Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar
Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar
Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar
Ebook185 pages1 hour

Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bu kitapta neler var?

 Bir insan, sonsuz hayatla ilgili araştırma yaparken kimlere inanmalı ve hangi kaynaklara güvenmeliyiz?
 Allah varsa, O’nu niçin göremiyoruz?
 Allah’ın varlığını bilimsel gerçekler ışığında akıl ve mantık yoluyla nasıl anlayabiliriz?
 “Her şeyi Allah yarattıysa o zaman Allah’ı kim yarattı?” diye soruluyor. Buna nasıl cevap verebiliriz?
 Bazıları “Allah’ı insanlar uydurdu!” diyor. Bu ne demektir?
 Allah tek olduğu halde her şeyi bir anda nasıl görür, işitir ve bilir?
 Yaratıcı yalnız Allah mıdır? Doğa niçin yaratamaz?
 Allah’ın sergilediği nimetler ve harika sanat eserlerinin varlığı bizim için ne ifade ediyor?
 Kalp ve ruh, sadece Allah sevgisiyle dolarsa mı doyar?
 Allah’ın varlığını, kendimize ve evrendeki varlıklara bakarak nasıl anlayabiliriz?
 Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoksa tüm varlıkları niçin yarattı?
 Allah’ın, kimini zengin kimini fakir, kimini sağlıklı kimini hasta, kimini sapasağlam kimini engelli yapması/yaratması adaletsizlik değil midir?
 “Allah’a inananlar bilimden uzak olanlardır; bilim insanı dehalar ve büyük zekâlar Allah’a inanmıyor.” Diyenler var. Bu iddia doğru mu?
 Allah merhametli ve şefkatli ise ve hep iyiliğimizi istiyorsa, o zaman kötülükleri niçin yaratmış olabilir?
 Mademki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yok, o zaman niçin bizden ibadet istiyor?
 Ruhun varlığı bilimsel bir gerçek mi yoksa dinî bir inanış mıdır?
 Evrim teorisi hakkında çok farklı fikirler var. Bu teoriyi Allah’a inanmayanlar mı destekliyor? Teorinin aslı ve bilimsellik oranı nedir?

LanguageTürkçe
Release dateSep 25, 2022
ISBN9781005540098
Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar
Author

H. Hüseyin Özdemir

1958’de Afyonkarahisar’da doğdu. İlkokuldan sonra birkaç yıl okula gitmeyip hafızlık eğitimi aldı. Camilerde müezzinlik yaptı. 17 yaşında başladığı İmam Hatip Lisesini 1982’de bitirdi. Selçuk Üniversitesi, İlâhiyat Fakültesinden 1986 yılında mezun oldu. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak 1992-2020 yılları arasında emekli olana kadar görev yaptı. Evli ve 3 çocuk babasıdır.Öğretmenlik yıllarında ve emeklilik sonrasında Allah’ın varlığı, ahiret, melekler, kader, Peygamber Efendimiz’in (sav) duaları, sonsuz mutluluk vb. konularında kitaplar yazdı.

Related to Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar

Related ebooks

Related categories

Reviews for Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Allah'a Dair Sorular ve Cevaplar - H. Hüseyin Özdemir

    DOĞRU BİLGİ ve GÜVENLİ KAYNAK

    Bir insan, sonsuz hayatla ilgili araştırma yaparken kimlere inanmalı ve hangi kaynaklara güvenmeliyiz?

