Diğer Adı Kurt Kapanı
By akum
()
About this ebook
Diğer Adı Kurt Kapanı, 17 yaşındaki bir çocuğun İstanbul’da bulunan müzik piyasasının merkezi Unkapanı’na şarkı sözü yazarı olmak için gittiği üç yılı anlatıyor. Müzik çalışmalarını, Unkapanı’nda aç be aç mücadeleleri, aşkı, masumiyeti, natürel şekilde işleyen yazar bunları okuyucuya birebir aktarıyor.
Related to Diğer Adı Kurt Kapanı
Related ebooks
Mankafa Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsHüzüntü Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsEskiden Gelecek Güzeldi Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYazı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsCan Kenarı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsŞiir Olmasaydı Rating: 5 out of 5 stars5/5Bitmedi Gitti Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsIsık Göl Seni Sevdim Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBurhan Bey Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÖksüz Ağaçların Çobanı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKazaklar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsParçadan Bütüne Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBuluta yüklü dizeler: italik şiirler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSessiz Yankı Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKaldırımdaki Yıldızlar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDertli Sineler Yanık Nağmeler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBoyası Kurumuş Sözler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsKıyıya Vuran Hisler Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsÇocuklar Şiir Kokar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsruhumdaki yaralar Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsGöl Hikayeleri: Gahbe Gençlik Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsOrhan Veli: Garip Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsEdebiyat Dünyam Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsSonumut Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsThe Adsız Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsYarım Yamalak Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsBir Kalp-Bir Sürü Kırık: Bir Şiir Ve Sanat Koleksiyonu Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsİffet Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsPembe ve Yusuf Rating: 0 out of 5 stars0 ratingsDüğüm Rating: 0 out of 5 stars0 ratings
Reviews for Diğer Adı Kurt Kapanı
0 ratings0 reviews
Book preview
Diğer Adı Kurt Kapanı - akum
ÖNSÖZ
Elinizdeki bu kitap, 17 yaşındaki bir çocuğun İstanbul'da bulunan müzik piyasasının merkezi Unkapanı'na şarkı sözü yazarı olmak için gittiği üç yılı anlatıyor. Müzik çalışmalarını, Unkapanı'nda aç be aç mücadeleleri, aşkı, masumiyeti, natürel şekilde işleyen yazar bunları okuyucuya birebir aktarıyor.
YAZARIMIZ AKUM KİMDİR?
Yazar Ali H. Kumruoğlu 1987 yılında Coşkun Güla ve Bircan Pullukçuoğlu'ndan bağlama eğitimi aldı. 1989'da ses sanatçısı Hüseyin Altın'la müzik çalışmaları yaptı. Daha sonra 1994 yılında Dönüşüm Kitabevi CEO'luğu; 1996'da yazar İsmail Gençtürk'ün asistanlığını yaptı. 1998'de Değişim Yayınları'nda ünlü çevirmen Hamdi Varoğlu çevirileriyle dünya klasiklerini yayına hazırladı. 20 yıl kendini dinlenmeye veren yazar, 2019 yılında yayın sektörüne kendi eseri olan Diğer Adı Kurt Kapanı isimli romanla gerçek bir yaşam hikâyesini kurguyla birleştirip okuyucuya sunarak geri dönüş yapıyor.
Kapak görselleri: Özlem Özdemir & Creativeart / Freepik
Editör: Batuhan Öksüz
DEY
YAYINCILIKTA 20 YIL
Yıl 1990... Hayallerin gerçekle; gerçeklerin hayalle kapıştığı ve savaştığı günlerdi o günler. Ağustos ayıydı. Kalplerin ağladığı, gözlerin hüsrana uğradığı... Bir simide, bir çaya, otobüs biletine hasret kalan Şevket çok iyi bilirdi. Neyi? Yokluğu, sorguyu...
Unkapanı! Diğer adı kurt kapanı! İzbe bir çay ocağı... Komik mi komik, senden benden öteye tip tip adamlar melül melül bakar. Kendini tiyatro sahnesinde sergilerken perde bir anda kapanır, ne yapacağını şaşırır, yeni bir rüzgâra kapılırdı.
