Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli
Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli
Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli
Ebook348 pages2 hours

Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Tarihe not düşmek adına, 6 Şubat Depreminin öncesinde ve sonrasında olan bitenlerin özeti...
Asıl felaketin deprem değil, başka şeyler olduğunun; o ‘şeyler' düzelmedikçe bela ve musibetlerin bitmeyeceğinin net izahı...
Siyasetin gölgesinde kaybolan canlar, mallar, imkanlar... Bitmeyen yalanlar...
Depreme götüren maddi ve manevi sebepler...
Ayetler, hadisler, şiirler, menkıbeler eşliğinde tenkitler ve teklifler...
Bizzat hayatın içinden, depremden ve sonrasından sahnelerle...

LanguageTürkçe
Release dateFeb 5, 2024
ISBN9798224149865
Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli
Author

Atilla Yusuf Guleker

He was born in Istanbul as the ‘second’ son of a family from Skopje, making him 'al thani’(*) from the beginning.When his grandfather was born, Skopje was a part of the Ottoman Empire; when his father was born, it was a part of Yugoslavia and it is now the capital of N. Macedonia.At university, he studied mathematics.He has worked for many years as an educator in the east and west of Turkey.He has always been an avid reader and writer and passionate about journalism.In Cambodia, where he worked as a journalist, he opened a school with financial support from businessmen in Turkey and Europe.He has also lived in Sri Lanka and the U.S., where he was key in the establishment of educational institutions.In 2016 he left Qatar, and would later seek asylum in the Netherlands.He is married and has two children.[(*) an inside joke: 'al Thani' is the royal family of Qatar, but thani also means 'second' in Arabic.]

Read more from Atilla Yusuf Guleker

Related to Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli

Related ebooks

Reviews for Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Deprem ve Beteri -Öncesi ve Sonrasıyla- 6 Şubat 2023 Maraş Depremi Belgeseli - Atilla Yusuf Guleker

    Semboller-açıklamalar

    [bbc.co…

    Paragrafların veya konuların sonunda. İktibasın kaynağı. Kısalık ve netlik için ifadeler bazen biraz değiştirilmiştir.

    [izah]

    Ayrıntılar veya bazı ekstra bilgiler için. Mesela: Bu [enkaz dökülecek] alanlar belirlenirken…

    Mealler:

    [Bakara Sr., 2/24] şeklinde verdiğim mealler, Diyanet yayınlarına ait meallerdir. Birinci rakam sure numarasını, ikincisi ayet numarasını gösterir. Bazı ayetler, Kur’an’da birkaç defa tekrar edilmiş olsa da, bir tanesini misal olsun diye naklettim.

    [..]

    Kimi cümle sonlarındaki iki nokta, henüz mevzunun bitmediğini, son noktanın konmadığını ifade mahiyetinde, bir nevi (;) fonksiyonu eda eder. Patent hakkı var ise, bunu ilk defa eserlerinde gördüğüm Fethullah Gülen Hocaefendi’ye aittir.

    Yazar Hakkında

    Eğitimci, yazar, gazeteci… Türkiye’de İstanbul, Erzurum ve İzmit/Kocaeli’nden sonra Kamboçya’da, Sri Lanka’da, Amerika Birleşik Devletleri’nin Michigan Eyaletinde, Katar’da eğitim faaliyetlerinde bulundu. Gazetecilik yaptı.

    ‘Majesteleri’nin basını sayesinde ‘Katar İmamı’ diye meşhur oldu. Biraz da onları yalancı çıkarmamak için(!) yazıyor.

    Eserleri:

    ❖ Katar’dan Kaçış.

    [smashwords.com/books/view/1185971]

    [play.google.com/store/search?q=guleker&c=books

    ❖ Escape from Qatar. [Katar’dan Kaçış Kitabının İngilizce versiyonu]

    [ smashwords.com/books/1182486

    [play.google.com/store/search?q=guleker&c=books

    ❖ Escape from Qatar-audio version. [Katar’dan Kaçış Kitabının İngilizce sesli versiyonu]

    [play.google.com/store/search?q=guleker&c=books

    ❖ Deprem Ötesi Felâket.

    ❖ Kamboçya’da Bir Okul Hikayesi: Yayına hazırlanıyor.

