Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Romalılaşan İnciller ve Barnaba
Romalılaşan İnciller ve Barnaba
Romalılaşan İnciller ve Barnaba
Ebook218 pages2 hours

Romalılaşan İnciller ve Barnaba

Rating: 1 out of 5 stars

1/5

()

Read preview

About this ebook

Bu çalışmada özü itibariyle vahye dayanan ve hayâ abidesi, iffet timsali cennet kadınlarının en mühimlerinden biri olduğu bizzat Hz. Muhammed (sav) tarafından müjdelenen bir anadan dünyaya gelen Hz. Îsâ Mesîh’in; sevgi, şefkat, hoşgörü ve merhameti referans olan inanç öğretilerinin hangi süreçlerden geçerek nasıl anlaşılamayan bir din hâline getirildiği ortaya konulmaya incelenmeye çalışılmıştır.
Araştırmamızda Hıristiyanlık öncesi Filistin ve çevresinin inanç grupları ve belli başlı Yahudi Mezhepleri hakkında kısa ansiklopedik bir bilgi verildi. Kumran El Yazmaları’nın, Barnabas İncili’nin alışılagelmiş çağdaş Hıristiyanlık öğretilerini nasıl altüst ettiğini, ortaya çıkan bu paradigma karşısında oluşturulan direncin, savunma ve defansın kilise babaları tarafından ne kadar ustaca uygulandığını ortaya koymaya çalıştık.

LanguageTürkçe
Release dateSep 9, 2020
ISBN9781005409593
Romalılaşan İnciller ve Barnaba
Author

M. Fatih Ayyıldız

Antalya doğumlu yazar, ilk, orta ve lise eğitimini burada tamamladı. Yüksek İslam Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktora doktorasını Selçuk Üniversitesi’nde tamamladı. Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğretmenlik ve idarecilik yaptı, ders kitapları yazdı. Başöğretmen olarak MEB’den ayrıldı. Dicle ve Süleyman Demirel üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. Dini konularda ve eğitime dair kitaplar yazdı, editörlük yaptı, akademik dergilerde bilimsel makaleleri yayınlandı.Evli ve 3 çocuk babasıdır.

Read more from M. Fatih Ayyıldız

Related to Romalılaşan İnciller ve Barnaba

Related ebooks

Reviews for Romalılaşan İnciller ve Barnaba

Rating: 1 out of 5 stars
1/5

1 rating0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Romalılaşan İnciller ve Barnaba - M. Fatih Ayyıldız

    TAKDİM

    RUHULLAH HZ. ÎSÂ’NIN NEFESİNE RUHSAL YOLCULUK

    Romalılaştırılan İnciller ve Barnaba, Ahirzamanda yer ve gökte gizli hiçbir şey kalmaz, tüm hazineler ortaya çıkartılır. hadisi sahih nazarı ile okunmalıdır. İslam İsa’sı, Prof. Dr. Zeki Sarıtoprak’ın uzun yıllar ABD’de okuttuğu bir dersin adıydı. Prof. Dr. Ömer Okumuş ve kırk kişilik ekibinin hazırladığı Klasik Türk, Fars ve Arap Şiirlerinde Hz. Îsâ Kavramı eseri, şiir üslûbuyla Arapça, Farsça ve Türkçe olarak, beklenen kurtarıcının edebiyata yansımasını inceliyordu. Bu eser, bir doktora tezidir. Hz. Meryem’e 101 yıllık hayatı boyunca eşlik eden Hz. Yuhanna ve hep gözeten akrabası Yusuf Neccar ile Heretik sayılan kayıp Barnaba İncili yazarı Kıbrıslı havari Yusuf arasındaki ilişkinin tarihi, dini, siyasi, kültürel, sosyolojik ve psikolojik serüvenini ele alıyor. İki Yusuf ve John ile korunan Hz. Meryem, Büyük Yakup Cemaatinin kadın lideri olarak gizlenmeyi başarmıştır. Yolculukları hâlen sırdır. Hz. Îsâ’nın hicreti bitmemiştir.

    Barış Prensi, umut, şifa, nefes ve aşktır Îsâ. Nefret, kin, hased, kıskançlık ve husumetin olanca şiddetiyle beslendiği, insanlığın sevgiye su ve hava gibi muhtaç olduğu çağdayız. Muhabbet, sevgi, aşk arıyoruz. Vedd aşkı ile şifa bulamadığımız için Hz. Îsâ yeryüzüne tekrar gelmelidir.

