Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Aşk Bir Delilik mi?
Aşk Bir Delilik mi?
Aşk Bir Delilik mi?
Ebook100 pages1 hour

Aşk Bir Delilik mi?

Rating: 5 out of 5 stars

5/5

()

Read preview

About this ebook

Bedrettin Şimşek’in en yakıcı aşk şiirleri, ironi şaheseri aşk romanı ile bir arada.
Türk edebiyatının aykırı yazarı Bedrettin Şimşek, insan ruhunun bir tuhaflığı sonucu ortaya çıkan daha da tuhaf bir durumu ele aldığı 'Aşk Bir Delilik mi?' adlı kitabında şair kimliğini romancılığıyla buluşturuyor. Şiiri romanın bir parçası yaparak, aynı anda hem trajik hem de komik olabilen durumlar yaratarak Türk edebiyatında eşine rastlanamayacak bir eser ortaya koyuyor.
LanguageTürkçe
Release dateMay 3, 2015
ISBN9786056526145
Aşk Bir Delilik mi?

Read more from Bedrettin Simsek

Related to Aşk Bir Delilik mi?

Related ebooks

Reviews for Aşk Bir Delilik mi?

Rating: 5 out of 5 stars
5/5

2 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Aşk Bir Delilik mi? - Bedrettin Simsek

    Bedrettin Simsek

    decoration

    Aşk Bir Delilik mi?

    ISBN: 9786056526145

    This ebook was created with StreetLib Write

    https://writeapp.io

    İçindekiler

    1.

    2.

    3.

    4.

    5.

    6.

    7.

    8.

    9.

    10.

    11.

    12.

    13.

    14.

    15.

    16.

    17.

    18.

    1

    Şiirleriniz güzel; ama içlerinde duygu yok diye konuştu edebiyat tutkunu hanım. Sonra başını sandalyesinin kenarına yasladı ve aradığını bulamamış gibi içini çekti.

    Bu sözler beni umutsuzluğa sevk ediyordu. Çünkü yıllardır şiir yazdığım ve hepsini kendisine adadığım halde bir tekini bile ona beğendirememiştim. Belki bu yolla kalbini çalmaya çalıştığımı bildiği içindir.

    O halde bir tane daha okumama izin verirsiniz? diye konuştum kederli bir sesle.

    Şimdiki şiiriniz ne hakkında? diye sordu müşkülpesent hanım.

    Ayın doğuşunu anlatıyor.

    Gerçekten ay, o an ağaçların arasında bir dala takılmış gibi mütereddit duruyor, akşam yıldızı doğmayı bekliyordu. Karanlık içinde Ege denizi önümüzde uyukluyordu. Yapraklarda hiç kıpırtı yoktu. Tüm bunlar sessiz gecelerde, kendisini kimsenin dinlemediğini sanan benim gibi ümitsiz şaire cesaret veriyordu.

    Ay adını verdiğim şiirimi okumaya başladım.

    AY

    "Bütün söyleyeceklerimi kalbimde tuttum; her şeyi gözlerimle söyledim. Zira konuşmasını bilmiyorum

    Yaratılıştan beri hiç içilmemiş su gibi bu sevgim

    O kadar taze ve berrak ki..

    Bir pınar gibi saklanıyor varlığımın derinliklerinde

    Bilmediğim bir yerimden kaynaklanıyor

    Ama sonra doğduğu yere gömülüyor yine sunamadan kendini

    Ruhta boşuna akan gözyaşı oluyor

    Sonra cennet yağmurları halinde gözlerimden boşalıyor

    Yıllar çabucak geçip gitsinler

    Hızla akan zaman acımadan yolsun ömür çiçeğimin yapraklarını

    Gençlik bitsin. Neşe oyununu oynayan hayat sonuna gelmek için acele etsin.

    Benim karşılık bulmamış sevgim ise

    Bir nehir gibi yıldızlar arasından akarak

    Yeni bir ay gibi çıksın karşına

    Ve sen her gece ona baktığında

    Gizli sırrını en parlak ışıklar halinde üzerine saçsın

    Gökyüzüne asılmış bir mücevher gibi kendi ateşi içinde yansın

    Sonra ikinci bir güneş olsun

    Tüm kâinatı peşinde sürükleyerek doğduğunda

    Her şey onunla birlikte doğsun

    Battığında her şey onunla birlikte batsın".

    Gözlerimi insafsız dinleyicimin gözlerine kaldırıp yargısını bekledim.

    Edebiyat hayranı hanım, ayağa kalktı, bahçeye bakan veranda boyunca salına salına yürüdü. Göklerden yansıyan ışık altında, olgun vücudunu saran beyaz elbisesiyle nasıl da ruhani bir varlığa benziyordu. O zaman deniz kıyısındaki yazlık ev bana bir gemi, o da bu geminin güvertesinde dolaşan, onu tehlikeli sulara sürükleyen bir hayal gibi geldi.

