Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)
Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)
Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)
Ebook82 pages48 minutes

Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

"Birleşmiş Milletlerde daimi üye olduğumuza göre insanlara bir şey izah etmek zorunda değiliz! Ruslar bir ülkeye saldırdıklarında kimseye danışıyorlar mı? Mesela, Kiev'e doğru ilerlerken bize mi sordular? İnsanlığın topyekün şekilde bir felakete doğru sürüklendiği ortada. Nihayetinde bu bir ölüm kalım meselesi! Unutmayınız ki kimin haklı olduğunun değil, kimin güçlü olduğunun önemli olduğu bir çağda yaşıyoruz, diye yanıt verdi Amiral."

 "Saldırı sırasında zarar görmemeniz için gitmeniz gereken en uygun yer Almanya'da bulunan Zugspitze dağı…"

LanguageTürkçe
Release dateMay 20, 2023
ISBN9798223062189
Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)
Author

Suleyman Turan

Suleyman Turan was born on 6th May 1976, in Tunceli. He graduated from Akdeniz university tourism faculty in 1999. He can speak Turkish, French, English and a little Italian. Turan wrote ten books about philosophy and politics.

Read more from Suleyman Turan

Related to Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)

Related ebooks

Reviews for Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı)

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Yanılsamalar 2 (ABD Rusya Savaşı) - Suleyman Turan

    Yanılsamalar 2

    (ABD Rusya Savaşı)

    Dava işlerinin askıya alındığı sakin günlerde Serge’in kulaklarında ‘Saint Nehri durgun akıyor’ sözü çınlayıp duruyordu. Çocukluğundan beri çok ilginç düşler görürdü. Bazen de düş içinde düş... Bu rüyalar boyunca sürüklendiği birtakım olaylar dışında, gözünün önünde tam olarak anlam veremediği bir takvim ve tarihler uçuşurdu. Gün, ay ve yeri algılamasına rağmen, yıl kısmını çoğu kez göremezdi.

    Rüyalarını yorumlayan kadına göre Tanrı, o kadarına izin veriyordu, zira olayların bir bölümü sır olarak kalmalıydı.

    Fransa’ya bahar her zamankinden erken gelmişti. Kentlerin üzerini örten yoğun bulut tabakaları yerini masmavi gökyüzüne bıraktı. Kırsal yerlerde de durum farksızdı. Vadiler, uçsuz bucaksız ovalar, rengarenk çiçeklerle bezendi. Böcekler yuvalarından çıktı. Rüzgar, bedenleri nazikçe saracak kadar hafif esmeye başladı. Güneşin sıcaklığı rahatsızlık vermeyecek tatlılıktaydı ve baharın bir diğer müjdecisiydi. Güzel hava ile beraber Isabelle ile daha sık buluşmaya karar verdiler. Her buluşmalarında kadın, ona çeşitli sorular sorup, ağzını

    arıyordu. Karşısındakini çözmeye çalışan sorgucu polis

    kimliğine bürünüyordu. Serge, durumdan rahatsızdı, zira hayat yorgunuydu. Sevdiği kadınla beraber iken sadece keyifli anlar yaşamak derdindeydi.

    İş çıkışı Isabelle ile buluştukları bir gün, bir iki kadeh içmişlerdi ki kadın sevgilisini bir kez daha sorguya aldı.

    -Benimle iken bile, dalıp gidiyorsun. Soru soruyorum,

    anlamadan, tuhaf tuhaf cevaplar veriyorsun. Neler oluyor sana, söyler misin? Diye sordu. Serge, gözlerini sevgilisinden kaçırarak:

    -İşte geldik hiç konuşmak istemediğim konulara, dedi. Bu tür sorulara muhatap olduğunda gerilir ve suskunluğa bürünürdü. Kısa bir sessizlikten sonra öyle işte dedi. Isabelle, üstelemenin yararı olmayacağını düşünmüş olacak ki önündeki içki bardağını kafasına diktiği gibi, garsona yenisini getirmesini işaret etti. Serge’e yüklenmek konusunda çok haklı sayılmazdı. Zira O, çok farklı modlardaydı. Geçmişte de öyle olmuştu.

