Lahz'an: Bir Başka İklim
()
About this ebook
Yazar der ki:
Bizler, beden ülkesinin düşünce ikliminde evrensel alemden gelen rüzgarı soluma provalarını iç alemimizde gerçekleştirmek ve dünya hayatımızın finalinde soluduğumuz sonsuzluğun startı için hazırlık halindeyiz.
Hepimiz, tüm benliğimizle içinde koşuşturduğumuz zamanın ta kendisine, kendimizi bırakmışlığın sarhoşluğu içinde nefesiyle hayat bulduğumuz evrensel bir iklimin büyüttüğü çocuklarız. Büyüdük ve bu nefesin kaynağına doğru seyir halindeyiz.
Hiçbir şey bitmek için var olmamıştır. Evrensel dokuda bir ilmek gibidir bitmiş gördüğümüz her şey!
Sosyolojik yorgunluğun psikolojimize yüklediği ağırlık zihnimizi de zamanla yorar. Zihin sathımız, mücerret bir saha olarak tahsis edilmiş olarak bize ikram edilmiş ikinci evrendir adeta.
Evren, bütün mürettebatıyla var oluşumuza dürülmüş öz kendimiz olan bizim, sonsuz enerjinin içinden geçişine mihmandarlık yaparak, diğer taraftan da varlığımızın içinden geçen sonsuz akımdan haberdar olup, nasiplenmemize menfezler açar.
Bir var oluşa aktarılarak yok oluşu gerçekleştirilecek olan bir gezegenin, halife kılınan insanına elbette içinden geçen sonsuz bir akım yüklü olmalı ki insan oradan sonsuz aleme geçiş yapabilsin!
Sonsuzluğun geçmişi, bugünü ve yarını olmaz! Orada ‘an’ vardır. İçine dünyayı da alan ’an’ dünyada varlıklar aleminde rakamlaşır. Yirmi dört saatlik zaman kavramı, ömür süresinin kaydı için işe yarasa da insanın birincil varlığına hitap etmez. O sadece insanın beden varlığına bir şahittir.
Bu eseri okurken, İçinizden geçen evrene doğru gerçekleştireceğiniz seyahatinizde çayınızı kahvenizi hazır tutmayı unutmayın. Okurken düşünecek düşünürken de dinleneceksiniz.
Related to Lahz'an
Related ebooks
Cennetin Son Yolcusu Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSuyla Gelen Şifa Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBir Adı Olmalı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYük Arayış Aldanış Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsVenüs Gezegeninde İsyan Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGörünmeyen Kadınlar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSavrulmanın Böylesi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDört Köşeli Günler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYildizlardan Gelen Mıras Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYüzelli Yaşındaki Adam: Roman Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGüncelle Kendini Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTürkiye’yi Keşfederek Sınırlarımı Aşarken Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHasat Günleri Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYansımalar ve Gölgeler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİsa ve Esseniler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAidiyet Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİki Virgül Arasında Rating: 2 out of 5 stars2/5Paradoksal Ritüeller: [Aforizmatik Deneme] Rating: 5 out of 5 stars5/5Camdaki Kız Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsOrhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Oğulları Romanında Anlam Arayışı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHayatın Yönü Rating: 5 out of 5 stars5/5Zamanın Elinden Tutmak Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYola Düştük Geceden Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsLivaneli'nin Penceresinden Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDillerde Nağme Adın 2 (Yazılar) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKEHKEŞAN: İnsan bir sanattir 1 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYansımalar Rating: 5 out of 5 stars5/5Haydi Yeniden Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGüzel İnsanlar 1 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHicretten Hikmete Rating: 5 out of 5 stars5/5
Related categories
Reviews for Lahz'an
0 ratings0 reviews
Book preview
Lahz'an - Mümine Özbildirici Sarı
LAHZ’AN
Bir Başka İklim
Mümine Özbildirici Sarı
Kitap adı: LAHZ’AN Bir Başka İklim
Yazar adı: Mümine Özbildirici Sarı
Sayfa Düzeni ve Grafik Tasarım: E-Kitap PROJESİ
Editorial & Kapak Tasarım: © Yazar
Kapak Resmi: "Bir Başka İklime Yolculuk (Perspektif Resim)"
Yayıncı (Publisher): E-KİTAP PROJESİ,
www.ekitaprojesi.com, 2019
Yayıncı Sertifika No: 45502
İstanbul, Kasım / 2019
ISBN: 978-1-79474-432-5
eISBN: 978-605-7748-36-2
İLETİŞİM:
E-posta: mumineozbildiricisari@hotmail.com
Cevap ve yorumlarınız için:
{For reply and your comments}
www.ekitaprojesi.com/books/lahz-an-bir-baska-iklim
www.facebook.com/EKitapProjesi
© Copyright, Mümine Özbildirici Sarı, 2019
İÇİNDEKİLER
ÖN(EMLİ) SÖZ
‘İTHAF’ KİMLERE GELSİN?
