Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Sendikal Perspektiften Küreselleşme
Sendikal Perspektiften Küreselleşme
Sendikal Perspektiften Küreselleşme
Ebook89 pages50 minutes

Sendikal Perspektiften Küreselleşme

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Sendikal hareket, sendikalar, sendikacılar, işçi, çalışan, işçi sınıfı, üretim ve üretimin bileşenlerinin değişen niteliği gibi konularında konuşulacak çok şey var. ‘Sendikal hareket’, ‘işçi sınıfı’, ‘işçi sınıfı hareketi’ meselesine politik sloganların dışına çıkarak entelektüel bakışla, tarihi geçmişi ve günümüzü anlamak, tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Nesnel süreç zaten kendi mecrasında gidiyor. Geleceğe bakmak, gelecekte ne olacak sorusuna yanıt verebilmek için entelektüel faaliyetin önemli olduğunu düşünüyorum.

LanguageTürkçe
PublisherDavul Kitap
Release dateSep 19, 2020
ISBN9781005866396
Sendikal Perspektiften Küreselleşme

Related to Sendikal Perspektiften Küreselleşme

Related ebooks

Reviews for Sendikal Perspektiften Küreselleşme

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Sendikal Perspektiften Küreselleşme - Mustafa Paçal

    TAKDİM

    Sevgili dostum, Öz Gıda-İş Genel Sekreteri ve Hak-İş Genel Sekreter Yardımcısı ve ana-babadan sınıf bilinçli işçi, Mustafa Paçal…

    Yazılarından gördüğüm ve özel sohbetlerimden tanık olduğum kadarıyla Mustafa Paçal, Türkiye işçi sınıfının içinde bulunduğu sosyolojik ve sınıfsal değişimi en doğru yorumlayan sendikal liderlerden birisi. Mustafa Paçal’ın değişim karşısında küresel ve yerel sendikal hareket ve sendikaların durumuyla ilgili görüşlerini/tezlerini bu kitapta bulacaksınız.

    Belki üstünde çok gelişi güzel düşündüğümüz sendikal hareket ve küresel dünyada üretim ve üretim süreçlerindeki değişim ve buna paralel olarak değişen işçi profili konusunda zihinlerimize soru çengelleri asılacak. Sendikal harekette, alışılmışın dışında farklı bir bakış açısıyla karşılaşacağınız bu kitap, ‘sendika’ adına yeni bir pencere açacak.

    Kamuoyunun çok fazla bilmediği, sendikal hareketin iç sorunlarını bizlerle paylaştığı için Küyerel Düşünce Platformu adına Mustafa Paçal’a teşekkür ediyorum.

    Keyifli okumalar dilerim…

    Hüseyin Çakır

    GİRİŞ

    Yoğun bir program içinde çalışıyoruz. Bu yoğunluk, 1 Mayıs’ı kutlama çalışmaları. Biliyorsunuz, 2009 yılında 1 Mayıs, ‘Emek ve Dayanışma Günü’ adıyla yasal tatil günü oldu. Nihayet 32 yıl sonra, 2010’da 1 Mayıs yeniden Taksim Meydanı’nda kutlanacak. Bu nedenle çok yoğun çalışıyoruz. Bu yoğunluk ve yorgunluk içinde uzun zamandır sendikal hareket içinde tartıştığımız, -tabi ki herkes tartışmıyor- sorunlara değineceğim.

    Konuşulması ve üstünde düşünülmesi, tartışılması gereken çok şey var. Mesela; dünden bugüne sendikal harekette olup bitenler…

    Bugün sendikalar, dünyadaki değişimin, dönüşümün ve yaşanan sorunların içinde ve merkezinde yer alıyor. Sendikalar bu sorunlara nasıl yanıt veriyorlar veya vermeleri gerekiyor?

