Paradoksal Ritüeller: [Aforizmatik Deneme]
5/5
()
About this ebook
Gelişmişliğin çıkarsamalarında ilk akla gelen ölçüt, medenî olarak ilerleme kaydettiğini iddiâ eden, dışavurumcu insanlar topluluğunun bencil yapılaşmasından geçmektedir. Araştırmalar sonucunda elde edilebilen, görsel, işitsel, yazılı, arşiv v.b tüm veriler doğrultusunda aydınlatılmış gerçekler dünyâsi mevcuttur. Asalak olarak hayata tutunmaya çalışan, öz bireyci katmanların en altına indirgenmiş insan sayılan varlıkların, niteliksel özelliklerle çağa tutunması imkânsizdir.
"En çok ben kazanayım." söyleminden yola çıkarak, rahatlık ve konforun adresinde buluşan simbiyoz yaşantıların; çağdışı kalmış, kendi düşüncesi hâricindekileri yok sayan, çok katmanlı yüzeysel dünyâsında gezinmenin verdiği ferahlık, birçok insanı cezbederek, şekilsiz yaşantı portrelerini bilfiil oluşturmuştur.
Düşünceleri ve mevcûdiyeti çimento ile kaplanan nesillerin, zenginlik saltanatına ayak bağı olmasından korkan erkin, katmerli yaptırımları bulunmaktadır. Dışsız kalmış medeniyetin, çıkarsamalarla dolu çıkarcı dünyâsında, kendine en ufak bir yer edinimini başarı sayan birey, yaşantı dünyâsinin gerçek yüzeyine ulaştığı için mutlu olmalı mıdır?
Görülen ve gösterilen, verilen, yaptırılan tüm edimlerin ve edinimlerin, doğrultusunda, bireyin çıkarcı sistem adamları ile yaptığı yolculuğa dikkat etmesi gerekir. Ritüel hâline gelmiş, paradoksal döngüde her dâim başladığı yerden farklı bir sona ulaşması gereken yolculuğu yapan bireyin de, beklentisi bu olan macerâsında, üzüntü ve yenilgi verici sonucun, aynı şekilde ikinci, üçüncü defa gerçekleşmesi ve çoğu insanın, bunun farkındalığında olmayışının verdiği bocalamayla geçen ömrünün câresizliğinde çırpınması ve boğulması an meselesidir.
Yaptırımlar yaptırımları, bilgisizlik ve câhillik yeni oluşumları tetikleyecektir. Önemli olan her insanın aslında bir paradoks denkleminde, paradoks yolunda olduğunu bilmesi ve başladığı noktaya geldiğinde, nasıl bir düzenin içerisinde ritüel yaptığının farkında olması gerekmektedir. Nazîre davranışları, sistem içerisinde en azından denemek, aynı düşüncede bulunan insanları bir araya getirmek şarttır.
Ulusal bilincin her dâim uyanık tutulması, paradokslarla savaşın en mükemmel örneklerinden birini oluşturacaktır. İnsanın kat ettiği yol da, bu sâyede dünden kopuşun değil, yarının güvence altına alınmasını tetikleyecektir. Yarını güvence altına alınan bireyler de; kof, mesnetsiz, yalan ve riyâkarlığa dayalı sistemleri çökertme ve kendi hastalıklı sistemlerini dayatmaya çalışan çoğunluğun, katmerli ezici üstünlüğü altında direniş göstermenin, mutlak gayreti içerisinde olacaktır.
İnsanın yahut insanlığın bu eylemi gerçekleştirmeye çalışmasını, en azından denemesini diliyorum.