    Takdim

    Tarihe not düşmek adına, 6 Şubat Depreminin öncesinde ve sonrasında olan bitenlerin özeti

    Asıl felaketin deprem değil, başka şeyler olduğunun; o ‘şeyler' düzelmedikçe bela ve musibetlerin bitmeyeceğinin net izahı.

    Ayetler, hadisler, şiirler, menkıbeler eşliğinde tenkitler ve teklifler; 

    bizzat hayatın içinden, depremden ve sonrasından sahnelerle…

    Depremler, seller ve sair afetler Dünyanın hakikati… Her memleketin kendine göre bir afeti, bir derdi var. Deprem de Türkiye’nin eskilerden bugüne değişmeyen bir gerçeği…

    Deprem kader elbette, fakat birilerinin dediği manada degil…

    Yollarda deprem vesilesiyle koca koca yarıklar olduğunu gördük televizyonlarda, basında…

    O yarıklardan birinin içine düşüp de öleni duyan var mı? Bilakis, herkes yapılan binaların altında kaldı.

    Kader diyemezler.. tepeden tırnağa kendileri ettiler… Ne çare ki, sadece hatası olanlar değil, pek çok masum da gitti…

    Dünyada Şili’sinden Japonya’sına, Türkiye’den daha şiddetli depremler olmasına rağmen bizden çok daha az can kaybı yaşanırken, bizde niye böyle oldu? İbretlik hadiselerle 6 Şubat 2023’teki deprem(ler)de ne oldu? Deprem sonrasında ne oldu? Depreme götüren maddi-manevi sebepler var mıydı?

    Dünyanın dört bir tarafından, hatta bize ‘düşman’ diye öğretilen devletler çok kısa zamanda yardıma koştuğu halde, nasıl oldu da kaos yaşandı?

    Bunun hemen cevabı ‘iktidar sahiplerinin yüzünden’ olacak şüphesiz…

    Fakat unutmamak lazım ki, bu felaket(ler), şimdiki iktidar sahiplerinin gelmesiyle olmuş, gitmesiyle bitecek birşey de değil.

    En azından 15. yy’dan beri bu vatanın evladı Yahudiler başta olmak üzere gayri müslimleri hedef alan Varlık Vergisi, İsmet İnönü liderliğindeki CHP iktidarı zamanında çıkarıldı. Fakat yine bir başka Anadolu’nun en eski sakinlerinden Rum vatandaşları hedef alan 6-7 Eylül olayları, Demokrat Parti-DP zamanında idi…

    1999 Gölcük Depreminde iktidar, Ecevit liderliğindeki DSP ile MHP ve ANAP idi. 2023 depreminde şimdiki iktidar, AKP vardı.

    Kürtlerin ve Alevilerin taa Cumhuriyetin ilk günlerinden bugüne devam eden çilelerini anlatmaya ciltler yetmez.

    Garip bir şeyler olup gidiyor bu memlekette.. Aktörler değişse de filmin sonunda hep, Anadolu’da yaşayan insanlar mağdur oluyor.

    *

    Bu kitapta bütün bu mağduriyetler değil, sadece Şubat 2023 Depremi üzerinde yoğunlaştım. Tarihe not düşmek adına, Depremdeki ‘oldu-bitti’ hikayelerini naklettim… Hikaye diyorum fakat anlatılanlar hakikatin ta kendisi…

    ‘ Masal’ manasına hikaye okumak isterseniz, ‘dünyaya örnek olacak’ şekilde, ‘depremin ilk anından itibaren devlet olarak tüm imkânların seferber edildiği’,  ‘depremden etkilenen insanlarımızın, barınmadan gıda ve giyime kadar tüm ihtiyaçlarının karşılandığı’, ‘hamdolsun dört haftanın sonunda, arama kurtarma çalışmalarını tamamlandığı’ türden hikayeleri okumak isterseniz, aşağıda linkini verdiğim kitabı veya varsa o tip başka bir kitabı alıp okuyun.