    Astral gezide yolcu; mânâ göğünü Mesîh gibi seyrederse, mucize görmek saf niyetiyle inme vaktini de müşahede eder. Beyaz Minare, Şam Camii’ne yapıldığı günden beri sabaha kadar kandil yakılarak, asırlardır yeryüzünden ayrılan Mesîhî nefesi bekliyor. Hz. Îsâ gökten inip nutkunu söylese bile inkâr edenler bunu bilemeyecektir, onu herkes tanıyamayacaktır.

    Hz. Îsâ, İncil’de Bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır.¹ der. Sûfi Şair Usûlî de Eğer sabâ rüzgârı anber yüklü saçının kokusunu dağıtsa, Îsâ’nın nefesi gibi ölmüş gönüllere can verir. Şair Salim, Uyuşukluktan ölenlere eserlerim ruh verir. Nutkum, Mesîh’in nefesinin feyziyle arkadaştır. derken O Îsâ soluklu ve Mesîh nefesli ki onunla marifet, ilim, fazilet ve hat dirilmiştir beyitleriyle ahirzaman süvarisini tanımlamaktadır. Şair Zihni ise, Ey Mesîh’in dudağı, bu ölüye yeni bir ruh ya da bir içim su ver diyerek yüksek beklentiyi dile getirmiştir.

    Meryem oğlu Îsâ yere inse, Mesih nefesi, ölmüş ruhlara şifa verip diriltecektir. Onun dudakları, ölülere cân, hastaya sıhhat verir. Lokman’ın hikmeti ve Mesîh’in mucizesi bundandır. Zannedersin ki Nevrûz Baharı neşidesi ve rüzgârının esintisi, Hz. Îsâ’nın nefesidir. Ölü toprak dirilir. İslam’ı unutmuş, Allah’dan uzak bir kavim onunla cihanda hizmet eder, rahmet eserleri ve rızık ortaya çıkarır. Elindeki güç, Hz. Mûsâ’nın asâsına benzer, Hz. Îsâ’nın efsunu gibidir.

    Mucizevi asâ, görünüşte bir sopadan ibarettir, ama ağzını açtı mı bütün varlık, ona bir lokmadır. Faşizmi, ayrımcılığı, nefreti aşk ile yenerek İslam Deccalı Süfyan’a boyun eğdirecektir.

    Ezelle ebed birbirinin aynıdır. Ahirzamanda Îsâ’nın gökten inişi ile ilk yaratılışta Âdem’in varlığı tevhid için de aynıdır, ehadiyyet sırrıdır.

    Ey nefsi edna! O söz söyleyen nefsin heves dersinden vaz geçtiğinde Hz. Îsâ kısa müddet Hak dini İslam’ı tebliğ için mutlaka gelir. Dördüncü kat gökten çıkma zamanı, Hz. Muhammed'in (s.a.s) izniyle olur ve O’nun alemi (nişanı) insan ümmetine yüksek şefkatidir. Ruhullah, ilk yaratılan ruh olan Hatem’ül-Enbiya'nın dîni ve şeriatını takip edecek, aslî ve fer’î meselelerde ona tâbi olacaktır. Hakiki İseviler Hz. Îsâ’yı kısmen tanıyacaktır. Hizmet ehli olanların firaseti vardır.

    Sufi Senai, Sen, eşekte Hz. Îsâ’nın ruhunu ne arıyorsun? Âdem’in nefesini toprakta niçin arıyorsun? Hz. Îsâ, sizin önünüzde oturduğu hâlde siz hevesten dolayı eşeğin tırnağına kulluk etmek istiyorsunuz derken önündeki makam mansıp eşeğine binmekle, bu dünya otunu, nimetlerini yemekle Hz. Îsâ’ya ulaşacağını zannetme ey ahmak gafil demek istemektedir.

    Hz. Mesîh’in âhirzamanda tekrar dünyaya döneceğini ve bu nüzul keyfiyetini bildiren yaklaşık yüz kadar Hadîs-i şerif vardır. Bu hadislerden en az kırk kadarı, hadîs kriterleri açısından sahih sayılır, yani erbabınca itimat edilen hadislerdir. Yirmi kadarı da hasen kabul edilmektedir, yani, ondan bir derece düşük de olsa sıhhatine güven duyulan hadislerdir. Yirmi beş civarında da zayıf hadîs bulunuyor.

