Tabiat Ana ve Doğa Baba

By Abdullah Küçük

Varlık âleminin en mükemmel varlığı insan, bu âleme nasıl ve neden gelmiştir?
Ne için yaşamaktadır ve gidişi nereyedir. Bütün hayvan ve bitkiler nasıl ve neden var olmuşlardır?
Evren, sınırsız bir nizam ve intizama nasıl sahip olmuştur?
Bu düzen ve nizam her an varlığını nasıl ve ne ile korumaktadır?
İnsan, hayvan ve bitkiler, su, hava ve toprak, Güneş, Ay ve Dünya, hayatın devamına hizmet etmek için işbirliği yapmış ve yardımlaşmaya nasıl karar vermişlerdir?
Binlerce yıldır tesadüfen bu işbirliğinde neden bir problem ve kargaşa meydana gelmemiştir?
Bütün canlılar varlıklarını devam ettirirlerken vücutlarının en mükemmel biçimde şekillenmesi, hayatlarını ve gelişimlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan hava, su gıda ve her türlü rızıklar, her an yeteri kadarı ile yanlarına nasıl ulaşabilmektedir?
Mikro âlemde, normal âlemde ve makro âlemde meydana gelen sonsuz ve sınırsız sayıda kimyasal ve fiziksel değişim ve dönüşümler, sonuçları itibarı ile evrenin varlığına hizmet ederken akılların idrak edemeyeceği boyutlarda iş yapmış oluyorlar. Bu bilimsel sarmallar kim tarafından planlanıyor, yürütülüyor ve sonuçlandırılıyor?
İşte bu ve benzeri sınırsız sorular insan aklını ve düşüncelerini insanlık tarihi boyunca meşgul etmiştir. Toplumlara yön veren düşünce ve icraat insanları bu ve benzeri sorulara verdikleri cevaplara göre iki ana guruba ayrılmışlardır. Birinci grup insanlar, bir olan, ezeli ve ebedi olan sonsuz, sınırsız, ilmi, iradesi, kudreti ve sıfatları olan, bütün eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh olan yüceler yücesi Allah’ı (cc) yaratıcı ve ilah olarak tasdik ve kabul etmektedirler.
Bütün bu varlık âlemindeki faaliyetleri de O’nun yüce isim ve sıfatlarının ayrı ayrı icraat, faaliyet ve tecellileri olarak kabul etmektedirler.
İkinci grup insanlar ise Yaratıcıyı, peygamberleri, semavi kitapları ve kitapların verdiği bilgileri kabul etmeyerek, yukarıda özetlenen bütün faaliyetlerin, aklı, fikri, şuuru, bilinci, konuşması, görmesi, işitmesi, his ve duyguları olmayan tabiat veya sebeplerin faaliyetleri olduğunu iddia etmişlerdir. Fakat, bu akıldan ve insaftan uzak karara ‘Tabiat Ana’ ile ‘Doğa Baba’ bile isyan ederek dile gelip konuşmaya başlamışlardır. Kendilerinin asla ve kat’a bir yaratıcının özelliklerine sahip olmadıklarını, safi ve sade bir dil ile kızları olan çiçeğe ve Bamet’e anlatmaya çalışmaktadırlar.

• Language: Türkçe
• Publisher: Crab Publishing
• Release date: Jun 5, 2023
• ISBN: 9798201460365

Book preview

NELER OLUYOR BU ÂLEMDE?

Varlık âleminin en mükemmel varlığı insan, bu âleme nasıl ve neden gelmiştir?

Ne için yaşamaktadır ve gidişi nereyedir. Bütün hayvan ve bitkiler nasıl ve neden var olmuşlardır?

Evren, sınırsız bir nizam ve intizama nasıl sahip olmuştur?

Bu düzen ve nizam her an varlığını nasıl ve ne ile korumaktadır?

İnsan, hayvan ve bitkiler, su, hava ve toprak, Güneş, Ay ve Dünya, hayatın devamına hizmet etmek için işbirliği yapmış ve yardımlaşmaya nasıl karar vermişlerdir?

Binlerce yıldır tesadüfen bu işbirliğinde neden bir problem ve kargaşa meydana gelmemiştir?

Bütün canlılar varlıklarını devam ettirirlerken vücutlarının en mükemmel biçimde şekillenmesi, hayatlarını ve gelişimlerini devam ettirebilmeleri için gerekli olan hava, su gıda ve her türlü rızıklar, her an yeteri kadarı ile yanlarına nasıl ulaşabilmektedir?

Mikro âlemde, normal âlemde ve makro âlemde meydana gelen sonsuz ve sınırsız sayıda kimyasal ve fiziksel değişim ve dönüşümler, sonuçları itibarı ile evrenin varlığına hizmet ederken akılların idrak edemeyeceği boyutlarda iş yapmış oluyorlar. Bu bilimsel sarmallar kim tarafından planlanıyor, yürütülüyor ve sonuçlandırılıyor?

İşte bu ve benzeri sınırsız sorular insan aklını ve düşüncelerini insanlık tarihi boyunca meşgul etmiştir. Toplumlara yön veren düşünce ve icraat insanları bu ve benzeri sorulara verdikleri cevaplara göre iki ana guruba ayrılmışlardır. Birinci grup insanlar, bir olan, ezeli ve ebedi olan sonsuz, sınırsız, ilmi, iradesi, kudreti ve sıfatları olan, bütün eksik ve noksan sıfatlardan münezzeh olan yüceler yücesi Allah’ı (cc) yaratıcı ve ilah olarak tasdik ve kabul etmektedirler.