    [www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/iletisim-baskanliginca-asrin-felaketi-06-subat-2023-kahramanmaras-depremleri-kitabi-yayimlandi

    *

    Bu 6 Şubat Depremi, asrın felaketi mi? Yoksa asıl felaket siyasiler mi? O siyasilere destek verenler mi? Bu kitabımda bunun cevabını bulacaksınız.

    Bu kitapta özet mahiyetinde nakledilenlerle Depremde olan bitenleri hatırlayacaksınız. O günden bugüne depremzedelere reva görülenleri okuyacaksınız. Ve belki, bir daha ağlayacaksınız…

    Sadece ‘başlıklar’ dahi, size çok şey anlatacak/hatırlatacak.

    Mehmet Akif’ten naklettiğim şiirleri gördükçe, belki siz de benim gibi, o şiirlerin sanki bugünler için yazıldığını düşüneceksiniz.

    *

    Depremin maddi ve manevi sebepleri yanında, sadece tenkitlerle kalmadım, tekliflerde de bulundum.

    Tekerrür edip duran tarihi hadiseleri, mukayeseli olarak inceledim ve arzettim.

    Kaynakları/linkleri, dikkat dağılmadan hemen görülsün diye bölümlerin sonlarında kaydettim.

    *

    Anadolu’da her gün ölüp ölüp dirilenler var.. Senelerdir deprem yaşayanlar var.

    ‘Yok canım’ demeyin.. ’Depremden beter felaket mi olurmuş?’ demeyin.

    Evet, olur… İşte bu kitab, bunun ispatıdır.

    Kitaptaki başlıklar

    ‘İçindekiler’ e-kitaplar için otomatik olarak oluşturuluyor. Fakat Kitabın muhtevasının görülebilmesi için, bu bir nevi ‘içindekiler’ kısmını, takdimin akabinde yer vermeyi uygun buldum.

    DEPREM ZAMANI

    Hayatın kıymeti

    6 Şubat Depreminde ne oldu?

    Hani para konuşurdu?

    Memleketin tadı kaçtı, keyfi gitti

    İlk günki kaos

    Depremde aslında ne oldu? Kim öldü, kim kaldı?

    Yüz binadan sadece birinde

    İnsanlık krizi

    DEPREM SONRASI

    Deprem var, haberin var mı?

    Bile bile lades, bile bile kaos

    Ankara’dan hızlı Meksikalılar

    İnsanlar ölüyor, onları kurtacaklar bekliyor

    Doktorlar nerede mi?

    İlk günden sonra da kaos

    Çadır, ölmek ya da donmak için mi?

    Kaos medyası

    Kadınlar ve çocuklar

    Polisler içerde, hırsızlar dışarda

    Masum çocuklar ve yalanlar

    Tedbirin bini bir para

    Fırsatçılık ve yağma

    Giden perişan, kalan perişan

    Yağmacılara ölüm

    Adalet mülkün temelidir

    Her bir dalda bir vurguncu ordusu

    Ya hapistekiler?

    Nerde bu devlet? Nerde bu Kızılay?

    Çadır tüccarı Kızılay

    Hırsızın, arsızın, yalancının can simidi

    Kızılay: skandal üstüne skandal

    Pişmeyen yemek, dağıtılan bozuk gıda

    Ankara’dan Maraş’a gidilemezken

    Türk’e Türk’ten başka çoktur dost millet

    Yardımı istenmeyen devletler

    Yardımı istemeyen sefirler

    ‘Köy yanarken taranan’ın da beteri

    Yiyin efendiler yiyin

    Para gördün mü çökeceksin

    Tövbekar dolandırıcı

    10 bin lira öleni diriltir mi?

    İnşaat ya Rasulallah!

    Nesilleri ve mahsulleri mahvedenler

    Enkaz altında

    Enkaz altından kalkabilmek

    Enkaz altında ölmüş anne ile

    Hapisteki eşim kahrolmasın diye

    Enkaz altında bebeğiyle

    Haticemi bırakamam

    Bağıra bağıra ölenler

    Yalan yalan yalan

    İstanbul yalanı

    Fatiha okuduk, geçmiş olsun

    Yollar köprüler yaptılar ya!

    Asker nerede?

    Show yapma!

    Uzanan eli itmek

    Gaflet, dalalet ve hatta ihanet

    Sen kimsin AHBAP?

