Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Aşk'a ve Ayrılığa Dair
Aşk'a ve Ayrılığa Dair
Aşk'a ve Ayrılığa Dair
Ebook98 pages35 minutes

Aşk'a ve Ayrılığa Dair

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Aşk
İsminden hecelerle şarkı yazmak gibidir
Ya da
Her sabah güneş doğarken
Yakamozlara el sallamak
Bir deniz kenarında oturup
Martıların seslenişlerini dinlemek
Bekli de
Hiç tanımadığın birini
Bir gün çıkıp gelecek diye beklemek
Aşk sevmek gibidir
Sen gibi
Ben gibi...

LanguageTürkçe
Release dateAug 17, 2017
ISBN9781521968451
Aşk'a ve Ayrılığa Dair
Author

Yunus Kiliçli

Aynı şehrin insanlarıydık Farklı dünyalarda yaşıyorsa da hayallerimiz Birbirimizi çok sevdik, bağlandık Fark edilemeyen hüzünler saklıyorsa da gülüşlerimiz... Yunus KILIÇLI 0539 652 58 65 ynsklcli@gmail.com

Related to Aşk'a ve Ayrılığa Dair

Related ebooks

Related categories

Reviews for Aşk'a ve Ayrılığa Dair

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Aşk'a ve Ayrılığa Dair - Yunus Kiliçli

    Aşk’a ve Ayrılığa Dair

    —————

    Yunus KILIÇLI

    Aşk ve ayrılığa dair isimsiz şiirler dizisine hoş geldiniz...

    Hayat bazı şeylerin bitişi mümkün olduğunda

    Diğerlerinin başlangıcına izin verir…

    Seyahat engeli olmayan bir düş kurmak istiyorum. Yenilikçi yalanlara kapılmayan bir günün, yerini geceye bırakmaya hazırlandığı, çıplak ayaklı dilenciliğimin parlamaya çalışan gözlerinin ışığında. Terk edilişimin bir adım öncesinde ve bütün sevdiklerimi yanımda götürmek istiyorum.

    Yalnız kalmak istiyorum. Koşmaya çalışırken gökkuşağının tenime değdiği yere. Ayağım takılıp düşmeden önce ıslaklığını hatırladığım yağmurun hiç yağmamış olması gibi, susmak istiyorum anlatmak istediğim her cümleyi.

    Seyahat engeli olmayan bir düş kurmak istiyorum. Elle tutulabilen bütün zenginlikleri ardımda bırakıp. Ağlamak istiyorum sahte gülüşler için yaşanacaksa hep. Bulut olup yağmurlara karışmak damla damla ve sevmek istiyorum. Parmaklarımın arasına aldığımda kalemimi, içimden geçenleri yazmak isterken, aç bir martı gibi önümden sayfaları kapıp giden rüzgârı, soğuğu ve karı.

    Seyahat engeli olmayan bir düş kurmak istiyorum. Hiç kimsenin beni tanımadığı diyarlara.

    Sessiz, sedasız, sevdasız…

    Kasım 2011

    Savunmasız duygularla yaklaşma insanlara

    Bil ki sonra üzülürsün

    Umutların tükenir ve sen hep düşünürsün

    Bilmediğin, tanımadığın bir insana dönüşürsün...

    80’lerden kalma bir mizah dergisinin sayfalarıyla paketlenmiş

    Hediyelik eşyalardan daha çok

    Bir hayal kırıklığını andıran düşlerim bile sarhoş

    Eskimiş biraz güler ayak şarkılar

    Hani

    Rüzgârın şiddetine yenik düşüp pisti es geçmişçesine

    Yakıtsız yarınlara beslenen umutlar

    Dizelerin arasına köhne bir liman karışmış da

    Islanmış sanki bütün sayfalar

    Güneşin sakin adımlarla ufuk çizgisinin üzerine düştüğü gibi

    Saat 05’i günün yorgunluğu geçerken

    Akşam olup sabırsızca eve dönüşümü bekleyen

    Terliklerimin hasretine benzemiyormuş sevmek aslında

    Yok, bulamıyorum yine

    Oysa dün

    En sevmediğim şarkıları dinlerken basmıştım

    Yokluğunun üzerinde çıkış yazan kırmızı butona

    Demek ki yanılmışım

    Hafızalara kazınan

    Ayak bileklerinden kelepçelenmiş sevgi sözcükleri değilmiş

    Gerçekleri yansıtan

    Tıpkı ay ışığının görkemli şatosunun mahzenine kapatılmış

    Yakamozlar gibi

    Bir görünür, bir kaybolur aşk

    Sabah yeli sonbaharın kopardığı yaprakları ütülerken

    Sen beni her ihtimale karşı 3 değil de 5’le çarp

    Belki ben de büyürüm artık

    Hayatın ateş çemberinin etrafında nöbetler tutarken

    Belki ben de büyürüm

    Doğduğum günün anısına yakılan mumları

    Tek seferde söndürmeye çalışırken

    Belki ben de büyürüm

    Her an bu saatte seni anarken…!

    Aralık 2011

    Sözlerimin gizli kalmış dünyasındaki

    Ayaza çalan renklere sarıp sarmaladım

    Hülyalı bakışlarında ki sevincimi

    Ve ben seni

    Yaprakların sararıp solmaya başladığı

    Sonbahar mevsiminin herhangi bir gününde

    Güneş batmadan önce sevdim

    Yaşamın henüz sevmeye elverişli olmayan zamanlarıydı

    Ama ben susuyordum

    Gölgelerini

    Bir nisan yağmurunun hafif su birikintilerine kaptırmış

    Papatyalar gibi aşka

    Susuyordum

    Belki de hep bu yüzden kendime yeniliyordum

    Aşkın tarif edilemeyen yüzünü görmüştüm ve

    Küçük bir fincan dolusu kahveden yutkunmuştum seni

    Koyu ve sımsıcak

    İşte o zaman

    Dudaklarımın

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1