Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Yildizlardan Gelen Mıras
Yildizlardan Gelen Mıras
Yildizlardan Gelen Mıras
Ebook401 pages12 hours

Yildizlardan Gelen Mıras

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu uzaylılardan ve dünya dışı varlıklardan korkulması gerektiğini düşünme eğilimindeler. O varlıklar farklı görünüyorlar, farklı davranıyorlar, duygularını farklı biçimlerde gösteriyorlar (ya da duyguları yok). Farklı göründükleri için insanları anlayabilmeleri imkansız. Bu yüzden onlar kötü ve Dünya’ya bir şekilde zarar vermek için geliyor olmalılar. Bu, normal insan mantığı. Bizler anlayamadığımız şeylerden her zaman korkarız. Ancak bu kitap, bu fikrin aslında yanlış olduğunu gösterecektir. Tüm yaşamımız boyunca maruz bırakıldığımız kurgu bilim edebiyat eserleri ve filmler yoluyla bu şekilde düşünmek üzere koşullandırıldık. Son yirmi-otuz yıldır ‘’ Uzay Yolu’’, ‘’ E.T. Dünya Dışı Varlık’’, ‘’ Üçüncü Türden Yakınlaşmalar’’ gibi tv dizileri ve filmler onlar hakkında daha olumlu bir görüntü sunmaya calışıyorlar.

LanguageTürkçe
Release dateOct 29, 2021
ISBN9781005527822
Yildizlardan Gelen Mıras
Author

Dolores Cannon

Dolores Cannon is recognized as a pioneer in the field of past-life regression. She is a hypnotherapist who specializes in the recovery and cataloging of “Lost Knowledge”. Her roots in hypnosis go back to the 1960s, and she has been specializing in past-life therapy since the 1970s. She has developed her own technique and has founded the Quantum Healing Hypnosis Academy. Traveling all over the world teaching this unique healing method she has trained over 4000 students since 2002. This is her main focus now. However, she has been active in UFO and Crop Circle investigations for over 27 years since Lou Farish got her involved in the subject. She has been involved with the Ozark Mountain UFO Conference since its inception 27 years ago by Lou Farish and Ed Mazur. After Lou died she inherited the conference and has been putting it on the past two years.Dolores has written 17 books about her research in hypnosis and UFO cases. These books are translated into over 20 languages. She founded her publishing company, Ozark Mountain Publishing, 22 years ago in 1992, and currently has over 50 authors that she publishes. In addition to the UFO conference she also puts on another conference, the Transformation Conference, which is a showcase for her authors.She has appeared on numerous TV shows and documentaries on all the major networks, and also throughout the world. She has spoken on over 1000 radio shows, including Art Bell’s Dreamland, George Noory’s Coast to Coast, and Shirley MacLaine, plus speaking at innumerable conferences worldwide. In addition she has had her own weekly radio show, the Metaphysical Hour, on BBS Radio for nine years. She has received numerous awards from organizations and hypnosis schools, including Outstanding Service and Lifetime Achievement awards. She was the first foreigner to receive the Orpheus Award in Bulgaria for the highest achievement in the field of psychic research.Dolores made her transition on October 18, 2014. She touched many and will be deeply missed.

Read more from Dolores Cannon

Related to Yildizlardan Gelen Mıras

Related ebooks

Reviews for Yildizlardan Gelen Mıras

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Yildizlardan Gelen Mıras - Dolores Cannon

    YILDIZLARDAN GELEN MİRAS

    D O L O R E S C A N N O N

    Çevirmen: Gül Osegueda

    © 1996 DOLORES CANNON

    Birinci Baskı 1996

    İlk Türkçe Çeviri 2021

    Tüm hakları saklıdır. Edebi makaleler ve değerlendirmelerde, sadece kısa alıntılar dışında, bu kitabın hiç bir bölümü kısmen ya da bütünüyle kopyalanamaz,herhangi bir formda veya herhangi bir şekilde elektronik olarak, fotoğraf veya elle yazılarak; fotokopi ve kayıt etmek de dahil olmak üzere veya herhangi bir bilgi saklama ve bilgi elde etme sistemiyle Ozark Mountain Publishing, Inc. den yazılı izin almadan dağıtılamaz ve kullanılamaz.

    İzin almak, dizi halinde yayınlamak, özetlemek,uyarlamak veya diğer yayınlarımızın katologları için : Ozark Mountain Publishing , INC. , P.O.Box 754, Huntsville, AR 72740 , ATTN : Permissions Department ‘a yazılı olarak başvurunuz.

    Kongre Kütüphanesi yayım kataloglama bilgisi

    Cannon, Dolores, 1931- 2014

    Yıldızlardan Geen Miras - Dolores Cannon

    Bilgiler, danışanların başka yaşamlarını başka gezegenlerin sakinleri olarak, tuhaf ortamlarda yeniden yaşadığı birçok seansta, regresif hipnoz vasıtasıyla edinilmiştir.

    1. Hipnoz 2. Reenkarnasyon 3. Dünya dışı varlıklar

    I. Cannon Dolores II. Reenkarnasyon III. Başlık Kongre Kütüphanesi

    Kitap Tasarımı: Tom Cannon

    Kapak Tasarımı: Jenelle Johannes

    Çevirmen: Gül Osegueda

    Tarafından yayınlandı:

    P.O. Box 754, Huntsville, AR 72740 USA

    Hakikat ve Bilginin yargıcı olmayı kendine görev edinen herkes, tanrıların kahkahaları ile bozguna uğratıldı.

