Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Calle Goya Hortlakları: İyi Niyetten Kötülük Çıktığında!
Calle Goya Hortlakları: İyi Niyetten Kötülük Çıktığında!
Calle Goya Hortlakları: İyi Niyetten Kötülük Çıktığında!
Ebook310 pages3 hours

Calle Goya Hortlakları: İyi Niyetten Kötülük Çıktığında!

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Londralı Frank, kasabada çalışmakta olan çok güzel genç Taylandlı Joy ile evlenir. Sürekli olarak Costa del Sol’a gitmenin hayalini kurmuş ve bu sebeple de hayal ettikleri balayı için Frank’ın patronu tarafından kiraya verilen Fuengirola’daki bir daireye gitmişlerdi. Joy, apartmanın perili olduğunu hissedip korkmaya başlamasıyla işler sarpa sarmaya başlar. Korku kendini depresyona ve dahası teröre dönüşmeye başlar. Frank ne yapacağını bilemez durumdadır. Yapmayı düşündüğü tek şey Joy’u Tayland’daki ailesine geri götürmektir. Ancak, bu da talihsizlik getirecektir. Yaşam nihayet gizli bir İskandinav ailenin müdahalesi ile daha aydınlık görünmeye başlar. Bu hikaye, iyi niyetlerin sonucunda Kötülüğün nasıl ortaya çıktığını anlatır. Gerçek olaylara dayanan bir fantezi hikayesidir.
LanguageTürkçe
PublisherTektime
Release dateNov 16, 2023
ISBN9788835458494
Calle Goya Hortlakları: İyi Niyetten Kötülük Çıktığında!
Author

Owen Jones

Author Owen Jones, from Barry, South Wales, came to writing novels relatively recently, although he has been writing all his adult life. He has lived and worked in several countries and travelled in many, many more. He speaks, or has spoken, seven languages fluently and is currently learning Thai, since he lived in Thailand with his Thai wife of ten years. "It has never taken me long to learn a language," he says, "but Thai bears no relationship to any other language I have ever studied before." When asked about his style of writing, he said, "I'm a Celt, and we are Romantic. I believe in reincarnation and lots more besides in that vein. Those beliefs, like 'Do unto another...', and 'What goes round comes around', Fate and Karma are central to my life, so they are reflected in my work'. His first novel, 'Daddy's Hobby' from the series 'Behind The Smile: The Story of Lek, a Bar Girl in Pattaya' has become the classic novel on Pattaya bar girls and has been followed by six sequels. However, his largest collection is 'The Megan Series', twenty-three novelettes on the psychic development of a young teenage girl, the subtitle of which, 'A Spirit Guide, A Ghost Tiger and One Scary Mother!' sums them up nicely. After fifteen years of travelling, Owen and his wife are now back in his home town. He sums up his style as: "I write about what I see... or think I see... or dream... and in the end, it's all the same really..."

Related to Calle Goya Hortlakları

Related ebooks

Reviews for Calle Goya Hortlakları

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Calle Goya Hortlakları - Owen Jones

    CALLE GOYA HORTLAKLARI

    İyi Niyetli Kötü Eylemleri İyileştirici Hikayesi!

    yazar

    Owen Jones

    Çevirmen:

    Sinan Alpertonga

    Telif hakkı

    Telif Hakkı © Ekim, 2023 Owen Jones

    Fuengirola, İspanya ve Bangkok, Tayland

    1988 Telif Hakkı ve Patent Yasası 77. ve 78. maddeleri doğrultusunda Owen Jones bu eserin yazarı olarak tanımlanmıştır. Yazarın manevi hakkı tanımlanmıştır.

    Kurgulanmış olan bu eserde, karakterler ve olaylar ya yazarın hayal gücünün ürünü ya da tamamen kurgusal olarak kullanılmıştır. Bazı mekanlar gerçekte var olabilir, ancak olaylar tamamen kurgulanmıştır.

