Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Zaman Makinesi
Zaman Makinesi
Zaman Makinesi
Ebook131 pages1 hour

Zaman Makinesi

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Yıl 802701. Zaman Yolcusu, muhteşem buluşuyla geleceğe gidiyor ama gelecek derin bir hayal kırıklığı... İnsanlık iki türe evrimleşmiş: yerüstünde yaşayan çocuksu Eloi'ler ve yeraltının yaratıkları Morlock'lar… Büyük yazar H. G. Wells okurunu yüz yıldır uyarıyor; sınıfsal eşitsizlik ve adaletsiz yönetimler uygarlığımızın sonunu getirebilirler.

Zaman Makinesi yayınlandığı 1895 yılından itibaren zaman algımızı, bilimsel çalışmaları ve sanat yapıtlarını etkileyen bilimkurgu edebiyatının zirvesi.
LanguageTürkçe
Release dateJul 13, 2023
ISBN9786050981094
Zaman Makinesi
Author

H.G. Wells

H.G. Wells is considered by many to be the father of science fiction. He was the author of numerous classics such as The Invisible Man, The Time Machine, The Island of Dr. Moreau, The War of the Worlds, and many more. 

Related to Zaman Makinesi

Related ebooks

Reviews for Zaman Makinesi

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Zaman Makinesi - H.G. Wells

    ZAMAN MAKİNESİ

    Bir İcat

    Orijinal adı: The Time Machine - An Invention

    © 1895, H. G. Wells

    Yazan: H. G. Wells

    Çeviren: Seyhan Dönmez

    Yayına hazırlayan: Senem Kale

    Türkçe yayın hakları: © Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.

    Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden yazılı izin alınmadan kısmen veya

    tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltılamaz ve yayımlanamaz.

    Dijital yayın tarihi: /Haziran 2021 / ISBN 978-605-09-8109-4

    Kapak tasarım: Serkan Yolcu

    Grafik uygulama: Taylan Polat

    Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.

    19 Mayıs Cad. Golden Plaza No:1 Kat:10 Şişli 34360 İSTANBUL

    Tel: (0212) 373 77 00 / Faks: (0212) 246 66 66

    www.dexkitap.com / satis@dogankitap.com.tr / satis@de.com.tr

    zaman

    makinesi

    H. G. Wells

    I

    Zaman Yolcusu (ondan bu isimle bahsetmek uygun olacak) bize çetrefilli bir konuyu açıklıyordu. Uçuk gri gözleri ışıl ışıldı, her zaman solgun görünen yüzü heyecandan al al olmuştu. Ateş gürül gürül yanıyor, gümüş zambaklardaki ampullerin yumuşak ışığı kadehlerimizde bir belirip bir kaybolan kabarcıklara vuruyordu. Zaman Yolcusu’nun kendi icadı olan sandalyelerimiz oturalım diye değil de bizi sarıp sarmalasın diye yapılmıştı sanki, düşüncelerin katiyet engellerine takılmadan özgürce gezindiği o bildik akşam yemeği sonrası rehaveti içindeydik. Zaman Yolcusu –önemli noktalara ince uzun işaret parmağıyla dikkatimizi çekerek– bize konuyu açıklarken biz de onun bu yeni paradokstan (bize göre paradokstu) duyduğu heyecana ve yaratıcılığına hayranlık duyarak miskin miskin oturuyorduk.

    Beni dikkatle dinlemelisiniz. Neredeyse evrensel kabul gören bir iki düşünceye itiraz etmek zorundayım. Mesela size okulda öğrettikleri geometri hatalı bir düşünce üzerine kurulmuştur.

    Bizim için fazla kapsamlı bir konudan başlamıyor muyuz acaba? dedi tartışmayı seven kızıl saçlı Filby.

    "Sizden makul dayanağı olmayan şeyleri kabul etmenizi beklemiyorum. Birazdan bana gerektiği kadar hak vereceksiniz zaten. Kalınlığı sıfır olan matematiksel bir doğrunun gerçekte var olmadığını biliyorsunuzdur şüphesiz. Bunu size öğrettiler mi? Matematiksel bir düzlem için de aynısı geçerlidir. Bunlar sadece soyut birer kavramdır."

    Orası öyle dedi Psikolog.

    Sadece genişliği, uzunluğu ve kalınlığı var diye bir küpün de gerçekte var olduğunu ileri süremeyiz.