NÂİM ONUR TEZMEN, 2013
MUSTAFA VE AYŞE
Mustafa’ya göre; canlıların, kompleks yaşam süreci içerisinde, kabullenebilir davranış grafiğini topluma uydurmak ve o uyumu devam ettirme görevi, bireysel sorumluluk gerektirmekteydi. Toplum içerisindeki statüsünü belirleyen birtakım rolleri üstlenen bireyin, davranış biliminde gireceği rollerin karmaşasına kapılmadan, gerekli ve ölçülü davranış, sosyal bilim doğruluğu veyâ bu doğruluğa en yakın olmayı gerektiren tüm birleşimler; bireyin özünü, karakterini ve bilişsel zekâsini oluşturmaktaydı. En azından Mustafa'nın düşünceleri ışığında, aklını yorduğu; bilgi, kültür, gelenek ve görenek birikimi ile açıklaması buydu.
Varoluşunun aksine, aynı yönde kürek çekmesine bağlı olan yaşamsal uzamda, kendi doğruluk payını oluşturması ve bu payı, çevresindeki insanlara sunması, ona zevkli bir husû veriyordu. Mustafa’ya göre bilgelik, kazanılan tecrübelerle birlikte, birikimlerin, paralel veyâ aynı düzlem içerisinde hareket ettirebilmenin yoluydu. Bundan çıkaracak ders de, birine bir doğruyu empoze etmeden, iknâ kâbiliyetini, kişinin benzer birleşimlerinde ivme kazanan araçlar gibi hazırlamak ve varışa ondan önce varara
Related to Paradoksal Ritüeller
Related ebooks
Evrim Rehberim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsMetafizik İstihbarat Rating: 4 out of 5 stars4/5Son Kehanet: (2. Kitap) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYedi Açıdan Namaz Rating: 5 out of 5 stars5/5Bilinç ve Zaman Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDünyamıza Bakış Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTürler ve Cinsler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsEskilerin Masalları: Esatir-ul Evvelin Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsFelsefe Şiirleri: Şiir Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİsa ve Esseniler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYansımalar Rating: 5 out of 5 stars5/5Cinnet Rating: 5 out of 5 stars5/5Son Kehanet: (1. Kitap) Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBütünsel Bakışla Canlılık-I: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi" Rating: 5 out of 5 stars5/5Düşünceler Senfonisi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsTanrı'nın Işıkları: Çöl'de Başlayan Hikaye Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsMedusa'nın Sırrı: “Cehennem’e Açılan Kapıya Hazır mısınız!” Rating: 5 out of 5 stars5/5Yörünge Denge Teorisi “Evrensel Çözüm Reçetesi” Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAşk-ı Mesnevi: Sonsuz Aşk Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSevginin Yüzüdür Yeryüzü: Rehber Kitap Rating: 5 out of 5 stars5/5Bütünsel Bakışla Canlılık-II: "Madde ve Enerji, Beden ve Ruh İlişkisi" Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHerkes İçin Eğitim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsParis'deki Heval: Bir sizmanin anatomisi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYüzelli Yaşındaki Adam: Roman Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSözler, Yazılar, Sorular Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsZamanda Yolculuk: Geçmişe Yapılan Bir Yolculuğa Hazır Mısınız? Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsVenüs Gezegeninde İsyan Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGüzel İnsanlar 2 Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYildizlardan Gelen Mıras Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsAğır Kitap Rating: 4 out of 5 stars4/5
Reviews for Paradoksal Ritüeller
1 rating0 reviews
Book preview
Paradoksal Ritüeller - Naim Onur Tezmen
Paradoksal Ritüeller
[Aforizmatik Deneme]
NÂİM ONUR TEZMEN
Yazarı (Author): Naim Onur Tezmen [1978-?]
Sayfa Düzeni, Kapak ve Grafik Tasarım: (e-Kitap Projesi)
Yayıncı: E-KİTAP PROJESİ, (Murat Ukray)
Editör: Murat Ukray (Yazar & Editör & Yayıncı)
E-Baskı ve yayına hazırlama (Publisher): ekitaprojesi.com
Yayıncı Sertifika No: 32712
İstanbul, Mayıs / 2018
ISBN: 978-171-91726-3-9
e-ISBN: 978-605-68492-1-3
İletişim ve İsteme Adresi:
www.ekitaprojesi.com/books/paradoksal-ritueller
© Copyright: Bu e-çalışmanın tüm yayın hakları e-kitap projesine aittir. Tanıtım alıntıları dışında izinsiz çoğaltılması yasalarımıza göre suç sayılmaktadır. Böyle bir harekete kalkışmak yerine, bize sorarsanız uygar ve paylaşımcı dünya adına seviniriz..