    Zaman zaman kulağına çeşitli şeyler fısıldanıyordu ve deniyordu ki: İnsanlık, adım adım sınavını tamamlıyor. Bu

    sınavın bütünüyle tamamlanmasına vesile olacak kişi sensin. Çünkü sen seçilmişsin. İyi kalpli ve farkında bir avuç insan sayesinde insanlık kurtulacak. Tüm kötülükler, pandoranın kutusuna geri kapatılıp, yok edilecektir. Tanrısal ve doğaüstü zamanların yaşanacağı, meleklerin belireceği o ana gidiş için, bir dibe vuruş yaşanacak ve erdem savaşçıları uygun dönem gelene kadar, sabırla bekleyeceklerdir. Tüm çaba, binlerce yıllık serüvenin öngörülen bir sonla bitmesi için olacaktır. O an geldiğinde erdem savaşçılarının en yaşlısının işareti ve seçilmiş kişinin inisiyatifi ile harekete geçilecektir. O gün yaşayan en yaşlı savaşçıdan gelecek bilgiye göre hareket edilecektir...

    Temiz kalpli insanlar elbette ki Tanrı’nın cennetine yollanacaktır... Ancak insanın ölümü ne denli acı vericiyse

    insanlığın toptan yeryüzünden silinmesi de o denli trajik

    olacaktır!

    Sevgilisinin uzaklara dalıp gittiğini gören kadın, bir süre telefonuyla oynadı. Önündeki mönüyü karıştırdı. Sosyal medya hesaplarına gelen mesajlara yanıt verdi. Birkaç saat sonra

    mekandan ayrıldıklarında, bir süre yan yana yürüdüler. Bazı işlerini halletmesi gereken Serge, neşeli bir yüz ifadesiyle Isabelle’i öpüp uzaklaştı.

    Başkan’ın Adamları Toplantıda

    Yirmi beş kişiydiler. Ortak özellikleri Birleşik Devletler

    Başkanına yakın olmalarıydı. En düşüğü Koramiral rütbesinde çoğunluğu Oramiral olan denizci istihbaratçılardan teşkil bir gruptular... Kendilerine ‘derinlerin derini’ adını vermişlerdi. ABD ulus devletini, çevreleri geniş zengin ailelere teslim etmemeye yemin etmişlerdi ve özenli bir seçim sonucu oluşturulan kendi istihbarat grupları dışında kimseye güvenleri yoktu. Hele de karacı subaylara! Bazı toplantılarını dinlenmeye karşı bilinen tüm teknik tedbirlerin alındığı bir uçak gemisinde tertipliyorlardı. Her türlü senaryo ve olasılık için hazırlıkları

    vardı.

    Sıcak bir Haziran günü, global çapta sorunların

    değerlendirildiği bir toplantı için bir araya geldiler. Başlarında ulusalcı kimliğiyle bilinen Amiral Carter vardı. Deneyimli asker yerini aldığında yüzü gergin, bakışları derin ve sözleri soğuktu:

    Açık konuşmak gerekirse, bahsedeceğim konular hoşunuza gidecek cinsten değil. Değerli vaktinizi almadan önce, genel

    olarak neler olup bittiğini özetlemeye çalışacağım, diyerek söze

    girdi.

    -Merak etmeyin Amiral, burada hep keyifli konular

    konuşulmuyor, özellikle de son günlerde, dedi bir başka asker. Sunum için yerini alan Amiral Carter, öğrencilerine ders verir gibi konuşmasını sürdürerek:

    -Bildiğiniz gibi bugünkü konumuz küresel ısınma ve etkileri,

    dedi. Tabii, sıcaklıklarda meydana gelen değişiklikler bölgelere göre farklılıklar arz ettiğinden, durumu küresel ısınma olarak mı soğuma olarak mı ifade etmeliyiz, orası tartışılır! Belki de genel bir ifade olarak küresel iklim değişikliği demek yerinde olur. Özetle başta sera gazı etkisi olmak üzere çeşitli nedenlerle Dünya üzerinde tüm sene boyunca kara, hava ve denizde ölçülen sıcaklık ortalamalarında aşırı artış görüldü. Hepinizin bildiği gibi bu gelişmeler kısa zamanda gerçekleşmedi. Olayın geçmişi

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1