Duvarların Yıkılışı

By AKIN ERGIN

Hepimizin görünmez duvarları var bir şekilde birileri tarafından farkında olmadan hapsediliriz. Kimilerimiz bu duvarların üstüne bir tuğla daha koyarak yaşar, kimilerimiz farkına vardıkça zamanla bu duvarları yıkar ve daha özgür ve daha bilge olan öteki tarafa geçer. İnsanoğlu yine kendi duvarlarını örmeye devam eder ama her zaman daha sağlam ve daha güzelini inşa etmek ümidi ile bunu yapmaya devam eder..

• Language: Türkçe
• Publisher: AKIN ERGIN
• Release date: Feb 6, 2023
• ISBN: 9798215533314

AKIN ERGIN

AKIN ERGIN is Writer and Musician. Born in Istanbul-Beyoglu

Book preview

Önsöz

Nitekim şöyle yazılmıştır:

Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim, Akıllıların aklını boşa çıkaracağım. Hani nerede bilge kişi? Din bilgini nerede? Nerede bu çağın hünerli tartışmacısı? Tanrı dünya bilgeliğinin saçma olduğunu göstermedi mi?" 1.KORİNTLİLER 1:19‭-‬20

Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır. 2.KORİNTLİLER 4:18

Kutsal kitabın da tasdik ettiği gibi hayatımızdaki çoğu şey göründüğü gibi değildir, görünmeyeni ve bilinmeyeni araştırmak, anlamaya çalışmak belki Tanrı'ya olan ve birbirimize olan yabancılığımızıda azaltacaktır.

Bu sonsuz evrende birçok şeyi bildiğini sanan insanlık ömür boyu okusa bile sadece cahilliğini azaltabilir. 

Aslında yazmak istediğim birçok konu vardı fakat özellikle Milliyetçilik ve Teoloji hakkında ne kadar da yazmam gereken çok şey olduğunu anladım. Bu kitabı herkes için en anlaşılır dilde ve kelime oyunları kullanmadan yazdım. Her kitap biraz yazarının iç dünyasını yansıtır ama yazdıklarımın bir çoğunun hoşunuza gitmeyeceğini bilerek yazdım. İşte yazma sebeplerimden biri belki de buydu Çünkü Düz mantıkla düşünenlere hayatı sorgulatmak için bazen kafa karıştırmak gerekebilir.)

Bu kitabın özetini başlangıç noktam yani doğduğum yer olan Taksim meydanına çıkıp anlatsaydım muhtemelen beni evime kadar kovalarlardı.) Anti Milliyetçiliğin yanında bir de Hristiyan tebliğci olduğum için yaşadığım ülkede beni seven birileri pek yok, zaten olsun diye de bir çabam da yok, yaptığım işten Rab hoşnut olsun yeter. Ama insanlığın değer yargılarıyla yüzleşeceği çetin günler de gelecek. Bu kitap bir misyondur bu misyon, son bayrak inene kadar, son ordu dağılana kadar ve Tanrı'nın egemenliği yeryüzüne gelene kadar sona ermeyecektir.

Dünya sizden nefret ederse, sizden önce benden nefret etmiş olduğunu bilin. Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi. Yuhanna 15:18

Bu kitabı yazarak bozuk düzene bir kıvılcım çakmak istedim, belki sizler ardından ateşe verirsiniz belki sizin ardınızdan gelenler de üstüne biraz benzin döker. Ama bir gerçek var ki bu mesele biraz uzun sürer..

Peki ya Dünya gittikçe karanlık, yalnız ve tatsız bir hal almaya başlarken biz nasıl parlamaya devam edeceğiz? Zor olsada imkansız değil.. Biz yine de güzel şeyler hayal edelim ama umudumuzu hayallere değil Tanrı'ya bağlayalım çünkü Kutsal Ruhun bir zamanı vardır. Tanrı isterse eğer bu kitapta ki yazılanları ve bu bilinci insanlarla buluşturacak ve onların hayatlarında kullanacaktır. Tanrı aklımıza getirdiği düşünceleri bambaşka bir zamanda ve mekanda yaşayan kişilere de ulaştırır, yeterki dürüst olalım ve doğruluktan ayrılmayalım.

Tanrının karanlığı alt eden en güçlü silahı sevgi ve Şeytanı yeryüzüne egemen kılan en güçlü silahı milliyetçilik.

İçimizdeki çarpışanlar, Ruhsal özgürlük VS Maddi özgürlük = Tatmin olma Mutluluk hali.

İçimizden bazıları Ruhsal silahları kuşanarak Tanrının ordusuna katıldı, bazıları ise şeytanın ordusuna katıldı..

Bu kitapta, aydınlığın ve karanlığın savaşını inceliyoruz..

*

Duvarların Yıkılışı

İnsanlık, fıtratı gereği günahkâr ve isyankar bir yapıya sahip olduğu için çoğu zaman kendine dikte edilenlerin tersini yapma eğilimindedir. Buna bağlı olarak insan psikolojisi özgürlük kavramını daha çok materyalist algıladığı için bazen kendini ahlak kavramına ters düşen işlerin içine sokabilir, üstelik buna gerçekten ihtiyacı olmadığı şeyleride ekleyebiliriz çünkü insanlar öncelikle ruhsal değil bedensel arzularını tatmin ederek yaşamayı sever ve bu şekilde kendini daha özgür hisseder.

Mesela baştan aşağı dövmeli bir vücutla veya dekolte bir elbise içinde gezerek kendini özgür hissedenler, sigara üstüne sigara yakanlar, kadeh üstüne kadeh dolduranlar, birbirine bilmişlik taslayanlar, sevgiden yoksun tek gecelik ilişkiler yaşayanlar veya affetmeyi, paylaşmayı ve sevmeyi bilmeyenler, kin, nefret, kibir, kıskançlık, dedikodu ve yalanlarla yaşayıp, günahlı geçmişine bakmadan başkalarını hatta düşmanını dahi yargılayanlar, tövbe etmeyen veya tövbe etmeyi bir zorunluluk olarak görüp günahlı geçmişinden dolayı kederli bir pişmanlık duymayanlar da özgürlüğünü biraz kaybetmişlerdir.

Özellikle affetmeyen insan, kalbiyle yargılayan insandır. Çünkü affetmek yargılamayı gerektirmez ama affetmeyen insan, kinle dolar ve bu negatif duyguyu ömür boyu içinde taşır. Dolayısıyla bu tip insan, daima son sözü söyleyen Allah'ın adaletine de güvenmemiş demektir. Ben affetmem Allah'a havale ettim ne hali varsa görsün demek, aslında bir insanı yargılamaktır ve bu iki yüzlü bir davranıştır.

Ayrıca yeryüzünde yaşadığı yeri sahiplenerek