Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

İnsana ve Hayata Dair
İnsana ve Hayata Dair
İnsana ve Hayata Dair
Ebook157 pages1 hour

İnsana ve Hayata Dair

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Teknolojinin gelişmesiyle telefonlar hayatımızın en önemli aracı haline geldi neredeyse. Artık birçok işimizi telefonlarımızdaki programları kullanarak yapıyoruz. Kitap okuyor, alışveriş yapıyor, para kazanıyoruz. Ve tabi ki dostlarımızla iletişim kuruyoruz.
İşlevi artmış olan telefonlara yüklenen sosyal medya programları sayesinde bilgiye daha hızlı ulaşır olduk. Dahil olduğumuz gruplarda iletişimin yanı sıra bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Paylaşımların sıklığından şikayet etsek de gruplardan ayrılamıyoruz. Oralarda paylaşılan bilgiler hayatımızı kolaylaştırıyor. Her ne kadar yapılan paylaşımlara verdiğimiz tepkilerden dolayı grupta bir gerginlik yaşansa da bunu hızlıca unutuyoruz. Tepemiz atarsa gruptan çıkıveriyoruz.
Ben de sizler gibi birçok grubun üyesiyim. Hayatımı kolaylaştıracak sınırsız bilgiye oralarda yapılan paylaşımlarla ulaştım. Bununla birlikte insanlara faydalı olacağını düşündüğüm şeyleri paylaşmaktan da geri durmuyorum.
Elinizdeki bu kitabı, işte o gruplarda yapılan paylaşımlardan derledim. Okuyup istifade ettiğim, günün telaşından ve yorgunluğundan bir an sıyrılıp mutlu olduğum şeylerin sizlere de katkı sağlayacağını düşünüyorum. O yüzden kitabı okurken yer yer “Bunu daha önce okumuştum.” hissine kapılabilirsiniz. Bazen de sizin okuduğunuzdan biraz farklı bir hale büründüğünü görebilirsiniz.
‘Ekranıma Düşenler’ üst başlığı ile hazırlayacağım bu kitap serisindeki yazılar bana genelde imzasız ve kaynaksız geldi; tıpkı sizlere geldiği gibi. Daha önce bir yerlerde yayınlanan metinleri genelde buraya almamaya, aldıklarımın da kaynağını paylaşmaya çalıştım. Bazı yazılarda eksik gördüğüm noktalara ilave yaptım bazen de bana göre alakasız olan yerleri çıkardım. Bunları yaparken elbette yazının bütünlüğüne zarar vermemeye gayret ettim.
Bu tür eserlere burun kıvıranların olduğunu biliyorum. ‘Kendinden bir şey katmadan kitap sahibi olan...’ şeklindeki eleştirilere de hak veriyorum ama beğendiğim yazıların da kaybolup gitmesine gönlüm razı olmuyor. Eskiden bu tür yazıları gazete ve dergi sayfalarından keser arşivlerdim ama artık buna vaktim yok. Crab Publishing sayesinde hayatıma giren e-book bunun için çok ideal bir ortam.
Kitapla kalın efendim... İyi okumalar...

Halit Emre Yaman

LanguageTürkçe
Release dateMar 12, 2024
ISBN9798224900657
İnsana ve Hayata Dair
Author

Halit Emre Yaman

Hayatının büyük bölümünü İstanbul ve İzmir’de geçiren Halit Emre Yaman, Hizmet Hareketi kurumlarında 4 farklı şehirde, 20 yıl öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Evli ve 3 çocuk sahibi olan yazarımız, farklı internet sitelerindeki yazılarıyla çalışmalarına devam etmektedir.

Related to İnsana ve Hayata Dair

Related ebooks

Reviews for İnsana ve Hayata Dair

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    İnsana ve Hayata Dair - Halit Emre Yaman

    ÖN SÖZ

    Teknolojinin gelişmesiyle telefonlar hayatımızın en önemli aracı haline geldi neredeyse. Artık birçok işimizi telefonlarımızdaki programları kullanarak yapıyoruz. Kitap okuyor, alışveriş yapıyor, para kazanıyoruz. Ve tabi ki dostlarımızla iletişim kuruyoruz.

    İşlevi artmış olan telefonlara yüklenen sosyal medya programları sayesinde bilgiye daha hızlı ulaşır olduk. Dahil olduğumuz gruplarda iletişimin yanı sıra bilgi bombardımanına maruz kalıyoruz. Paylaşımların sıklığından şikayet etsek de gruplardan ayrılamıyoruz. Oralarda paylaşılan bilgiler hayatımızı kolaylaştırıyor. Her ne kadar yapılan paylaşımlara verdiğimiz tepkilerden dolayı grupta bir gerginlik yaşansa da bunu hızlıca unutuyoruz. Tepemiz atarsa gruptan çıkıveriyoruz.

