Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e
Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e
Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e
Ebook174 pages1 hour

Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Çiğdem’im, Sevgilim, Yârim, Cananım...
Benim sol yanağımdaki tebessümüm... İlk alındığım gece seni ve Orhan’ımı bırakıp giderken içimden parçalar koptu. Biran bırakıp gidemem ya da dayanamam diye çok bakamadım. Başıma gelen olaydan dolayı bir an bile üzülmedim çünkü suçsuzdum. Senin ağlayarak bana sarılman ve Orhan’ımın “Baba nereye gidiyorsun” demesi bir an Hz. İbrahim’in Hacer annemizi ve oğlu İsmail’i Rabbinden gelen emirle çölde bırakıp arkasına bakmadan yürümesi gibi geldi bana. Hz.. İbrahim arkasını dönüp bakmamıştı, sadece sizi Allah'a emanet ediyorum demişti. Bende o tablo karşısında “Ya Rabbi Hz. İbrahim'e verdiğin dayanma gücünü bana ver.” diye dua ettim.

LanguageTürkçe
Release dateJul 17, 2021
ISBN9781005491918
Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e

Related to Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e

Related ebooks

Reviews for Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Medrese-i Yusufiye'den Mevsimim'e - M. Ali Güneş

    İLK MEKTUP

    25 Eylül 2019

    Candan Canana…

    Çiğdem’im, Sevgilim, Yârim, Cananım…

    Benim sol yanağımdaki tebessümüm… İlk alındığım gece seni ve Orhan’ımı bırakıp giderken içimden parçalar koptu. Biran bırakıp gidemem ya da dayanamam diye çok bakamadım. Başıma gelen olaydan dolayı bir an bile üzülmedim çünkü suçsuzdum. Senin ağlayarak bana sarılman ve Orhan’ımın Baba nereye gidiyorsun demesi bir an Hz. İbrahim’in Hacer annemizi ve oğlu İsmail’i Rabbinden gelen emirle çölde bırakıp arkasına bakmadan yürümesi gibi geldi bana. Hz.. İbrahim arkasını dönüp bakmamıştı, sadece sizi Allah'a emanet ediyorum demişti. Bende o tablo karşısında Ya Rabbi Hz. İbrahim'e verdiğin dayanma gücünü bana ver. diye dua ettim.

    Nasıl hastaneye götürüldüm, Nasıl nezarete konuldum hiç hatırlamıyorum. Nezarette kalanlardan birinin geçmiş olsun demesiyle kendime geldim. Biraz muhabbetten sonra battaniyeye uzanıp yatmaya çalıştım. Bir an dalmış olmalıyım ki Çiğdemim deyip kolumu sol tarafa uzattım. Demir parmaklıkları görünce hüzün, tasa bir an üzerime çökse de suçsuz olmanın getirdiği gururla tekrardan uyudum.

    Günler günleri kovaladı. Orhan’ımı ve hayatımın neşe kaynağı Çiğdem’imi uzun süre görememenin verdiği üzüntü ile ara ara uzaklara dalıp sizinle geçirdiğim hatıraları bir film serisi gibi saatlerce düşündüğüm oluyordu. Kimi zaman gülüyor kimi zaman kahkaha atacak mutlu anıları hatırlıyordum.

    Mahkeme günü seni adliyenin önünde görünce, bir de sesini duyunca; hüznüm tebessüme, gönlüm huzura erdi.

    Orhan’ımı okula gönder, arada dinlenmiş olursun. Çalışmayı düşünüyorsan şu anlık bekle acele etme. Orhan’ımın baba boşluğunu doldurması için yanında baba rolünü bir nebze idare edecek birileri olsun. Bazen gidip sizinkilerde kal. Bazen gidip bizimkilerde kal. Kalamam deme artık onlar sana, sen onlara emanetsin Annemler gelince onlar da gelip bizde kalırlar. Buradaki arkadaşlara Orhan’ı anlatım. Bir de Esma’nın babası anlatınca ara ara Orhan’dan muhabbet edip gülüyoruz. Rabbim nazarlardan korusun.

    Ne yapalım haksız bir şekilde hapse giren ilk kişi ben değilim son da olmayacağım. İnandığım tek bir şey var. Adil-i mutlak olan Allah adaleti sağlayacaktır. Bu başıma gelen tutukluluktan dolayı üzülmüyorum. İnanıyorum ki Allah bu musibetle daha büyük bir musibeti önledi. BUDA GEÇER YAHU diyorum.

    Tek düşüncem sizsiniz. Size bol bol dua ediyorum.