    Calle Goya Hortlakları

    İyi Niyetli Kötü Eylemleri İyileştirici Hikayesi

    Owen Jones

    Yayın evi

    Megan Yayıncılık Hizmetleri

    http://meganthemisconception.com

    eKitap, Telif Hakkı

    Bu e-kitap yalnızca şahsi kullanım içindir. Bu e-kitap üçüncü kişilere satılamaz veya dağıtılamaz. Bu e-kitabı üçüncü bir kişiyle paylaşmak isterseniz, lütfen her kişi için ayrı bir kopyasını satın alın. Bu kitabı okuyor ama satın almadıysanız veya yalnızca sizin kullanımınız için satın alınmadıysa, lütfen e-kitap satıcınıza iade edip kendi kopyanızı satın alın. Yazarın emeğine saygı gösterdiğiniz için teşekkür ederiz.

    İTHAF

    Bu baskı, hayatımı olabildiğince kolaylaştırdığı için eşim Pranom Jones’a adanmıştır - hayatımı kolaylaştırma konusunda eşi bulunmaz bir kişidir. Doğruluğun farklı seviyelerdeki boyutlarına dayanan bu eserin ortaya çıkması sırasında, kızımız Chalita, inanılmaz derecede bize nazik davrandığı için teşekkür ederim.

    Kapak resmi Aliya tarafından tasarlanmıştır.

    Karma herkese adil bir şekilde karşılık verecektir.

    İLHAM VERİCİ SÖZLER

    Hiçbir şeye yalnızca öyle olduğunu duyduğunuz için,

    birçok kişi tarafından konuşulduğu ve söylendiği için,

    dini metinlerde yazılı olduğu için,

    öğretmenler ve yaşlıların otoritesi olduğu için,

    gelenekler nesilden nesile aktarılarak geldikleri için körü körüne değil,

    ancak gözlem ve analiz yaptıktan sonra, eğer akla yatkın ve tek bir bireyin yada tüm bireylerin iyiliğine ve yararına ise, kabul edin ve ona göre yaşayın.

    Gotama Buda

    ∞ ∞ ∞

    Sesi rüzgarda olan Büyük Ruh, beni duy. Güç ve bilgiyle büyümeme izin ver.

    Kırmızı ve mor gün batımını izlememi sağla. Ellerim bana verdiğin şeylere saygı göstersin.

    Bana her bir yaprak ve taşın altındaki gizli sırları öğret, tıpkı geçmiş çağlardan beri insanlara öğrettiğin gibi.

    Gücümü, kardeşimden daha büyük olmam için değil, ama en büyük düşmanımla, kendimle savaşmak için kullanmama izin ver.

    Her seferinde ellerim günahsız ve kalbim saf, huzuruna çıkmama izin ver, öyle ki Maddi varlığım gün batımı misali solup bittiğinde, Ruhum tertemiz Sana geri dönsün.

    (Geleneksel bir Sioux duasına hitaben)

    İçindekiler Tablosu

    1 MJØSA GÖLÜ, NORVEÇ

    2 SEDOLFSEN’LERİN YILLIK BALOSU

    3 100üncü ACEMİLER GECESİ

    4 FRANK VE JOY

    5 REZİDANS

    6 PLAJ

    7 GÜNEYBATI FUENGIROLA

    8 BOWLING SALONLARI

    9 PARANOYA

    10 TAYLAND

    11 JOY’UN KIZ KARDEŞİ

    12 BEW

    13 KIR YOLCULUĞU

    14 BAAN LEK

    15 ANNE İLE YAŞAM

    16 COVENTRY

    17 GARİP ZAMANLAR

    18 BOO’NUN İNİ

    19 İNİŞLER VE ÇIKIŞLAR

    20 VİZE KOŞUŞTURMACASI

    21 SİS DAĞILMAYA BAŞLIYOR

    22 TEKRAR VE TEKRAR EVLENMEK

    23 LONDRA

    24 GOYA DOĞRULUK VE GÜZELLİK TOPLULUĞU

    25 MEKTUP

    26 EPİLOG

    Son

    YAZAR HAKKINDA

    Yazarın diğer kitapları:

    1 MJØSA GÖLÜ, NORVEÇ

    Yaşlı Baron, çalışma odasındaki büyük, parlak cilalı, deri kaplamalı tik ağacı masasında oturmuş, önünde uzanan gölün ötesine bakıyordu. Bir Norveçli olarak oldukça kısaydı, yaklaşık beş fit sekiz inç, seçkin kıvırcık gri saçları vardı, gözlüklü kahverengi gözleri olan oldukça yuvarlak bir yüzü vardı ve öğle yemeğinden sonrasına kadar hiç bir ziyaretçi beklemediğinden koyu yeşil kaşmir hırka, açık yakalı gömlek ve bir gri pazen pantolon giyiyordu. Zaman zaman dışarıda göl yüzeyindeki buzun çatırdaması ve göl sığlıklarında küçük balık avlayan kuşların sesleri hakim olan sessizliği bozuyordu. Şu anki Baron, eğitimini tamamladıktan sonraki tüm hayatını beş asırdır uçsuz bucaksız bir alanda gözlerden uzak öylece kalmış olan bu eski kalede geçirmişti. Öyle ki, sessizlik iyice içine işlemişti.