UZUN BİR ARADAN SONRA
GEÇMİŞİN RAFLARINDA
LAHZ’AN’A DAİR
LAHZ’AN’DA SONSUZ AKIM
ÖMÜR DİLİNDEN
EVRENİN BEDENİMİZDEKİ ŞİFRESİ
MEKANSIZ ZAMANA GİRİŞ
PEKİ SONRA?
SONSUZ AKIMDA RUHUN SEYAHATİ
LAHZ’AN’DA AKREP VE YELKOVANIN DANSI
BİRİNCİL KİMLİĞİMİZ
LAHZ’AN’DA UYKU- RÜYA İLİŞKİSİ
SONSUZ ENERJİ GÖKLERDEKİ TERAPİ
SONSUZ SIRDAŞ
BAŞKA BİR ŞEY VAR!
LAHZ’AN’DA KALİTELİ YALNIZLIK
GENİŞLEYEN EVRENDE 2. EL DÜNYA
DERİN ZAMANDA SAKLANAN KAYIPLARIMIZ
ÖMÜR YÜRÜYÜŞÜNDE SINANMA
LAHZ’AN’DA SESSİZ VEDA YÜRÜYÜŞÜ
GERÇEK VAR OLUŞ YAŞI
LAHZ’AN’DA HİPERAKTİF VAKİT
VARLIĞIN SONSUZLUK İLİŞKİSİ: ORGANİK UYKU
SONSUZ AKIMDA KARANLIĞIN TARİFİ
SONSUZ ENERJİYE AÇILAN TOKMAĞI KIRIK KAPILAR
BAMBAŞKA BİZ
HAYATI BİRİNCİL KİŞİLİĞE UYGUN YAŞAMAK
BİTMEDİ DAHA
YAZAR HAKKINDA
YAZARIN DİĞER KİTAPLARI
LAHZ ‘A N
‘Bir başka iklim’
İÇİMİZDEKİ SONSUZ AKIM
(Bir garip seyahat)
(Beleş evren turu)
Hava kapalı olabilir, gökler daima açıktır
‘Tabiatın son sınırında, sonsuz enerjinin ilk basamağında mantık kendini iptal eder.’
‘Teneffüs ettiğimiz havanın başlangıç noktası neresi diye peşine düşülse, soluğu evrendeki sonsuz enerjide alırız.’
‘’Gökyüzü, insanoğluna verilmiş sonsuz terapi cenneti adeta. Pigmentlerimiz, sonsuz akımı aydınlıkta ve karanlıkta bize servis yapacağı, gökyüzü gerdanındaki tüm mücevherleri bize taşıyacağı donatılarla tasarlanmış huzur abideleri. Gökler bize özel sınırsız meydan. Göklerden gözlerimize oradan da gönlümüze akış yapan tüm deneyler denenmeye değer.’’
