Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh
Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh
Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh
Ebook243 pages2 hours

Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

ŞAŞIRTICI BİR REENKARNASYON
AKASI !

Hiroşima’ya atom bombası atılması sırasında Japon adamın ölümünün genç bir Amerikalı kızla nasıl bir bağlantısı olabilirdi?

Korkunç bir ölümün ısrarcı anısı, zaman ve mekanın ötesine geçti ve genç bir kızın geçmiş yaşam terapisi almak istemesine sebep oldu. Dünyanın öbür ucundaki bir adamın yaşamı ve ölümünün bu şaşırtıcı keşfi ve bunun günümüz Amerika’sında yaşayan bir kız üzerindeki etkisi regresif hipnoz yoluyla ortaya çıktı.

Bombalama olayıyla ilgili araştırmalar, II. Dünya Savaşı’nın bu dramatik sonu sırasında kamuoyunun bilmediği gerçekleri de ortaya çıkardı. Hiroşima ve Nagazaki’nin perişan olması pahalı bir deneyin nihai sonuçları mıydı? Birleşik Devletler gerçekten bu bombaları atmak zorunda mıydı? Bu vaka, savaşın Japonya tarafına ilişkin şaşırtıcı bilgileri ortaya çıkardı.

Hiroşima bombalamasından sağ kurtulanların anlattığı pek çok acı, ölüm ve yıkım hikayesi var. Bu, hayatta kalamayan birinin görgü tanıklığıdır.

Hikaye insanlığa haykırıyor, ‘’Bunun bir daha olmasına izin vermeyin!’’

LanguageTürkçe
Release dateDec 12, 2023
ISBN9798215426388
Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh
Author

Dolores Cannon

Dolores Cannon is recognized as a pioneer in the field of past-life regression. She is a hypnotherapist who specializes in the recovery and cataloging of “Lost Knowledge”. Her roots in hypnosis go back to the 1960s, and she has been specializing in past-life therapy since the 1970s. She has developed her own technique and has founded the Quantum Healing Hypnosis Academy. Traveling all over the world teaching this unique healing method she has trained over 4000 students since 2002. This is her main focus now. However, she has been active in UFO and Crop Circle investigations for over 27 years since Lou Farish got her involved in the subject. She has been involved with the Ozark Mountain UFO Conference since its inception 27 years ago by Lou Farish and Ed Mazur. After Lou died she inherited the conference and has been putting it on the past two years.Dolores has written 17 books about her research in hypnosis and UFO cases. These books are translated into over 20 languages. She founded her publishing company, Ozark Mountain Publishing, 22 years ago in 1992, and currently has over 50 authors that she publishes. In addition to the UFO conference she also puts on another conference, the Transformation Conference, which is a showcase for her authors.She has appeared on numerous TV shows and documentaries on all the major networks, and also throughout the world. She has spoken on over 1000 radio shows, including Art Bell’s Dreamland, George Noory’s Coast to Coast, and Shirley MacLaine, plus speaking at innumerable conferences worldwide. In addition she has had her own weekly radio show, the Metaphysical Hour, on BBS Radio for nine years. She has received numerous awards from organizations and hypnosis schools, including Outstanding Service and Lifetime Achievement awards. She was the first foreigner to receive the Orpheus Award in Bulgaria for the highest achievement in the field of psychic research.Dolores made her transition on October 18, 2014. She touched many and will be deeply missed.

Related to Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh

Related ebooks

Reviews for Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Hiroşima’yı Hatırlayan Bir Ruh - Dolores Cannon

    Ben II. Dünya Savaşı sırasında çocuktum ve savaşla ilgili hatırladıklarım bir çocuğun bakış açısıyla biçimlendirilmiştir. Pearl Harbor’daki sinsi saldırı karşısında Amerika’nın Japonları ruhsuz canavarlar olarak gördüğünü hatırlıyorum. Hiroşima ve Nagazaki’nin bombalanmasının ardından VJ (Japonya’da Galibiyet) gününde yapılan kutlamaları hatırlıyorum.

    Nogorigatu Suragami, 1945’te ‘’Enola Gay’’in atom bombasını o Japon şehrine attığı önemli günde, Hiroşima’da olan yaşlı bir adamdı. Onunla kısa bir zaman önce, ölümünden 40 yıl sonra ‘’tanıştım’’.