    Eğer şiir bir kırbaçtan söz ediyorsa diye tok bir sesle konuştu. Dinleyene o kırbacı hissettirebilmeli. Hele ki şiiri dinleyen kadınsa, o görülmez kırbaç altında inlemeli. İşte gerçek şiir budur. Bir kırbaçtan söz ettiğinde, insana teninde o kırbacı hissettirir. Sizinkiler böyle bir etkiyi yaratıyor mu? Ne yazık ki hayır! Mısralarınız güzel yazılmışlar, o kadar; ama içlerinde duygu yok.

    Umutsuzlukla, Böyle bir şiir var mı? Ruhumuzda hissettirdiklerini gözle görülecek hale getiren bir şiir var mı?

    Gururla baktı.

    Evet var.

    Öyleyse okumak isterdim.

    Bu biraz zor..

    Neden zor olsun?

    Çünkü bu şiirler, mahkemede bir dava dosyasının içinde, cinayet suçunun delilleri olarak tutuluyor.

    Şaşkın şaşkın baktım.

    Edebiyat tutkunu hanım, Üstelik onları ortaya çıkarmak için büyük bir gizemi çözmek zorundasınız. Böylece ölüme kadar götüren şiir sevgisinin ne demek olduğunu göreceksiniz. Bunu yapabilir misiniz?

    Hoşunuza gitmek için her şeyi yaparım. Gerekirse suç da işlerim dedim.

    Edebiyat tutkunu hanım gülerek, Doğru. Bir cinayet dosyasından delilleri çalmak her halükarda suçtur. Ama bu yüzden hapse girmenize gönlüm razı olmaz. Tanıdığım bir yargıç size yol gösterebilir.

    Birkaç gün sonra şiir tutkunu hanımın bana bahsettiği yargıçla bir araya gelmiştim. Emeklilik günlerini aynı yazlıkta geçirmekte olan yargıç, konularını karşılaştığı davalardan çıkardığı küçük hikâyeler yazıyor, sonra dost toplantılarında onları okuyordu. Söz konusu vakadaki şiirleri duyduğunu ama görmediğini söyledi. Bu vaka bir cinayet miydi? Yoksa doğal ölüm müydü? İşte mahkeme bir türlü bu soruya yanıt verememişti. Ama bir suçsa, bu suça şiirlerin yol açtığı ve olayda ilham perisinin azmettirici olarak yer aldığı kesindi.

    Yargıç, Mahkeme sonunda kurbanın kazayla öldüğüne dair bir görüş belirtse de, bu vaka şiir cinayeti davası olarak adlandırıldı diye devam etti. Çünkü çoğu kişi, felakete yol açan şiirlerin çok güzel olduklarını, bir silah gibi iş gördüklerini söylüyor. İşte onlar zanlıyı baştan çıkartarak suçunu işlemesine sebep olmuş olabilirler.

    Peki, bu şiirler yayınlanmış mı?

    Yargıç, Dava dosyasına delil diye giren şeylerin uluorta yayınlanacağını düşünmezsiniz herhalde?

    Öyleyse herkesin bildiği ama kimsenin okumadığı bu şiirleri nasıl bulabilirim? diye sordum yargıca.

    Muhatabım, soğuk soğuk baktı bana. Böylece toplumun üzerinde en çok konuştuğu şeylerin en az bildiği şeyler olduğu ortaya çıktı. Kendisi de çoğu kez bu şiirlerden söz etmesine rağmen onları hiç merak etmemişti. Bu tuhaf değil miydi? Bu yüzden delil yetersizliğiyle çoktan düşmüş olan davadan hala bir efsaneden söz edilir gibi söz ediliyordu her yerde.

    Yargıç, Pekala..Bu davanın savcısıyla tanışmanız için önayak olacağım diye konuştu. Yalnız bu ihtiyar savcının artık emekliye ayrıldığını, mızmız karısı yüzünden çok huysuz olduğunu söylemeliyim. Şiirler, dava dosyası içinde onun kasasında saklı. O da bu haliyle hazinelerini bekleyen bir deve benziyor. İşte bu devi, gizli sandığının kapağını size açması için kandırmanız, ağzından girip burnundan çıkmanız gerekiyor. Yani ona doğrudan şiir cinayetinden söz ederseniz sizi kapı dışarı edecektir. Neden bilmem, herif şiir lafını duyunca çok öfkeleniyor. O olaydan beri şairlere karşı büyük bir düşmanlık besliyor. Ona asla şair olduğunuzdan söz etmeyin. Peki, bu esrarengiz olayla ilgili nasıl bilgi alacaksınız? Herhalde hayal gücünüz doğru an geldiğinde bu sorunun yanıtını verecektir size.

    2

    Birkaç gün sonra İstanbul’a döndüm. Yazlıktaki yargıcın bulduğu aracılar sayesinde meşhur şiir cinayeti davasının savcısıyla tanıştım. Yetmiş yaşlarında, çoktan emekli olmuş bu savcı adliye çevrelerinde oldukça tanınmıştı. Derin hayal gücü, doğru karar verme yeteneği gibi her hukukçuda

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1