Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Tanrı 2.0 Beta
Tanrı 2.0 Beta
Tanrı 2.0 Beta
Ebook149 pages1 hour

Tanrı 2.0 Beta

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bir kaza sonucu komaya giren bir kişi başka evrende olduğunu görür. Kendisininki dahil çevresindeki tüm yaşamlar iki evrende de yarım kalmıştır. İnsanları birleştirmenin yolunu bulamaya çalışır. Paralel evrende her şeyi yarattığını ileri süren hayali biriyle tanışır. Çılgın gibi davranan bu kişi heşeyi bir oyun gibi görmektedir. Paralel evren gerçek midir? Değilse olup bitenler bir rüya mıdır? Yoksa her şey bir oyun mudur? Hayali kişi gerçek midir, yoksa fantezi mıdır? Ona yardım mı etmektedir yoksa düşmanlık mı yapmaktadır?

Yazar

Kitabın yazarı bilgisayar mühendisi Önder Teker, yazılım geliştirmenin yanında bilim ve teknoloji alanında kitaplar yazmakta, eğitimler vermektedir. Bunun dışında müzikte beste ve söz yazarlığı, edebiyatta şiir ve roman, tiyatroda oyun yazarlığı ve sinemada da senaryo çalışmaları yapmaktadır.

LanguageTürkçe
PublisherGodoro
Release dateNov 26, 2023
ISBN9786259947808
Tanrı 2.0 Beta

Read more from Onder Teker

Related to Tanrı 2.0 Beta

Related ebooks

Reviews for Tanrı 2.0 Beta

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Tanrı 2.0 Beta - Onder Teker

    Tanrı

    2.0

    Beta

    Roman

    Önder Teker

    Godoro Yayıncılık

    GODORO YAYINCILIK

    Yayıncı Sertifikası No: 40946

    Kitabın Adı:

    Tanrı 2.0 Beta

    Copyright © 2023 Godoro Yayıncılık

    Kitabın Yazarı:

    Önder Teker

    Birinci Basım, Ekim 2023, İstanbul

    ISBN:

    978-625-99478-0-8

    Kapak Tasarımı ve Mizanpaj:

    Önder Teker

    Baskı ve Ciltleme:

    Godoro

    Özel Baskı Çözümleri

    Atikali Mah. Fatih Cad. No: 81 D: 2

    Fatih / İstanbul

    Telefon : (533) 561-2435

    http://www.godoro.com

    GODORO YAYINCILIK

    Atikali Mah. Fatih Cad. No: 81 D: 2

    Fatih / İstanbul

    Telefon : (533) 561-2435

    Öykünün Başlangıcı

    Selçuk diye 30 yaşında bir adam varmış. Babası Mete ile yaşarmış. Annesi Çolpan bir kaç yıl önce ölmüş.

    Yarım Yaşamlar

    Selçuk bir gün bilgisayarda oyun oynuyormuş. Herkesin kendine bir dünya ya da evren yaratıp yönettiği oyunlardan birisindeymiş. Kapı çalınmış; babası açmış.

    Gelen en yakın arkadaşı Teoman'mış.

    Selçuk evde mi? diye sormuş.

    Babası da:

    Evet. Hala büyümediği için bilgisayarda oyun oynuyor. demiş ve gülmüş. Sizin yaşıtlarınızın çocukları var. Siz hala oyun oynuyorsunuz! diye dalga geçmeyi sürdürmüş.

    Teoman içeri girip Selçuk'un odasına geçmiş. Selçuk'la selamlaştıktan sonra ne oynadığını görmek için bilgisayara bakmış. Görünce de:

    Ne anlıyorsun bu tür oyunlardan anlamıyorum! demiş.

    Selçuk gülerek:

    Sen ne anlıyorsun önüne gelen zavallı zombileri öldürdüğün oyunlardan? diye sormuş.

    Teoman düşünmüş.

    Her insanın içinde bir hayvan vardır. Öldürme içgüdüsü hepimizde var. Ben de bu biçimde boşalıyorum. diye yanıt vermiş.

    Selçuk:

    Her insanın içinde aynı zamanda bir şeyler yaratma, kurma içgüdüsü var. İşte ben de bu yüzden seviyorum kendi oyunlarımı. demiş.

    Teoman:

    Yaratmak Tanrı'ya özgü bir şey, kendini Tanrı mı sanıyorsun? diye sormuş gülerek.