    Bir süredir beklediği kapı tıklama sesini nihayet duyduğunda, oldukça yüksek bir ses tonuyla karşılık verdi.

    Girin! Ah, Maximillian, umarım iyi haberlerin vardır. Bu ses tonundan sabırsızlandığı fazlasıyla belliydi.

    Evet, Bay Baron, kesinlikle öyle. Dün geceki fırtınadan sonra, telefon hattı ve uydu çanağı arızaları giderilerek tam çalışır duruma getirildi ve posta ise teslim edildi. Maximillian, elindeki gümüş tepsiyi Baron’a uzatır uzatmaz, Baron tepsideki bir düzine kadar olan zarfları kaptı.

    Yani diyorsun ki, telefon, geniş bant ve uydu iletişiminin hepsi tamamen restore edildi, öyle mi?

    Yaptığım testler bunun gerçekten böyle olduğunu gösteriyor, Bay Baron.

    Çok iyi. Teşekkürler Maximillian. Hazırlıklara devam edebilirsiniz. Bu konuda her şey planlandığı gibi mi ilerliyor?

    Evet efendim, hiç bir sorun yok.

    Baron elindeki zarfları yelpazelerken, uşak tam bir sessizlik içinde ayrıldı, ancak ayrılırken kapıyı çekmeden önce patronunun yüzüne son bir kez bakış attı. Bunun son derece cesur ve yaramaz bir hareket olduğunu düşündü, ama yine de her zaman Baron’un ruh halinin farkında olmayı seviyordu.

    Maximillian Heidelberg’deki üniversitede Baronun hizmetkarıydı. O zamanlarda her ikisi de gençti. Maximillian Alman’dı ve Bay Baron demesine izin verilen tek kişiydi. Tüm hane halkının tam güvenini kazanmıştı. Elli yıldan fazla bir süredir birlikteydiler ve birbirlerini kendi eşlerinden daha iyi tanıyorlardı.

    Baron, ailesinin ve içinde çalıştığı topluluğun en yakın üyelerinden geldiklerini gösteren ağır, koyu yeşil zarfları arıyordu. Bu zarfları bariz bir korku duygusuyla açtı, diğerlerini ise daha sonra açmak üzere kenara bıraktı. ‘Lütfen Cevap Ver’ kartlarını birbiri ardına çıkarırken yüzü gülümsüyordu. Sekiz taneydi. Gözü önünde tutarken eski bir aile portresine doğru konuştu.

    Klan toplanıyor, büyükbaba Peter. Tekrar bir olacağız ve eski aile geleneğimizi sürdüreceğiz!

    Panelli çalışma odasının duvarları aile portreleriyle kaplıydı, ancak Baronun özellikle o anda görmek istediği iki tane vardı ki ancak, herkese açık değillerdi. Ve zaten, pek az insan Baron’un özel çalışma odasının yakınına gelebiliyordu. Odanın kapısından sadece birkaç işletme yöneticisi, avukat, muhasebeci ve benzeri kişiler içeri girmişti.

    Ama, Baronun ofis dışında başka bir odası, gizli bir odası daha vardı. Kale inşa edildiğinden beri her zaman oradaydı, ancak milyonlarca dolarlık diğer restorasyon çalışmalarıyla birlikte en son teknoloji güvenlik, yaşam desteği ve iletişim sistemleriyle yirmi birinci yüzyıla uygun hale getirilmişti. Cebindeki uzaktan kumandayı çalıştırdı ve mükemmel şekilde gizlenmiş bir panel sessizce açıldı.