    Rasulullah’tan (s.a.s) beri temel beklenti, Müslümanlar ahirzamanda, Ehl-i Beyt’e mensup bir zatın çıkıp dini güçlendirebileceğine, adaleti hâkim kılacağına, Müslümanların ona tabi olup İslam beldelerinde hâkimiyet kuracağına, bu kimseye Mehdi deneceğine inanmıştır. Deccal’in, Mehdi’nin çıkması ve bunlardan sonra kıyamet alâmeti olarak bazı hâdisâtın zuhuru sahih rivayetlerde gelmiştir. Bazı rivayetlere göre Mehdi’den sonra Hz. Îsâ inecektir. Bazılarına göre de ikisi aynı zamanda çıkacak ve Hz. Îsâ, Mehdi’ye yardımcı olacak, birlikte Deccal’ı öldürecekler, Hz. Îsâ, Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır. Allah, söz vermiştir ve sözünü mutlaka tutar. Bu Meryemî bir devrimdir. Onun fikri Rûhu’l-Kuds’ün üflemesinden bâkiredir. Meryem gibi Hz. Îsâ’yı doğurmakla mükerremdir nefesi. Sufiler, Âdemlik insan olmak ve rûhî miracı bulmaktır. derler. Allah’ın insana ruh ‘üflemesi’ ve Meryem’den maksat Hz. Îsâ’nın zaten içimizde kalpte var olmasıdır.

    Peygamber Efendimiz’den (s.a.s) sonra da hemen her dönemde bir müceddid, bir kurtarıcı beklenmiştir; ama artık beklenen, bir peygamber değil, O’nun soyundan gelecek bir rehber, bir Mehdî olmuştur. Cihan cevr ve zulümle dolu olduğu zaman gözler göklerdedir.

    Allah buyurmuştu: Ey Îsâ! Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim, seni inkâr edenlerden arındıracağım ve sana uyanları kıyamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz bana olacak. İşte o zaman ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.² Göğe sağ çıkartılan Hz. İsa henüz ölmediğine göre ölmesi için cismen geri gelmesi gerekir. Ölmeyen Nebî’yi elbette çarmıha geremediler, Allah korudu. Doğumu gibi hayatı da her aşama birer mucize gibidir.

    Gül, rüzgârdan goncaya hâmile kaldı. Tıpkı, Hz. Meryem’in Hz. Îsâ’ya Cebrâil vasıtası ile nefesini taşıyan Ruh’ul Azam’dan hâmile kalması gibidir. Hz. Îsâ istemeden, beşikte ululuk verir, annesini hacaletten kurtarır. Bebek iken konuştuğu gibi her yaşta konuşur.

    Haydi, hurma ağacının dibine gidelim. Çünkü sükût dalında bir hurma bile yoktur. Zulme susmayandır İsa’mız. Ölümden korkmayandır cesur, mert ve yiğit. Meryem suresinde yalanları ve iftiraları çürüten art arda altı ayet, yeniden geleceğini de çok net müjdeler: (Allah'ın bir mucizesi olarak İsa şöyle) dedi: Şüphesiz ben Allah'ın kuluyum. O bana kitab verdi ve beni bir peygamber yaptı. Beni, nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe namaz kılmamı ve zekât vermemi emretti. Beni anneme hürmetkâr kıldı. Beni zorba ve isyankâr yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir. İşte hakkında (Yahudilerle Hristiyanların) ihtilaf edip durdukları Meryemoğlu Îsâ'ya dair Allah'ın sözü budur. Çocuk edinmek asla Allah'ın şanına yakışmaz. O bundan münezzehtir. O, bir şeyin olmasını dilerse, ona sadece ‘ol’ der, o da oluverir.³

    Hz. Îsâ’nın nüzulünü sosyolojik bir bakışla ele alan Hz. Bediüzzaman, Hristiyanlığın arınarak İslâmiyet’e inkılap edeceği yorumunu yapar:

    "Âhirzamanda Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm) gelecek, şeriat-ı Muhammediye (aleyhissalâtü vesselâm) ile amel edecek…⁴ mealindeki hadisin sırrı şudur ki âhirzamanda, felsefe-i tabiiyyenin verdiği cereyan-ı küfrîye ve inkâr-ı ulûhiyete karşı, İsevîlik dini tasaffi ederek ve hurafattan tecerrüd edip İslamiyet’e inkılap edeceği bir sırada, nasıl ki İsevîlik şahs-ı mânevîsi, vahy-i semâvî kılıcıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürür. Öyle de Hazret-i Îsâ (aleyhisselâm), İsevîlik şahs-ı mânevîsini temsil ederek dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccal’ı öldürür; yani, inkâr-ı ulûhiyet fikrini öldürecek."

