Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Başarının 100 Kuralı
Başarının 100 Kuralı
Başarının 100 Kuralı
Ebook125 pages1 hour

Başarının 100 Kuralı

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Başarının maddi ve manevi çok sayıda ilkesi vardır. Bu kitapta söz konusu ilkelerden 100 tanesi tarihten örnek olaylarla birlikte incelenmektedir.

LanguageTürkçe
Release dateFeb 23, 2023
ISBN9798215453308
Başarının 100 Kuralı
Author

Abdullah Demir

prof. Dr. Abdullah DEMIRHe was born in 1970 in Aslançayır Village of Havza. Graduated from Marmara University Faculty of Law (1995), the author became a scientist (1998) with his master's thesis titled "Examination of the Tophane Court No. 7 Sharia Registry Book" and a doctorate with his study "Ebussuud Efendi's Place in Ottoman Law" ( 2004). He completed his military service as a law lecturer at the Turkish Military Academy. The author, who is married and has two children, is a faculty member of Legal History.

Related to Başarının 100 Kuralı

Related ebooks

Reviews for Başarının 100 Kuralı

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Başarının 100 Kuralı - Abdullah Demir

    BAŞARININ 100 KURALI

    Abdullah Demir

    Genel Yayın Yönetmeni

    ABDULLAH DEMİR

    Kapak ve Sayfa Düzeni

    Ünal Aydınoğlu

    ISBN

    9786058238794

    Şubat 2023

    SD YAYINEVİ

    Haznedar Mah. Altıntaş Sk. Karadeniz Apt. No: 7/A

    Güngören / İSTANBUL

    www.sdyayinevi.com

    İçindekiler

    Önsöz

    Giriş

    Birinci Bölüm: Tarihimizden Aksiyon Manzaraları

    İkinci Bölüm: Aksiyon Prensipleri

    Sonuç

    Kaynaklar

    ÖNSÖZ

    Başarıyla benzer anlama gelen kelimelerden birisi de aksiyondur. Aksiyon kelimesi Frenk menşeli olmakla beraber dilimizde benzer manada başka kelimeler vardır. Hamle, gayret, faaliyet bunlardan ilk akla gelenlerdir. Ancak aksiyon kelimesi de dilimize yerleşmiş ve kullanılmaktadır. Diğer taraftan aksiyon ruhu bizim manevî dinamiklerimizdendir. Ne var ki son bir kaç asırdır bu dinamiği devre dışı bırakmıştık.

    Son yıllarda İnsanımız bu dinamiği yeniden yakalamaya başlamıştır. Bu çalışma da yakalanmaya başlanmış olan aksiyon dinamiğinin daha sıkı tutulması niyetiyle yapılmıştır.

    Aksiyonun bir kitap olarak ele alınması fikrinin saik ve müsebbibi, Sızıntı’nın Aralık 1997 sayısında, Himmetini Ali Tutanlar isimli yazıyı kaleme alan, Yusuf Alan’dır. O yazıda, bazı ilim adamlarının çalışma tempolarını, iştiyaklarını, başarılarını anlatıyor ve ders almamız gerektiğini söylüyordu. Yusuf Bey, yazıyı, Heroic Efforts, http://www.rain, org/-da5e/heroics.html adresindeki bilgilerden faydalanarak kaleme almıştı. Bu yazı bana, tarihimizde ve günümüzde pek çok aksiyoner kahramanlarımız olduğu gerçeğini ve bunun bir kere daha ortaya konulmasının mecburiyetini hatırlattı.

    Kitabın hazırlanmasında emeği geçen bütün herkese içten teşekkürler.

    Abdullah Demir

    Giriş

    Aksiyon, hamle, gayret, efor, çalışma gibi birbirine yakın kelimelerle ifade edilen mana, bizim öz değerlerimizdendi. Her Peygamger, bir aksiyoner ruhtu. Sahabeler, tarihimizini çeşitli alanlarındaki kahramanlarımız birer aksiyon şampiyonuydular. Roma’yı dize getiren Hz. Mesih ve Havariler, yirmi küsür senede Arabistan’da ve yarım asırda üç kıtada yüce dini bayraklaştıran Hz. Peygamber ve ashabı ve daha binlerce misalle anlatılacak dünya çapında aksiyon kahramanları bizimdi. Son bir kaç asırda ise, atalet, durgunluk dönemi yaşanmaktaydı. Mehmet Akif, Şark isimli şiirinde bir kaç asırlık perişan halimizi bütün çıplaklığıyla şöyle anlatmaktaydı:

    Harab iller, serilmiş hanümanlar, başsız ümmetler;

    Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar;

    Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar;

    Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar;

    Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı vicdanlar;

    Tegallüpler, esaretler; tehakkümler, mezelletler;

    Riyalar; türlü iğrenç iptilalar, türlü illetler;

    Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar:

    Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar;

    Cemaatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar;

    Gaza namıyla dindaş öldüren biçare dindaşlar;

    Ipıssız aşiyanlar, kimsesiz köyler, çökük damlar;

    Emek mahrumu günler, fikr-i ferda bilmez akşamlar!..