    Ben de sizler gibi birçok grubun üyesiyim. Hayatımı kolaylaştıracak sınırsız bilgiye oralarda yapılan paylaşımlarla ulaştım. Bununla birlikte insanlara faydalı olacağını düşündüğüm şeyleri paylaşmaktan da geri durmuyorum.

    Elinizdeki bu kitabı, işte o gruplarda yapılan paylaşımlardan derledim. Okuyup istifade ettiğim, günün telaşından ve yorgunluğundan bir an sıyrılıp mutlu olduğum şeylerin sizlere de katkı sağlayacağını düşünüyorum. O yüzden kitabı okurken yer yer Bunu daha önce okumuştum. hissine kapılabilirsiniz. Bazen de sizin okuduğunuzdan biraz farklı bir hale büründüğünü görebilirsiniz.

    ‘Ekranıma Düşenler’ üst başlığı ile hazırlayacağım bu kitap serisindeki yazılar bana genelde imzasız ve kaynaksız geldi; tıpkı sizlere geldiği gibi. Daha önce bir yerlerde yayınlanan metinleri genelde buraya almamaya, aldıklarımın da kaynağını paylaşmaya çalıştım. Bazı yazılarda eksik gördüğüm noktalara ilave yaptım bazen de bana göre alakasız olan yerleri çıkardım. Bunları yaparken elbette yazının bütünlüğüne zarar vermemeye gayret ettim.

    Bu tür eserlere burun kıvıranların olduğunu biliyorum. ‘Kendinden bir şey katmadan kitap sahibi olan…’ şeklindeki eleştirilere de hak veriyorum ama beğendiğim yazıların da kaybolup gitmesine gönlüm razı olmuyor. Eskiden bu tür yazıları gazete ve dergi sayfalarından keser arşivlerdim ama artık buna vaktim yok. Crab Publishing sayesinde hayatıma giren e-book bunun için çok ideal bir ortam.

    Kitapla kalın efendim… İyi okumalar…

    Halit Emre Yaman

    9 Mart 2024

    CEZAEVİ ARACI

    Bugün hayatımın en duygusal anlarından birini yaşadım; sizle paylaşmazsam olmaz.

    Sabah işime gidiyorum, trafik çok yoğun, kilit bir vaziyette adım adım ilerliyoruz. Arabamın önüne bir tane cezaevi aracı geldi, mavi meşhur olandan.

    Dedim, Acaba kim hangi dertten gidiyordur? Sonra düşündüm, Aracın yanına geçeyim, olur ya belki içindeki kişi tanıdık falan çıkar… Yana geçtim.

    Bu arada cezaevi aracının şöyle bir muhabbeti var. İçine binen nereye gidiyorsa artık, gidene kadar dışarıyı o küçük camdan seyreder. Bir tane fazla ağaç görse ya da dışarıyı birkaç saniye fazla izlese onun için kârdır.

    Ve genelde de bakan kişi Acaba dışardan beni gören var mıdır? Gören var ise acaba ne düşünür? diye utangaç tavırlarla dışarıyı izler.

    Velhasıl bende bir ihtimal dedim yanına geçeyim, eğer camdan bakan birisi varsa belki tanıdık çıkar, moral olur. Sonra camına bir baktım. İçerideki kişi harbiden dışarıyı izliyor. Sağ koltuğa hafif yanaştım. El kol hareketi yaptım, görmedi. Araca biraz daha yaklaşınca en sonunda istediğimi başardım. Artık içerdeki kişiyle göz göze geldik.

    Bir baktım adamın suratı bembeyaz, tertemiz, sakalı traşlı bir arkadaş. Kendi kendime Eğer temiz yüzlü bir kişi bu aracın içindeyse bil ki bu adamın suçlandığı şey bellidir. dedim.

    Durum böyle olunca daha da heveslendim. Trafik adım adım ilerliyor zaten. El salladım. O da bana el salladı, tebessüm etti. El hareketleriyle ‘geçer bu günler’ tarzı bir hareket yaptım. Ancak anladı mı anlamadı mı derken o da bana aynı hareketi yaptı. Bir de onay işareti yaptı.

    Sonra can alıcı yere geldik. ‘Neden buradasın?’ tarzı ellerimi iki yana açtım. İçerideki arkadaş elini önce kalbine sonra omzuna götürdü ve rütbe işareti gibi bir şey yaptı. ‘Acaba?’ diye aklımdan geçirirken en son bir baktım bana asker selamı verdi. Hem de keskin bir asker selamı.

    Bir an boğazım düğümlendi. Gözlerim yaşardı. Ne yapacağımı bilemedim. Dudaklarımı büktüm. Kafa salladım. Bende ona asker selamı verdim. Sonra araya araçlar girdi. İletişim koptu. Aklımda kalan en son şey o kişinin selam verdikten sonra yüzüme umutla gülümsemesiydi.

    Hâlâ bakışı aklımdan çıkmıyor. Sonra düşündüm dünya ne ‘hiç’ten bir yer. Daracık yerdeki bir kişi küçücük penceresinden insanlara tebessüm edip umut verebiliyor. Kimileri de dünyalara sığamıyor ve ancak herkesin bedduasını alıyor.