    Albert Einstein

    1879-1955

    BİRİNCİ BÖLÜM

    UZAYLI ANILARI SU YÜZÜNE ÇIKIYOR

    Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu uzaylılardan ve dünya dışı varlıklardan korkulması gerektiğini düşünme eğilimindeler. O varlıklar farklı görünüyorlar, farklı davranıyorlar, duygularını farklı biçimlerde gösteriyorlar (ya da duyguları yok). Farklı göründükleri için insanları anlayabilmeleri imkansız. Bu yüzden onlar kötü ve Dünya’ya bir şekilde zarar vermek için geliyor olmalılar. Bu, normal insan mantığı. Bizler anlayamadığımız şeylerden her zaman korkarız. Ancak bu kitap, bu fikrin aslında yanlış olduğunu gösterecektir. Tüm yaşamımız boyunca maruz bırakıldığımız kurgu bilim edebiyat eserleri ve filmler yoluyla bu şekilde düşünmek üzere koşullandırıldık. Son yirmi-otuz yıldır ‘’ Uzay Yolu’’, ‘’ E.T. Dünya Dışı Varlık’’, ‘’ Üçüncü Türden Yakınlaşmalar’’ gibi tv dizileri ve filmler onlar hakkında daha olumlu bir görüntü sunmaya calışıyorlar.

    Çalışmalarımda onların bizlerden farklı olmaktan ziyade bizlere çok benzediğini keşfettim. Bunun sebebi hepimiz diğer yaşamlarımızda uzaylı olduk. Hepimiz dünya dışı varlıklarız, çünkü hiç birimiz Dünya gezegeninde yaratılmadık. Bu sadece geçici bir mola. İçinde yaşadığımız son derece yaşlı evrene kıyasla Dünya, nispeten genç bir gezegen. İnsanlar galaksinin her tarafında, binlerce başka gezegende de yaratıldılar ve gezegenimiz soğutulup yaşamı destekleyecek konuma gelene kadar milyonlarca yıl evrim geçirdik. Evrenimizin çok uzağındaki diğer kültür ve medeniyetlerin gelişmişlik düzeyi öylesine inanılmaz ki, biz ölümlü varlıklar tarafından hayal bile edilemez. Bizim dünyamız tasarlanmadan önce binlerce dünya doğdu ve öldü. Ebedi ruhumuz ölümsüz, hep vardı ve varolmaya devam edecek, hattâ bu küçük gezegeni terkettikten sonra bile. Bu nedenle burasının bizim tek evimiz olmadığını söylemek mantıklı. Reenkarnasyon işlemi vasıtasıyla hepimiz başka gezegenlerde de ve başka boyutlarda da yaşadık ve Dünya gezegeninde alacağımız derslerimizi bitirdikten sonra da bunu yapmaya devam edeceğiz. Dünya, uzun eğitimimiz boyunca gittiğimiz birçok okuldan yalnızca biri. Buradan ayrıldığımızda umarım bir üst sınıfa geçeriz, yoksa dersimizi öğrenene kadar tekrar geri dönüp yaşamları (dersleri) tekrarlamamız gerekecek. ‘’Yaşlı ruh’’ ve ‘’genç ruh’’ terimleri genellikle Dünya’da enkarne olan ruhlarla bağlantılı olarak kullanılıyor. ‘’Yaşlı ruh’’ un birçok Dünya yaşamı olduğu düşünülüyor. ‘’Genç ruh’’ ise yakın bir zamanda Dünya’ya gelmeye karar vermiş olan ruh. Onlar diğer dünyalarda birçok yaşamlar sürdürmüş ve yakın bir zaman önce bizim dünyamızın benzersiz zorluk ve kısıtlamalarını deneyimlemeyi kabul etmiş olabilirler. Bizim muhteşem Dünya gezegenimizin bir benzeri daha yok, çünkü ona özgür irade bağışlanmış. Ayrıca bizim galaksimizdeki, hâlâ savaş ve şiddetin devam ettiği birkaç gezegenden biri. Buraya gelen bir ruhun şiddet eğiliminde olan diğerler insanlarla ve duygularla nasıl başa çıkacağı konusunda zor dersler öğreneceğine kendisini hazırlaması gerekir. Dünyamızda varolan duygular diğer dünyalardakinden çok daha güçlü. Burada, başka gerçekliklerde asla olmayan acı ve ızdırap var. Bazı dünyalarda duygular yok; ya bilinmiyor ya da anlaşılamıyor. Bu da, bizim kültürümüzü gözlemleyen bazı uzaylı varlıkların neden bizleri merak ettiğini açıklıyor. İnsanların birbirine duyarsızca nasıl zarar verdiklerini anlamakta zorlanıyorlar. Bu dünyada enkarne olarak, kısıtlamaları, zorlukları, duyguları deneyimlemeyi ve dersleri öğrenmeyi kabul ettik. Kolay değil, çünkü öğrenilecek dersler oldukça ağır, ancak ruhun büyümesine kazandıracağı ödül muazzam.