İçindekiler
ÖNSÖZ
BÖLÜM I
MUSTAFA VE AYŞE
BÖLÜM II
KURTARICI
BÖLÜM III
İKİRCİKLENME
BÖLÜM IV
RÛHİ ATAŞE
BÖLÜM V
KORKULUK
BÖLÜM VI
KOBAY VE KÖSTEBEK
BÖLÜM VII
NEDENSELLİK
BÖLÜM VIII
ÇIKARSAMALAR
BÖLÜM IX
ORTAK ANLAYIŞ
BÖLÜM X
CESÂRET
BÖLÜM XI
PARADOKSAL RİTÜELLER
BÖLÜM XII
ANKA KUŞU
BÖLÜM XIII
DİKEY AÇILIMLAR
BÖLÜM XIV
KİTLESEL BAŞKALAŞIM
BÖLÜM XV
DOKUZA BEŞ KALA
BÖLÜM XVI
GÖRSEL BAKIŞ
BÖLÜM XVII
RİYAKÂRLIK
BÖLÜM XVIII
BEDESTEN
BÖLÜM XIX
SUKÛT-U HAYAL
BÖLÜM XX
YENİDEN 19 MAYIS
BÖLÜM XXI
KURTLAR VE ÇAKALLAR
BÖLÜM XXII
ADAGIO
BÖLÜM XXIII
DÜŞÜNÜŞ
BÖLÜM XXIV
MÜMESSİLLER
BÖLÜM XXV
BÜTÜNSELLİK
BÖLÜM XXVI
YANDAŞÇILIK
BÖLÜM XXVII
BİLGİSAYAR KORSANLARI
BÖLÜM XXVIII
GEZİ
BÖLÜM XIX
İSTANBUL
BÖLÜM XXX
BASKIN
DEVŞİRME
BÖLÜM I: SULTA
BÖLÜM II: HAYAT OKULU
BÖLÜM III: GÖLGELER
BÖLÜM IV: DEREBEYLİK
BÖLÜM V: SATRANÇ PARTİSİ
EVRENSEL MODEL
BÖLÜM I: İLETİŞİMSİZLİK
BÖLÜM II: ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
BÖLÜM III: CİSİM - H3O
BÖLÜM IV: BALONCUK
BÖLÜM V: KORKU
BÖLÜM VI: KAOS
BÖLÜM VII: YARGI
BÖLÜM VIII: BAHAR
Merhaba sevgili okurlar,
Şapka kullanımına dâir bir açıklamayı burada uygun buldum. Şapka kullanımı sâdece inceltmede değil, buna ilâveten, kelimeleri uzatmada da kullanılması gerektiği inancına sâhibim. Bâzı kelimelerde gereksiz yere şapka kullandığımı zannedebilirsiniz. Benim uslûbum; hiç Türkçe bilmeyen bir okurun, -bir yabancının, İngilizin, Almanın, Fransızın vd.- ilk defâ Türkçe metni okurken, kelimelerdeki hangi harfleri uzatacağına dâir ön fikir vermesi amacıyla kullanılan şapkalardır.
Örnek olarak: Mide kelimesini hızlı okuduğumuzda anlamını yitirir. Bu yüzden i harfine şapka koyulması gerekir. Zaman kelimesi şapkasızdır, ancak zamânında, uzatılarak söylendiğinden şapkalıdır. Hayat sözcüğünde uzatma yokken, hayâtım kelimesinde ikinci â’nın uzatılması gibi... Sâdece k ve g harflerinden sonra şapka koyma sınırı ya da anlam karmaşası yaratacak yerlerde şapka koyma zorunluluğu (hala, hâlâ, kar, kâr, dahi, dâhi vd.) şeklinde, sâdece bu koşullar altında kullanılacağı şartı yoktur. Yâni hem inceltmelerde hem de uzatmalarda şapka kullanılması gerekmektedir. Ben, tüm bu kuralların bütününe inanmaktayım ve bu şekilde yazılarımı yazmaktayım.