‘’Sosyolojik yorgunluğun psikolojimize yüklediği ağırlık zihnimizi de zamanla yorar. Zihin sathımız bize mücerret bir saha olarak tahsis edilmiş olarak bize ikram edilmiş ikinci evrendir adeta. Zihnimiz ile evren arasında geçiş düşünce ile gerçekleşirken saydam bir tabaka bu geçişin kapısını oluşturmaktadır. Düşüncemiz ruhumuzu, dil ise bedenimizi temsil eder. Bir dakikada sınırsız düşünce hızı ile gezerken, düşündüklerimizi cümleye döktüğümüzde bir saniyelik düşünce saatler sürebilir. Denemesi serbest. ‘’
Yoksa evren, insanların nefeslerinin sedalarının ahenginde bir ritimle sonsuzluğa yelken açan içi yüklü bir zaman gemisi miydi yoksa…
ÖN(EMLİ) SÖZ
Gözlerimizin ortasındaki kara boşluktan kalbimizin süveydasına kadar oradan da evrenin kara deliğine doğru uzayıp giden bir yola kendimle beraber çıkmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bu yolda, yoldan geçenler de yola koyularda da farkında veya değil aslında gerçek varlıklarıyla seyir halindeler.
Hepimiz, tüm benliğimizle içinde koşuşturduğumuz zamanın ta kendisine, kendimizi bırakmışlığın sarhoşluğu içinde nefesiyle hayat bulduğumuz evrensel bir iklimin büyüttüğü çocuklarız. Büyüdük ve bu nefesin kaynağına doğru seyir halindeyiz. Baş döndürücü bir varlık silsilesine sahip bu dünya belirli bir süreden sonra bu sürecin uzanıp gittiği gizemli mekan olarak bizi bağrında bekletirken, biz gerçek kendimizle bekleme yapmadan sonsuzun sınırsız sathında O’na doğru çoktan seyre çıkmış olacağız. Gizeminde kaybolduğumuz zamanın keyfini yaşarken, gerçek kendimize vücut olan bedenimiz toprağın bağrında büyük buluşmaya gün sayacaktır.
İçinde bulunduğum sonsuz zaman beni büyütürken, kendisini önüme seren evrenin üzerinde sınırsız düşünebilmemin tadını çıkarıyorum.
Kalbimizle evren arasındaki bu sonsuz yolculuğun aracısı taşıyıcısı olan gözlerimizdeki bu kara boşluk, sonsuz varlığın üzerinde düşünme ile gerçekleşecek bir seyirle varoluşa tarifsiz bir huzur katacaktır. Bu huzur, inanç noktasında evrenin sahibini gözlerle temaşa edip gönülden onaylamayı, gönülden de sonsuzluğa açılmayı beraberinde getirecektir. Güneşe bakarken kamaşan gözlere inat, gözlerin kara boşluğundan gönül, evrenin karanlığındaki nura doğru çoktan yelken açmasını öğrenmiştir bile…
Bu seyir insanın kendisinin farkına varmasına sebep olurken, bu seyirden mahrum kalan insan hep bir onsuzluk öyküsü yaşar. Onsuzluk diye hüznünü yaşadığı aslında kendisinin farkına varamayışıdır. İnsanın varlığındaki gizemden habersizliği yüzünden evrenin esrarından mahrum olması da büyük bir kayıptır.
Önceliği kendisi olmayıp başkasına öncelik verenler onlarsız kaldığında derin yara alırlar. Önceliği kendisi olan insanın onsuzluk hikayesi olmaz.