    Oda standartlar ötesi büyüktü. Merkezinde, on üç adet eş sandalyeye sahip kusursuz, yuvarlak bir masa duruyordu; ortasında yukarıda görünüşte gereksiz bir antika avize asılıydı, ancak mumları piezo çakmaklarla yakılabilirken aynı uzaktan kumandayla çalıştırılan basınçlı hava dolu kutulardan üfürülen hava ile söndürülebilirdi. Ama, sadece çok özel durumlarda kullanılıyordu, çünkü oda zaten gizli aydınlatma sistemi ile mükemmel bir şekilde aydınlatılabiliyor ve farklı koşullara da uyarlanabiliyordu. Kutsal Mekan diye adlandırdığı yere girerken, uzaktan kumandadaki başka bir düğmeye bastı ve karşı duvarın yarısında dışarıdan doğal hayattan bir manzara belirdi. Tek yönlü bir pencereydi bu duvar. Camdan iletilen elektrik ile tercihe göre bir manzara yansıtılabiliyordu.

    O esnada Baron, dışarıdaki gölde yiyecek arayan kuğulara kayıtsız kaldı. Daha fazla düğmeye bastı ve sahip olduğu en değerli eşyalarını ortaya çıkaran başka iki cam bölme aktif oldu. Kontrol altındaki bir yağlı boya tablosu ve bir de eskiz göründü. Baron, ‘Lütfen Cevap Ver’ yazan kartlarını resimdeki adama doğru uzatarak konuştu.

    "Klanımızın dört yüzüncü yıllık toplantısı gerçekleşmek üzere, Ey en saygıdeğer atamız. Uzun zamandır ailemizle olan bağlantınızı inkar etmeye çalıştılar, ama biz hiç korkmadık. Biz seni inkar etmedik, asla da etmeyeceğiz. Aynı kandan olduğumuzu biliyoruz ve inancımızı koruyacağız! Sadece üç gün daha ve hepimiz tekrar bir araya geleceğiz - bu uğurlu günde kısa bir süreliğine dahi olsa, varlığınızla bizi onurlandıracağınıza inanıyorum.

    Baron kafasının içinde sanki sessiz bir olumlu cevap verildiğini hissederek, gülümsedi. Resimdeki seyrek saçlı, orta yaşlı beyefendiye gülümsedi ve sanki yeni bir cevap duyduğunu hissetti. İkinci resimdeki kadına yöneldi. Bu bir portre değildi ama sadece bir kişiyi tasvir ediyordu. Hafifçe eğildi ve gösterebileceği en derin saygısını göstermek adına ayakkabısının topuklarını en narin şekilde birbirine tokuşturdu.

    Saygıdeğer atalarımız, iradeniz eski aile geleneğimize göre yapılacaktır dedikten sonra, her bir tablonun önünde tekrar topuklarını tokuşturarak eğildi. Kutsal Mekan’dan ayrıldı ve odayı ilk kilitli haline çevirmek için düğmeye bastığında kapı çok hafif bir sürtünme sesi ile kilitlenerek kapandı. Masasına döndü, bilgisayarını açtı ve uşağını tekrar çağırdı.

    Maximillian dedi, gördüğüm kadarıyla iletişim gerçekten normale dönmüş. Bu sabah aldığım mektuplar, geleneksel aile toplantısının planlandığı gibi ilerleyeceğini gösteriyor. Birleştirilmiş dört yüzüncü toplanma ve yüzüncü özel inisiyasyon için kadim prosedürleri uygulayacak kadar iyi ol. Daha önce bir düzine kadar inisiyasyon hazırlığında bulunmuştun, değil mi Maximillian?

    Doğru, Bay Baron, bu on üçüncü kez olacak.

    Hizmetleriniz çok takdir ediliyor Maximillian, sadece benden değil, tüm aile tarafından. Yeni personel, toplantı sırasındaki görevlerinden dolayı değerlendirildi mi ve kutlamaların iki günü boyunca nereye gidebilecekleri ve gidemeyecekleri konusunda talimat verildi mi?

    Evet efendim, her şey olması gerektiği gibi.

    Yatılı misafirlerimiz için, konaklama, yiyecek, içecek, özel ihtiyaçlar vb..

    Evet, Bay Baron, tüm bu ayrıntılarla şahsen ilgilendim.

    Benim ilgilenmemi istediğin bir şey var mı?