Memur hızlı okunduğunda yanlış olur, doğrusu benim için mêmur, mezun değil, mêzun şeklindedir.
Ey Türk Gençliği değil, Êy Türk Gençliği ile uzun söyleniş bende hâkimdir gibi gibi örnekler çokça çoğaltılabilir.
Saygı ve sevgilerimle...
Nâim Onur Tezmen
ÖNSÖZ
Gelişmişliğin çıkarsamalarında ilk akla gelen ölçüt, medenî olarak ilerleme kaydettiğini iddiâ eden, dışavurumcu insanlar topluluğunun bencil yapılaşmasından geçmektedir. Araştırmalar sonucunda elde edilebilen, görsel, işitsel, yazılı, arşiv v.b tüm veriler doğrultusunda aydınlatılmış gerçekler dünyâsı mevcuttur. Asalak olarak hayata tutunmaya çalışan, öz bireyci katmanların en altına indirgenmiş insan sayılan varlıkların, niteliksel özelliklerle çağa tutunması imkânsızdır.
En çok ben kazanayım.
söyleminden yola çıkarak, rahatlık ve konforun adresinde buluşan simbiyoz yaşantıların; çağdışı kalmış, kendi düşüncesi hâricindekileri yok sayan, çok katmanlı yüzeysel dünyâsında gezinmenin verdiği ferahlık, birçok insanı cezbederek, şekilsiz yaşantı portrelerini bilfiil oluşturmuştur.
Düşünceleri ve mevcûdiyeti çimento ile kaplanan nesillerin, zenginlik saltanatına ayak bağı olmasından korkan erkin, katmerli yaptırımları bulunmaktadır. Dişsiz kalmış medeniyetin, çıkarsamalarla dolu çıkarcı dünyâsında, kendine en ufak bir yer edinimini başarı sayan birey, yaşantı dünyâsının gerçek yüzeyine ulaştığı için mutlu olmalı mıdır? Görülen ve gösterilen, verilen, yaptırılan tüm edimlerin ve edinimlerin, doğrultusunda, bireyin çıkarcı sistem adamları ile yaptığı yolculuğa dikkat etmesi gerekir. Ritüel hâline gelmiş, paradoksal döngüde her dâim başladığı yerden farklı bir sona ulaşması gereken yolculuğu yapan bireyin de, beklentisi bu olan macerâsında, üzüntü ve yenilgi verici sonucun, aynı şekilde ikinci, üçüncü defa gerçekleşmesi ve çoğu insanın, bunun farkındalığında olmayışının verdiği bocalamayla geçen ömrünün çâresizliğinde çırpınması ve boğulması an meselesidir.
Yaptırımlar yaptırımları, bilgisizlik ve câhillik yeni oluşumları tetikleyecektir. Önemli olan her insanın aslında bir paradoks denkleminde, paradoks yolunda olduğunu bilmesi ve başladığı noktaya geldiğinde, nasıl bir düzenin içerisinde ritüel yaptığının farkında olması gerekmektedir. Nazîre davranışları, sistem içerisinde en azından denemek, aynı düşüncede bulunan insanları bir araya getirmek şarttır. Ulusal bilincin her dâim uyanık tutulması, paradokslarla savaşın en mükemmel örneklerinden birini oluşturacaktır. İnsanın kat ettiği yol da, bu sâyede dünden kopuşun değil, yarının güvence altına alınmasını tetikleyecektir. Yarını güvence altına alınan bireyler de; kof, mesnetsiz, yalan ve riyâkarlığa dayalı sistemleri çökertme ve kendi hastalıklı sistemlerini dayatmaya çalışan çoğunluğun, katmerli ezici üstünlüğü altında direniş göstermenin, mutlak gayreti içerisinde olacaktır.