    Ruh bir kez Dünya’ya geldiğinde karmaya yakalanıp kalıyor. Bu durumda tüm borçlanması bitene kadar ruhun geri gelmeye devam etmesi gerekiyor. Benim ‘’Yıldız-çocuklar’’ olarak adlandırmayı tercih ettiğim uzaylı ruhlar da, burada enkarne olmanın risklerini biliyorlar. İnsanlarla etkileşimde bulundukları için karmaya yakalanmaktan kaçınamıyorlar. İnsan bedenine gelmeden önce bu riskten haberdarlar, ama birçoğu bu zorluğu kabul etmeye razı oluyor, çünkü Dünya’nın yardıma ihtiyacı olduğunu biliyorlar. Bu yardım, büyük bir olasılıkla daha önce hiç nefret ve şiddeti deneyimlememiş asil ruhlardan gelecek. Onlar, dünyamızı şiddetten uzaklaştıracak ve onu yeni bir titreşime, gelmekte olan yeni dünyaya yükseltecek olan, dünyaya zerk edilen taze kanlar. Bu güzel yaratıkların bizim dünyamızda var olmakta zorlandıklarına inanıyorum, çünkü buradaki koşullar ve duyguların altında eziliyorlar. Burada neyle karşılacakları konusunda hazır olmak için hiç bir deneyime sahip değiller. Uzaylı ruhların insan bedeninde enkarne olmaları Bahçenin Koruyucuları adlı kitabımda etraflıca anlatıldı.

    ‘’Genç ruh’’ un diğer bir tanımı da, fiziksel bedende ilk kez deneyim yaşayan ruh olması. Evren yaratıldığından bu yana Tanrı’nın yanından hiç ayrılmamış sayısız ruh var. Onlara ‘’ göz kulak olanlar, koruyucular’’ denebilir. Ruhsal alemde onların yapacağı sayısız görevler var. Onların birçoğunun enkarne olmak için hiç bir arzusu yoktu, bunun yerine diğer tarafta daha sakin bir hayatı tercih ederlerdi. Onlardan melekler, muhafızlar, rehberler veya üstat öğretmenler diye bahsedilir. Onların önemli rolleri var ve bizler yaşamlar arasında, ‘’ölüm’’ olarak adlandırdığımız durumdayken, bu varlıkların oldukça farkındayız ve onlarla çok fazla iletişimdeyiz. Bu konu Ölümün Ötesi adlı kitabımda daha detaylı bir şekilde incelendi. Bu varlıklar Dünya’ya gelmeye karar verirlerse, bu ancak özel bir amaç için olur. Saf ve önyargısız olmaları göze çarpmalarına sebep olacağı için çabuk farkedilirler. Çoğu kez İsa ve Buda gibi bireylerin Dünya’da ödemesi gereken karma olmayan, ancak sadece insan ırkına barış ve uyum içinde nasıl yaşayacaklarını öğretmeye gelmiş ilahi ustalar olduklarını düşünmüşümdür. Onlar gibi mesajları yanlış anlaşılan cesur ruhlara ne olduğunu hepimiz biliyoruz.

    1979 yılında regresif hipnoz çalışmalarıma başladığımda bütün bunlardan habersizdim. Birlikte çalıştığım danışanlarım tarafından çok iyi eğitildim. Muazzam bilgiler edindim ve sonuçta bu, bugüne kadar on kitap yazmamı sağladı ve öyle gözüküyor ki hayatımın geri kalanında da bilgi edinmeye ve bunları yazmaya devam edeceğim. Benim çalışmalarım geçmiş yaşam terapisi alanında oldu. Ben ilk kez uygulamaya başladığımdan bu yana, bu terapi alanı müthiş bir şekilde büyüdü. İlk zamanlarda sadece yeni çağ ‘’çılgınları’’ tarafından uygulanan ‘’olağan dışı’’ ya da ‘’tuhaf’’ bir şey olarak görülüyordu. Şimdilerde değerli bir araç olarak düşünülüyor ve birçok profesyonel bunu öğrenip dağarcığına eklemeyi arzu ediyor. Zaman testinden geçti ve zor durumların tedavisinde yararlı olduğu kanıtlandı. Geçmiş yaşam terapisi, genellikle geçmiş yaşamlardan kaynaklanan, bu yaşamdaki sorunlara cevapların bulunduğu bir çeşit hipnoz yöntemidir. Cevaplar genellikle kişiyi mevcut yaşamının unutulmuş ilk yıllarına geri götürerek bulunabiliyor. Ancak mevcut yaşamda meydana gelen herhangi bir olayın açıklanamadığı birçok başka durum da var. Böylesi durumlarda çözümler çoğu kez yüzlerce yıl önce olmuş olaylara bağlı olabiliyor. Çoğu kez travmaya, özellikle de geçmiş yaşamdaki bir ölüm şekline bağlı oluyor ve bazen de bir dizi yaşam boyunca tekrarlayan bir kalıp şeklinde oluyor. Bu durumlarda ruh kalıbı bir rutine takılı kalıyor, yani bunun içinden nasıl çıkabileceğini anlayamıyor. Cevaplar çoğu zaman yaşamları ve kalıpları inceleyerek bulunabiliyor. Bilinçaltı, mevcut yaşamlarımızdaki ve ayrıca sayısız diğer yaşamlarımızda meydana gelen tüm olayların arşividir.