    Hayır efendim, sadece hakkında hiçbir şey bilmediğim şeyler.

    Pekala, işine geri dönebilirsin Maximillian.

    Evet, Bay Baron.

    O anda, Baron bakışlarını uşaktan ayırarak dikkatini günlük iş faaliyetlerine çevirdi.

    ∞ ∞ ∞

    Yatılı kalacak otuz bir misafir ertesi öğleden sonra hemen hemen aynı saatte geldiler. Kendi hususi araçlarıyla geldiler, çoğunlukla arabalı. Ancak ikisi, özel helikopterleri ile uçmayı tercih ettiler. İç Çemberin on bir üyesi, dört aday, on eş ve altı genç vardı. On üç yaşın üzerindeki çocuklar gibi eşlerin gelmesine izin verildi, ancak Baron, Baroniçe ve on bir diğer yakın arkadaş ve aile üyesinden oluşan İç Çember’e dahil değildiler. İç Çember’de olmayan konuklar, etkinliğin ana amacından uzak tutuldu. Sevgililer, kız arkadaşlar ve erkek arkadaşların katılması kesinlikle yasaklanmıştı.

    Diğer on bir İç Çember üyesinin birbirleri ile uzak olsa da kan bağı vardı ve aralarında on eş ve on çocuk vardı. Bu çocuklardan dördüne ‘özel ehemmiyet’ gösterilmesi kararlaştırılmıştı.

    İlk Derece Tören’inde, adaylar istekli, ama ürkek; heyecanlı, ama ihtiyatlı ve onlara ne olacağını daha iyi bilenler hiçbir şey söylemiyordu, ama öteki taraftan sponsorları, kendi çırak adaylarının testi geçeceklerini ve kararlarının ebeveynlik bağlarından etkilenmediğini kanıtlayacaklarını umuyorlardı. Eğer testi geçerlerse, İç Çember’e katılmak ve içlerinden birinin büyük Atalarıyla tanışmaya geçtiği anda üyelerinin sırlarını öğrenmek için mürit adayı olacaklardı.

    İç Çember üyeleri yaşlıydı ama eski değildi ve zengin oldukları için dünyanın herhangi bir yerindeki en iyi tıbbi bakıma erişimleri vardı. Yetmiş yaşındaki Baron, Yönetim Kurulu’ndaki en genç ikinci kişi olup İç Çember bazen başkanı olan karısının adıyla, Ingrid, diye adlandırılırdı. Karısı on yaş daha küçüktü ve başkandı. Kendilerine çocuk lutfedilmediği için Kurul’da soylarını temsilen evlatları bulunmuyordu, ancak her durumda grubun neredeyse tam kontrolünü ellerinde tutuyorlardı. Örgüt dört yüz yıl önce tam bu şekilde kurulmuştu.

    Aslında, birçok yönden, kuruluşu, tıpkı olduğu gibi, oldukça ilericiydi; yani, erkekler ve kadınlar eşit fırsatlara sahipti ama biri lider seçildikten sonra isterse otokratik olabiliyordu. Yapmak zorunda olmadığı halde, Baron her zaman muhaliflerini dinler ve bazen başkalarının görüşlerini kendi görüşlerinden üstün kabul ederdi. Böyle yapması çok saygı görmesini sağlardı.

    Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Yöneticiliği yaşamın kendisiydi ya da kendilerinin ifade ettikleri üzere ‘seçilmiş kişinin dünya hayatındaki yaşam sürecinin kendisiydi’. Baron ve Baroniçe’nin on ila yirmi yıl daha bu rollerini yerine getirmeleri bekleniyordu ve hiç kimse bu konuda herhangi bir kızgınlık hissetmiyordu. Ne de olsa, onların gözünde ‘saygıdeğer atalarına’ dünyanın en yakın yaşayan akrabasıydı. Elbette, diğerleri de soydan olduklarını iddia etmiş ve hatta bazıları bunu ispat bile etmiştir, ancak bu Norveç kanadı, ana akım tarihçiler ya da herhangi başkaları tarafından tanınmamalarına rağmen, atalarını gerçekten anlayan ve inancın tek gerçek sahipleri olan tek gerçek soy olduklarını düşünüyordu.

