Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması
Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması
Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması
Ebook121 pages1 hour

Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Bedrettin Şimşek’ten eşsiz bir edebiyat arkeolojisi örneği. Dünyanın en eski hikâyesine farklı, ironik bir bakış. 
Gnostiklerin metaforlarla bezeli stilize üslubunu yeniden yaratan, imge zenginliğini ekonomik bir dille sunan, sadece derin anlamları olmakla kalmayan, aynı zamanda komik, eğlenceli de olabilen bir roman. 
Adem ve Havva'nın hikayesi bugüne dek değişik yazarlarca sayısız kez anlatıldı. Hepsi kutsal kitaplarda söylenenlerin bir tekrarı gibiydi. Ama bu kez roller değişiyor, hep suçlanan ama kendisini savunmasına hiç izin verilmeyen şeytan bu eserle kendi kutsal kitabını önümüze koyuyor. İşin aslını kendi gözünden bize anlatıyor, Tanrı’ya karşı çıkarak "Hayır, bu öyle olmadı, böyle oldu" deme cesaretini gösteriyor.
Böylece Tanrı’nın neden yasak koyduğu, bu yasağın neden çiğnediği ilk kez açıkça ortaya çıkarken, kutsal kitapların, peygamberlerin  yanıtsız bıraktığı soruları şeytan bize kendisi yanıtlıyor.
LanguageTürkçe
Release dateMar 26, 2023
ISBN9786050650679
Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması

Read more from Bedrettin Simsek

Related to Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması

Related ebooks

Reviews for Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Şeytana göre Adem ve Havva'nın Cennetten Kovulması - Bedrettin Simsek

    ÖNSÖZ:

    YASAK BUGÜN DE DEVAM EDİYOR!

    Dünyanın en ünlü çifti olan Adem ve Havva üzerine bildiklerimiz ne ölçüde doğru? Bu olağanüstü yaradılış öyküsü ilk ne zaman ve kimler tarafından anlatıldı? Bu gün onlara dair her şeyi üç dinin kutsal kitabı bize nasıl aktarıyorsa öyle biliyoruz; ne var ki kutsal kitaplarda anlatıldığı şekliyle bile bu efsane gnostiklere aitmiş gibi durmaktadır. Gnostisizm ve gnostikler üzerine bilgi internetten edinilebilir; bu önsözün amacı Gnostisizm’i açıklamak değil bu eserin iddiasını ortaya koymaktır, o da şudur:

    ‘Adem ve Havva’ ancak gnostik bir çerçevede ele alınırsa anlaşılabilir. Çünkü bu anlatı Gnostik mitolojide eksiksiz bir hikâyeyken kutsal kitaplarda neden sonuç ilişkisinden mahrum, sadece tanrının kullarının itaatkârlıklarını sınadığı basit bir metne dönüşmüştür. İşte bu eserin amacı ‘Adem ve Havva’ hikayesini gerçek anlamını verecek şekilde tekrar inşa etmektir. Bu bir tür edebiyat arkeolojisi olarak görülebilir. Çünkü binlerce yıllık geçmişi olan anlatılar antik eserler gibidir. Asla ilk çıktıkları haliyle kalmazlar. Onların da restore edilmeleri gerekir. Peki, Adem ve Havva efsanesi söz konusu olduğunda bugün onda eksik ya da kayıp olan nedir? Elbette o gnostiklerin bahsettikleri hep bir sır olarak kalan derin hakikattir. Meyvesinin yenmesi yasak olan bilgi ağacına ismini veren, hem kurtuluşa götüren hem felakete sebep olan gnosistir. Nitekim Adem ve Havva cennetten neden kovulmuşsa, gnostikler de aynı sebeple yok edilmiş, Adem ve Havva hikayesi gerçeğe dönüşürken Gnostisizm insanlığın hafızasından silinmiştir. Çünkü tanrının cennette koyduğu yasak, tek tanrılı dinler tarafından dünyada da konmuştur. Ve aynı yasak bugün de devam etmektedir. Asla bilinmemesi, söylenmemesi gereken, gnostiklerin bir gizem örtüsü ardında sakladıkları derin sırdır ve insan bugün de bin kez lanetlenmeyi göze almadan o sırrı dile getiremez. Gnosise ulaşmak, Adem ve Havva’nın işlediği günahı bugün de işlemek, bir yasağı çiğnemek, günahkar olmak, o meyveden tatmak, cennetten bir kez daha kovulmaktır.

    ‘Adem ve Havva’, Gnostisizm’e temel olmuş bir efsaneydi. Bilgi ağacı gnosisi temsil ediyordu. İşte bu hikâye ters yüz edilerek kutsal kitaplara konulmuştur. Nitekim gnostik versiyonda yasağın çiğnenmesi övülürken kutsal kitaplar tanrıya itaatkârlık telkin etmektedir. Gnostikler Havva’yı Adem’den üstün bulurken kutsal kitaplar Havva’yı lanetlemektedir. Gnostisizm’de kimi yerde yılan kimi yerde şeytan yüceltilmektedir. Peki neden? İşte Adem ve Havva hikayesinin restorasyonundan kastettiğimiz bu soruları yanıtlamak, bir mitolojinin çoktan kaybolmuş özünü bulup ortaya çıkarmak, onu çağdaş bir yorumla okura aktarmaktır.