    İnsanlar genellikle bana soruyorlar, ‘’Neden bu geçmiş yaşamlarımı bilinçli olarak hatırlayamıyorum?’’ Bunların bastırılmasının neden gerekli olduğunu anlamak kolay. Diğer yaşamlarımızın hatıralarıyla dolaşmak ve uyanık olduğumuzda diğer haksızlıkların bombardımanına uğruyor olmak bilinçli zihnimizi son derece yorardı. Bu yaşamda yapmamız gereken işimize odaklanabilmemiz için, bilinçaltımız bilgece bunları bastırmayı seçiyor. Onlar hafıza bankalarında duruyorlar ve gerektiğinde ulaşılabilirler. Ancak sağlıklı ve normal bir yaşam için bastırılmış şekilde kalmaları daha iyi.

    Ortaya çıkabilecek sorunlardan birisi biliçaltının zaman kavramı olmaması. Başka bir bedende olduğunun, belli fiziksel sorunların artık var olmayıp geçersiz olduğunun farkında değil. Bedenin koruyucusu ve gözeticisi rolüyle, çoğu kez olmaması gereken sorunları masumca yaratabiliyor. Büyük bir arzu ile çocuk sahibi olmak isteyen bir kadının tüm hamileliklerinin düşükle sonuçlanmasına sebep olan durum buna bir örnek. Doktorlar bunun sürekli olmasına sebep olacak hiç bir fiziksel sorunu olmadığını söylüyorlardı. Geçmiş yaşam terapisinde bu kadının bir önceki yaşamında doğum yaparken öldüğü ortaya çıktı. Yani bilinçaltı kendi mantığıyla, bildiği tek yolla onu korumayı seçmişti. Onun hamile kalmamasına karar vermişti, böylece tekrar bu yüzden ölmeyecekti. Benim yaptığım hipnotik terapi bilinçaltını, ruhun şimdi sağlıklı başka bir bedende olduğuna ve hamileliğin aynı sorunları yaratmayacağına ikna etmek üzere tasarlanmıştı. Bilinçaltı işbirliği yapmayı kabul ettikten sonra, kadın o yıl içinde hamile kaldı. Eğer sebebin izi ya da yaşamların kalıbı başka yaşamlarda bulunabilirse, genellikle bir seansta şaşırtıcı sonuçlar alınabiliyor. Yine de bu, kişinin sihirli bir formül ya da sihirli bir tuşa basıp anında sonuç alabileceği bir şey değil. Herhangi bir terapide olduğu gibi, katılan kişinin de işbirliği yapması gerekiyor. Geçmiş yaşam terapisi onlara cevabı veriyor, ancak bunu yaşamlarına uygulamak onlara kalmış. Hiç kimse bunu onlar için yapamaz.

    Ben daha çok transın uyurgezerlik aşamasında çalışıyorum. Benim tekniğim kişiyi hızlıca bu derin seviyeye götürüyor. Bu tür geçmiş yaşam terapisini 1979’dan beri yapıyorum, ancak artık hipnoz çalışmalarım çoğunlukla tarihle ilişkili olmaya başladı. Bunun sebebi de çalışmalarım sırasında danışanlarımın, tarihteki önemli zamanlardaki yaşamlarını yeniden yaşamaları, veya önemli insanlarla bağlantılı oldukları büyüleyici durumlarla karşılaşmam. Kişi transın uyurgezerlik seviyesinde olduğu zaman bu, bir zaman tüneline girmek gibi oluyor. Şimdiki yaşamları gözden kayboluyor ve tamamiyle diğer yaşamlara dalıyorlar. Kelimenin gerçek anlamıyla her açıdan oradalar ve böylece bu da geleneksel metodlarla açığa çıkarılamayacak, muazzam miktarda bilgi sağlıyor. Tarihin bu şekilde araştırılması gerektiğine gerçekten inanıyorum, çünkü bilgiler çok doğru. Bu yaşamlar konusunda çok geniş araştırmalar yaptım ve tarihi verilerdeki eksik parçaları ortaya çıkardım. Kendimi bir muhabir, araştırmacı, ‘’kayıp bilginin’’ toplayıcısı olarak görüyorum. Kitaplarımın belli bir kalıbı izlediğini gördüğümde, bu daha da belirginleşti. Kaybolmuş, çarpıtılmış ya da doğru kaydedilmemiş tarihi bilgileri yeniden hatırlatıyorlardı. Bu önemli bilgileri geri getirmek ve insanlığa tekrar sunmak benim görevimmiş gibi görünüyordu. Gizlenmiş, bilinmeyen şeyler beni fazlasıyla cezbediyor ve anlamadığım her şeye doğru sanki çekiliyorum. Bu yüzden bu arayışta, birçok tuhaf yollara doğru yönlendirildim ve araştırmalarda gösterdiğim sabır ödüllendirildi. Ancak çoğu kez sanki derinlere inemediğimi ve keşfetmem gereken çok şey olduğunu hissediyorum. Yaşamımı bu amaca adadım.

    1987 yılında çalışmalarım genişledi ve başka, tuhaf bir yöne doğru döndü. UFO (Tanımlanamayan uçan daireler*ÇN) olaylarını araştırmaya başladım ve kaçırılma olduğu zannedilen durumlarla ilgili hipnoz yapmak üzere çağırıldım. Bu konuda bulduklarım neticesinde

    iki kitap yazdım: Bahçenin Koruyucuları ve Yıldız Kazası Efsanesi. Bu büyüleyici konu hakkında öylesine geniş bilgi sahibi oldum ki, bunu birçok kitaba sınıflandırmam gerekti. Gelecekte yazacağım kitap belirli olayları ve benim onlar hakkındaki teorilerimi içerecek.