    Ve başka hiçbir şeyi umurlarında değildi. Üstelik bundan zevk alıyorlardı. İlgilendikleri kadarıyla, soylarını biliyorlardı ve dışarıdan yabancıların görüşlerini dikkate almıyorlardı. Bazen, yüzyıllar boyunca, gizli toplulukla ilgili söylentiler çıkmış, ancak her seferinde bastırılmıştı. Bu çıkışların ilk günlerinde acımasız şiddet kullanılarak üstesinden gelinmiş, ancak modern zamanların daha merhametli ruh halinde, hukuk yolu da aynı derecede etkili olmuştu. Sedolfsen ailesi, dünyanın en işbirlikçi avukatlarını avuçlarında tutuyorlardı ve en ufak bir skandal kokusunda serbest bırakmaya hazırdılar.

    Bu çok sık olmazdı çünkü gazete editörleri Sedolfsen’lere saldırırlarsa yüzleşecekleri riski biliyorlardı ama birkaç cesur hakikat arayıcısı, kanıtlayabileceklerinden daha fazlasını ortaya çıkarmaya çalıştıkları için geçmişte iflas etmiş ve bir sonraki potansiyel karşılaşma turu başlamak üzereydi.

    Huysuz ve başarısızlığa uğramış potansiyel adaylar en büyük riski oluşturuyordu. Gençlik ve cahilliklerinden, sık sık sarhoş olur ve ifşa etmemeleri gereken ayrıntıları arkadaşlarına açıklarlardı. Daha sonra bu ‘arkadaşlar’, güçlü, ancak gizli Sedolfsen ailesi hakkındaki hikayelerini bazen basına sattılar. Gelecek bir yada iki ay boyunca en savunmasız durumda olacakları zamandı. Kutlamanın tamamı iki gün sürecekti. İlk gün, yerel devlet adamları ve uzak ülkelerden yola çıkıp yetişebilecek olanlar misafir edilecekti, ancak bu misafirlere konaklama teklif edilmeyecekti. Bu yıllık cümbüşün nedeni sorulduğunda, verilen cevap hep aynıydı.

    Aa, tam nedenini bilmiyoruz! Akrabalarımızdan biri, çok geçmişten yirminci amcamız Peter olduğunu zannediyoruz, dört yüz yıl önce bu tarihte bir parti geleneğini başlattı, ve hiç kimse bu tarihi iptal etmek için yeterince iyi bir neden düşünmedi. O günden bu yana her yıl düzenli olarak kutluyoruz.

    Bu cevap her seferinde bir kahkahaya ardından konunun kapanmasına neden olurdu. Ancak, kutlamaların ilk gecesinin asıl nedeni, İç Çemberin ikinci günde kendi özel ritüellerinde kullanmak üzere kaleyi enerjiyle doldurmaktı.

    Bunu pek fazla kişi anlamıyordu ve hatta çok az kişi, asıl en büyük partilerin dört yılda bir potansiyel yeni çırakların seçildiği yıllarda gerçekleştiğini fark etmişti.

    Ve bu seferki, yüzüncü yıl seçimi, muhteşem bir etkinlik olacaktı.

    2 SEDOLFSEN’LERİN YILLIK BALOSU

    Baron, dört yüzüncü yıllık balonun ve yüzüncü çırak seçiminin şimdiye kadarki en iyisi olmasını istiyordu. Bu amaçla, önce kendisi biraz düşündükten sonra karısı ile kafa kafaya vermiş ve sonunda Yönetim Kurulu’ndan tavsiyelerini istemişlerdi. Genelde işlerini yaparken bu şekilde ilerler ve böyle yapması ise bu kadar popüler olmasının nedenlerinden biriydi.

    Sürecin sonunda üç yüz doksan misafir davet edildi ve fazladan elli personel daha alındı. Balo salonunun tasarlandığı kapasitenin neredeyse iki katına kadar doldurulacağı halde, Baroniçe bu yıl hiçbir şeyin yanlış gitmesine izin verilmediğinin farkındaydı. Bu nedenle, yapılan hazırlıkların kontrolünü sağlamak ve gerekirse ilave personel desteğinin sağlanması için Norveç ve İsveç’teki en iyi parti organizatörlerinin yardımını istedi.

    Organize işinde Von Knutson en iyisiydi. Hatta, söylentilere göre, her iki ülkenin kraliyet sarayları ihtiyaç duyduklarında bu şirketin hizmetlerinden yararlanmışlardı.