    Benim ela gözlüm. Nur yüzlüm. Allah senden ebeden razı olsun hep yanımda oldun. Oğluma Orhan’ıma hep güzellikleri anlat.

    Mahkeme ne olacak? Ne kadar ceza olacak? Ne zaman başlayacak? Ne zaman bitecek? gibi düşüncelere dalma. Benim ailem, sizinkiler ve arkadaşların bu konuda sana sorup seni üzebilirler, hiç kafana takma. Kaderimizde ne yazılıyorsa o olacak ceza yersek yiyeceğiz. Ne yapalım, kaderimizde var diyeceğiz. Şimdiden düşünüp üzülme…

    Seni çok seven, gözlerini kapatınca hayalleri ile mutlu olan kocan… Seni çok ama çok seven yârin…

    İlk mektubumun içinde yazacak çok mesele vardı. Toparlayamayıp acemice yazmış olabilirim. İnşallah daha iyisini yazarım…

    SENİ ÇOK SEVİYORUM…

    2. MEKTUP

    28 Eylül 2019, sabah 05:44

    Sevgilim, yârim, ay yüzlüm, sol yanağımın tebessümü...

    Çiğdem’im sabah kalkıyorum akşam yatıyorum hep aklımdasınız sesin sürekli kulağımda inliyor.

    Bu sabah farklı bir hürriyet içindeydim bir an aklıma sabah namazlarına kalktığımız vakitler geldi. Orhan'ımın ağladığı senin koşa koşa Abdest aldığın benim Orhan'ı sakinleştirmeye çalıştığım aklıma ve gönlüme düştü. Orhan'ıma sarılıp Söyle bakalım deyip uykusunda konuşturup güldüğümüz aklıma geldi. Babamı çok seviyorum cümlesi düştü aklıma, yüreğime de hüzün.

    Benim güzel aşkım, sevgilim, hayat arkadaşım. Yüreğimize hüzün de düşse, gözlerimiz buğulansa da bu geçici ayrılık Rabbimin izniyle geçecek bu ve bugünlerimizin, elemlerinin yerini lezzet alacak inşallah.

    *

    29 Eylül 2019, 01:00

    Ayaktayım seninle konuşmak istedim. Elime kâğıt kalem alıp duygularımı sana anlatıyor gibi yazıyorum.

    Çiğdem’im benim ay yüzlüm. Seni çok seviyorum. Allah senden razı olsun. Burada herkesin bir derdi var herkes derdini seviyor. Sadece ellerinden bir şey gelmiyor diye üzülüyorlar. Dertlerini dert ve derman sahibi olan Allah’a havale edip dua ediyorlar.

    Bir saat boyunca bir arkadaşla muhabbet ettik. Annesiyle eşiyle ilgili konuştuk. Bazen arada kaldığından bahsetti. Bazen kafasına takıyor. Onunla konuşuyorum birbirimizi dinleyip motive etmeye çalışıyoruz. Ben de kendi ailemden, senden bahsettim. Gıybetini ediyorum sanma ama örnekler veriyorum. Sen de bil diye sana yazdım.

    Bir gerçek var ki burada herkeste değişmeyen bir gerçek; herkes kendi eşinden bahsederken yanlarında olmalarından, kendilerine destek olmalarından ve büyük bir fedakârlık göstermelerinden dolayı çok sevdiklerini söylüyorlar.

    Beni daha ilk günden beri yanımda olduğundan dolayı, beni hep desteklediğinden dolayı senin için ne kadar dua etsem az olur. Rabbim senden ebeden razı olsun. Yoldaşların Hz. Ayşe ve Hz. Hacer annelerimiz olsun. Seni çok seviyorum.

    *

    6 Ekim 2019, 01:00

    Üzerimde hüzün ve sevinç bir arada. Bir yandan elini tutacağım sana sarılacağım, Orhan’ımı öpeceğim diye sevinçliyim. Bir yandan kısacık zaman diliminin saniyelere dönüşmesi hüznündeyim. Rabbime şükürler olsun. Bunu da bize nasip etti.

    Rüya gibi geçen 30 dakika. Kış mevsiminde yüzünü gösteren bir güneş gibi. Ne konuştuk! Ne anlattınız! Hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece elime bakıyorum. Elini tuttuğunu hatırlıyorum. Orhan’ımın beni öpüşünü hatırlıyorum. Benim Orhan’ımın kokusunu içime çeke çeke öptüğümü hatırlıyorum. Yutkuna yutkuna sana sarılışımı hatırlıyorum. Gözyaşlarını hatırlıyorum. Omzuma başını yaslayışını hatırlıyorum. Üçümüzün birbirine sarılışını hatırlıyor ve yutkuna yutkuna bir sağa bir sola dönüp, yatmaya çalışıyorum.