    Bu kitap, Yıldızlardan Gelen Miras, farklı bir yön izleyecek. Bunlar bir uzaylı ilişkisi olduğu şüphe edilmeyen durumlardır. Kaçırılma olduğu varsayılan durumlarda, kişinin tuhaf olaylar veya garip rüyalarla ilgili bilinçli olarak hatırladıkları oluyordu. Araştırmacılığımın ilk yıllarında, kişinin gördüklerini ya da karşılaşmalarını bilinçli bir şekilde hatırlayacağını düşünürdüm. Daha sonra bunun her zaman doğru olmadığını keşfettim. Çalışmalarımda birçok kez uzaylı ilişkisi hikayelerinin, normal geçmis yaşam regresyonu olduğunu düşündüğüm seanslarda ortaya çıktığını anladım. Bu tamamiyle beklenmedik bir şeydi ve seans sonrasında danışan tarafından çoğu kez tutkulu bir şekilde reddedildi. Ne ben, ne de danışanım böyle bir şeyin ortaya çıkacağını bilmiyorduk. Ancak kapı bir kez açıldığında, kendimi bunu araştırmakla yükümlü hissediyordum. Hikayenin ortaya çıkmak için neden bu zamanı seçtiğini bilmek zorundaydım. Sonuçlar çoğu kez şaşırtıcı oluyor. Bu yüzden bu kitap, diğer yaşamlarında uzaylı olan veya bilinçaltlarına gizleyen, asla hatırlamadıkları karşılaşmaları olan kişilerle ilgili durumları içeriyor.

    Bahçenin Koruyucuları adlı kitabım basıldıktan sonra, burada kendini dışlanmış ve Dünyalı gibi hissetmeyen, kendilerinin de Yıldız Çocukları olduklarından emin olan birçok insandan mektup geldi. Genellikle sadece merak ettikleri için bu ihtimali regresif hipnoz vasıtası ile araştırmak istiyorlar. Benim işimde, yaşanılan mevcut yaşamı anlamaya çalışmanın daha doğru olduğunu keşfettim, o zaman geçmiş yaşamlarda ne olduğunuzu daha iyi anlayabilirsiniz. Daha önce birden fazla yaşamı olduğu fikrini kabul etmekte zorlanan birçok insan var. Onların evrenin başka bir yerinde, düpedüz uzaylı dedikleri birşey oldukları düşüncesini kabul etmeleri çok daha zor olurdu. Bu durumda, bu bilgiyi edinmeye çalışmak onlara faydadan çok zarar verirdi. Şimdiki yaşam hepsinin en önemli olanı ve üzerinde odaklanılması gereken yaşamdır. Geçmiş yaşamlardan elde edilen herhangi bir bilgiye bir merak olarak bakılmalı ve şu anki yaşamı anlamak için ona başvurulmalı.

    Bu tür çalışmalarda açık bir fikirli olmak önemli. ‘’Ama bu olamaz. Bu benim varlığına inandığım kalıba uymuyor’’ dediğinizde, harika olasılıklara kapıyı kapatıyorsunuz. Şaşırtıcı bir durum ortaya çıktığında ben, sorabilecek miyonlarca soru düşünebiliyorum. Anlaşılamaz olanı anlamam gerektiğini hissediyorum. Böylelikle zihnim, asla düşünemeyeceğim birçok yeni fikir ve teoriyle genişledi. Eğer bildiğim ya da doğru olduğuna inandığım şeylere devam etseydim, bunlar kabul edilmiş kalıba uymadığı için ya da çılgınca geldikleri için doğru olamaz diye razı olsaydım, zihnim yeni olasılıklara asla açık olamazdı. Gerçek göreceli bir kavramdır. Benim gerçeğim başkasının gerçeği ile aynı olmayabilir, ancak bu her iki gerçeği de geçersiz kılmaz. Sadece farklı bir görüş açısından, belki daha önce hiç göz önüne alınmamış bir noktadan bakılması gerektiği anlamına gelir. Ve böylece benim dünyam ve bakış açım genişler. Umarım kitaplarım, kabul edilen kuralların ötesinde neler olduğunu bilmek isteyen diğer maceracı ruhlara da aynı yaklaşımı sağlar. Bu yüzden bu kitabı, tüm önyargılı kavramları bir tarafa iterek açık fikirle okuyun. İnancı askıya alın ve bakalım sizi nereye götürecek.

    Danışanlarımın kimliklerini gizli tutmaya söz verdim, çünkü ülkemizin bazı yerlerinde geçmiş yaşam, reenkarnasyon, artı uzaylılar konularıyla dalga geçiliyor. Bu yüzden kitaptaki seanslardaki ‘’masum insanları korumak için isimler değiştirildi’’.

