Kafdağının Ardında Açık Görüş: Akabe Yokuşu 1

By Abdulkadir Çelik

Değerli Kitap Dostları,

Siz hiç kapalı bir yerde kilitli kaldınız mı? Üzerinizden kapıyı kilitleyip gittiler mi? Kilitli
kaldığınız yerde unutuldunuz mu? Kapınıza vurduğu kilitle hırsını alamayanların, kilit
sistemini de kilitlediği oldu mu? İşte sizlerle buluşturmayı planladığımız bu kitapta; bir
mahzene kilitlenmiş ve bilerek unutulmuş masum insanların hikâyelerini bulacaksınız. On
binlerce masum annenin, binlerce bebeğin, on binlerce babanın yaşadıklarına tanık
olacaksınız.

Bir koğuşta kırk iki kişi kalırsınız. Ama her gün yüzlerce hikâye dinlersiniz. Çünkü orada
yaşayan sadece kırk iki kişi değildir. Birlikte kaldığınız her arkadaşın eşinin hikâyeleri ayrıdır.
Çocuklarının hikâyeleri ayrıdır. Bir arkadaş anlatır ama hepiniz beraber yaşarsınız. Dışarıdaki
insanların yaşadıklarına da tanık olursunuz. Hapiste doğum yapan annelerin hikâyeleri, hapis
yaşayan bebeklerin hikâyeleri, eşi doğum yapan babaların hikâyeleri, yaşadığınız çilenin
şiddetini katlayarak artırır.

Ben bu hikâyeleri kaleme alırken şiir dilini kullandım. Zira şiir duyguların daha yoğun
bir biçimde ifadesidir. Bu hikâyelerin kahramanları çok ama çok masumdur. Yaşadıkları acılar
da bir o kadar ağırdır. Katlanılması zordur. Hal böyle olunca yaşanan dramın kahrediciliği
daha fazla olmaktadır.

Kitabın adına neden “ Kafdağı’nın Ardında Açık Görüş” dedik. Halk arasında bilindiği
şekliyle Kafdağı kavramı soyut bir kavramdır. Ulaşılması ve aşılması mümkün olmayan bir
dağdır. İşte ben bunun böyle olmadığını gördüm. Meğer Kafdağı şehirlerimizin içindeymiş.
Meğer Kafdağları toplumun dışladığı insanlardan oluşuyormuş. İçeride kaldığınız süre
zarfında farklı koğuşlardan insanların çok farklı sebeplerle burada bulunduklarına şahitlik
ediyorsunuz. Toplumun hiç görmediği, belki de görmezden geldiği koca bir dünyanın varlığına
şahit oluyorsunuz. Bütün masumiyetinize rağmen bu dağın ardında tutsak ediliyorsunuz. Bu
da yetmiyormuş gibi iki ayda bir kez açık görüş yapabiliyorsunuz. İşte bunun ne demek
olduğunu sadece burada yaşayanlar anlayabilirler.

Akabe Yokuşuna gelince; o Kur’an-ı Kerim’in Beled Suresinde anlatılan sarp yokuştur.
Bu kadar masum insanın, dünya kadar güzel işler yapmasına karşılık eziyet ve zulüm görmesi
bu sarp yokuşa benzediği için, bu ifade çerçevesinde değerlendirilmiştir.

• Language: Türkçe
• Publisher: Blue Alps Publishing
• Release date: Jul 20, 2020
• ISBN: 9781005962197

Book preview

Contents

Contents

Abdulkadir Çelik

ÖNSÖZ

ZİNDANDA İLK GÜNLER

PENCEREM BUĞU BUĞU

HÜRRİYETİM

SALATA MACERASI

ZİNDAN

YAŞANMAMIŞ ZAMANLAR

TERS KELEPÇE

PANOROMA 1  (oyuncaklar)

PANOROMA 2 (küçükler)

PANOROMA 3 (çocuklar)

PANORAMA 4 (çocuklar)

PANORAMA 5 (Furkan)

ANNELER

BEN DE SENLE GELİRİM 

GÖK KUŞAĞI

ŞEMS-İ HÜRRİYET

ANNELERİMİ GÖRDÜM


ALLAH (CC) UNUTMAZ

AÇIK GÖRÜŞ I

AÇIK GÖRÜŞ II

AÇIK GÖRÜŞ 3

CEMAL AMCA (yaş 68)

DÜNYANIN DERDİ BAŞKA

KAF DAĞININ ARKASI 1 

KAF DAĞININ ARKASI 2 

KAF DAĞININ ARKASI 3 

KAF DAĞININ ARKASI 4 

KAR MANZARASI

NEZARETHANE KÂBUSU

ZİNDAN GÜNLÜĞÜ

DAVA ETMİŞ

GEREKÇELİ KARAR

GÜN BETONDA GEÇİNCE

BU OKUL BAŞKA

AYNALARDAN YANSIYAN

MARUL

LEYLEKLER

TELAŞ YOK

EKRANLAR SAHTE

AFİF ÇİÇEKLER

BİR BABANIN ÖZLEMİ

İNTİZAR


EKMEĞİNİ ÖZLEDİM ANNE

GÖZLERİNİ GÖZLERİM

YÂR

YÂRANIM

MEVLAYA!

ANNE SENİN AK SAÇLARIN

BAHAR

BAHAR GELİR BAHTINA

CANIMSIN

HİCRAN OLDU 

HASRET TÜRKÜSÜ

KALBİ KIRIKLARA

YOKLUĞUNDA ANLADIM

AFİF YÜREKLİM

İÇ GÖRÜŞ

GELEMEDİM ANNE 

ÖZLEDİM

Cancağızım          

AÇIK GÖRÜŞ FOTOĞRAFI

ANNECİĞİM

UNUTULDU

ANNE ÖZLEMİ

ANNE

ANNEMİN DUASI

AZîZÂNA RAMAZAN

BİR UMUT KALDI

NAMAZ KILAN OLMUŞ MU?