    İnansa da inanmasa da hatta ikisinin arasında bir yol tutsa da aslında her insanın Allah, peygamber, kıyâmet, kabirdeki hayat, yeniden dirilme, cennet, cehennem gibi kavramlara dair zihninde sorular vardır: Tüm bunlar var mı yok mu? Varsa nasıl? Ruhunda çalkalanıp duran bu tür sorulara ikna edici cevaplar arar. Kimisi gerçeği bulup huzura erer ve inancının gereğini o huzurla yaparak daha bu âlemde iken ruhunda manevî bir cennet yaşar. Kimisi gerçeklerle yüzleşmekten çekinir, unutmaya çalışır. Kimisi ‘sonra araştırırım’ diyerek öteler. Ancak bu merak, insanoğlunun iç âleminde ilk insandan beri hep vardır, dünyadan ayrılan son insana kadar da olacaktır. Zira, insanın özüne yerleştirilen ve insan fıtratının bir parçası olan ÖLÜMSÜZLÜK isteği ve SONSUZ MUTLULUK ÖZLEMİ bu merakı sürekli tetikler.

    Ortada, SONSUZ MUTLULUĞU KAZANMA VEYA KAYBETME gibi çok önemli bir gerçek var. İnanan ve gereğini yaşamaya çalışanlar, sonsuz cennetleri kazanma mutluluğuna aday iken; inkâr edenler sonsuz güzellikleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

    Allah’a inanma dereceleri farklılık gösterir. Kimisi 2 x 2 = 4 kadar net inanırken kimisi bunların sadece bir hayal olduğunu düşünür. Kimisi de Belki vardır, en iyisi güzel şeyler yapalım da varsa orada paçayı kurtarırız. düşüncesindedir ki bu da en zayıf inançtır.

    Hazreti Ali (Allah ondan razı olsun) Ahiret yoksa tüm bu ibadetlerin ve zahmetlerin boşa gidecek! diyen adama şöyle cevap verir: Ahiret yoksa, (huzur kaynağı) ibadetlerimizin bize hiçbir zararı olmaz. Ahiret varsa o zaman senin vay hâline!

    Öyle ise mesele laubaliliği kaldırmaz, çünkü dünyaya geri dönüş de sınavın tekrarı da yok. Kendimizi tehlikeye atmamak için bu mesele çok iyi araştırılmalıdır. Sonuçta bir evi, arabayı, çok miktarda parayı kazanmak veya kaybetmek bunun yanında hiç kalıyor. Üstelik SONSUZ HAYATI İLGİLENDİREN BU DERECE ÖNEMLİ KONULARDA araştırma yaparken güvenli bilgilere ve o bilgilerin güvenli kaynaklarına ihtiyaç var.

    Bu durumda akıl, mantık, bilim ölçüleri içinde kime, neye, ne kadar güvenileceği ya da güvenilmeyeceğine birlikte bakalım. Hayatımızın içinden örneklerle mantık aktiviteleri ve beyin fırtınaları yapalım:

    Diyelim ki öğrenciyiz ve çok önemli bir sınava gireceğiz. Sınavı kazanmak için elimizde cevaplanmasını istediğimiz hazırlık soruları var. Soruların doğru cevaplanması, başarımız için dolayısıyla da geleceğimiz için hayatî önem arz ediyor.

    Soru soracağımız uzman öğretmenler üçer kişilik iki ayrı grup hâlinde ayrı odalarda bulunuyorlar. Birinci odadaki uzmanların ilk sorumuza verdikleri cevaplar şöyle:

    1. kişi Doğru cevap A diyor.

    2. kişi Doğru cevap A diyor.

    3. kişi Doğru cevap A diyor.

    Buradaki tüm öğretmenler: A, doğru cevaptır dedikleri gibi diğer bütün sorularda da birbirlerini onaylayan aynı cevapları veriyorlar. Aralarında fikir birliği ve tutarlılık var.

    Sonra ikinci odaya gidip aynı soruları oradaki öğretmenlere de sorduk. Onların ilk soruya verdikleri cevaplar şu şekilde:

    1. kişi Doğru cevap C diyor.

    2. kişi Doğru cevap E diyor.

    3. kişi Doğru cevap B diyor.