Şevket'in hisleri artık kendini yavaş yavaş açlığa ötelerken sabır dileyen kalbi ağırlaşır, sövgüden ağlaklaşırdı.
Kendine ne demeliydi? İşportacı? Ya da okulu asan kerata. Annesine yalan söyleyen yaramaz ukala? Ne demeliydi kendine? Sorguluyordu; geleceğini, yaşadığı süreçleri. Nasıl bir yaşam bekliyordu onu? Bilemiyordu, bilmek istemiyordu.
Bölüm 1
Dosya halindeki şarkı sözlerini uzattı plakçıya. Karşılığında aldığıysa yalnızca acı bir gülüştü. Tam kapıdan çıkarken arkasını döndüğünde ise plakçının dosyayı çöpe attığını gördü.
İsyan etti. Öyle bir isyandı ki 'Lanet olsun hepinize!' diye haykırdı. Tam 3 yıldır Unkapanı'ndaydı ama bir arpa boyu yol alamamıştı.
Ağlaya ağlaya dayısını aradı.
'Dayıcığım nasılsın?'
'İyiyim yeğenim, sen nasılsın?'
'Ben iyi değilim dayı! Unkapanı'nda çırpınıyorum, çırpındıkça batıyorum. Şarkı sözü yazamayan, redifi, uyağı bilmeyen insanlar şarkı sözü yazarı diye anılıyor! Bense emeğimde bir insanım, bir yere gelemiyorum. Bu şartlarda gelmem de imkânsız. '
'Üç yıldır boşa kürek çekiyorsun. O piyasada var olmak için ya paran olacak ya da çevren. Yüz kez söyledim ama sen anlamadın! '
'Ne yapmam lazım?'
'Ben Famoso'yu arıyorum. Hiç zaman kaybetme. Onun yanına git.'
Dayısının sözünü dinledi ve Famoso'ya gitti: Üç ay, beş ay, bir de baktı ki üç yıl! Sancılı geçen üç yıl…
'Ağabey şarkı nasıl?'
'Olmamış. Biraz çaba harcamalısın.'
Sabır diledi Şevket. Aradan iki ay geçmişti.
'Ağabey şarkı nasıl?'
'Olmamış. Daha iyisi olmalı.'
'Sabır ver yüce Tanrım!'
'Olmamış. Olmamış.'
Sabırlı yıllar geçip giderken sabra üzülen bu yürek son kez sordu:
'Ağabey şarkı nasıl?'
'Olmuş!'
Olan bu şarkı amatör bir yazarı profesyonel yaparken, olmuş olan o şarkı üç milyon satarken, biri gökyüzünde; diğeri yeryüzünde yazmaya devam ediyordu.
Rüzgârın ıslıkları kulaklarını okşarken yüzü gülüyordu Şevket'in. Nasıl gülmesin? Yıllarca Ankara-İstanbul arası gitti gitti geldi. Azmiyle arasındaki kavgadan galip çıkmıştı. Sabahı zor etmişti. Elbiselerini giydi. Bayrampaşa'da yaşadığı bekâr evinden doğru otobüs durağına yönelip dolmuşa bindi.
'Bir kişi alır mısınız?'
Şoför:
'Tamam ağabey.'
Tıka basa olan dolmuştan yarım saat içinde indi. Gazi Mahallesi dolmuşuna yöneldi. Şimdi bu dolmuşa binmek yayan gitmek gibi bir şeydi. Öyle kalabalıktı ki iğne atsan yere düşmezdi! Düşse bile iğneye düğme bulmak çok komikti. Dolmuş, yolunda aheste aheste giderken arkadan bir ses:
'Höst lan ayı! Ne abanıyon üzerime?'
'Yok be ablacım, isteyerek olmadı. Dolmuş çok kalabalık!'
O an bir koku yayıldı. Dolmuşta herkes pür dikkat birbirine bakakaldı. Gözler dışarı, içeri, yere, göğe bakarken...
'Camı aç kaptan! Biri leş yemiş.'
İneceği yere yaklaşmıştı Şevket: İnecek var
dedi.
Şoför:
'Tamam efendim.
'Çok şükür Tanrım! Bu ne işkence? Param olsaydı taksiye binerdim. Gün olur o da olur