    Siyasilerin derdi

    Başkan geliyor, aman ayağına çamur değmesin!

    Bari gülmekten, eğlenmekten utan

    Onlar gülsün eğlensin, sen sus!

    Ses kesildi, dert bitti mi?

    Bitmeyen ders

    Yaşayan ölüler

    Bitmeyen zulüm

    Ah KHK’lılar, vah KHK’lılar

    Zulümde sınır yoktur!

    Hırsız ol, katil ol fakat KHK’lı olma!

    Bütün bunlara rağmen KHK’lılar

    Yıkanlar ve kuranlar

    Senelerdir zulüm

    Bir günah keçisi daha: Suriyeliler

    Buna can mı dayanır?

    Susma! Sustukça sıra sana gelecek!

    Zalime, bile bile destek

    SUÇLU KİM?

    Deprem hesapta yok muydu?

    Bütün depremlerde hep aynı hikayeler

    Herkes biliyordu fakat kimse birşey yapmadı

    Problem, ‘eski-yeni’ meselesi değil

    Kelin ilacı da var

    Bize ne oldu?

    Çekik gözlü Japonların dediği

    Allah sizi uyarıyor

    Görenedir görene, köre nedir, köre ne?

    Deprem bahane, gelen para şahane

    Dünden bugüne aynı: malzemeden çalmışlar

    Bile bile, göz göre göre

    İmar afları ardı ardına

    Depremde yolsuzluk, nepotizm, açgözlülük öldürdü

    Yalan da bir yere kadar

    Korkma ey müteahhit, sıra sana gelmez!

    Dün ne oldu ki bugün farklı olsun

    Göçer, göçertir, yine inşaat yapar

    Adalet, er ya da geç, gelecek

    Ego ve hırsların gölgesindeki bilim dünyası

    Sağlam bina ile bitmeyen çile

    Depremi önceden bilebilmek

    Hayvanlar sezebilir mi?

    Peki ya teknoloji?

    Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz

    Suçlu bulundu: Kader

    Ölüm herkesin başında

    Kaderci katiller

    Suyu çıkmış sufizm sosuyla

    Sarı öküzü vermeyecektiniz

    Al birini, vur öbürüne

    Siyaset uğruna Ya Rab, ne güneşler batırılıyor

    ‘İlâhî, yat!’

    Yenildik, ey halkım

    Sefaletin dibi

    Depremden de beter felaket

    Başınıza gelenler, işlediklerinizden ötürü

    Seçimler ve sonrası

    Hadi bi daha

    Seçim bitti, depremzedelik bitti mi?

    AKP milletvekiline göre, su da yok

    İş zaten yok

    Ne evde huzur var, ne yurtta, ne çadırda

    Şamar oğlanı KHK’lılar

    20 yaşlarında bir fidan solmuş, duyan oldu mu?

    Sen öl Mehmedim, biz sonra geliriz

    Çadırın bedeli mi olurmuş?

    Deve mi? Hani nerde?

    Az bi adalet olsa, yüreğimiz az soğusa

    Haydi, hep beraber

    Ya müteahhitler?

    İnsanlık yeniden tarif ediliyor

    Az kaldı, bütün kayıplar bitecek

    Pişkinliğin bu kadarı

    Yeni imar yasası

    Son mektup

    Musa nerede, Firavun kim?

    Beraber ‘yürüttük’ biz bu yollarda

    Karun, Haman ve halk

    Haklısın Musa, fakat…

    Tarihten bugüne

    Son söz

    DEPREM ZAMANI

    Hayatın kıymeti

    İnsan, çok zaman, bir şeyin varlığının kıymetini yokluğunda anlıyor ancak… Afaki bir güzellik peşinde bir ömür tüketirken asıl güzelliğin etrafındaki çok basit şeylerde olduğunu fark edemiyor bile… Ta ki o sahip olduğu basit güzellik elden gidene kadar...

    *

    Çorap dediğin nedir?

    Bir depremzede, Şu çorap ne kıymetli bir şeymiş! Çocuğumun ayağına 3 gün poşet sardım, 3 gün çorap giydiremedim. diye anlatıyordu bir videoda.