    Selçuk:

    Evet, küçük dağları ben yarattım, büyüklerin yaratım sürecinde de önemli katkılarım oldu! deyince ikisi de gülmeye başlamış.

    Bir süre oradan buradan konuştuktan sonra:

    Biraz dışarıda gezelim, demişler ve evden çıkmışlar.

    Yolda Teoman:

    Baban, annenin ölümünü atlatamamış. Hala üzgün görünüyor. demiş. Benim amcamın karısı ölünce bir iki ay sürekli ağladı durdu. Bir yıl sonra gitti yeni bir kadın buldu, evlendi.

    Selçuk biraz gülümsedikten sonra ciddileşerek:

    Babam kendini suçluyor. demiş.

    Teoman da:

    O niye? diye sormuş.

    Selçuk:

    Biliyorsun annem akciğer kanserinden öldü. Sigara yüzünden. Babamla tanışana kadar hiç sigara içmezmiş. Onun yüzünden alışmış. Babam da 'Onun yerine ben ölmeliydim!' diye düşünüyor.  demiş.

    Teoman:

    Bir psikiyatriste götürelim babanı. diye önermiş.

    Selçuk da:

    Söyledim ama kabul etmedi. Çok ısrar ettim ama 'Ben bu acıyla yaşamaya mahkumum, iyileşmek istemiyorum.' gibisinden konuşuyor. demiş.

    Yürürken Selçuk bir yöne sapınca Teoman onu kolundan tutmuş.

    Şu yoldan gidelim.  demiş

    Selçuk aslında yanıtını bildiği halde sormuş:

    Niye?

    Teoman da:

    Biliyorsun işte diye yanıtlamış.

    Selçuk:

    Yahu babama atlamadı diyorsun sen de atlatamamışsın işte! diye çıkışmış.

    Teoman:

    Neden öyle diyorsun? Ben olağan yaşamımı sürdürüyorum. demiş. Senin baban gibi kopmadım herşeyden. Sadece olayın geçtiği sokaktan geçmiyorum; o kadar.

    Selçuk da ısrar etmiş:

    Tam olarak atlatman için olayın üstüne gitmen gerek demiş ve bu kez o Teoman'ı kolundan tutarak o sokağa sokmuş.

    Teoman gönülsüz de olsa onunla yürümeye başlamış. Bir kafenin önüne gelince Teoman'ın yüzü değişmiş. Gözlerini kapatmış, titremeye başlamış. Bir kaç yıl önce yaşanan bir olay gözlerinin önüne geliyormuş.

    Sokak ortasında iki silahlı grup birbirleriyle çatışıyormuş. Teoman da sevgilisi Begüm ile tam o sırada kafeden çıkıyorlarmış. Bir kurşun Begüm'e isabet etmiş. Teoman'ın kollarında can vermiş. Teoman olayı yeniden yaşarken Selçuk kendisini sarsarak kendine getirmeye çalışmış.

    Sakin ol! diye yüksek sesle bağırmış.

    Teoman da biraz toparlanmış.

    Selçuk:

    Bir an nöbet geçiriyorsun sandım. demiş.

    Teoman:

    Yok. demiş. Yalnızca olayı hatırladım. Ama şimdi iyiyim.

    Yolda yürümeye devam etmişler bir süre. Birden bire hızla gelen bir araba sokağın ortasına dalmış. Selçuk da Teoman da ne yapacağını bilememiş; sağa sola kaçışmaya başlamışlar. Ancak araba direksiyon kırayım derken gelip Selçuk'a çarpmış. Kendisini yerde bulan Selçuk bir ara ne olduğunu anlamak için sağa sola sersem sersem bakmış. Sonra da bayılmış.

    Ne kadar baygın kaldığını bilmeyen Selçuk gözlerini hastanede açmış. Bir bakmış; yanında genç ve güzel bir kadın duruyor.

    Selçuk uyanınca kadın sevinmiş.

    Hayatım uyandın mı? diye sormuş.

    Selçuk, hiç tanımadığı bu kadının kendisine bu kadar samimi davranmasına anlam verememiş. Özellikle de Hayatım şeklinde seslenmesi çok garibine gitmiş. Biraz etrafına bakınca hastanede olduğunu anlamış. Kaza anını düşünmüş. Anlamış ki tedavi sonrasında uyanmış durumdaymış.