    'Adem ve Havva' büyük bir olasılıkla gnostik bir metindi, sonra köklerinden koparılınca vermek istediği mesaj kayboldu. Bu yüzden bu hikayenin bu mesajı tekrar verecek şekilde düzenlenmesi gerekiyordu. İşte Bedrettin Şimşek’in bu eserle yapmaya çalıştığı kısaca budur.

    Zeki hazırcevap bir şeytan, her şeyin sebebini merak eden ve soru soran bir Havva kitabın eğlenceli olması için edebi bir gereklilik olarak esere konulmuştur.

    1

    Kâinat yaratılıyor

    Başlangıçta hiçbir şey yoktu; sonra bu yokluktan tanrı doğdu ve o, Benim dilim resimlerden oluşsun dedi; böylece kâinat var oldu.

    Ne var ki, yaratıcı düşüncenin vücut bulduğu o ilk an, her şey karanlıkta, bir esrar örtüsünün altında görülmezdi. Ansızın perde yırtıldı; ışık ortaya çıktı. Yıldızlar onunla lambalarını teker teker yaktılar ve kayarak bir ışık seli halinde aktılar. Böylece kâinatın tepesine bir zenginlik kolyesi gibi asılan galaksiler oldu. Tanrı onlardan gurubu, akşam yıldızını yarattı; onları içine koymak için mavi billurdan gök kubbeyi yaptı. Sonra eserinin karşısına geçip baktığında altta hiçbir şey olmadığını gördü. Yeri yarattı; sonra yerin yer olabilmesi için oraya hayvanları koydu. Her şeye bir düzen getirdi. Havada yüzen balıkları suyun içine, suyun içinde uçan kuşları havaya yerleştirdi. Sonra Tanrı niyet etti; ışıktan ibaret şekillerin vücut bulmasıyla melekler oldu; onların inip çıkması için yerle gök kubbe arasına nurdan merdivenler kurdu. Cennetin üzerine göz kamaştırıcı parlaklıklar saçan kristalden yapılmış gezegenler astı. Gökkuşaklarının altında rengârenk mercanlarla süslü sahilleri, dalgaların sihirli mırıltılarla kıyıya vurduğu denizleri, gümüşten nehirleri, en nadide bitkileri, ağaçları yarattı. Çiçekler göksel hazinelerin ortasında basamak basamak yükseliyor, bir sağanak halinde tekrar yere düşüyordu. Nihayet eseri tamamlandığında tanrı her şeyin tasavvurlarına uygun olduğunu gördü ve dinlenmeye çekildi.

    2

    Âdem Yaratılıyor

    Cennette tüm unsurlar yerli yerinde, görkem içinde parlamasına rağmen hala bir şey eksikti. Bunun üzerine tanrı, Azrail’e hayat bulup getirmesini emretti; o da Mars gezegeninden kopmuş bir göktaşını buldu. Tanrı, göktaşını toprağa çevirerek ondan önce iyiyi ve kötüyü bilme ağacını yarattı ve onu cennetteki en yüksek yere ekti. Sonra aynı topraktan ruh için bir beden yaptı; böylece Âdem var oldu.

    Tüm baş melekler, tanrının en gözde meleği şeytan da yaratılış odasındaydılar.

    Nihayet ona hayatın nefesini bahşettiğinde tanrının ihtişamı Âdem’de göründü. O an yaratıcı yarattığıyla gurur duydu ve bu gururun bir kısmı kuluna geçti.

    Orada olan buna şahit oldu ve Durun! diye bağırdı, Ortada bir terslik var.

    Tüm melekler donup kaldılar.

    Baş meleklerden olan Cebrail

    Bu ne cüret! Daha yaratılış tamamlanmamışken kim tanrıya durmasını söylüyor diye homurdandı.

    Şeytan, Bir şeylerin yanlış gittiğini görüyorum dedi. Çünkü Tanrının böbürlenmesinin bir kısmının eserine nasıl geçtiği dikkatli gözünden kaçmamıştı.

    Tanrı Bana engel mi oluyorsun? diye sordu.

    Şeytan, tanrının önünde yere kapanarak mümkünse insanı yaratmaktan vazgeçmesi için yalvardı.

    Savaşlar, felaketler, daha pek çok korkunç şeyler görüyorum dedi.

    Ama yaratıcı ona aldırmadı; tekrar işine geri döndü.

    Şeytan ise buna yakındı, beden kabını göstererek, Ruh israf edildi dedi.

    Tanrı eserini tekrar ele aldı; insanın ruhunu çekiç darbeleri altında inceltti; gururlu yanına karşı zayıf düşürmek için ona etten bir kalp verdi. Sonra onu kendisinden en uzak bir yere, cennete koydu.

    Âdem doğrulur doğrulmaz yaratıcısını aradı; ama onu hiçbir yerde göremedi. Sonunda tanrının kendisinden saklanmış olduğunu düşünerek onu aramaya çıktı; ama kâinattan gelen bir ses:

    Tanrıyı böyle arama diye uyardı. Çünkü Tanrı’yı bulduğunda o belki seni seçmeyecek; ama o seni bulduğunda mutlaka seçilmiş olacaksın.

    Âdem bu kez, tanrıya seslenirse onun kendisine yanıt vereceğini düşündü.

    Aynı ses:

    Tanrıya böyle seslenme! diye onu yine uyardı. Çünkü sen ona böyle seslendiğinde başka tanrılar sana cevap verebilir ve sen onu yanlış yerde bulabilirsin.

    Âdem sesin nereden geldiğini anlamadı.

    Peki, ne yapayım?

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1