    Buna itiraz ediyorum dedi Filby. Elbette katı bir cisim var olabilir. Tüm gerçek nesneler...

    "Çoğu insan öyle sanıyor. Ama bir saniye bekleyin. Anlık bir küp var olabilir mi?"

    Sizi anlamıyorum dedi Filby.

    Varlığını sürdüremeyen bir küpün gerçekten var olduğunu söyleyebilir miyiz?

    Filby düşüncelere daldı. Şurası açık ki diye devam etti Zaman Yolcusu, "Her gerçek cismin dört yönde uzantısı olmalıdır: Uzunluğu, Genişliği, Kalınlığı ve Sürekliliği olmalıdır. Ama insan doğasının size birazdan açıklayacağım bir kusuru yüzünden bu gerçeği göz ardı etmeye eğimliyiz. Gerçekte dört boyut vardır, bunların üçüne Uzay’ın üç düzlemi diyoruz, dördüncüye de Zaman. Nedense ilk üç boyut ile dördüncü arasında gerçek dışı bir ayrım yapma eğilimimiz var çünkü bilincimiz hayatımızın başından sonuna kadar dördüncü boyut boyunca tek bir yönde kesintilerle ilerler."

    Eğilip bükülerek sönen purosunu lambadan tekrar yakmaya çalışan çok genç bir adam, Bu dedi, bu... gerçekten çok açık.

    Bunun bu kadar yaygın şekilde göz ardı edilmesi gerçekten dikkat çekici diye sürdürdü sözlerini Zaman Yolcusu, keyfi hafiften yerine gelmiş gibiydi. "Dördüncü Boyut’tan bahseden kimi insanlar farkında olmasa da Dördüncü Boyut’la kastedilen aslında budur. Zaman’a farklı bir biçimde bakmaktır. Bilincimizin Zaman’da ilerlemesini saymazsak Zaman’la Uzay’ın diğer üç boyutundan herhangi biri arasında hiçbir fark yoktur. Ama bazı aptallar bu düşünceyi tersinden anlıyorlar. Dördüncü Boyut hakkında neler söylediklerini hepiniz duymuşsunuzdur."

    "Ben duymadım" dedi Vilayet Başkanı.

    Kısaca şöyle. Matematikçilerimize göre uzay uzunluk, genişlik ve derinlik denilen üç boyuttan oluşur ve her biri diğerlerine dik olan üç düzlemle ilintili olarak tanımlanır. Ama bazı filozoflar neden ille de üç boyut –neden bu üçüne dik başka bir yön daha olmasın– diye soruyorlar, hatta Dört Boyutlu bir geometri oluşturmayı bile denediler. Profesör Simon Newcomb daha bir ay kadar önce bunu New York Matematik Derneği’ne açıkladı. Yalnızca iki boyutu olan düz bir yüzey üzerinde üç boyutlu bir cismi nasıl gösterebiliyorsak onlar da benzer şekilde üç boyutlu modeller kullanarak dört boyutlu bir cismi gösterebileceklerini düşünüyorlar, cismin perspektifini çıkarmayı başarabilirlerse tabii. Anladınız mı?

    Sanırım diye mırıldandı Vilayet Başkanı, sonra kaşlarını çatarak kendi düşüncelerine daldı, dudakları birtakım gizemli sözler tekrar ediyormuş gibi kımıldıyordu. Neden sonra bir anlığına canlanarak, Evet, galiba şimdi anladım dedi.

    Öyleyse size bir süredir Dört Boyut geometrisi üzerine çalışmalar yürüttüğümü söylemekte bir sakınca görmüyorum. Elde ettiğim sonuçlardan bazıları ilginç. Mesela burada bir adamın sekiz yaşındaki, on beş yaşındaki, on yedi yaşındaki ve yirmi üç yaşındaki portreleri var, böyle devam ediyor. Bunların tabiri caizse birer kesit, adamın sabit ve değiştirilemez olan Dört Boyutlu varlığının Üç Boyutlu birer temsili olduğu açıktır.

