak çevrilmesi yöntemi Tatar, Orta Asya ve Çin’in kuzey bölgelerindeki Türklerin de bildiği bir tekniktir. Örneğin Erzurum’da pişirilen cağ kebabı bu tür bir pişirme tekniğidir ve dönere esin kaynağı olmuştur. Sonuç olarak döner, cağ kebabı Türklerin dünya mutfağına hediyesidir.

    İskender

    İskender yine Türkler tarafından Bursa’da Mehmetoğlu İskender Efendi tarafından icad edilen bir et yemeğidir. Türk mutfağının en önemli et yemeklerinden biridir.  Yavaş yavaş da olsa dünya mutfağına girmektedir.

    Pastırma

    Çiğ etin kurutulması ile yapılan pastırma Türklerin icat ettiği bir yiyecektir. Pastırma sözü bastırılarak yapılmasından dolayı bastırma > pastırma şeklinde oluşmuştur. Türkiye Türkçesinde eski Türkçedeki sözcük başındaki b sesi p sesine dönebilmektedir : barmak > parmak, bars > pars, bekmez > pekmez.

    Pastırmanın kökenleri Hun Türklerine kadar gitmektedir. Ammianus Marcellinus, 353-378 yaşadığı olayları anlattığı kitabında Hun Türklerin pastırma benzeri bir eti yediğinden bahsetmektedir. [28]

    Pastırma, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya gibi Türklerin yakın çevresine de yayılmıştır. Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre pastırma sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Sucuk

    Sucuk, kıyılmış etin kurutulmuş bağırsak veya başka türlü kılıflar içinde tuz ve baharatlarla birlikte saklanması şeklinde yapılan bir Türk yiyeceğidir.

    Sucuk sözcüğünün Farsça olduğu tahmin edilmektedir ancak kesin değildir. Türkiye dışındaki diğer Türk toplulukları sucuğa kolbasa demektedirler ve bu söz Türkçe kökenli bir sözdür. Yine eski Türkler sucuk yerine soktu adını da kullanıyorlardı [29] . Türkiye Türkleri, İran ve Anadolu coğrafyasına geldikten sonra sucuk adı vermeye başlamışlardır. Türkiye’deki sucuk ile diğer Türk topluluklarındaki sucuk da giderek farklılaşmıştır. Kolbasa; Rus, Polonya vb.. Doğu Avrupa topluluklarına aynı isimle yayılmıştır.  

    Başka toplumlarda da bağırsağın veya başka bir şeyin içine et doldurularak yapılan yiyecekler vardır. Ancak Türk sucuğu ve kolbasası diğerlerinden farklı bir yiyecektir ve Türklerden Balkanlar, Ortadoğu gibi Türklerin yakın çevrelerine de yayılmıştır.

    Verintiler Sözlüğüne göre sucuk sözcüğünü verdiğimiz diller aşağıdaki gibidir :

    Verintiler Sözlüğüne göre kolbastı sözcüğünü verdiğimiz diller aşağıdaki gibidir :

    Diğer başka dillere de verilmiştir :

    Salam ve Sosis

    Salam ve sosis, sucuk benzeri yiyeceklerdir. Salam, İtalya’dan diğer ülkelere yayılmış özellikle Macar salamı yaygınlık kazanmıştır. Sosis de Almanya’dan yayılmıştır. Ancak salam ve sosis yapımı çok daha eskilere dayanır. Kurutulmuş bağırsak içine etleri tuzlayıp saklama şeklindeki yiyecekler Türk-Moğol gibi belirli bir dönem göçebe yaşayan toplumlarının yiyecekleridir. Ancak bununla ilgili bir kayıt olmadığı için salam ve sosis tarzı ilk yiyeceğin ne zaman diğer ülkelere yayıldığı bilinmemektedir.

    Köfte

    Köfte kıymanın ekmek, soğan gibi katkılarla yuvarlaştırılarak pişirilmesi ile yapılan bir et yemeğidir. Her toplumda köfte çeşitleri vardır. Bu bölümde Türklerin köfte kültürünün etkisinden bahsedeceğiz.

    Türkiye’de köfte kültürü çok gelişmiş ve çevre ülkeleri etkilemiştir. Sadece Türkiye bulunabilecek İnegöl köfte, Akçaabat köftesi, İzmir köfte, Tekirdağ köfte, Tükürük köfte, Yaprak köfte ve buna benzer birçok köfte çeşidimiz vardır. Üç yüze yakın köfte türü vardır [30]

    Çiğ köfte çok eski tarihi olan, Türkiye’ye özgü bir köfte çeşididir. Etin çiğ olması nedeniyle çiğ köfte adını almıştır. Ancak çiğ etin sorunlar çıkarabilmesi nedeniyle etsiz çiğ köfte icat edilmiş ve üretimine başlanmıştır. Bugün elliden fazla ülkeye etsiz çiğ köfte götürülmektedir.

    İçli köfte ise geleneksel bir Ortadoğu yemeğidir. Türkiye içli köftesi farklılıklar gösterir ve bugün yediğimiz içli köfte Türkiye’ye özel bir yemektir.  