İnsanın yahut insanlığın bu eylemi gerçekleştirmeye çalışmasını, en azından denemesini diliyorum.
NÂİM ONUR TEZMEN
OCAK 2013
PARADOKSAL RİTÜELLER
Mustafa, salık verilenin aksine, yaşamsal döngünün kurallarına uyması an meselesi idi. Karşısında oturan Ayşe'ye gülümsedi. Bu gülüşü bir yerden hatırlıyor musun?
diye ona sordu. O da: Evet, en son sen Mona Lisa'yı taklit ederken yapmıştın
dedi. Daha sonra da, Ama onun taklitçisi olabilmen imkânsız
diyerek, Mustafa'nın sorusunu yanıtladı. Ayşe ile Mustafa, bir kez daha el ele tutuştular ve geçmişte yaşadıkları kötü tecrübelerden uzakta, sâkin ve sessiz hayatlarına döndüler.
BÖLÜM I
MUSTAFA VE AYŞE
Mustafa’ya göre; canlıların, kompleks yaşam süreci içerisinde, kabullenebilir davranış grafiğini topluma uydurmak ve o uyumu devam ettirme görevi, bireysel sorumluluk gerektirmekteydi. Toplum içerisindeki statüsünü belirleyen birtakım rolleri üstlenen bireyin, davranış biliminde gireceği rollerin karmaşasına kapılmadan, gerekli ve ölçülü davranış, sosyal bilim doğruluğu veyâ bu doğruluğa en yakın olmayı gerektiren tüm birleşimler; bireyin özünü, karakterini ve bilişsel zekâsını oluşturmaktaydı. En azından Mustafa'nın düşünceleri ışığında, aklını yorduğu; bilgi, kültür, gelenek ve görenek birikimi ile açıklaması buydu.
Varoluşunun aksine, aynı yönde kürek çekmesine bağlı olan yaşamsal uzamda, kendi doğruluk payını oluşturması ve bu payı, çevresindeki insanlara sunması, ona zevkli bir huşû veriyordu. Mustafa’ya göre bilgelik, kazanılan tecrübelerle birlikte, birikimlerin, paralel veyâ aynı düzlem içerisinde hareket ettirebilmenin yoluydu. Bundan çıkaracak ders de, birine bir doğruyu empoze etmeden, iknâ kâbiliyetini, kişinin benzer birleşimlerinde ivme kazanan araçlar gibi hazırlamak ve varışa ondan önce vararak, kendi doğrusunun en yakın bileşenine, karşısındaki insanı çekebilmekti.
Mustafa'nın kendini yenilemesi, yeniden karakterini biçimlendirmesi çevresindekilerce imkânsızdı. Ancak yedisinde neyse, yetmişinde de odur beylik sözlerine karşı durarak, kendini fedâ etmesi, fikirlerini kozaya sokması; bir tırtıldan, başkalaşım ile bir kelebeğe dönüşmesi ve bunu kastî olarak deneyime sunması kararını çoktan vermişti.
İnce eleyip, sık dokuduğu hayatın çarklarında, modern makinelerin düzleminde hareket eden birçok birey gibi, o da, kalıplaşmış bir lütûfun idaresi altına girmeyi içten içe reddeden, bağımsızlık adına köleleşen yaşantısını veyâ yaşantıları sonlandırmak adına, kendi benliğini ortaya koyarak, kendi düzeni içindeki pusulanın doğrultusunda, yaşamını sürdürmeyi planlıyordu. Görev yapacağı ülkenin en kötü yönetim şekli ile yönetildiğini biliyor, anarşinin bile bundan daha iyi olduğunu ve onun bile içinde kendi düzeni olduğuna kanaat getiriyordu. Tüm bu zorlanmaların, Demokles'in kılıcı gibi üzerinde sallanacak olması, soğuk terler dökmesine ve korkunç rüyâlar görmesine neden oluyordu. Kâbuslar, kızılca kıyamet doludizgin gidiyordu. Sâhip olduğu yegâne sıfat; aklında kalan, aklını kanalize etmesiyle birlikte, bu direktif ile yaratacağı ya da yaratabileceği yeni eserleri ortaya koyabilmekti. Ancak bu, çağdaş olduğu ileri sürülen düzende mümkün değildi.