İnsanlar onsuzluk, bensizlik, sensizlik derken yokluğa yol alan derin bir içsellik ile her gün insan kendisini üzüp durmaktadır. Hayat, kendimiz olmadan başkasını yüklenmemizi yanımıza bırakmaz. Kendisini taşıyamayan başkasını nasıl taşısın! Bu yüzden ilahi sınanmaların vahiy dengesinde ‘İnsana taşıyamayacağı yüklenmemiştir’ vardır. İnsan yükünü artırdığı zaman altında kalır. Hayat, bize sunulan tüm olanakları erkanına uygun kullanırsak daha az pişman olacağımız bir geçit olabilir. Deneme yanılma yoluyla değil bilgi ile tecrübe edilmesi, geçmişin hikayelerine kulak vermeleri, ayrı insanların aynı kaderi noktada tekerrür eden hadiselerin muhtemelen yaşanması durumunda atılacak adımların öğrenilmesinin tavsiye edilmesi de bu yüzden. Bilgi ile çevrilen ömür sayfalarımızda ‘Olaylara hiç bu yönden bakmamıştım’ analizleri eşlik ederek bakmaya başladıysak gerçek anlamıyla görmeye başlamış oluruz. Hem de hiç bakmadığımız kadar görmek… Bakarak yaşadığımız hayatı görerek anlamak, tecrübeye giden yolun da en önemli kurallarındandır. Bu, aynı zamanda bakmak ve görmek arasında bulunan ince ayrıntının neticesini fark etmek anlamına da gelmektedir. Gözlemleyerek tecrübe etmek geçmiş hatıralarımıza güzel anlar biriktirmemize de sebep olur.
Herkesin aynı havayı teneffüs edip ayrı hayatı yaşadığı bu dünyada, yaşama şekli gibi rüyalarda uykularda hep birbirine benzer gerçekleşirken, benzer rüyalardan farklı tabirlerle mutluluk hayali kuran insan, gerçeğe çıkmayan rüyanın bile hüznünü taşıyor.
‘Oysa hüzün, insanoğlunun kısa tutmayı bilmediği en uzun şarkılar arasında hayatını alt üst ederken, herkes için bağlandıklarını kaybetmesi ile elden çıkması sonucu varlığını hissettiren hüzün sıradaki adayına ulaşmak için çoktan yola koyulmuştur bile.‘
Biz, geri gelmeyecek kayıplarımızın bıraktığı izin elimizdekini yok etmesine izin veremeyiz. Gerçek anlamda bu dünyada hiç kimse hiçbir şeyini kaybetmez! Daha güzel bir hayat için elimizden alınır ve saklanır…
Garip insan işte! Ruh dünyasına göre yaşadığı dış dünyasının içini yansıtmasıyla kimliğini okunabilir kılıyor insan. Kimi sevdiklerinin ardından onlarsız yapamamanın hüznüyle bir ömür çürütürken, kimisi de kendisinden olmamak için evreni kendisine amade kılmanın bencilliğinde kaybolur gider. Yaşanan dünyanın gönülde biriktirdiği duygusal kesitler eylem planında da insanın ayağına dolanabiliyor.
‘Gerçek sahibini bulma yolculuğunda insan, sayısız misafirleri gönlünde ev sahibi gibi ağırlarken, kendimizin dahi olmayan biz, hiçbir faniye ait olmayan gönül meskenimizde bulunan kalabalıklar yüzünden boş ve zararlı meşguliyetler yaşarız.’
Fuzuli kalabalıklar ile gönlünde yorgunluk yaşayan insan, gönlünün gerçek sahibinden uzaklığı ile iç gurbetinin esintilerinde değerlerini güzelliklerini gönül tezgahında kaybedip biter.
‘İTHAF’ KİMLERE GELSİN?
İthaf bir değer özetidir. Eserlerde uygulaması şık olan bu değer hatırlatması, çalışmamda kahramanlarıyla kayda geçsin istedim. Söz uçar yazı kalır
derler. Ancak bizde söz uçmuyor, depolanıp derin zamanda saklanır. Sözlerimiz sözlü olarak sonsuz akımda saklanadursun, ben yine de yazılı olarak burada kayda geçeyim.
Bu çalışmamı yayımlanmış üç kitap çalışması bulunan ve dördüncü kitabının basım aşamasında iken kalp krizi geçirerek rabbimize irtihal eden muhterem babama, çok değerli emaneti anneme, dareyn yoldaşım değerli eşime ve evrensel gezintideki ruhlarını varlığımda varlık bulmalarıyla ağırladığım harika hazinelerim, kökleri dünyada meyveleri cennette ahiret sermayelerim olan çocuklarım Mehruba’m ve Abdullah Agah’ıma ithaf