    [ twitter.com/yirmiucderece/status/1633575953048784896

    *

    "Adıyaman’da enkaz altından 6. gün madenciler tarafından kurtarılan, 23 Nisan İlkokulu Müdürü Sadık Tunç, depremin olduğunu anladığında ilk hamle, eşini hemen yanına çekmiş. Kendi dizleri harap olmuş vaziyette, öylece beklemeye başlamışlar. 1 gün.. 2 gün… Ayaklarının artık işe yaramaz olduğu zannıyla, 'Allah’tan başka dua edecek kimsemiz kalmamıştı. Eşime dedim ki baldırımı kes ki kanımı emesin de hayatta kalasın’ diye seslenmişti.

    O soğuk.. o açlık.. o susuzluk.. Nihayetinde, 6 gün sonra ekipler kendilerine ulaştılar. İlk evvela eşini kurtardılar. Sadık Müdürü kurtarmak için hamle yaparlarsa enkazın daha da yıkılacağından endişe etti madenciler. O vaziyette, ayrı bir sevda destanı yazan Sadık Bey, ’Endişe etmeyin, bina yıkılırsa yıkılsın… Eşim kurtulduysa beni bırakın!’dedi. Şükür, onu da kurtardılar.

    İlk işi, ayakta kalmış okul binasına gidip kedilerini beslemek oldu.

    Kurtulduktan sonra, göçük altındaki ve sonraki hissiyatını şöyle ifade ediyor Sadık Bey: Göçük altında ayağını bile uzatamıyorsun. ‘Acaba ayağımı tekrar uzatabilir miyim?’ diye düşündüm. Hayat ne güzelmiş.. kuşlar, gökyüzü… Hiçbir güzelliğin farkında değilmişiz… Anladım ki aslında kıymetli dediğimiz hiçbir şeyin kıymeti yokmuş.

    [ twitter.com/DeryaTR_/status/1633557017058070532

    6 Şubat Depreminde ne oldu?

    ‘Kıymetli dediğimiz hiçbir şeyin aslında kıymeti’ olmadığını, basit gözüken bir çorabın dahi ne kadar kıymetli oldugunu bize öğreten 6 Şubat’ta ne oldu?

    "6 Şubat 2023 Pazartesi sabah saat 4:17’de, Kahramanmaraş merkezli başlayan, 7.8 ve 7.5 büyüklüğünde depremler meydana geldi. Maraş Pazarcık merkezli ilk deprem, Türkiye ve Suriye'nin yanı sıra Lübnan, Kıbrıs, Irak, İsrail, Ürdün, İran ve Mısır'ın da yer aldığı geniş bir coğrafyada hissedildi.

    Resmi rakamlara göre Türkiye’de 50 binden, Suriye’de 8 binden fazla insan hayatını kaybetti. 140 bine yakın insan yaralandı.

    Milyonlarca insan etkilendi; 35 binden fazla bina yıkıldı.

    Aralarında Gaziantep Kalesi, Habib-i Neccar Camii, Kahramanmaraş Ulu Camii, Hatay Meclis Binası, Şirvan Camii, Adıyaman Ulu Camii, Elbistan Ulu Camii ve İskenderun'daki Latin Katolik Kilisesi'nin de bulunduğu birçok tarihî bina ağır hasar aldı veya yıkıldı.

    Depremde adeta kum yığınına dönen binaların yanısıra, 300 binden fazla binanın acil yıkılacak, yıkık veya orta hasarlı olduğu tespit edildi.

    150 milyar $’ın üzerinde bir hasara yol açtığı tahmin edilen bu deprem, Gölcük merkezli 1999 Marmara Depreminden daha büyük şiddette, 1939 Erzincan Depreminden daha ölümcül oldu.

    Depremin akabinde, Türkiye dışında yaşayan Türkiye kökenli insanların yanısıra memleketin dört bir tarafından ve düşman gibi gösterilen Ermenistan, Yunanistan dahil 100’den fazla memleketten yardım yağdı.

    İlk ve orta dereceli okullara ara verildi. Üniversitelerde ise, uzaktan eğitime geçildi. Onca otel, konaklama tesisi kışın ortasında boş dururken, depremzedelere yer bulmak bahanesiyle üniversite yurtlarında kalan öğrenciler çıkarıldı.