    Zaman Yolcusu sözlerinin iyice sindirilmesi için bir süre sustuktan sonra, Bilimle uğraşan insanlar diye devam etti, Zaman’ın sadece bir tür Uzay olduğunu gayet iyi bilirler. İşte size popüler bir bilimsel grafik, bir hava raporu. Parmağımla takip ettiğim satır barometrede meydana gelen değişiklikleri gösteriyor. Dün barometre şuraya kadar yükselmiş, dün gece düşmüş, bu sabah yine yükselip yavaş yavaş şuraya gelmiş. Elbette cıva bu çizgiyi kabul edilen uzay boyutlarının hiçbirinde izlemedi, öyle değil mi? Ama böyle bir çizgi izlediği muhakkak, dolayısıyla bu çizgiyi Zaman Boyutu’nda izlediği sonucuna varmamız gerekir.

    Gözlerini ateşin içindeki bir kömür parçasına dikmiş olan Doktor, Madem Zaman Uzay’ın dördüncü boyutundan başka bir şey değil, öyleyse neden farklı bir şeymiş gibi görülüyor ve her zaman da öyle görülmüş? Ayrıca neden Uzay’ın diğer boyutlarında gezinebiliyorken Zaman’da gezinemiyoruz?

    Zaman Yolcusu gülümsedi. Uzayda rahatça gezinebildiğimizden o kadar emin misiniz? Sağa sola gidebiliyoruz, ileri geri de rahatça hareket edebiliyoruz, zaten insanlar da hep böyle yapmış. İki boyutta rahatça gezinebildiğimizi kabul ediyorum. Peki ya yukarıya ve aşağıya rahatça hareket edebiliyor muyuz? Orada yerçekimi bizi kısıtlıyor.

    Tam olarak değil dedi Doktor. Mesela balonlar var.

    Ama balonlardan önce, gelişigüzel sıçramaları ve yerin yüzeyindeki düzensizlikleri saymazsak insanoğlunun dikey hareket özgürlüğü yoktu.

    Yine de yukarı ve aşağı doğru biraz hareket edebiliyorlardı dedi Doktor.

    Yukarıdansa aşağı doğru daha kolay, çok daha kolay hareket edebiliyorlardı.

    Ayrıca Zaman’da gezinmeniz de mümkün değil, içinde bulunduğunuz andan uzaklaşamazsınız.

    Sevgili beyefendiciğim, işte tam burada yanılıyorsunuz. Bütün dünya burada yanıldı. İçinde bulunduğumuz andan durmaksızın uzaklaşıyoruz. Maddi olmayan ve boyutları bulunmayan zihinsel varlığımız beşikten mezara kadar hiç değişmeyen bir hızla Zaman Boyutu’nda yol alıyor. Tıpkı varlığımıza Dünya yüzeyinden seksen kilometre yukarıda başlasaydık aşağı doğru yol alacak olmamız gibi.

    Ama esas sorun şu ki diye söze karıştı Psikolog. Uzayda tüm yönlere doğru hareket edebilirsiniz ama Zaman’da hareket edemezsiniz.

    Büyük buluşumun özü de bu işte. Ama Zaman’da hareket edemeyeceğimizi söylerken yanılıyorsunuz. Örneğin, bir olayı çok canlı şekilde hatırladığımda olayın olduğu ana geri dönerim: sizin deyiminizle dalgın bir ruh haline bürünürüm. Bir anlığına geçmişe sıçrarım. Elbette orada ancak bir vahşi ya da bir hayvan yerin iki metre yukarısında ne kadar kalabilirse o kadar kalabilirim. Ama uygar bir insan bu konuda bir yabaniden çok daha iyi konumdadır. Balonla yerçekimine karşı koyarak havaya yükselebilir, öyleyse neden zaman boyutundaki seyahatini durdurabileceğini ya da hızlandırabileceğini, hatta geri dönüp ters yöne doğru seyahat edebileceğini umut etmesin?

    "Ah, bu diye söze başladı Filby, bu tümüyle..."

    Neden olmasın? dedi Zaman Yolcusu.

    Bu mantığa aykırı dedi Filby.

    Hangi mantığa? dedi Zaman Yolcusu.

    Tartışarak siyahı beyazmış gibi gösterebilirsiniz dedi Filby, ama beni asla ikna edemezsiniz.

    Muhtemelen edemem dedi Zaman Yolcusu. "Ama artık Dört Boyut geometrisi üzerine yaptığım araştırmalarla neyi hedeflediğimi anlamaya başlamışsınızdır sanırım. Uzun

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1