    Nogorigatu, bir toplantıda tesadüfen tanıştığım genç bir kadına yaptığım hipnotik regresyon sırasında keşfettiğim birçok kişilikten sadece bir tanesiydi. Bir geçmiş yaşam araştırmacısı olarak, reenkarnasyonun geçerliliği ve çoğumuzun birçok geçmiş yaşamı olduğu konusunda beni ikna etmeye yetecek yüzlerce hipnoz seansına rehberlik ettim. Ama Nogorigatu gibi bir varlığın gözler önüne serdiği kadar zor bir durumla hiç karşılaşmamıştım. Bir araştırmacı olarak öncelikli hedefim hep tarafsız kalarak, gerçekleri olduğu gibi, duygulara kapılmadan sunmaktır. Nogorigatu’nun hikayesi trajik sonucuna ulaşmadan önce bu hedefi sınayacak ve uzun süredir sahip olduğum birçok inancı sarsacaktı.

    Nogorigatu’nun ufak tefek genç bir kadının ağzından gelen sözleri, onun kibar, sevecen, zeki, esprili ve çekici bir adam olduğunu gösteriyordu. Onu bir arkadaşım olarak düşündüm ve onun da beni aynı şekilde gördüğünü öğrenecektim. Korku ve şaşkınlık çığlıkları arasında kendi ölümünü anlatmasını dinlemek hiç kolay olmadı ve beni derinden etkiledi.

    Hiroşima bombardımanından sağ kurtulanların ölüme, yıkıma ve acıya ilişkin anlattığı birçok hikaye var. Bu, hayatta kalamayan birinin görgü tanıklığıdır.

    ~Dolores Cannon

    -1-

    Maceranın Başlangıcı

    BU GÜZEL GENÇ KIZLA TANIŞTIRILDIĞIMDA, ’’Seni bir yerden tanıyorum değil mi?’’ diye sordum. ‘’Nerede tanıştık?’’

    Birbirimizin gözlerine baktığımızda o da bunu hissetti. Anında bir tanıma, anında bir ‘’aşinalıktı’’. Konuştukça bunun imkansız olduğunu anladık. Daha önce tanışmış olmamız mümkün değildi çünkü Texas’tan bizim bölgeye yeni taşınmıştı.

    1983 yılıydı. Metafizik ve psişik fenomenlerle ilgilenen arkadaşlarımın verdiği bir davetteydim ve Kathryn Harris de bir arkadaşıyla bu davete gelmişti. Beynimi epey zorladıktan sonra sağduyu galip geldi ve bunun ilk karşılaşmamız olduğunu kabul etmek zorunda kaldım. Yine de, coşkulu kişiliğiyle odanın içinde dolaşıp herkesi etkilemesini izlerken, onu tanıdığım hissinden kopamadım. Çok tanıdık geliyordu.

    Bu duygunun geçmiş bir yaşamdan gelen bir tanışıklık anılarından mı yoksa gelecekte birlikte olacağımız önsezisine bağlı bir tetikleme mi olduğunu asla bilemeyeceğim. Tek bildiğim, o davetteki karşılaşmamızın önceden belirlenmiş olması gerektiğiydi, çünkü bu, birlikte yaşanacak inanılmaz bir maceranın başlangıcıydı.

    İkimizin de önümüzdeki yıl boyunca neler olabileceğini bilmemiz imkansızdı. Şimdi biliyorum ki birlikte çalışmak kaderimizde vardı ve o davette karşılaşmamız bilinmeyene - geri dönüşü olmayan bir yola- giden yolun ilk adımıydı.

    1979 yılında, geçmiş yaşamlara ilişkin regresif hipnotik araştırmalarıma başlamıştım ve yüzlerce hevesli ve istekli insanla çalıştım. O zamanlar, asla Kathryn gibi inanılmaz ayrıntılar verecek kabiliyette birini bulabileceğimi hiç düşünmemiştim. Bu, bir araştırmacının ancak hayal edebileceği bir şeydi.