    Geçerken ağladım geçtim; dururken ağladım durdum;

    Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum.

    İslam dünyası adeta üç asırlık bir uykuya yatmıştı. Zira yukarıdaki mısralarda anlatılan halimiz, uyuyan yarı ölü bir İnsanın hali gibidir. Ancak, yirminci yüzyıl son demlerini yaşarken, ruhumuzun derinliklerindeki hamlecilik, aksiyonerlik, yeniden canlanıyor. İnsanımız uyanmış, üzerindeki son uyku sersemliğini atmaya çalışmaktadır. Millî şairimizin hayatı boyunca;

    Ey dipdiri meyyit, iki el bir baş içindir,

    Davransana, Eller de senin, baş da senindir!

    diyerek, derdine yandığı İnsanımız, davranmaya başlamıştır. Asrın diğer bir muzdaribinin dediği gibi; Neden dünya başkalarına terakki dünyası olsun da, bize tedenni dünyası olsun?

    Çalışmanın ilk bölümünde tarihimizde bol miktarda bulunan aksiyon kahramanlarından bir kaç örnek sunulmaktadır. Bu örneklerin bazıları askerî ve siyasî yönleri ile öne çıkan devlet adamlarımızdır. Bazıları da sanatı ile zirveleri yakalamış olan büyüklerimizdir. Örneklerin tarihimizden verilmiş olması bizim tarihin derinlikleri içinde kaybolmuş İnsanlar olduğumuz şeklinde anlaşılmamalıdır. Onların zikredilmelerinin sebebi bizim için en iyi örnek teşkil etmiş olmalarıdır. Asrın değiştiği, zamanın önceliklerinin farklılaştığı malumdur. O günün Dünya’sında zaferler ordularla kazanılıyordu. Günümüzde ise ilmî, ekonomik, ideolojik ve siyasî zaferler ön plandadır. Günümüzün ve geleceğin en büyük aksiyonerleri bu sahalarda ortaya çıkmaktadır ve çıkacaklardır. Bu sebeple hem ülkemiz hem de Dünya İnsanından günümüze ait pek çok örnek ikinci bölümde yer almaktadır.

    Çalışmada yeralan altın değerindeki prensipler, Mecelle’den, Risalelerden, Heroic Efforts, http://www.rain, org/-da5e/heroics.html e-posta adresinden faydalanılarak belirlendi. Prensiplerin altındaki örneklerin bir kısmı da aynı e-posta adresinden, büyük çoğunluğu da çalışmanın sonundaki Kaynakça’da gösterilen kitaplardan derlendi. Bir elkitabının çapını aşmaması için, uzun açıklamalardan kaçınılmaya çalışıldı.

    Çalışmada, ilim adamı, öğrenci, öğretmen, tüccar, sanayici, memur, işçi gibi toplumun her kesiminden İnsanların faydalanabileceği, altın prensipler ve altın İnsanlar vardır. Başarılı İnsanların öğütleri, başarılarının sırları, ipuçları yeralmaktadır.

    Bir kısım prensipler, mana olarak birbirine çok yakındır. Ancak aralarında ince farklar vardır. Meseleye başka bir bakış açısı getirmekte olduklarından ayrı bir madde olarak düzenlenmiştir.

    Ayrıca, yüz kadar prensibi derlemiş olan bu çalışma, aksiyonerlikle ilgili bütün kuralları ihtiva etmemektedir. Bunlar gibi pek çok prensip elbette vardır. Ancak ilk hamle de bunlar biraraya getirilmiştir.

    Prensiplerden bazıları metafizik gerilim başlığı altında toplanmış olup aksiyon ve hamlenin manevi altyapısını teşkil eden yapıtaşlarıdır. Başarılı çalışmalar bu temel üzerine bina edilegelmiştir. Büyük İnsanlar, başarılarını bu prensiplere atfetmişlerdir. Manevi alt yapısı aksiyonlar saman alevi gibidir. Bir anda parlar ve söner. Onların büyüklüğü gözleri kamaştırsa bile kısa bir süre sonra küllerinden başka bir şeyleri kalmaz. Fransızların büyük aksiyon İnsanı olarak yere göğe sığdıramadıkları Napolyon ve Almanların Hitler’i bunlardandır. Gelip geçici olmaları bunların en mümeyyiz vasfıdır. Gerçek aksiyonerler büyük zafer ve başarıları metafizik bir temele bina edenlerdir. Onların zafer ve başarılarının en belirgin vasfı da devamlılıklarıdır. Ilk on Osmanlı padişahı da ikinci gurup aksiyonerlere örnek olarak verilebilir. Zira onları zafer ve başarıları gelip geçici olmamış, Dünya’nın en uzun ömürlü imparatorluğunun tesis edilmesini sağlamıştı. Ikinci gurup prensipler ise, çalışmaların İnsanların nazarlarına arzedilmesinin yollarıyla ilgilidir. Bunlar daha ziyade yukarıda yeralan e-posta adresinden derlenmiştir.