    Eeee öyle değil mi? Daracık yerde olursun, dünya sana cennet gibi gelir. Koskoca yerlerde olursun her şey istediğin gibi olur ama dünya aslında sana cehennemdir daralıp durursun.

    En kötü zamanda bile mutlu olmak dileğiyle.

    ADALET

    Hukuk fakültesinde bir öğretim görevlisi derse girer ve bir öğrenciye adını sorar. Öğrenci Ali diye cevap verir.

    Öğretmen bir anda, Defol bu sınıftan, bir daha asla dersime gelme! der. Bütün öğrenciler şaşkınlık içindedir, neye uğradığı şaşıran Ali de sınıfı terk eder.

    Herkes ne olduğunu anlamak için beklemektedir; hiç birinden tek bir ses bile çıkmaz.

    Hoca sınıftaki sessizlikle beraber ileri-geri yavaş yavaş dolaşmaya başlar, bütün öğrencileri şöyle biraz süzdükten sonra -tabi bu arada herkes göz temasından kaçınmaktadır- derse başlar:

    Kanunlar ne için vardır? diye sorar.

    Cevaplar gelmeye başlar. Bir öğrenci düzeni korumak, diğeri toplumda yaşayan bireylerin hak ve hürriyetini sağlamak için, öbürü yaşam haklarını idame ettirmek, bir başkası devlete güveni, o devletin saygın bir vatandaşı olduğunu göstermek için, bir diğeri her yerde hakkını yasalar çerçevesinde arayacağını bilmek ve devletin vatandaşına haklarını nasıl arayacağını göstermek için ve benzeri cevaplar ile ders bir süre devam eder.

    Hoca Başka? diye tekrar sorunca bir öğrenci de Adalet için diye cevap verir.

    Bu cevabı verene hoca parmağı ile işaret ederek ‘işte aradığım cevap bu’ dercesine Peki az önce arkadaşınıza adaletsiz davrandım mı? diye sorar. Herkeste aynı cevap Evet hocam.

    Öğretim görevlisi sınıf kapısını açarak dışarıdaki öğrencisini içeri alır ve teşekkür edip yerine geçebileceğini söyler, herkes bunun bir senaryo, bir oyun olduğunu anlar.

    Fakat hoca son sözlerini söylememiştir henüz;

    Peki buna hepiniz şahit oldunuz, neden tepki göstermediniz, bir açıklama istemediniz, arkadaşınızın hakkını savunmadınız?!

    Herkes susar, sınıfta çıt yoktur. Hoca, Bakın sevgili arkadaşlar, bu olaydan hepinizin çıkarması gereken bir öğüt var. Bunu derste size 100 saat uğraşsam anlatamazdım. der ve son sözlerini söyleyip dersi bitirir:

    Asla bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinde olmayın, o yılan bir gün mutlaka sizi de sokacaktır. Adaletsizliğe şahit olup göz yuman insanlar haysiyet ve onurlarını kaybetmeye mahkumdur. Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir.

    ELENME

    Hz. Musa Aleyhisselamın başından geçen şu hâdise oldukça dikkat çekicidir:

    Hz. Musa, kendisinden Tevrat’ı dinleyen, yıllarca, arkasından koşan bazı kimselerin, zamanla geriye dönüp dağıldığını, dünyevî şeyler karşısında çözüldüklerini görür ve bu manzara karşısında üzülür; üzülür zira peygamberliğine inanan bazı kimseler onu terk edip yürüdükleri yoldan geriye dönmektedirler.

    Hz. Musa inkisar içinde ve bu işin hikmetini öğrenme sadedinde Cenâb-ı Hakka şöyle niyaz eder: Yâ Rabbi! Nasıl oluyor da bir insan seni bilip öğrendikten sonra geriye dönebiliyor?

    Bunun üzerine Cenâb-ı Hak ona şöyle buyurur: Yâ Musa! Onlar beni gerçekten bilenler değil, gelirken yoldan dönenlerdir.

    Evet, her dönemde bu şekilde yollarda dökülüp kalan pek çok insan olmuştur. Bunlar; tamah, makam-mansıp sevdası, korku, tenperverlik, kalb ve ruhu maddiyata kaptırma gibi mülâhazalarla yolda takılıp kalmış ve gerisin geriye dönmüşlerdir. Bu sayılan hususlar, her devrin insanı gibi günümüzün Hizmet insanları için de söz konusudur. Bu itibarla da bu yolda samimiyet ve ihlasla yürüyemeyenler döküleceklerdir.

    Efendimiz (sav) Medine-i Münevvere için Medine tıpkı bir körüğün cürufu ayırması gibi insanların kötüsünü iyisinden ayırır. ifadesini kullanmaktadır. Medine’nin hususiyeti mahfuz, konu umumîdir, günümüzde de

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1