    Tanıştığımız akşamki sohbet benim yaptığım iş konusuna geldiğinde bu, birçok insana ilginç geldi ve geçmiş yaşamlarını keşfetmek için benden randevu almak istediler. Kathryn de bunlardan biriydi ve çalışma tarihini belirlerken, bunun birlikte çalıştığım birçok insandan farklı olacağına dair hiçbir fikrim yoktu.

    Kathryn ya da arkadaşlarının bildiği adıyla Katie o tarihte sadece 22 yaşındaydı. Kısa boylu ve yaşına göre oldukça topluydu, kısacık kesilmiş sarı saçları ve insanların özüne nüfuz eden mavi gözlerinin içi parlıyordu. Cildinin herbir gözeneğinden karizma yayılıyordu, çok mutlu, canlı ve insanlarla son derece ilgili görünüyordu. (Daha sonra birlikteliğimiz sayesinde, bunun genellikle utangaçlığını ve kendine olan güvensizliğini örtmek için kullandığı bir görünüm olduğunu keşfettim. Ne de olsa bir Yengeçti ve bu astrolojik burçta doğan insanlar genellikle o kadar sosyal değildirler.)

    Ama Kathryn’de bir içtenlik, gerçek yaşını gizleyen, doğuştan gelen bir bilgelik duygusu vardı. Zaman zaman çocuksu davrandığında bu tuhaf görünüyordu. İkisi birbirine benzemese de, kendime sürekli oğlumla aynı yaşta, sadece 22 yaşında olduğunu hatırlatmak zorunda kaldım. Yanıltıcı ölçüde genç bir bedende olan çok yaşlı bir ruhmuş gibi görünüyordu. Benden başka herhangi bir kimsenin de aynı izlenimde olup olmadığını merak ettim.

    Kathryn, 1960 yılında Los Angeles’ta, meslekleri yoğun seyahat ve sık sık taşınmak gerektiren bir anne babanın çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Pentikostal bir kiliseye üyeydiler, bu yüzden Katie’nin dini geçmişi kesinlikle reenkarnasyon ve hipnoz fikirlerini destekleyen türden değildi. Hep bu aileye uymadığını hissettiğini ve ailesinin de onun kendileri gibi olma konusundaki isteksizliğini anlayamadıklarını söyledi.

    Bu kitapta gerçek adının açıklanmasını istememesinin sebebi, esas olarak ailesinin duygularını incitmekle ilgili endişesindendi. Kendisi için kolay anlaşılabilecek bir kavram olmasına karşın, birden fazla yaşam fikrini onların asla anlayamayacaklarını düşünüyordu. Ayrıca özel yaşamının alt üst olabileceği ihtimalini de göze almak istemiyordu. İsteklerine saygı duyup, kimliğini gizli tutmayı kabul ettim.

    Ailesinin birçok kez çeşitli eyaletlere taşınması, nihayet Katie 16 yaşındayken onları Texas’a getirmişti. Lise 2. sınıftayken iki kez ve üçüncü sınıfın başında yeniden taşınmak zorunda kaldıklarından, Katie sürekli olarak farklı okullara, değişik öğretim yöntemlerine ve değişen arkadaşlara alışmaya çalışmaktan bıkmıştı. Anne ve babasının karşı çıkmasına rağmen, lise üçüncü sınıfın başlarında okulu bıraktı ve örgün eğitimine son verdi. Bu, çalışmalarımız için değerli bir nitelik oluşturacaktı. Katie son derece zeki bir kızdı, ancak bilgisi kitaplardan gelmiyordu.

    Katie okuldan ayrılıp, artık belli bir özgürlüğe kavuştuktan sonra, lise diploması veya bir uzmanlık eğitimi olmadan kolayca bir iş bulamayacağını anladı. Hayal kırıklığına sebep olan ufak tefek işlerle geçen bir yılın ardından, 17 yaşında lise denklik sınavına girmeye karar verip denklik aldıktan sonra Hava Kuvvetleri’ne katıldı ve burada iki yıl geçirerek bilgisayarlarda uzmanlaştı. (Çalışmamız açısından önemli bir nokta, Hava Kuvvetlerinde görev yaptığı süre boyunca Amerika Birleşik Devletleri’nden hiç ayrılmamasıydı.)