    İKİNCİ BÖLÜM

    ESKİ ZAMANLARDA MELEK SANILAN UZAYLILAR

    Terry otuzlu yaşlarda, elektonik ile ilgili bir mesleği olan genç bir adamdı. Seyahat ediyor ve bizim bölgedeki çeşitli fabrikaların cihazlarını tamir ediyordu. Gerçek anlamda Roman Katolik olarak yetiştirilmişti, ancak kendisini ciddi anlamda dindar biri olarak görmüyordu. Bu tip bir regresyon yapıldığında, sanki bu ortaya çıkacak şeyleri bir şekilde etkileyebilecekmiş gibi düşünülerek, bana ilk sorulan şey danışanın dini inançları oluyor. Kişinin dindar olup olmadığının önemli olmadığını keşfettim. Kişinin hangi inanışa ait olması ya da hiç bir dini inancı olmaması bile bir fark yaratmıyor. Derin trans halinde olduklarında o tür bütün dogmalar atlanıyor. Bilinçaltı ve onun önceki bütün yaşamlarının yanı sıra, bu yaşamdaki hatıralarının hepsiyle uğraşıyorsunuz. Gelen bilgi ve cevaplar her zaman bir kalıp izliyor ve bu yüzden herhangi bir dini eğitimden ya da bu tür bir eğitimin olmamasından etkilenmiyor. İşimle ilgili sıradışı fenomenlerden biri de bu.

    Birkaç haftadır Terry ile çalışıyordum. Ortaya çıkan geçmiş yaşamları sıradan hayatlardı, buna rağmen onun için önem taşıyor gibi görünüyorlardı. Bu genel bir durumdur. Ben geçmiş yaşamda konu ile ilgili bir şey görmeyebilirim, ancak anahtar niteliğinde olan küçük bir parça dahi bilgi taşıyabilir ve bunun sadece danışan için anlamı olabilir. Bütün seanslarımı kaydetmemin sebebi bu ve her zaman kaydettiğim kaseti evine götürmesi için danışana veririm. Anlattıkları hikayeyi kendi seslerini duymaları onlar için önemlidir. Cevap genellikle, bir sahneyi tarif ederken söyledikleri belirli bir ifadede ya da sesin yansımasında olabilir. Terapistin dikkatinden kaçmış bir çok detay olabilir, ancak bunlar danışan için çok önemli olabilecek bilgiler olabilir. Nihayetinde, seans onların şahsına özeldir ve genellikle ne aradıklarını bilen bir tek onlardır.

    1984 deki bu seansta, benzer basit yaşamlarından başkalarının ortaya çıkmasını bekliyordum, ancak sonuç tamamiyle beklenmedikti. O dönemde İsa ve Esseniler adlı kitabımın taslakları üzerinde çalışıyordum. Zihniyetimi o mu etkiledi bilmiyorum, ama bu kitap üzerinde çalışmak için yeterince malzemeye sahiptim. Daha fazla benzer şeyler, özellikle de uzaylılarla ilişki konusuyla ilgili bir şey aramıyordum.

    O kitapta Bethlehem Yıldızının doğal bir fenomenden çok, başka bir şey olabileceği konusunda bir belirti vardı. Tanımlama bunun daha ziyade bir uzay aracı (veya birkaç tanesinin birlikte görüldüğü) gibi olduğuydu. Ayrıca Essenilerin yaşadığı ve İsa’nın genç yaşında eğitildiği yer olan Qumran’da, düzenli olarak UFO ların görüldüğü belirtiliyordu. Esseniler, Atlantis’deki atalarından onlara miras kalan bilgiyi korudukları için Gözlemcilerin onlardan memnun olduğunu söylüyorlardı. Bu bulgular yeterince şaşırtıcıydı ve İsa hikayesi ile ilgili daha fazla bilgi bulabileceğimi ummuyordum. Eğer bu hikaye herhangi bir kimsenin dini inancını rahatsız ediyorsa af diliyorum. İnançlara saygım var ve hiç kimsenin teolojik eğitimine asla ters düşmemeye çalışırım. Ben sadece ortaya çıkarttığım bilgiyi anlatan bir muhabirim.

    1984 de henüz UFO vakaları ile ilgili çalışmaya başlamamıştım, bu yüzden bu seanstaki yabancı ses tonuna şaşırmıştım. Bu kaset bir başka kitabımda kullanılmak üzere arşive kaldırılmıştı. Dinsel çağrışımlarına karşın bu kitaba ait olduğuna inanıyorum.

    Terry derin transa girmişti ve geçmiş bir yaşamına gitti. 1800 lü zaman diliminde çalışıyorduk, bu yüzden kendini çöl ortamında gördüğü için şaşırdım. Biliçaltının bu geçmiş yaşamı ortaya çıkarmasının bir amacı olmalı diye düşünerek, kendisini içinde bulduğu sahneyi anlatmasını dinledim. Arkasında bir dağ olduğunu ve beyaz kumların üzerinde ayakta durduğunu söyledi. Seyahat eden bir karavana ait olduğunu söylediği, çizgili gölgelikleri olan çadırlar da gördü.

    Kendine baktığında, koyu renk tenli, tek parça tünik ve deri bantlı sandallar giymiş yaşlı bir erkek olduğunu gördü. Orada çölde ne yaptığını sordum.

    T: Tepelerdeki kampta yaşayan çocuklar ve kadınlar için su ve erzak alıyoruz. Tepelerde kampta yaşayanlara erzak satın almak için tüccarların karavanına geldik.

    D: Tepelerdeki insanların erzakları mı bitti?

    T: Erzaklar tükenmedi, ancak stoklarımızı takviye etmemiz gereken noktaya kadar kullandık. Bunlar, çölde ve kırsal alanda dolaşarak, uzak yerlerde yaşayan insanlara erzak temin eden seyyah tüccarların karavanı. Çölde ve kırsal alanlarda yaşayanlara erzak sağlayarak gelişen bir ticaret var.