    Yanındaki kadına bakmış.

    Siz kimsiniz? biçiminde bir tepki vermiş.

    Kadın gülerken birden yüzü donmuş.

    Ben kim miyim? diye sormuş. Şaka yapma Selçuk, beni korkutuyorsun!

    Selçuk kadındaki tuhaf hallere bir anlam vermemiş.

    Ne şakası hanımefendi? Sizi tanımıyorum, doktora ve hemşireye de benzemiyorsunuz? 'Siz kimsiniz?' diye sordum!

    Kadın yanıt vermiş:

    Ben senin karınım.

    Selçuk kadının suratına bir deliye bakar gibi bakmış. Kadın da Selçuk'a bir deliye bakar gibi bakmış.

    Ben Senin Karınım!

    Hastane odasında Selçuk şaşkın şaşkın çevreye bakınıyormuş. Bir kadının kendisinin karısı olduğunu ileri sürmesi karşısında ne yapacağını bilmiyormuş.   

    Kadın:

    Gidip bir psikiyatrist çağırayım. Fiziksel bir hasarın yok diye sevinmiştik. Ama sanırım ruhsal durumun pek iyi değil. demiş.

    Selçuk da yanındaki kadının kendisine çok saçma sapan gelen konuşmasıyla dalga geçmiş.

    Bir psikiyatrist çağırın gerçekten. Sizin bu tanımadığınız insanları kocanız sanma sorununuzu belki çözebilir. diye öneride bulunmuş.

    Kadın biraz bozularak bakmış Selçuk'un yüzüne.

    Hafızanı kaybetmişsin ama ukalalalığına herhangi bir eksilme yok! diye tepki vermiş. Ben senin karın Tomris'im. Sanırım kaza sende hafıza kaybına yol açmış. diye eklemiş.

    Az sonra Selçuk'un doktoru gelmiş.

    Merhaba, ben doktorunuzum. Nasılsınız? Ağrınız sızınız var mı? diye sormuş.

    Selçuk:

    Sağolun Doktor bey. İyiyim, bir şikayetim yok. diye yanıt vermiş. Tek sorunum bu hanım. Kendisi benim karım olduğunu iddia ediyor!

    Doktor şaşkın şaşkın bakmış bir Selçuk'un yüzüne bir de kadının yüzüne.

    Bu hanım eşiniz değil mi? Ama bize öyle söyledi. Siz komadayken hep başınızda durdu. Herşeyinizle ilgilendi.  biçiminde konuşmuş.

    Selçuk şaşkın şaşkın bakmış doktorun yüzüne.

    Selçuk:

    Neler oluyor bilmiyorum Doktor Bey, ama ben bu hanımı tanımıyorum. Ayrıca ben evli değilim. demiş.

    Doktor kadına dönmüş:

    Bakın hanımefendi, bu beyefendiyi tanımıyorsanız lütfen çıkın bu odadan. Güvenliği çağırıyorum şimdi. biçiminde tepki vermiş.

    Tam o sırada 30'lu yaşlarda bir adam gelmiş hasta odasına.

    Selçuk'a tuhaf tuhaf bakmış.

    Siz de kimsiniz? biçiminde bir soru yöneltmiş.

    Hakan Tomris'e dönmüş:

    Yenge ne oluyor? Niye böyle tavır yapıyor bana? Ziyaretine geç geldiğim için mi? diye sormuş.

    Selçuk'a dönmüş.

    Şehir dışındaydım, arkadaşım! Döner dönmez daha eve uğramadan buraya geldim. demiş.

    Selçuk'un karısı olduğunu söyleyen Tomris adlı kadın da:

    Hakan, sana tavır yapmıyor. Sanırım hafıza kaybı gibi bir şey var. Beni de tanımıyor. diye durumu açıklamuş.

    Hakan Selçuk'un yüzüne kuşkuyla bakmış.

    Beni tanımıyormusun gerçekten? Ben Hakan. Senin çocukluk arkadaşınım. demiş.

    Selçuk biraz kızarak bakmış.

    Benim Hakan diye bir arkadaşım yok. Daha doğrusu çocukken vardı ama artık yok. Çünkü boğuldu. diye tepki vermiş.

    Hakan:

    "Selçuk, kendine gel ben boğulmadım.

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1