    İsveç’in milli yiyeceği olan İsveç köftesi (köttbullar) Osmanlı Türklerinden esinlenilmiştir. İsveç’in resmi twitter hesabından bile duyurulmuştur. Farklı bilim insanlarının da bu görüşü destekler açıklamaları vardır :

    Sweden.se (@swedense) -  28 Nis 2018 Swedish meatballs are actually based on a recipe King Charles XII brought home from Turkey in the early 18th century. Let's stick to the facts! [31]

    Hamburger

    Hamburger adı Almanya’nın Hamburg şehrinden gelmektedir. Hamburger, Almanya’ya gelen Rus veya Tatar Türklerinin yediği Tatar Bifteği adı verilen bir yemekten esinlenilmiştir. [32]  Bir çok farklı kaynak bu bilgiyi teyit etmektedir. [33]  Görüldüğü gibi bugün fast-food dünyasının en yaygın ürünü olan hamburgerde de Türklerin etkisi vardır.

    Kokereç

    Arnavut kökenli bir yiyecek olarak kabul edilir. Onlardan Yunanistan’a oradan da Türkiye’ye geçtiği tahmin edilmektedir. Ancak kokoreçin Türkçeden geldiğini savunan dilciler de vardır [34] . Verintiler sözcüğünde de Bulgarca ve Yunancaya Türkçeden geçtiği belirtilir. Sondaki -aç/-aş benzeri ek nedeniyle (güllaç, sütlaç vb..) Türkçe köken önerilmiş olmalıdır. Ancak şu anda kabul edilen Arnavut kökenli bir yiyecek olmasıdır.

    Kokoreçi bir şişe takıp o şekilde pişirme tarzı Türklerin getirdiği bir yeniliktir. Yunanistan’da kızartma yapılır ve o şekilde yenilir. Bugün Türkiye’de yollarda yatay bir şekilde bir şişe takılı pişirme tarzı Türklere özgüdür.

    Hamur İşi

    Türkler, süt ürünleri, konserve veya farklı türlerde saklanan et ürünleri kadar hamur işinde de dünya mutfağına çok şey katmıştır. Bu bölümde Türklerin hamur işi yiyeceklerinden bahsedilecektir.

    Yufka

    Yufka, Türklerin dünya mutfağına armağan ettiği bir yiyecektir. Yufka, Türkçe kökenli bir sözcüktür ve diğer Türk topluluklarında da aynı ad kullanılmaktadır. Yufka yaratmak için kullanılan oklava sözcüğü de Türkçe kökenli bir sözcüktür. Tüm yufka ile yapılan börek, baklava gibi yiyecekler de Türklerin dünya mutfağına katkısıdır.

    Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre yufka sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Gözleme

    Saçta veya yağda pişirilen yufkadan hazırlanan bir yiyecek olan gözleme Türklerin bir başka ulusal yiyeceğidir. Gözleme sözcüğü közleme yani köz ateşte pişirme (köz-le-me) anlamından türemiş Türkçe bir sözcüktür. [35]  Gözleme, Türk dünyasında yaygınken komşu bazı ülkelere de yayılmıştır. Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre gözleme sözcüğünün geçtiği diller :

    Bazlama

    Sacda pişirilen, kalın yufkadan yapılan bir ekmek olan bazlama yine Türklere özel bir yiyecek türüdür. Bazlama sözcüğü hakkında farklı görüşler vardır. Ancak gözleme, pastırma, dolma, bulama tarzı bir adının olması ve bu yiyeceğin sadece Türk dünyasına özgü bir yiyecek olması sözcüğün Türkçe olma ihtimalini güçlendirmektedir. Tuncer Gülensoy hamurun sac üzerinde çıkardığı ses olan baz, bez sözcüğünden türetiğini savunmuştur. Ayrıca baz- ile başlayan çok sayıda ekmek adının olduğunu belirtmiştir [36] . Ahmet Bican Ercilasun da bazla- eyleminin yağ üzerinde pişen yufkadan çıkan sesten türeyen bir eylem olduğunu ve bazlamanın Türkçe olduğunu belirtmiştir. [37]  İsmet Zeki Eyüboğlu ise bas- eyleminden türediğini düşünmektedir. [38]   Türkçe Verintiler Sözlüğüne göre aşağıdaki dillere bazlama sözcüğü verilmiştir :

    Börek

    Yufkaların aralarına çeşitli malzemelerin koyularak pişirilmesi şeklinde yapılan börekler Türklere özgü bir yemektir. Börek sözcüğünün Farsçadan geçtiğini belirten kaynaklar vardır ancak bu yanlıştır. Yufka ve yufkayı kat kat kullanıp börek yapma geleneği Türklerde olan bir gelenektir. Bu nedenle Türklerden diğer dillere geçmiştir. N. A. Baskakov’a göre bör-, bür- (örtmek, bürümek, sarmak) fiilinden türemiştir. -ak/ek eki ilave edilince de herhangi bir şeyle örtülmüş manası kazanır. [39]  Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü kitabında da börek Türkçe bükerek sözcüğünden getirir ve Farsçaya Türkçeden geçtiğini belirtir. [40]  Benzer şekilde T. Gülensoy’ın etimoloji sözlüğünde de bür- sarmak, burmak sözcüğünden geldiğini belirtilir. Türkçeden Farsçaya geçtiğini yazar [41]  Türkçe Verintiler sözlüğüne göre börek sözcüğünü verdiğimiz diller :

    Kıymalı, peynirli, ıspanaklı börek, çiğ börek, su böreği, kol böreği, talaş böreği, kürt böreği gibi çok sayıda börek çeşidimiz vardır.

    Çörek

    Hamurdan yapılan tuzlu veya tatlı küçük hamur işleri olan çörek de Türklerin önemli yiyeceklerinden biridir.

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1