    Depreme hazırlıksız yakalandıklarını söyleyen, ve fakat sonrasında da toparlayamayan/toparlanamayan, senelerdir yolsuzlukları ayyuka çıkmış olan siyasi iktidarın boyası döküldü, foyası meydana çıktı.

    [Felaketten etkilendikleri tahmin edilen 15 milyon kişiden] en az 5 milyonunun bölgeden farklı şehirlere göç ettiği tahmin edilirken; kalan pek çok insan başını sokacağı bir çadır dahi bulamadı.

    [ tr.wikipedia.org/wiki/2023_Kahramanmaraş_depremleri

    Hani para konuşurdu?

    Hani ‘paran kadar konuş!’ derler ya… Parası olsa da konuşamadı, kurtulamadı insanlar…

    Türkiye’de, belki biraz yatırım fakat asıl süs/ziynet eşyası olarak da kullanıldığı için, yastık altı tabir edilen; insanların evlerinde, üzerlerinde 300 küsur yüz milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen altın var.

    Kahramanmaraş’da bir binanın enkazından 78 kilo altın çıkmıştı mesela. Bir kuyumcuya ait imiş.

    [ kronos36.news/tr/canta-dolusu-altin-ezber-bozdu

    *

    Herhalde tonlarca altın, sahipleriyle birlikte enkaz altında kaldı.

    Para ile saadet olmadı. Para giden canları geri getiremedi... Anlaşıldı ki, paradan kıymetli şeyler de var... Sağlık, afiyet gibisi yokmuş gerçekten.

    Cihan padişahı Kanunî’nin dediği üzere:

    ‘Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…’

    *

    Deprem gecesinde yataklarına ağa olarak girenler, hayatta kaldılarsa, deprem sabahı ekmeğe muhtaç hale geldiler…

    Bir ibretlik misal:

    "Hatay’ın en işlek bir caddesinde apartmanı olan ve onlarca kiracısı bulunan depremzede A.K., birkaç ay önce bütün kiracılarıyla yeni sözleşme imzalamak istedi. Bütün dairelere zam yaptı. Apartmanda oturan kiracıların çoğunluğu taşınma maliyeti ve yeni tutacakları dairenin belki daha yüksek fiyatta olacağını düşünerek mecburen yeni kontrata imza attı.

    ‘Birinci katta oturan ve geçimini gündelik işlerle kazanan kiracı M.T. ise kirasının bin 500’den ancak 2 bin liraya yükseltilmesi halinde kontrata imza atacağını ifade etti. Ancak ev sahibi 3 bin lira altında bir rakama razı olmadı. M.T. Kasım ayının başında, 2 bin liraya kiraladığı bir gecekonduya taşındı.

    ‘6 Şubat’ta meydana gelen depremin ardından A.K.’nın apartmanı yerle bir oldu. A.K. bir anda her şeyini hatta eşini, çocuklarını ve torunlarını da kaybetti. Binadan sadece kendisi kurtuldu..

    ‘Yaşanan felaketin ardından M.T. uzun yıllar kiracı olarak kaldığı apartmana koştu. Eski komşularını enkazdan kurtarmak için yoğun bir mücadele verdi. Sonra da, bir zamanlar Hatay’ın emlak zenginleri arasında yer alırken depremde her şeyini kaybeden eski ev sahibini evine götürdü.’

    A.K., haberin yayınlandığı Şubat sonu itibariyle, eski kiracısının evinde kalıyordu.

    [ www.tr724.com/kiracisi-bir-ay-once-evinden-cikardigi-depremzede-ev-sahibine-sahip-cikti/

    Memleketin tadı kaçtı, keyfi gitti

    Depremin olduğu o bölge için, ‘Türkiye'nin tadı’, ‘Türkiye’nin tadının olduğu bir bölge’ dense sezadır. Sadece birer misalle; baklavasıyla Antep, künefesiyle Hatay, kebabıyla Urfa, kayısısıyla Malatya, dondurmasıyla Maraş.. yerle bir oldu.

    Türkiye'nin tadı kaçtı artık…

    Keyif için yapılan/yapılacak maçların da tadı kaçtı.