    Bu öğretmenler, aynı soruya farklı cevaplar verdiği gibi ‘sadece kendi cevaplarının doğru, diğer öğretmenlerin cevaplarının yanlış olduğunu’ iddia ediyor. Üstelik bu durum diğer soruların çoğunda aynı şekilde devam ediyor. Nadiren benzer veya aynı cevapları verdikleri oluyor. Ancak yüksek oranda çok açık ve net bir tutarsızlık var. Bu durumda siz karar verin, sınava iyi hazırlanıp kazanmak için hangi gruptakilerin verdikleri bilgilere daha çok güvenilir?

    Madem gerçeği bulmak istiyoruz… O zaman, örnekten gerçek hayata geçelim. Allah, peygamber, ruh, melek, ölüm, yeniden dirilme, cennet, cehennem, sonsuz hayat vb. konularda insanlığa bilgiler verip yönlendirme yapan iki büyük grup vardır:

    1. Grup: Peygamberler, Allah’ın salih ve sadık kulları olan âlimler

    2. Grup: İnançsız filozoflar ve onların fikirleriyle hareket edenler

    Birinci grupta yer alan insanlığın sonsuz mutluluğu için gönderilen öğretmenler konumundaki peygamberler, ilk peygamber Hazreti Adem’den, Son Peygamber Hazreti Muhammed’e (sav) kadar, hepsi birbirlerini tasdik etmiş ve doğrulamışlardır. Gerçeği bulma noktasında fikir birliği içindedirler. Tarih boyunca hiçbir peygamber diğer bir peygamberi asla yalanlamamıştır.

    Bilgileri vahye dayandığı için Allah, peygamber, ruh, melek, insan, şeytan, iyi-kötü, faydalı-zararlı, hayat-ölüm, diriliş-mahşer, cennet-cehennem vb. her iki âlemdeki mutluluğumuzu ilgilendirilen konularda, peygamberler birbirlerini tasdik etmiş, aynı bilgilerin altına imza atmışlardır.

    İkinci grupta yer alan inkârcı filozofların çoğu kendisinden önceki filozofları yalanlamış, kendisinden sonraki filozoflar tarafından da yalanlanmışlardır. Tıpkı aynı soruya farklı cevaplar verip sadece kendini haklı sayan öğretmenler gibi. Birbirleriyle bazı ortak noktaları olsa da çok defa çelişkiye düşmüşlerdir.

    Şimdi akıl ve mantığımızı doğru kullanıp düşünelim:

    Güvenli kaynaklardan bilgi almak, başarılı olmanın ve güvenli sonuçlara ulaşmanın en doğru yoludur. Sonsuz hayatımızı ilgilendiren bu kadar önemli konularda bu iki gruptan hangisi daha güvenlidir?

    Her konuya, her soruya aynı veya benzer cevapları verip birbirlerini doğrulayanlar mı? Farklı, tutarsız cevaplar verip birbirlerini yalanlayanlar mı?

    Karar sizin…

    ALLAH’I GÖRMEK

    Allah varsa O’nu niçin görmüyoruz?

    Sorunun, arka planında Çevremizdeki varlıkları görüyoruz, Allah da var ise O’nu da görmemiz gerekir. düşüncesi yer alır. Güzel bir beyin fırtınası ile şu gerçekleri üst üste ekleyelim:

     Öncelikle iyi bilmeliyiz ki görmeyi arzu ettiğimiz Yüce Allah, yarattığı varlıkların hiçbirine asla benzemez. O, atomlardan oluşan cismanî bir varlık olmadığı gibi zamanla ve mekânla sınırlanan, hayal edilebilecek bir varlık da değildir. Zira zamanı, mekânı ve mekânın içindekileri yaratan O’dur. Ayrıca biz görme, işitme vb. her konuda sınırlı olan varlıklarız, Allah ise sonsuzdur. Sınırlı varlıkların sonsuzu idrak edemeyeceği mantıksal ve matematiksel olarak da çok net bir gerçektir.