    Bediüzzaman, Mehdî’nin Süfyan’a (İslâm Deccalı); Hz. Îsâ’nın ise Deccâl’e karşı mücâhede edeceğini belirtir ve nihâyetinde Mehdî’nin ve Hz. Îsâ’nın galip geleceğini vurgular: Hazret-i Mehdi'nin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihya edecek, yani âlem-i İslamiyet’te Risalet-i Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediye’yi (aleyhissalâtü vesselâm) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cemiyetinin mucizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.

    Seyyid Nesîmî, güneş batıdan doğunca Mesîh’in ineceğini, bunun sahih olduğunu ve İsrâfil’in sûra üflemesiyle kıyametin kopacağını ve haşrin (dirilişin) olacağını söyler:

    Doğdu mağribden güneş indi Mesîh

    Gör Mesîhî sen misin yâhud kabîh

    Geç kinâyetten ki remz oldu sarih

    Burgu çalındı vü haşr oldu sahîh

    diyerek, beklenen vakte işaret eder. Hayali'ye göre, Hz. Îsâ, Şâm’daki Emeviye Camii’nin Beyaz Minaresine nüzûl edecektir. Sufi Türâbî Dîvânı’nda Şam yerine Halep ismi geçer: Adalet devrinin gelişiyle bugün ölüler dirildi. Sanırsın ki Hazret-i Îsâ, gökten Halep’e indi. Şam ve Halep arasında kalmıştır cihan ve fitne ahirzamanda.

    Hz. Muhammed’in (s.a.s) sırtında iki kürek kemiği arasında nasıl ki nübüvvet mührü varsa Hz. Îsâ’nın dudağının üstünde de bir ben vardır. Hz. Îsâ’nın yeri göktedir, papağanın yeri daldadır. Ey gece yolcusu, eğer senin dördüncü kat göğe gitme niyetin varsa düşmanın önünde bir müddet asılı kal. Hristiyan’ın aklı, Îsâ görünüşünde olanın ruhunu zülfün haçlarına astı. Aydınlık gönlün kubbesine yükselmeyi düşünen Mesîh gibi güneşin çeşmesinden abdest alsın. Peygamberimiz’in (s.a.s) mührü Hz. Îsâ’nın dudağının üstündeydi. O ben bîçâre ruhuma sevda mayası gibi oldu.

    Bir kalp ehlinin keşfen anlatımıyla; uzun saçlı, siyah sakallı orta boylu, orta yaşlı, ebcedi cifirde 2026’da gelecek, Hristiyanlar onun 2019-2040 arasında geleceğini ifade ediyorlar.

    Hz. Îsâ çok yoksuldu, bir misafiri geldiğinde evinde hiçbir şeyi olmadığı için yalnızlık çerağının ışığıyla misafirini aydınlatırmış. Evet, fakirdi Ruhumuzun Barış Prensi… Şer atanlara gül verirdi.

    Her kim bize taş atarsa ona güller saçılsın

    Kandilime kasd edenin Hak kandilini yaksın

    diyordu onu anlatan Yunus Emre. Misafire bir mum ışığımız yeterli hediyedir.

    Hz. Îsâ iğne ile nasıl semâya çıktı? Neden sadece göğe bir iğne taşıdı acaba? Ahirzaman erenleri de iğneli ağdalı lisanlarıyla Hak olanı dosdoğru, haksızlık karşısında susmayı, dilsiz şeytan bilip dilsiz şeytan olmayıp söylerken Kalbin Zümrüt Tepeleri’nde; kendi Ağrı dağı, Cudi Dağı ve Everest Dağı’nın zirve tepesine çıkarlardı. Mesihi nefes dağ havasında şifadır. Fazlının mülkünde felekler dokuz katlı bir kal’adır. Yıldızlar ona gece bekçisidir. Hz. Îsâ ise kale muhafızıdır Hizmet’in.

