Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Diğer Adı Kurt Kapanı
Diğer Adı Kurt Kapanı
Diğer Adı Kurt Kapanı
Ebook95 pages45 minutes

Diğer Adı Kurt Kapanı

By akum

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Diğer Adı Kurt Kapanı, 17 yaşındaki bir çocuğun İstanbul’da bulunan müzik piyasasının merkezi Unkapanı’na şarkı sözü yazarı olmak için gittiği üç yılı anlatıyor. Müzik çalışmalarını, Unkapanı’nda aç be aç mücadeleleri, aşkı, masumiyeti, natürel şekilde işleyen yazar bunları okuyucuya birebir aktarıyor.

LanguageTürkçe
Publisherakum
Release dateJun 26, 2019
ISBN9780463458020
Diğer Adı Kurt Kapanı

Related to Diğer Adı Kurt Kapanı

Related ebooks

Reviews for Diğer Adı Kurt Kapanı

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Diğer Adı Kurt Kapanı - akum

    ÖNSÖZ

    Elinizdeki bu kitap, 17 yaşındaki bir çocuğun İstanbul'da bulunan müzik piyasasının merkezi Unkapanı'na şarkı sözü yazarı olmak için gittiği üç yılı anlatıyor. Müzik çalışmalarını, Unkapanı'nda aç be aç mücadeleleri, aşkı, masumiyeti, natürel şekilde işleyen yazar bunları okuyucuya birebir aktarıyor.

    YAZARIMIZ AKUM KİMDİR?

    Yazar Ali H. Kumruoğlu 1987 yılında Coşkun Güla ve Bircan Pullukçuoğlu'ndan bağlama eğitimi aldı. 1989'da ses sanatçısı Hüseyin Altın'la müzik çalışmaları yaptı. Daha sonra 1994 yılında Dönüşüm Kitabevi CEO'luğu; 1996'da yazar İsmail Gençtürk'ün asistanlığını yaptı. 1998'de Değişim Yayınları'nda ünlü çevirmen Hamdi Varoğlu çevirileriyle dünya klasiklerini yayına hazırladı. 20 yıl kendini dinlenmeye veren yazar, 2019 yılında yayın sektörüne kendi eseri olan Diğer Adı Kurt Kapanı isimli romanla gerçek bir yaşam hikâyesini kurguyla birleştirip okuyucuya sunarak geri dönüş yapıyor.

    Kapak görselleri: Özlem Özdemir & Creativeart / Freepik

    Editör: Batuhan Öksüz

    DEY

    YAYINCILIKTA 20 YIL

    Yıl 1990... Hayallerin gerçekle; gerçeklerin hayalle kapıştığı ve savaştığı günlerdi o günler. Ağustos ayıydı. Kalplerin ağladığı, gözlerin hüsrana uğradığı... Bir simide, bir çaya, otobüs biletine hasret kalan Şevket çok iyi bilirdi. Neyi? Yokluğu, sorguyu...

    Unkapanı! Diğer adı kurt kapanı! İzbe bir çay ocağı...  Komik mi komik, senden benden öteye tip tip adamlar melül melül bakar. Kendini tiyatro sahnesinde sergilerken perde bir anda kapanır, ne yapacağını şaşırır, yeni bir rüzgâra kapılırdı.

    Şevket'in hisleri artık kendini yavaş yavaş açlığa ötelerken sabır dileyen kalbi ağırlaşır, sövgüden ağlaklaşırdı. 

    Kendine ne demeliydi? İşportacı? Ya da okulu asan kerata. Annesine yalan söyleyen yaramaz ukala? Ne demeliydi kendine? Sorguluyordu; geleceğini, yaşadığı süreçleri. Nasıl bir yaşam bekliyordu onu? Bilemiyordu, bilmek istemiyordu.

    Bölüm 1

    Dosya halindeki şarkı sözlerini uzattı plakçıya. Karşılığında aldığıysa yalnızca acı bir gülüştü. Tam kapıdan çıkarken arkasını döndüğünde ise plakçının dosyayı çöpe attığını gördü. 

    İsyan etti. Öyle bir isyandı ki 'Lanet olsun hepinize!' diye haykırdı. Tam 3 yıldır Unkapanı'ndaydı ama bir arpa boyu yol alamamıştı.

    Ağlaya ağlaya dayısını aradı. 

    'Dayıcığım nasılsın?'

    'İyiyim yeğenim, sen nasılsın?' 

    'Ben iyi değilim dayı! Unkapanı'nda çırpınıyorum, çırpındıkça batıyorum. Şarkı sözü yazamayan, redifi, uyağı bilmeyen insanlar şarkı sözü yazarı diye anılıyor! Bense emeğimde bir insanım, bir yere gelemiyorum. Bu şartlarda gelmem de imkânsız. '

    'Üç yıldır boşa kürek çekiyorsun. O piyasada var olmak için ya paran olacak ya da çevren. Yüz kez söyledim ama sen  anlamadın! '

    'Ne yapmam lazım?' 

    'Ben Famoso'yu arıyorum. Hiç zaman kaybetme. Onun yanına git.'

    Dayısının sözünü dinledi ve Famoso'ya gitti: Üç ay, beş ay, bir de baktı ki üç yıl! Sancılı geçen üç yıl…

    'Ağabey şarkı nasıl?'

    'Olmamış. Biraz çaba harcamalısın.'

    Sabır diledi Şevket. Aradan iki ay geçmişti.

    'Ağabey şarkı nasıl?'

    'Olmamış. Daha iyisi olmalı.'

    'Sabır ver yüce Tanrım!' 

    'Olmamış. Olmamış.'

    Sabırlı yıllar geçip giderken  sabra üzülen bu yürek son kez sordu:

    'Ağabey şarkı nasıl?'

    'Olmuş!'

    Olan bu şarkı amatör bir yazarı profesyonel yaparken, olmuş olan o şarkı üç milyon satarken, biri gökyüzünde; diğeri yeryüzünde yazmaya devam ediyordu.

    Rüzgârın ıslıkları kulaklarını okşarken yüzü gülüyordu Şevket'in. Nasıl gülmesin? Yıllarca Ankara-İstanbul arası gitti gitti geldi. Azmiyle arasındaki kavgadan galip çıkmıştı. Sabahı zor etmişti. Elbiselerini giydi. Bayrampaşa'da yaşadığı bekâr evinden doğru otobüs durağına yönelip dolmuşa bindi. 

    'Bir kişi alır mısınız?'

    Şoför: 

    'Tamam ağabey.'

    Tıka basa olan dolmuştan yarım saat içinde indi. Gazi Mahallesi dolmuşuna yöneldi. Şimdi bu dolmuşa binmek yayan gitmek gibi bir şeydi. Öyle kalabalıktı ki iğne atsan yere düşmezdi! Düşse bile iğneye düğme bulmak çok komikti. Dolmuş, yolunda aheste aheste giderken arkadan bir ses:

    'Höst lan ayı! Ne abanıyon üzerime?'

    'Yok be ablacım, isteyerek olmadı. Dolmuş çok kalabalık!'

    O an bir koku yayıldı. Dolmuşta herkes pür dikkat birbirine bakakaldı. Gözler dışarı, içeri, yere, göğe bakarken... 

    'Camı aç kaptan! Biri leş yemiş.'

    İneceği yere yaklaşmıştı Şevket: İnecek var dedi. 

    Şoför:

    'Tamam efendim.

    'Çok şükür Tanrım! Bu ne işkence? Param olsaydı taksiye binerdim. Gün olur o da olur

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1