    Yaklaşık kırk yıl kadar önce bir arkadaşım Allah somut mudur, soyut mudur? diye sormuştu. O zaman söyleyemediğim şu veciz söz geldi aklıma: ALLAH, somut ve soyut olan tüm varlıkları yoktan var eden ve yarattıklarının hepsinden üstün olandır. Başka bir deyişle O, idraklerin üstünde, sınırlı akıllarımızla asla kavrayamayacağımız, eşsiz ve benzersiz; güzelliği, ilmi ve rahmeti sonsuz biricik Yaratıcı’dır. Her türlü kusurdan uzaktır. Biz O’ndan uzak olsak da O, bize bizden daha yakındır.

     Allah’ı görmek bir yana acaba bizler iç içe olduğumuz birlikte yaşadığımız bu gezegende Allah’ın yarattığı tüm varlıkları gerçekten görüyor muyuz?

    Bilimsel veriler şu gerçeği gösteriyor: Gözlerimiz sapasağlam olmak kaydıyla çevremizdeki varlıkların sadece binde dördünü görebiliyoruz. Yaratılan varlıkların bile %0,4’ten (binde dörtten) fazlasını göremiyoruz ki Yaratan’ı görebilelim. Dünya’daki yaratılış özelliğimiz, görüş kapasitemiz bu... Farklı boyutlardaki birçok varlığı görme kabiliyetimiz yok.

     Şimdi akıl, mantık ve bilim ışıkları altında beyin fırtınamızı sürdürelim: Bilinen en hızlı varlık bir ışıktır ve sadece bir saniyede 300.000 km yol alır. Yani, bir saniyede ekvatoru 7,5 defa dolanıverir. Hiçbir maddenin ve diğer enerji türlerinin erişemeyeceği bu hızla binlerce, milyonlarca, trilyonlarca yıl gitsek ve tüm mesafeleri bir araya getirsek, Yüce Allah’ın sonsuzluğu yanında bunların tümü hiç kalır. "Sürekli genişleyen, büyüklüğünü idrak ve hayal bile edemediğimiz evrendeki ahenkli işleyiş, bunları yaratıp hareket ettiren, belli bir düzen içinde evrenin işleyişini yöneten, dilediğini yok edip yenilerini yaratan Yüce Allah’ın, sonsuz kudretini ve sınırsız ilmini apaçık göstermektedir.

    Matematikteki gerçeklerden biri de şudur ki bir sayı ne kadar büyük olursa olsun sonsuza oranla sıfırdır. Allah’ı, evrenin içinde veya dışında bir varlık gibi düşünmek O’nu hiç anlamamaktır. Zira evrendeki tüm varlıklar, O’nun yarattıklarıdır ve hepsi de Allah’ın hâkimiyeti, kudreti, emri ve tasarrufu altındadır.

     Evrende yüz milyarlarca galaksi (yıldız topluluğu, gökada) bulunduğunu ve aralarında ışık yılıyla ölçülen ve trilyon kilometrelerle ifade edilemeyen akıl almaz mesafeler olduğunu bilim insanlarından öğreniyoruz. En uzman bilim insanlarına Evreni bir bütün olarak görebilir miyiz? diye sorsak gülüp geçerek binde birini bile görmenin mümkün olmadığını ifade edeceklerdir. Gizemini korumaya devam eden kuasarlardan sadece bir tanesini olsun çıplak gözle görebiliyor muyuz? Mümkün değil. Zira onlar bize milyarlarca ışık yılı uzaktalar…

     Milyarlarca galaksi içinde bizim galaksimize en yakın olan Andromeda’yı, Güneş’ten binlerce kat büyük olan kırmızı devlerin ve yıldızların içinde kaybolup gittiği kara delikleri gözle görebiliyor muyuz? Bunlar da mümkün değil. Andromeda gökadası ile aramızdaki 2.570.000 ışık yılı olan dev mesafeyi hayal bile edemezken milyarlarca galaksiyi sonsuz kudretiyle yaratıp yöneten, evirip çeviren Yüce Yaratıcı’yı görmemiz mümkün mü? Ya da bu iddia ne kadar mantıklı olur? Karar sizin…

    Sevgili dostlar!