    Deprem felaketi sonrasında futbol oynayamayacaklarını söyleyen Malatyaspor Başkanı Ahmet Yaman, Şu an futbolun zamanı değil. Binlerce insanımız göçük altında, aileleri yas tutuyor, haberlerini bekliyor, cenazesini gömüyor(ken) biz de futbol oynayacağız… Söz konusu değil böyle bir şey.’ diyordu.

    Teknik Direktör Yılmaz Vural, "Devam edecek durumda değiliz. Şu anki psikolojiyle yabancı oyuncularım şehri terk etti.’ diyordu.

    Az zaman sonra, Malatyaspor dahil bölge kulüpleri, liglerden çekildi.

    [ kronos36.news/tr/malatyaspor-ligden-cekiliyor-devam-edecek-halde-degiliz/

    İlk günki kaos

    İlk gün, kaos idi haliyle…

    "Kahramanmaraş'ta sabah (6 Şubat’ta) 04:17'de gerçekleşen 7.7 büyüklüğündeki deprem en az 10 kenti etkiledi. Depremin vurduğu farklı kentlerden BBC Türkçe’ye konuşan depremzedeler, yaşadıklarını anlattı.

    "CHP Pazarcık İlçe Başkanı Veysel Şervan, ‘Biz tam enkazdan çıkmıştık ki bir kişinin enkazdaki küçük bir boşluktan elini uzattığını gördük. Onu kurtarmaya çalışan arkadaşımızın üzerine bina yıkıldı. Gözümün önünde onu kurtarmaya çalışan da altında kaldı. Onlar kaldı, kurtulma şansları yok, bina komple üzerlerine yıkıldı. Çok zor durumdayız.’

    Arama kurtarma çalışmaları daha yeni yeni sabaha karşı birkaç tane geldi. Şu anda ne çadır var, ne bir şey. İnsanlar dışarıda, yağmur yağıyor; yiyecek yok, içecek yok, ısınma yok... Şu ana dek etkili bir arama kurtarma yapılamadı.

    "Adana merkez Yurt Mahallesi’nde 5. kattan kendilerini dışarı zor attıklarını söyleyen Nilüfer Aslan, anlatıyor:

    "Çevremizde 12-14 katlı 4 bina yıkıldı. Ben beşinci kattaydım. İlk önce hafif geldi, sonra biraz duraklar gibi oldu, sonra şiddetli biçimde devam etti.

    "Sadece oğlumu kurtarmak istedim. Diğer odadaki oğluma seslendim, o da ne olduğunu anlayamadı. ‘Annem deprem oluyor, en azından aynı yerde birlikte ölelim’ dedim. ‘Kapı eşiğinde ölelim’ dedim. Aklımdan geçen tek şey oydu. Devam etti, devam etti, kapının eşiğinde bir dakika boyunca durduk.

    Şu anda Çukurova Devlet Hastanesi'ne yakın bir alanda toplandık. Yanıma, üstüme hiçbir şey alamadım, dışarıda terlikle duruyorum. Bir daha da eve girmeye cesaret edemiyoruz.

    Diğer yanda, geçirdiği böbrek ameliyatı sonrası Gaziantep Ersin Arslan Devlet Hastanesi’nde, kolunda serumla yatarken depreme yakalanan Gökçe Bay, şiddetli depremle birlikte hastaların neye uğradığını şaşırdığını anlatıyor.

    Bir anda bütün hastaların birbirinden destek alarak kaçmaya başladığını söyleyen Bay, hastanenin bazı duvarlarında yıkılmalar olduğunu söylüyor:

    "Deprem olduğunda ikinci kattaydık. Ağrım yoktu ama kolumda serum takılıydı. Ben hemen yataktan kalkıp kuzenime seslendim, kolumdan serumu nasıl çıkardığımı hatırlamıyorum.

    Hemen koştuk. Herkes birbirine tutundu. Böyle bir sarsıntı yok. Öleceğiz zannettik. Tepemize yıkılacak ve orada kalacağız, çıkamayacağız zannettik. Öyle korkunç bir şeydi. Herkes sokakta ağladı, hepimizin psikolojisi bozuldu. Tarif edemiyorum.

    "Eşyalarını

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1