    Hava Kuvvetlerinden ayrıldıktan sonra, o ve ailesi son kez, onunla tanıştığım orta Amerika’nın batısındaki şehre taşındılar. Bilgisayar becerilerini ofis işlerinde kullanan Katie’nin uyumlu biri olduğu görünüyordu ve normal bir sosyal yaşamı vardı. Boş zamanlarının büyük bir kısmını popüler olan aşk ve fantastik romanlar okuyarak geçiriyordu. Tarihi ya da coğrafi bilgi edinmek için bir kütüphanede araştırma yapma fikri ona hiç çekici gelmiyordu.

    Kathryn Harris’le ilk tanıştığımızda, ikimizin de çıkmak üzere olduğumuz macera konusunda hiçbir fikri yoktu. Bu macera bütün bir yıl boyunca devam edecek ve hayal gücünün ötesinde zaman dilimlerini ve deneyimleri kapsayacaktı. Davette, geçmiş yaşamlara hipnoz aracılığıyla geri dönüş hakkında merakını dile getiren pek çok kişiden sadece biriydi. Bu regresyonlar benim için artık öngörülebilir bir kalıp haline gelmişti ve daha fazla yaptıkça sonuçlar daha öngörülebilir oluyordu. İlk randevumuzu kararlaştırırken bu hayat dolu, coşkulu genç kızdan da farklı bir şey beklemem için hiçbir sebep yoktu.

    Genellikle ilk hipnotik seansta, insanların büyük çoğunluğu sadece daha hafif bir trans haline girer. Öngörülebilir kalıpların devreye girdiği yer burasıdır. Çoğumuzun yaşamında olan şeylere benzer, heyecan verici hiçbir şeyin olmadığı, sıkıcı, günlük olayların gerçekleştiği bir yaşamı anlatırlar.

    Nedense, pek çok kişi ilk yerleşim zamanlarındaki vahşi Batı’da bir yaşama geri döner. O döneme ait bir çekim varmış gibi görünse de, tüm hipnotize edilmiş kişiler yaşamları boyunca filmlerde, TV programlarında gördüklerinden farklı bir şey anlatır ve birçoğu da bunun hakkında yorumda bulunur. Bu farklılıklar kişiler arasında tutarlı olduğunda, bölgelerin ve zaman dilimlerinin tanımlanmasında birbirlerinin hikayelerini doğruladığında, bana daha doğru olduğuna inandığım bir tarihin resmini sunarken aynı zamanda ‘’reenkarnasyonun geçerliliğini’’ de kanıtlıyor.

    İlk seansların neden belirli kalıpları izlediğine dair bir sonuca vardım. Kişinin olaysız bir yaşam anlatmasının sebebinin, kendi bilinçaltının onu ya da beni sınamak olduğuna inanıyorum. Hipnoz altındaki kişi beni gerçekten tanımıyor, bu da bilinçaltını en önemli sırlarını bir yabancıya ifşa etme konusunda isteksiz kılıyor.

    Aynı zamanda bu, kişi için yeni bir deneyim ve benim yöntemim bilinçaltını bilgiyi açığa çıkarmaya teşvik etse de, yine de bilinçaltı o bilginin koruyucusudur. Öncelikli rolü korumak olduğundan, bilinçaltı hipnozdaki kişinin nasıl tepki vereceğini görmek için kolay bir şeyi seçecektir, yani elindeki birçok dosya içinden basit olan bir yaşamı sunacaktır. Sanki ‘’Yani, burada neler olup bittiğini gerçekten bilmiyoruz, ama onların bu basit yaşama erişmesine izin vereceğiz ve neler olacağını izleyeceğiz’’ diyormuş gibi. Daha sonra bilinçaltı herhangi bir tehlike olmadığını gördüğünde ve yöntemi anladığında daha önemli bilgiler açığa çıkar.

    Bilinçaltı bu bilgilerin sorulmasına alışık değildir, çünkü çok az insan o bilgilerin varlığından haberdardır. Bir kez erişim sağlandığında, yöntemin tekrarlanması ve kişi ile seansı yöneten arasında git gide kurulan yakınlık sayesinde çok daha fazlası elde edilebilir. Bu yakınlığın son derece önemli olduğuna inanıyorum. Eğer bilinçaltı kişiye yönelik herhangi bir tehlike ya da tehditten şüphe ederse bilgi akışı anında kesilir.