    Yeni bir yüzyıla girerken, aksiyonu bir kez daha yakalamaya çalışan İnsanımıza, bu prensiplerin az dahi olsa faydası olursa, gayretler boşa gitmemiş olacaktır.

    Birinci Bölüm

    TARİHİMİZDEN AKSİYON MANZARALARI

    BİRİNCİ MANZARA: AKSİYONER İKİ RUH: ORUÇ REİS ve BARBAROS HAYRETTİN PAŞA

    Yüzlerce yıllık tarihimizde pek çok aksiyon sahibi kahramanlarımız vardır. Bunlardan iki tanesi de Barbaros Hayrettin Paşa, namı diğer Hızır Reis’tir.Hızır Reis Fatih Sultan Mehmet Han devrinde yaşamış, Midilli adasının fethine iştirak etmiş ve yine Fatih Sultan Mehmet Han’ın emriyle bu adaya yerleşmiş Yakup ismindeki bir sipahinin dört oğlundan üçüncüsüdür. Diğer kardeşleri Ishak, Oruç ve Ilyas’tır. Midilli adası fethedilince, askerler Fatih Sultan Mehmet’e isteyenlerin kimlerle evleneceklerini sorarlar. O da yerli halktan beğendikleri kızları ailelerinin ve kendilerinin rızaları nikahlamalarını, razı olmazlarsa cebren nikahlamalarını, fakat asla nikahsız almamalarını emreder. Bu emir üzerine Barbaros’un babası, Barbaros’un kendi ifadesi ile adanın en güzel kızını alarak nikahlar. İşte bu evlilikten Türk denizcilik tarihinin en büyük iki denizcisi Oruç ve Hızır Reisler dünyaya gelir.

    Barbaros kardeşlerin hangi ruh haleti içinde ve ne şekilde mücadele verdiklerini anlayabilmek için, bulundukları devri bilmek ve iyi tahlil etmek gerekir. Oruç Reis ile başlayıp Barbaros Hayrettin Paşa ile devam eden bu amansız mücadele 16. yüzyılın ilk yarısında geçmiştir ve bu asrın Türk Asrı olarak nitelendirilmesinde büyük rol oynamıştır. Bu devir Osmanlı Devleti için de önemlidir. Yavuz Selim Han Mısır’ı fethetmiş, vefatını müteakip te Kanuni Sultan Süleyman tahta geçmişti. Tam bu sıralarda Avrupa cephesinde Charles Quint (Şarlken) İspanya kralı olmuştu. Şarlken, evliliklerle kurulan akrabalık münasebetleri sonucu aynı zamanda Almanya imparatoru (kutsal Roma-Germen imp.) da olmuştu. O günkü Almanya ise, Avusturaya’nın tamamı, Hırvatistan, Fransa’nın bir kısmından müteşekkildi. Fransa’nın Nis şehri de bu sınırlar içerisinde kalmakta olup, Viyana ise başkent idi. Bu başkentte Şarlken’in küçük kardeşi Ferdinand, Avusturya Arşidükası sıfatıyla oturuyordu. Avrupa’nın o zamandaki ikinci büyük devleti olan Macaristan’ın Kralı ile Ferdinand birbirlerinin kızkardeşleri ile evliydiler. Bu sıralarda Osmanlı Devleti ile Macaristan arasında yıllardır süren savaşlar vardı.

    Şarlken, İspanya’da oturuyordu ve Almanca bilmeyen bir Alman imparatoru idi. O günkü İspanya ise, en büyük Hristiyan devleti konumundaydı. Sicilya ve Napoli Krallıkları ile Belçika ve Hollanda İspanya hakimiyetinde idi. Mağrip ülkeleri denilen bu günkü Libya, Tunus, Cezayir de İspanya hakimiyeti altında idi. Diğer taraftan uçsuz bucaksız Amerika sömürgeleri de altın ve gümüşleri ile İspanya’nın hizmetinde idi. Akdeniz’in batı bölgeleri Venedik, orta ve doğu bölgeleri ise İspanyolların hakimiyetinde idi. Bu tablo, Barbaros kardeşlerin ne zor şartlarda ve ne kadar güçlü düşmanlara karşı mücadele ettiklerini anlamak için yeterli olsa gerektir.

    Aşağıda Barbaros kardeşlerin aksiyonu, devlet adamlığı

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1