İLLA NAMAZ

İSTİĞFAR 

GÜLLER İNER YÜZÜNE

SECCADEMLE HASBİHAL

RAHMET ÜSTÜNE RAHMET

SENSİN ALLAH’IM

ÜMİT

YA LATÎF (cc)

EFENDİM (sav) 1

ALLAH’IM

RENKLİ FOTOĞRAF

EFENDİM

PULSUZ MEKTUP

NEYLEYİM

GARİP DOĞAN BEBEKLER 1

GARİP DOĞAN BEBEKLER 2

FEREC TÜRKÜSÜ

HASRET YÜKLÜ MEKTUPLAR 

GARİP DOĞAN YUSUFLAR

SÜMBÜLÜM

ÜZGÜNÜM

ÜZÜLME ANNE

GÖZLÜĞÜM YETMEYİNCE

DÜŞÜNSÜN

BABAM

GÜVEN

YOĞURDUM DÖKÜLDÜ

TEŞEKKÜR

VATAN TÜRKÜSÜ 2

GEÇER BİR GÜN

ÇIKAR BİR GÜN

DOĞAR BİR GÜN

ESER BİR GÜN

AÇILIR BİR GÜN

AÇILIR BİR GÜN

…VE TÜKENİR BİR GÜN

BAYRAM EDER ÇOCUKLAR

SERZENİŞ

BAHAR

VEKİLİN MEVLA İSE

KAYAPLININ VEFATI

Abdulkadir Çelik

1964 yılında Balıkesir’de doğdu. İlköğrenimini Balıkesir’de, orta öğrenimini Kütahya’da tamamladı. Dokuz Eylül Üniversitesinde fizik öğretmenliği bölümünü bitirdi. 1990 yılında öğretmenliğe başlayan şair Anadolu’nun değişik yörelerinde Üniversite Hazırlık Dershanelerinde ve Özel Okullarda öğretmenlik yaptı.2016 Haziran itibariyle çok sevdiği öğretmenliği bırakmak zorunda kaldı.

Öğretmenlik hayatı boyunca fizik öğretmenliğinin yanı sıra, öğrencilerin başarılarının artırılması ve insanın yüceltilmesi konusunda değer üretebilmeleri için çalışmalar yaptı. Öğrenci velilerinin eğitimin bir parçası olması gerektiği tezinden yola çıkarak; öğrenci velileri için de eğitim ve öğretimde yeni anlayışlar konusunda çalışmalar yaptı. Yaptığı bu çalışmaları öğrencilere ve velilerine çok sayıda seminer ve konferanslarla buluşturmaya çalıştı.

2016 Temmuz ayı itibariyle Türkiye’de yüzbinlerce masum insanın yaşadığı acılara tanıklık etti ve ortak oldu. Bu çerçevede 15 ay tutuklu kaldı.

Şairin şiirle ilgili çalışmaları ortaöğretim yıllarında başladı. Ancak fizik dersinin yoğunluğu ve eğitim alanındaki çalışmaları sebebiyle şiirle ilgilenemedi. Hapis hayatıyla beraber şiire geri dönen şair, eğitim ve insan odaklı olmak üzere çok sayıda şiir yazdı. Yazdığı şiirlerin bazıları farklı dergilerde yayımlandı.

Kafdağı’nın Ardında Açık Görüş şairin ilk kitabı olarak yayın hayatına başladı. Şair evli ve iki çocuk babasıdır.

ÖNSÖZ

Değerli Kitap Dostları,

Siz hiç kapalı bir yerde kilitli kaldınız mı? Üzerinizden kapıyı kilitleyip gittiler mi? Kilitli

kaldığınız yerde unutuldunuz mu? Kapınıza vurduğu kilitle hırsını alamayanların, kilit

sistemini de kilitlediği oldu mu? İşte sizlerle buluşturmayı planladığımız bu kitapta; bir

mahzene kilitlenmiş ve bilerek unutulmuş masum insanların hikâyelerini bulacaksınız. On

binlerce masum annenin, binlerce bebeğin, on binlerce babanın yaşadıklarına tanık

olacaksınız.

Bir koğuşta kırk iki kişi kalırsınız. Ama her gün yüzlerce hikâye dinlersiniz. Çünkü orada

yaşayan sadece kırk iki kişi değildir. Birlikte kaldığınız her arkadaşın eşinin hikâyeleri ayrıdır.

Çocuklarının hikâyeleri ayrıdır. Bir arkadaş anlatır ama hepiniz beraber yaşarsınız. Dışarıdaki

insanların yaşadıklarına da tanık olursunuz. Hapiste doğum yapan annelerin hikâyeleri, hapis

yaşayan bebeklerin hikâyeleri, eşi doğum yapan babaların hikâyeleri, yaşadığınız çilenin

şiddetini katlayarak artırır.

Ben bu hikâyeleri kaleme alırken şiir dilini kullandım. Zira şiir duyguların daha yoğun

bir biçimde ifadesidir. Bu hikâyelerin kahramanları çok ama çok masumdur. Yaşadıkları acılar

da bir o kadar ağırdır. Katlanılması zordur. Hal böyle olunca yaşanan dramın kahrediciliği

daha fazla olmaktadır.

Kitabın adına neden Kafdağı’nın Ardında Açık Görüş dedik. Halk arasında bilindiği

şekliyle Kafdağı kavramı soyut bir kavramdır. Ulaşılması ve aşılması mümkün olmayan bir

dağdır. İşte ben bunun böyle olmadığını gördüm. Meğer Kafdağı şehirlerimizin içindeymiş.