    D: Anladım. Adın ne?

    T: Hassan (fonetik)

    D: (Tekrarladım) Bazen isimlerde zorlanıyorum. Bulunduğun ülkenin adını biliyor musun? O ülkenin bir adı var mı?

    T: Şimdi İsrail olan yer. O zaman başka birşey deniyordu, ancak bu kelimelerle değil. Bir tercümesi vardı.

    D: Kendinin yaşlı bir adam olduğunu söyledin, değil mi?

    T: Evet, (emin değil) …altmış sekiz…yaşında.

    D: Tepelerden buraya uzun bir yol mu geldin?

    T: Birkaç kilometre, yaklaşık beş…altı.

    D: Bu yaşında bu kadar yol yürüyebilmen bence çok iyi.

    T: Hep çalıştığım için sağlığım iyi ve çalışmak sağlıklı. Yani bu sağlıklı bedenle kutsandım. Seyahat zor değildi, sadece uzundu. Çünkü tepeler dik değil eğimliydi ve bu yüzden eğimli bir yoldan aşağıya doğru yürüdük.

    D: Erzak almak için gelen çok insan var mıydı?

    T: Yaklaşık on beş kişiler.

    D: Erzakları insanlara nasıl geri götüreceksiniz?

    T: Katırlar var, yük katırları. Erzaklar hazırlandı ve katırlara yüklendi.

    D: Üzerinde yaşadığınız tepeler bir kasaba veya şehir mi, ya da nasıl bir yer?

    T: Tanrı’nın yasalarına uymak, kendilerini arıtmak ve öğrenmek amacıyla, kırsal alanda bağımsız yaşamaya karar vermiş bir grup insan sadece. Çünkü şehirlerde olduğu gibi dikkat dağıtan şeyler olmadan öğrenecek çok şey var.

    D: Tanrı’nın kanunlarına uymak için dedin. Hangi Tanrı’ya tapıyorsunuz?

    T: Adı Yahweh (Ya-wey).

    D: Ve ona ibadet edebilmek için kendinizi soyutlamanız gerektiğini düşündüğünüzü mü söyledin?

    T: Onu tanımak için kendimizi soyutladık, çünkü şehirlerde olanlar onu bilmiyorlar. Onu öğrenmek istemiyorlar. Kendini şehrin telaş ve gürültüsünden uzaklaştırmak ve sessizliği dinlemek gerekli.Konuşan sesleri dinlemek. Ve bu şekilde kişi Yahweh’i tanıyabilir ve onun kendisiyle konuştuğunu duyabilir.

    D: Bu mantıklı. Dininizin adı var mı?

    T: Biz kendimize ‘’Fısıldayan Kumların Grubu’’ diyoruz, çünkü Yahweh’in bizimle kumların fısıltısıyla konuştuğuna inanıyoruz. Çölde esen rüzgarla.

    D: Erzak temin edilemeyecek bir yerde yerleşmeniz tehlikeli değil mi?

    T: Hayvanlardan bir zarar gelmez. Korkmuyoruz.Erzak temin etmek sadece seyahat eden karavanlardan biri ile temas kurup, onlara grubun nerede olduğunu söylemeye bakar. O zaman karavanın ona göre bir rota belirlediğinden emin olunur.

    D: Erzakları neyle alıyorsunuz?

    T: Takas yapılıyor.

    D: Takas yapmak için değişim aracı olarak ne kullanıyorsunuz?

    T: Para kullanıyoruz. Kullanılan şeye şekel deniyor.

    D: O madeni para mı ya da nasıl bir şey?

    T: Evet, madeni para, Roma sikkesi.

    D: Dağ başında parayı nereden bulduğunuzu merak ediyorum.

    T: Aramızda parası olan zenginler var. Ayrıca koyun yetiştirdiğimiz için, koyun ve kuzu satıyoruz.

    D: Paranın başka bir cinsi var mı? Para için başka adlar var mı?

    T: Para hakkında konuşmak istemiyoruz, çünkü para hakkında konuşanlar paradan başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorlar. Bu yüzden rica ediyoruz para konusunda çok fazla soru sormayın.

    D: Pekala. Sadece bazı olguları anlamaya çalışıyordum.Ben de parayla ilgilenmiyorum, bu yüzden ne demek istediğini anlayabiliyorum. Bu gruptaki görevin nedir? Ne yapıyorsun?

    T: Keçi çobanıyım. Keçi yetiştiriyoruz ve kesiyoruz, çünkü bu keçilerden çok fayda sağlıyoruz. Etinden, sütünden ve derisinden faydalanıyoruz, bu yüzden keçi yetiştiriyorum.

    D: Hangi yılda olduğunu biliyor musun? O sene için bir sayı var mı?

    T: Bizim grubumuzda zamanın kaydı yok, çünkü biz zamanı saymakla ilgilenmiyoruz.

    D: Öyleyse mevsimleri ya da seneleri bir şekilde takip etmiyorsunuz.

    T: Tabii ki mevsimleri farkediyoruz, çünkü mevsimler değişiyor. Ancak zamanı kaydetmeye gerek duymuyoruz. (Sesi yaşlı bir insanın sesi gibiydi.)

    D: Dininiz Yahudi dinine benziyor mu? Bu adı biliyor musun?