    Dikkat ederseniz, yaratılan varlıkları büyükten küçüğe doğru sıralıyor ve görme alanını küçülterek gidiyoruz.

     Sadece içinde bulunduğumuz galaksiyi çıplak gözle bir bütün olarak görebiliyor muyuz? Hayır. Milyarlarca galaksi içinde kendi galaksimizi bile ancak uydular ve dev teleskoplarla çekilen fotoğraflardan tanıyoruz. İşin ilginç yanı, büyüklüğünü hayal bile edemediğimiz Samanyolu Galaksisi, sürekli genişleyen evrenin trilyonda biri bile değildir.

     İçinde bulunduğumuz, ancak bir bütün olarak göremediğimiz Samanyolu Galaksisinde, Güneş’ten sonra bize en yakın yıldız olan 4,24 ışık yılı uzaklıktaki Proxima Centauri’yi ve yakınındaki Alfa Centauri yıldız grubunu çıplak gözle görebiliyor muyuz? Hayır.

     Daha yakına gelelim ve gezegenimiz Dünya’nın da içinde yer aldığı Güneş Sistemimizi dahi çıplak gözle bir bütün olarak göremediğimizi hatırlayalım.

     Görme alanını biraz daha da küçültelim… Aynı sistemde yer aldığımız ve Dünya’mızdan 1500 kat büyük gezegen Jüpiter’in üzerinde gezdik mi, dağlarını, buzullarını yakından gördük mü? Hayır, sadece uydulardan gelen fotoğraflar ve sınırlı bilgilerimiz var ama bunların varlığını tereddütsüz kabul ediyoruz.

     Makro âlemdeki dev varlıkları göremeyen insanoğlu mikro alemdekileri kolay görebiliyor mu? Bakterileri, bir hücreli maya mantarlarını, virüsleri çıplak gözle göremiyoruz. Hayalimizin bile yetişemediği galaksileri, karadelikleri; elektrik akımını, insan hayatını altüst eden virüsleri vs. gözle göremiyoruz. Atomu, atom çekirdeğini ve onun parçacıklarını öğretmenler de henüz görmemiştir, ancak öğrencilerine Bilimsel araştırma, deney ve gözlemler ‘Atomun ve onun içindeki nötron, proton, elektron, pozitron, kuark… gibi parçacıkların varlığını gösteriyor fakat siz yine de gözünüzle görmediğinize inanmayın! demezler. Çünkü gerçekçi olanlar, bir şeyin görülmemesinin, o şeyin yok demek olmadığını iyi bilirler.

     Bize en yakın gök cismi olan (384.000 km mesafedeki) Ay’ın arka yüzünü ve oradaki kraterleri, dağları görebiliyor muyuz? Hayır…

    Göremediğim için bunca varlıkları, galaksiyi ve içindeki gök cisimlerini kabul etmiyorum. diyebilir miyiz? Fotoğraflara, görüntülere ve bilim insanlarının çeşitli yöntemlerle elde ettiği bilgilere hatta bazen tahminî bilgilere bakıp bunların hepsine inanıyoruz. Çünkü aklımızı ikna eden delilleri var değil mi? İşte görmeden inandığımız Güzeller Güzeli Yüce Allah’ın varlığının ve birliğinin de böyle aklımızı ikna eden deliller var; hem de evrendeki varlıklar sayısınca…

    Başta kendi varlığımız olmak üzere, dikkatle bakıp iyi düşünüldüğünde aslında tüm varlıklar ve olaylar O’nun varlığını gösteren delillerdir. Akıl, sevgi, hüzün, mantık ve düşünce de bunlara dahil... Atomdan hücreye, çiçeklerden,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1