    Hipnozla ilgili yaygın bir yanlış fikir, kişinin hipnozdayken tüm kontrolü elden bırakması gerektiğidir. Aslında, kişi hipnotik regresyon sırasında daha az değil, daha fazla kontrole sahiptir. Kişi uyuyor gibi görünse ve çoğu zaman uyandıktan sonra seansı hatırlamasa da, normal yollarla göremediği veya tahammül edemediği, odada olup biten her şeyin farkındadır. Regresyonlar sırasında bunu birçok kez kanıtladım ve bunun bilinçaltının doğal izleme sisteminin bir parçası olduğuna inanıyorum.

    - 2 -

    Colorado Bölgesinde Yaşam

    HİPNOTİK TELKİNE BAŞLAMADAN ÖNCE regresyon yaptıracak kişiyle yaklaşık yarım saat konuşmayı seviyorum. Bu süre zarfında onlar hakkında bir şeyler öğrenmeye, sorularını yanıtlamaya ve benimle birlikteyken kendilerini rahat hissetmelerini sağlamaya çalışıyorum. Kathryn’le bu yarım saati geçirdikten sonra hipnotik telkinlere başladım.

    Hızla ve kolayca derin bir transa girdi. Yukarıda anlattığım öngörülebilirlikten dolayı, Katie tepeler ve vadilerden oluşan kırsal bir alanda ‘’orada tek başına duran’’ beyaz bir evi tarif etmeye başladığında şaşırmadım. Bu, başka birçok kişiden de duyduğum aynı türde bir ortamdı. Eve girdiğinde annesinin geniş bir mutfaktaki fırında ekmek pişirdiğini gördü.

    K: Mutfağın arka tarafında bir vestiyer var. Ayakkabılarımızı çıkartmalıyız. Ve odun sobasını görüyorum. Annem şimdi fırından bir şeyler çıkarıyor.

    İşte bu noktada Katie ile diğer danışanlar arasındaki farkı farkettim; pişen ekmeğin kokusunu alabiliyordu. Bu sıradan bir durum değildi ve tüm duyularının aktif hale geçtiğini gösteriyordu. Ayrıca ‘’Ben’’ kelimesini kullanarak birinci şahıs olarak konuşuyordu. Anlaşılan regresyona pasif olarak değil aktif olarak katılacaktı. Belki bu sıradan bir çalışma olmaz diye düşündüm. Bulunduğu yılı tam olarak anlamak zor olduğu için, genellikle kıyafetleri, mobilyaları ve çevresindekileri açıklamasını isteyerek hangi zaman diliminde olduğumuzu belirlemeye çalışırım. Annesini sordum.

    K: Saçları koyu renk. Sanırım bazı insanlar onun biraz tombul olduğunu düşünebilir, ama bence o gayet iyi. Mavi gözlü, güzel ve saçlarını toplamış. Yere kadar uzun mavi çiçekli pamuk bir elbise giyiyor.

    Kendini anlatmasını istedim. Adının Sharon olduğunu ve sadece 12 yaşında olduğunu söyledi.

    K: Üzerimde sarı elbisem var ve ayaklarım çamurlu. (Çocukça güldü.) Annem kızacak çünkü güzel elbisemle dışarı çıkmamam gerekiyordu.

    D: Ailende başka kimse var mı?

    K: Ağabeyim, Philip var ve babam. Philip babamla birlikte kasabaya gitti. Erzak almaya gittiler. Babamın güneş doğmadan gitmesi gerekiyordu. At arabasıyla kasabaya gitmek yaklaşık bir günlük yol. En azından yarım gün.

    D: Kasabanın adını biliyor musun?

    K: Clear Creek. Oraya gitmek keyifli ama annem kızlar için iyi bir yer olmadığını söylüyor. Gerçekten de acayip bir yer.

    D: Akşam yemeği için zamanında dönecekler mi?