    T: Sadece ‘’O-Varolan-ve-Koruyan’’ a olan inancımızdan başka bir din bilmiyoruz gibi görünüyor. Bu bir din değil, bu inanış. Burada organize bir din yok. Sadece belirli bir ortak inancı olan ve bu inançla yaşamak isteyen bir grup insan var.

    D: Bana biraz bu grubun inanışlarından bahseder misin?

    T: Yahweh’in, Dünya’nın ve göklerin yaratıcısı olduğuna inanıyoruz. O nihai, yüce bir varlık. Bu bilgi bize açık renk tenli ve geceleri gökyüzünde dolaşanlar tarafından verildi. Bu … bu kampın dışında konuşulmamalı.

    Bu ifade merakımı uyandırdı ve bunun normal bir regresyon olmayacağını anladım. Ne çeşit varlıklardan bahsediyordu? Gizliliğin olduğu bir durumda, hipnotist diğer varlığın güvenini kazanmalıdır yoksa bilgi paylaşımı olmaz.

    D: Bana güvenebilirsin çünkü ben de araştırıyorum. Benden sana kesinlikle zarar gelmez. Gökyüzünden gelen açık renk tenli insanlar ilgimi çekti. Bana onlar hakkında daha fazla bilgi verebilir misin?

    T: Onlar bizi sık sık ziyaret eden ve bize bu gezegende olan bitenler hakkında haber veren arkadaşlarımız. Bizi diğer gezegenlerde de yaşam olduğu konusunda eğittiler. Eğer bundan bahsedersek, bu bilgi bizim taşlanmamıza sebep olur.

    D: Evet. Bu tür şeyleri anlamayan çok insan var. Bu yüzden neden kendinizi soyutlama gereği gördüğünüzü şimdi anlıyorum.

    T: Eğer kendimizi soyutlamasaydık, bu arkadaşlar bize gelmezlerdi.

    D: Bu onlar için tehlikeli mi olurdu?

    T: Gelmezlerdi. Kendilerini tehlikeye sokmazlardı.

    D: Onlar çok ilgimi çekti. Üçe kadar sayıp, sen grubunla beraberken, bu gemilerden birinin gökyüzünden geldiği zamana gideceğiz. Bana anlatmanı istiyorum. Üçe kadar sayacağım, sizin bölgenizi ziyaret ettikleri zamanlardan birinde olacağız. 1,2,3, o zamanlardan birindeyiz. Bana neler olduğunu anlat.

    T: Yakılmış bir ateş var, bu onların gelmesi için yapılan geleneksel bir şey. Bir şekilde törenimizin bir parçası. El ele tutuşup ilahiler ve şarkılar söylüyor ve Göklerin Tanrı’sına şükrediyoruz. Aniden vadinin alt kısmında bir ışık görüyoruz, çünkü biz bu dağın tepesindeyiz. Ve bu ışığın aşağıdaki çölün karşısından kayarak gittiğini görüyoruz.

    D: Gece mi oluyor bunlar?

    T: Evet. Gece, çünkü o saatte çevrede yaşayan diğer insanlar uykuda oluyorlar. Işık dağın yanındaki yoldan geliyor ve çemberimizin birkaç metre uzağında duruyor. Altında açılan bir kapı var, bu şekil olarak yuvarlak gibi. Ve … ışığın içinden üç arkadaş çıkıyor.

    D: Altından nasıl çıkıyorlar? Merdiven mi var ya da başka bir şey?

    T: Uçar gibi ya da süzülerek, toprağa temas etmiyorlar. Onlar beyazlar ya da beyaz ışık yayıyor gibi görünüyorlar. Ve ağızdan konuşmadıkları için bizimle zihinlerinden konuşuyorlar. Biz onları zihnimizde duyuyoruz.

    D: Onların yüz hatlarını görebiliyor musun, yoksa ışık çok mu parlak?

    T: Hiç oynamayan küçük ağızları ve kocaman yuvarlak gözleri var … Kaşları yok. Boyları çok uzun.

    D: Sizin insanlarınızdan daha mı uzunlar?

    T: Evet. Bir seksen…Boyları bir seksen ile iki metre arasında.

    D: Saçları var mı?

    T: Hayır, saçsızlar.

    D: Ne tür elbiseler giyiyorlar?

    T: Uzun kollu, ayaklarını kapatan cübbe görünümlü kıyafetleri var. Ayakları görünmüyor. Disk ya da plakaların üstünde ayakta duruyorlar ve bunların üzerinde dolaşıyorlar.

    D: Ah, anlıyorum. Bu şekilde süzülüyorlar.

    T: Evet. Onlar bize gelerek, bu gezegende doğacak olan Mesih hakkında büyük umut ve cesaret veren, çok sevgili arkadaşlar. Onlar gelmekte olan Mesih’in habercileri ve bu sözleri duyduğumuzda ağlıyoruz. Birçoğu tüm yaşamları boyunca bunu beklediler ve geldiğini göremediler. Ve biz burada, nihayet O’nun bizim yaşamımız sırasında geleceğini duyuyoruz. Bu yaratıklar çok fazla sevgi yayıyorlar. Ve biz onlara inanıyor, güveniyor ve onları dinliyoruz. Çünkü onlar besbelli ki meleklerin boyutundan.

    D: Onlar bütün bunları nereden biliyorlar?

    T: Onlar ruh dünyasından geliyorlar ve oradan, yani ruh dünyasından bilgi alıyorlar.

    D: Neden bunları size anlatıyorlar?

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1