Mustafa, çağdaşlarının aksine, sistemin getirdiği rotada gitmeyen, pusulaları çalınan geminin kaptanı idi. Yeryüzü felâketlerinin tâkibinde ve gerçekleşmesi beklenen sonun nasıl olacağını tahmin etmeye meraklı bir yapısı vardı. Düşüncelerinde, dimağında her dâim bir Son
ibâresi asılı idi. Kendini her defâsında hayâtın farklı yönleri bulup, açığa çıkaran biri olarak görüyor, bunda da öne çıkmaya çalışıyordu.
Mustafa’nın vardığı sonuca göre; âitlik ve âidiyetlik duygularını sistem çökertmiş, ne üdüğü belirsiz bir takım taktik ve stratejik ortak kararlarla, önceden var olan, saat gibi çalışmaya ayarlanmış bu ülkenin sistemi alt üst edilmişti. İktidar sâhiplerinin, sisteme getirilen darbelerin büyüklük ve küçüklükleri kıyaslandığında, bölümlere ayrılmış halk ve halkın beklentilerini, kendi istedikleri yöne doğru kanalize etmeleri, yeni gerici sistemi gerçekleyen ve gerçekleştiren erkin yegâne isteği olduğunu biliyordu. Ülkeyi yönetenlerin hepsi, aslında kötülüğe hizmet ettiklerini bal gibi biliyorlardı. Ancak onlara sunulan şâşâlı yaşantı içerisinde, rahatlık ve konforun bileşkesinde saadet buluyorlardı. Bu rahatlıkta, ayakları altına alınan ulustan, bağımsız bir bütünlük düşüncesi çıkmıyor, çıkarılmıyor yahut çıkarılması imkânsız hâle getirilerek; halkın, ayrılmış mangalarla içten içe bölünüp, parçalanması sağlanıyordu. Saptırılan gündemler olsun, gündem dışı haberler olsun, betimlemeleri aşağılayarak, mevcut dil değiştiriliyor, sapkınlaştırılıyor, dilin düzeni bozularak, asıl vurgulanması gereken yerleri yok ediliyordu. Cümleler, sözcük yapıları, deyimler, özlü sözler v.b tüm dilin özü değiştirilerek anadil katlediliyordu. Bir ulusun yıkılması, dilden başlayacağı için, dilsiz bir milletin köleleştirilmesini kolaylaştıran etmenler bir araya getirilerek, dil yozlaşması ile birlikte; dilin sapkınlaştırılması, halka, medya tarafından altın tepside sunuluyordu.
Sâde bir vatandaş, ülkesini korumak adına ne kadar çırpınırsa çırpınsın, eyleme dönüşmeyen, yarıda kalmış veyâ hiç düzenlenmemiş etkinliğin sonucu; sindirilmiş oportünist bir birey olunmasını sağlamaktı. Mustafa, ülkenin biçim dünyâsını, gerçekliğe uyduramamakta; milletin, yaşadığı olaylardaki umursamazlığa olan düşkünlüğünü ve saplantısını bir türlü anlayamamakta idi.
Ayşe, Mustafa gibi soru cevap geleneğinden gelen hayatı sürekli sorgulamakta idi. Mustafa'dan ayrı olarak geçirdiği günlerin, izlenimsel olarak kafa yorduğu her bir gün için; geçmişi, şimdiyi ve geleceği sorgulamaktaydı.
Ayşe, eline terzilikten geçen birkaç kuruş ile geçimini zor da olsa sağlayabiliyordu. Kısık ve kaygılı ses tonunda, sindirilen bir toplum bireyi olarak, her gün avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor ama bunu başaramıyordu.