    Sendikaların bugünkü durumunu ele almak için tarihe, geçmişe uzanmak gerekiyor. Tarih içinde bir yolculuğa çıkıldığında, ‘Sanayi devriminin ilk dönemi, ücretli emek, işçi sınıfının ortaya çıkışı ve ücretli çalışma, çalışma koşullarının ağırlığı’ gibi konular önümüze seriliyor. Karl Marx’ın arkadaşı-yoldaşı Komünist Manifesto’nun yazarı Engels’in ‘İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu’nda anlattığı üzere işçiler, 18-20 saate varan çalışma koşulları içinde işçi barakalarında doğup işçi barakalarında ölüyorlardı. Doğdukları yerden başka hiçbir yer görmeyen ve ortalama işçi ömrünün 30-35 yıl olduğu sanayi üretiminin birinci dönemi işçi sınıfıyla 2010 dünyasının işçi sınıfı karşılaştırıldığında çağ farkını görüyoruz. 1800’lerin ikinci yarısındaki ağır koşullarda çalışan işçilerin, sendikal örgütlenme gereksiniminin nesnel zorunluluğu ile bugünkü sendikal örgütlenme zorunluluğu kıyas götürmez. Yani, uzak tarihe ilişkin konuşulacak çok şey var. Yakın tarihi ve içinde yaşadığımız zamanı anlamak için sanayi üretiminin ikinci, üçüncü aşaması ve sanayi üretiminin bilimsel teknolojik devrimle birlikte ortaya çıkan, esnek üretim, santraliz, sahipsiz, ulussuz şirketlerin olduğu bir üretim ve çalışma dünyasını incelemek gerekir.

    Bu koşullarda sendikaların, sendikal örgütlenme üstüne; biz sendikacıların, sendikal hareketin derinlikleri üzerine düşünmesi gerekiyor. Yoksa üretim yapısının ortaya çıkarttığı küresel yenidünyayı, yeni işçi modelini ve bu dünyada sendikaları, sendikaların rolünü başka türlü anlamak ve rol oynamak mümkün değildir.

    Kısacası sendikal hareket, sendikalar, sendikacılar, işçi, çalışan, işçi sınıfı, üretim ve üretimin bileşenlerinin değişen niteliği gibi konularında konuşulacak çok şey var. ‘Sendikal hareket’, ‘işçi sınıfı’, ‘işçi sınıfı hareketi’ meselesine politik sloganların dışına çıkarak entelektüel bakışla, tarihi geçmişi ve günümüzü anlamak, tartışmak gerektiğini düşünüyorum. Nesnel süreç zaten kendi mecrasında gidiyor. Geleceğe bakmak, gelecekte ne olacak sorusuna yanıt verebilmek için entelektüel faaliyetin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle Küyerel Düşünce Platformu’nun bu mecradaki faaliyete devam etmesinin öneminin altını çizmek isterim. Maalesef Türkiye’de günlük siyasal darlık içine hapsolunarak ne tarihi süreçler ne bugün ne de gelecek geniş perspektiften görülebiliyor.

    Ben bugün, burada, bu kadar çok konuyu derinlemesine ele almayacağım. Onun yerine bu konular üstüne giriş babında önümüzde duran panoramayı ortaya koymaya çalışacağım.

    Sendikal örgütlenme ve sendikal hareketin tarihinde 1945 ve 85-90 arası ‘Soğuk Savaş’ döneminin önemli bir yeri var. Bu dönemin üretimi, ekonomisi ve sendikal örgütlenmesiyle, ‘90’lardan sonra farklılaşan parametreler arasındaki farklılıkları görmeden/anlamadan ileriye yönelik nasıl bir şey önerebiliriz? Bu farklılıkları anlamadan herhalde doğru sonuçlara varamayız ve doğru sonuçlar çıkartamayız diye düşünüyorum.

    Mustafa Paçal

    BİRİNCİ BÖLÜM

    SUNUM

    PARTİLERLE İÇ İÇE GEÇMİŞ SENDİKALAR VE SENDİKACILIK

    Sendikal hareketin tarih sahnesine çıkışında kesin olan bir şey var; o da sendikaların kendi bağımsız kimliğiyle ortaya çıkışıdır. Sendikalarda örgütlenme girişimi, Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan çok ağır çalışma şartlarının iyileştirilmesi, 8 saatlik iş günü, daha iyi çalışma ve yaşama koşullarını sağlamak için çıkıştı.

    Sendikaların ilk ortaya çıkış nedenlerine dönüp yeniden bakmaya bugün çok ihtiyacımız var. Çünkü; o günkü sendikal mücadeleyi yaratan ve sürdürenler daha bağımsız ve çalışma ve yaşama şartlarını daha çok iyileştirmeye odaklı bir hareketti.

    Fakat daha sonraki yıllarda işverenler, devlet, siyasi partiler bu alanı kontrol etmek istediler ve bunda da önemli derecede etkili oldular.

    Soğuk Savaş yıllarında sendikal hareket daha çok

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1