    Saat 01:15…

    Yüreğimde sen ve Orhan’ım bu saatte ayrı bir özlem… Sizi çok özledim.

    Evet, özledim, çok özledim. Ama kavuşamayacağımız için değil. Ömrümüzden çalınan bu ay içinde sizi çok özledim. Hz. Hacer annemizi Hz. İbrahim’e kavuşturan Rabbim, bizi de birbirimize kavuşturacağına canı gönülden inanıyorum. Hatta yanlış kelam da olmasın, Rabbim bir hikmetle ayrı düşürdüğü şu bir ay için bizlere birbirimize sevgiyle sarıldığımız, elemlerimizi unuttuğumuz aylar lütfetsin… Âmin…

    Bugüne kadar Rabbim bizi hiç terk etmedi. Bugün de inanıyorum ki bizi terk etmeyecek. Biz, bize düşeni yapalım, sabredelim. Bakalım, Mevlam neyler neylerse güzel eyler.

    Sevgilim, ay yüzlüm…

    Genç yaşında birden fazla dert omzuna yüklenen güzel karım… Derdi veren de Rabbim, dermanı verecek de Rabbim. Rabbimin inayeti bize yetişecek. Senin inciler kadar güzel olan gözyaşlarına vereceği lütuflarla, sevinç çığlıklarına dönüştürecek. Rabbim neylerse güzel eyler. Sen sağlığına dikkat et. Akıl, ruh, beden sağlığına... Bu dünyada da her şey geçiyor zamanla, yeter ki sağlığımızı koruyalım.

    Anlat sevgilim bana sizden bahset. Orhan’ımdan bahset. Kendinden bahset. Her şeyden bahset. Sonbaharın güzelliklerinden bahset… Yeter ki her şeyi benle paylaş… İçine atıp sağlığını bozma.

    Seni her geçen gün bir önceki günden daha çok seven giderek katlanan bir sevgiyle seven kocan…

    Senin için kendi gayretlerimle yaptığım bilekliği yolluyorum. Acizane bir hediye.

    Gece sessiz; karşımda duvar

    Belli taşıyor sırtında bir dert yığını,

    Dili olsa anlatsa bir yığın derdi

    Bugün hüzün bugün olsa da ayrılık;

    Karanlığın ömrü şafak ağarıncaya dek.

    *

    Çaresi sen olan bir derde kapıldım

    İlacım sevincindir dermanım sensin

    Günlerin zemheri kışına kapıldım

    Doğan güneşle ışığım sensin

    Ey yar ben senle bu hayata katıldım

    Mavim sen, sarım sen, her rengim sensin

    Mektupta bahsi geçen bileklik

    3. MEKTUP

    18 Ekim 2019

    Duygularımın bir anda dolup taştığı an HASRETLE YAZILMIŞTIR.

    Çiğdem’im, benim gül kokulum karanlık gecemi aydınlatan ay yüzlüm.

    Seni düşündüğüm zaman huzurla dolduğum için, mektup kâğıdı için huzurun rengi olan maviyi seçtim.

    18 Ekim saat 14:00…

    Yatağımda uzanmış mektup okuyorum. Koğuşta bir sessizlik, dün tahliye ettiğimiz arkadaşımızın gitmesine seviniyoruz, bir yandan da kalmışlığımıza üzülüyoruz. İnsan iki duyguyu da bir anda yaşarmış meğer, onu da öğrendik.

    Çiğdem’im… Evet bir ay oldu. Bir ay, bir yıl gibi oldu. Her anı özlemle geçen, gözlerimde gözlerini gördüğüm, burnumda kokunu hissetmeye çalıştığım, yüzündeki tebessüme hasret tam bir ay. Geceleri soluma bakıp tebessüm ettiğim, gecenin karanlığında yalnızlığın ta kendisinde gökyüzüne bakıp ortak gökyüzünü paylaştığımızı düşündüğüm tam bir ay.

    Masumların birkaç yıldır çektiklerini düşünüp her gün kendime özle, hasret duy ama üzülmek bize düşmez diyeli tam bir ay oldu.

    Çektiğimiz elemlerin sona ereceğini, karanlığın aydınlığa dönüşeceğini, kışın ardından baharın geleceğini, bize yapılan zulümlerin yerine

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1