Bütün bu varlık âlemindeki faaliyetleri de O’nun yüce isim ve sıfatlarının ayrı ayrı icraat, faaliyet ve tecellileri olarak kabul etmektedirler.

İkinci grup insanlar ise Yaratıcıyı, peygamberleri, semavi kitapları ve kitapların verdiği bilgileri kabul etmeyerek, yukarıda özetlenen bütün faaliyetlerin, aklı, fikri, şuuru, bilinci, konuşması, görmesi, işitmesi, his ve duyguları olmayan tabiat veya sebeplerin faaliyetleri olduğunu iddia etmişlerdir. Fakat, bu akıldan ve insaftan uzak karara ‘Tabiat Ana’ ile ‘Doğa Baba’ bile isyan ederek dile gelip konuşmaya başlamışlardır. Kendilerinin asla ve kat’a bir yaratıcının özelliklerine sahip olmadıklarını, safi ve sade bir dil ile kızları olan çiçeğe ve Bamet’e anlatmaya çalışmaktadırlar.

BAMET’İN ORTAYA ÇIKIŞI

Bilimsellik ve teknoloji çağında asrımızın insanları; mesnetsiz hikâyelere ve kehanetlere, sorgulanmayan veya doğruluğu onaylanmayan bilgilerin ve bilgi kaynaklarının verilerine, akıl-mantık ve kalplerinin tatmin ve ikna olmadıklarını dile getirmektedirler.

Anlatılan konuların fizik ötesi veya soyut kavramlar olması durumunda bile, izah ve açıklamaların ortaya konulan ispat ve delillerin mutlaka bilimsellikle çelişmeyen, akıl ve mantık kurallarına uygun, eğitim ve eğitim sonunda elde edilen tecrübe ve kazanımların tasdik ettiği doğrular olması gerektiğini ifade etmektedirler.

O halde her bilgi ve her iddia, bilgi, akıl, mantık, eğitim ve tecrübe süzgecinden geçirilerek asrın insanına takdim edilmelidir ki kabul görsün veya fayda sağlayabilsin.

Fikirlerin, teorilerin, ideolojilerin, doğruların ve yanlışların sorgulanabilmesi, gerçeklerin bütün gerçekliği ile ispatlanması gerekmektedir.

Bu sorgulamanın en detaylı bir biçimde yapılması, tabiatın, sebeplerin ve yaratıcının bütün yönleri ile anlaşılması için BAMET isimli, Bilimsellik, Akıl, Mantık, Eğitim ve Tecrübenin birleşerek çok yönlü kompleks bir varlık şeklini alması gerekmekteydi. Bamet bu beş yönlü özellikleri ile Yaratıcıyı ve sıfatlarını, tabiatı ve sebepleri, bazen ciddi, bazen de ince bir mizah ile sorgulayacak, bu konudaki yanlış ve doğruların, iddia ve ispatların anlaşılmasına vesile olacaktı.

Bamet bütün insanlığın aklı, mantığı ve bilimselliğinin, eğitimle kazandıkları tecrübelerinin temsil edildiği manevi bir şahsiyet idi. Bu manevi ve farazi şahıs, yine diğer bir manevi şahsiyet olan ‘Tabiat Ana’, ‘Doğa Baba’ ve onların küçük kızları ‘Çiçek’ ile varlık âlemini, insanı, Yaratıcıyı, tabiat ve sebepleri sorgulayacaklar, bazen kendi adlarına bazen de başka varlıklar adına verecekleri cevaplar ve açıklamalarla insanlığın en önemli soru ve kaygılarına izahlar getireceklerdir. Bizler de onları merakla dinliyor olacağız, bakalım neler konuşacaklar.

Şimdi sözü onlara bırakalım.

BAMET’İN DOĞA BABA VE TABİAT ANA İLE TANIŞMASI

Bahar mevsiminin bütün yeryüzünü cennet bahçeleri gibi süslediği, pırıl pırıl bir sabah güneşinin bütün çiçekleri ve yeşillikleri aydınlattığı, tatlı ve serin bir meltem esintisinin ağaçların ve ırmakların, yüzeylerini hoş bir melodiyle okşayarak, dağların eteklerinden zirvelere doğru yükseldiği harika bir gündü.

Doğa Baba ve Tabiat Ana kızları olan Çiçek’in elinden tutmuş, etrafı seyrederek ve derin derin nefesler alarak ilerideki dağın zirvelerindeki bir mağarada yaşayan, Bilge Bamet’i ziyarete gidiyorlardı.

Bilge Bamet, bilimin her dalında en üst düzeyde eğitim almış, araştırma ve incelemelerini derinleştirmek için toplam hayatından uzaklaşarak bu sessiz mağarada inzivaya çekilmişti. Burada gökleri, hayvan ve bitkileri incelemeye, onların üzerinde düşüncelere ve araştırmalara yoğunlaşmıştı. Sağlam ve tutarlı bir akıl-mantık insanıydı. Daha doğrusu insanlığın akıl ve mantığının, bilimsellik ve deneyimlerinin şahs-ı manevisi olan varsayım bir varlıktı.

Doğa Baba ve Tabiat Ana, kızları olan Çiçek’le beraber her birisi sanki ters çevrilmiş dev bir birer armut şeklindeki bedenleri, vücutlarının sağlı sollu sarmalanmış yapraklı sarmaşıklı hali, ayakları ve ellerinin kaz ayakları