    K: Belki dönerler. Belki dönemezler. Ama annem onlar için yemek hazırlayacak.

    D: Kırsalda yaşamayı seviyor musun?

    K: Burada yaşamak harika, okula sadece iki gün gitmem gerekiyor. Oradan oraya koşturuyorum, annem tam bir holigan gibi koşturduğumu söylüyor.

    Katie daha sonra kaseti dinlediğinde güldü ve ‘’holigan’’ ın normalde kullanacağı bir kelime olmadığını söyledi.

    D: (Güldüm) Kaçıncı sınıftasın?

    K: İkinci.

    Bu sürpriz olmuştu. On iki yaşında ve sadece ikinci sınıfta mı? Anlaşılan okula normalde günümüzde olduğu gibi erken yaşta başlamamıştı. Ve haftada sadece iki gün gittiğinden, muhtemelen temel bilgilerden başka bir şey öğrenmek için zaman yoktu. Araştırmalarımda, kızların genellikle hiç eğitim almadıklarını da öğrendim.

    D: Henüz okuma yazma öğrendin mi?

    Katie’nin sesi farklı bir karaktere bürünüyordu. Kulağa naif ve oldukça köylümsü geliyordu, fark edilebilir şekilde sözcükleri uzatarak konuşuyordu.

    K: Biraz. Ama bunun gerçekten önemli olduğunu sanmıyorum. Ev hanımı olmak, tarlayla ilgilenmek için fazla hesap yapmaya gerek yok.

    D: Büyüyünce yapmayı düşündüğün şey bu mu?

    K: Yapacak pek bir şey yok.

    Onu zamanda ilerletip akşam yemeğine götürdüm, abisi ve babasının kasabadan dönüp dönmediğini sordum.

    K: Evet, geç oldu, dışarısı karanlık ama onlara yemek ayırdık, babam ve Philip buradalar. Yorgunlar; onlar için uzun bir gündü. Keşke ben de gidebilseydim. Bu farklı bir şey. Bütün gün burada olmak gibi değil.

    D: Ne sıklıkta kasabaya gidiyorlar?

    K: Bazen ayda iki kez. Ama genellikle bir kez.

    Akşam yemeğinde ne yediklerini sordum. Regresyonlarda birçok insanla konuştuğum için, yedikleri yiyeceklerden de hangi zaman diliminde olduklarını öğrenebiliyorum. Kullanılan mutfak eşyalarının türüne bağlı olarak da çok şey anlayabiliyorum. Bunlar tekrarlanan öngörülebilir kalıplardır. Sorduğum soruların çoğu zaman çerçevesini oluşturmak için kullanılıyor. Hipnozdaki kişi hangi ayrıntıları aradığımı veya başkalarından aldığım bilgileri bilmediği için buna test de denilebilir.

    K: Haşlanmış tavuk ve biraz da ev yapımı ekmek. Kendi bahçemizden koçanda mısır ve biraz da kalmış elmalı turta var.

    D: Ne tür tabaklar kullanıyorsunuz?

    K: Mavi ve beyaz renkli ve üzerinde resimler var. Onlar annemin gurur kaynağı.

    D: (Porselen kullanmanın yaygın olmadığını biliyordum.) Her gece onları mı kullanıyor?

    K: Hayır. Sadece özel durumlarda. Diğer zamanlarda onları konsola kaldırıyor. O tür şeyler sadece bakmak için. (Katie daha sonra konsolun ne olduğunu bilmediğini söyledi.) Bazen sadece tahta kaseler kullanırız. Çoğu zaman çömlek kullanırız.

    Onların sadece kırsalda yaşayan insanlar değil, göçmen olduğunu varsaydım. Eski yerleşimcilerin evlerinde ya da yaşamlarında bu kadar güzel şeyler yoktu. Bu, 1800’lerin sonlarında bulduğum verilere daha çok uyuyordu. Bu yüzden Sharon’un muhtemelen hangi zaman diliminden bahsettiğini biliyordum.

    D: Ağabeyin Philip kaç yaşında?

    K: On altı. Bu yüzden kasabaya o gidiyor ve ben burada kalmak zorundayım.

    D: Artık erkek oluyor, o yüzden.

    K: O

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1