    Kalbin göz ucuyla göklere erenler baksaydı, Îsâ’nın gönlündeki gizli sırra vakıf olurdu. Kara gözleri, yağmurda ıslanmış gibi parlak lüle saçları, keman kaşları, ruhun güzelliğinin zirvesindeki o ruh, samimi dudağının ilahi nakşı gibidir. O Mesîh’tir ki, parlak güneş onun koynuna girmiştir. Hz. Îsâ, güneşin evine ayak bastığı için Parlak Nur’u şiddetinden bazı kör gözlere gözükmez. Hastalara şifa vermesi yanında ölüleri dirilten Mesihi Ruh, yok edilemez.

    Rivayete göre, Hz. Îsâ, sadece marangozluk değil boyacılık da yaparmış. Sıbgatullah, ‘Allah Boyası’ imiş onun kazanında kaynayan. Bir küpü varmış; boyanmak üzere getirilen elbise ve kumaşları o küpün içine atarmış. Elbise veya kumaş sahibi hangi rengi istiyorsa onun elbisesi veya kumaşı istediği renge boyanırmış. O kumaşı, o elbiseyi aynı küpten istenen renge boyanmış olarak çıkarırverirmiş. O, Îsâ dinine düşman olan vezir bu tarzda, bu çeşitte on iki tomar yazdı. O, Îsâ’nın bir renkte oluşundan koku almamıştı. O, Îsâ küpünün mizacından huy kapmamıştı. Yüz renkli elbise, Îsâ’nın saf küpünden saba rüzgârı gibi sade ve latif bir hâle gelir, tek bir renge boyanırdı.

    Mevlâna Rumi, Mesnevi’sinde der ki, Hz. İsa’da tevhid rengi tek renktir; siyahtır. Kâmil insan rengidir. Birlikteki bu tek renklilik, insana usanç ve sıkıntı veren tek renklilik değildir. Belki o tek renk deniz gibidir, ona dalanlar da balık gibi hayat ve neşe içindedirler. Nihayet İsa’mızın tek renge boyayan birlik küpü yüzlerce renkli küpü kırar. Çünkü o âlem, tuzlaya benzer. Oraya ne düşerse renkten arınır. Kuddüs ruhları temizleyen Kadir isimdir. Hayy ve Habîr idi Hz. İsa.

    Kadehin gül rengi şarabı, Latif olan kul Hz. Îsâ’nın küpünün rengini almıştır. Sabahın inci rengindeki su damlası, Hz. Meryem’in taze gözyaşıdır. Kara gözleri ve siyah elbisesi takva elbisesidir. Hz. Îsâ gibi her an renk renk iplikler çıkarır, her kabiliyeti keşfeder.

    Sevgilimizin Takva Elbisesini Hz. Îsâ boyuyordu. Güneş ona hizmet için her gün böyle hararetle başının üzerinde dolaşıyor. Balçıkla sıvamak ne mümkün. Dudakları bir nefeste bin ölüye can bağışlar. Mesih’in devletinde ölmek kolaydır. Geldin, gönlümdesin. Gamdan ölü gönüllere can verip dirilttin. Îsâ’nın soluğu musun ey esen rüzgâr, hoş geldin. Her dert, ne olursa olsun, dermanı mümkündür; arayın, bulun. Hatta ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür.

    Kur’an, Hazret-i Îsâ aleyhisselamın yüksek ahlakını -başka bir ifade ile- ahlâk-ı ulviyesini tüm insanlığın örnek almasını tavsiye etmiştir. Kur’an ahlâk-ı seciyesinde, Rasûlullah’a (s.a.s) benzer. Hz. İsa, halef seleftir. Ruh bağı genetiktir.

    Hz. Îsâ’yı ele veren Yahuda ile ilgili olarak İncil’de şu kayıtlar mevcuttur: Îsâ onlara şu karşılığı verdi: ‘Siz On İkileri seçen ben değil miyim? Yine de aranızdan biri İblis’tir.’ Simun, İskariyot’un oğlu Yahuda’dan söz ediyordu. Çünkü Yahuda On İkilerden biri olduğu hâlde Îsâ’yı ele verecekti.

    Kur’an, ihanet eden has daireden biri mutlaka bulunur demektedir. Hain yerine geçen 12. havarinin Barnaba olduğu kabul edilmektedir. Romalılar ise Pavlus olduğunu iddia ederek Romalılaştırdıkları pagan kültündeki tahrif edilmiş İncilleri 300 yıl sonra,

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1