    Hava durumu nasılmış, Francisco? diye sordu Baroniçe. Sence, tanrılar bu yıl bize merhamet ederler mi? Kocasından sadece bir santim daha uzundu ve yaratılıştan kendisi ince ve zarif iken kocası kilo almaya eğilimliydi. Bakıldığında, uzun saçları ve topuklu ayakkabıları kendisini çok daha uzun gösteriyordu. Gerçi, bu pek de Baron’un umursadığı bir durum değildi. Aksine, birçok kısa boylu erkeğin de olduğu gibi, o da kendisinden uzun bir eşe sahip olmaktan gurur duyuyordu.

    Bence, öyle olacak. Sevindirecekler. diye cevap verdi. Göldeki buz eridi, kuşlar ve tilkiler görünmeye başladılar… hava o kadar soğuk değil ve meteoroloji olağanüstü bir bahara yaklaştığımızı söylüyor. Yani, evet, sanırım bu sefer şans bizimle.

    Ve ayrıca, çok fazla kişiyi aynı anda davet etmek, dahice bir hamleydi. Dışarıda hava nasıl olursa olsun insanların zaten kendi vücut ısıları içeriyi çok sıcak yapacaktır.

    Böyle söylemen çok nazikçe, canım. Bu küçük katkım ile gurur duyuyorum. Balo salonu ve tenteler arasında gizli şovmenlerin yerleştirilmesi önerinizi de gerçekten çok beğendim. Bu onları biraz hareketlendirecektir! Tanrı aşkına, bunu söylemeliydim.

    Teşekkür ederim, tatlım. Yemek salonunda iki yüz ve tentede iki yüz kişilik yemek servisi biraz yoğunluk oluşturacaktır; ve sonra sigara içme odası, veranda ve bahçeler de var. Misafirlerimiz, vücut ısılarını kendileri düzenlemek için kafi alana ve fırsata sahip olacaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.

    Katılıyorum Joie, endişesi olanlara rahatlatıcı bir dokunuş. Pekala, o zaman haydi ilerleyelim. İlk misafir grubumuz saat sekizde burada olacak, değil mi?

    Evet, Frank, giyinmeye başlasak iyi olur. İstisnasız tüm personelin başlarının çaresine bakmak için yalnız bırakma zamanı. Kendimiz hazır olana kadar başka yapabileceğimiz bir şey yok.

    Haklısın Joie, saat sekizde giyim odasının kapısında seni almak için bekliyor olacağım.

    Nazik ve resmi bir yaklaşımla kucaklaştılar, yine aynı şekilde yanaklarına birer öpücük kondurdular ve ardından ayrıldılar.

    ∞ ∞ ∞

    Baron ve Baroniçe, balo salonu girişinden yaklaşık altı metre ötede içeceklerin olduğu masanın yanı başında duruyorlardı. Törenlerin Efendisi, misafirlerin her birini geldikleri sırada anons etti; ancak, ev sahipleri sadece en önemli misafirlerin giriş yaptıkları ilk otuz dakikada yerlerinde kaldılar, bu grup varış saati sekiz olarak davet edilen misafirlerdi. Varış saati sekiz buçuk olarak davet edilen diğer misafirler ise, Baron’un elini sıkıp davet edildikleri için minnettarlıklarını sunma fırsatını çok daha zor yakalayacaklardı.

    Elbise kodu resmi giyim olsa da bu, Mason veya Yuvarlak Masa Localarında giymek için resmi ceketleri olan yerel esnafların çoğu için sorun değildi, Baron her iki masanın da üyesi olmasına rağmen artık toplantılara nadiren katılırdı. Geleneksel olduğu için, bir iyi niyet jesti, tanınmışlık egzersizi olarak katılmıştı, aslında daha çok edepli hoşgörülü yerel insanlarla iyi bir gece geçirmek istediği içindi.

    Yerel nüfusun çoğunluğu bunu anlıyor ve mahalle hayır kurumlarını desteklemek için çaba sarf ettiği için ona saygı gösteriyordu. Aristokrat Sedolfsen’ler, kalenin civarında ve hatta tüm eyalette yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu arasında iyi bir üne sahipti.

    Her ikisi de aristokrat-askeri akşam yemeği kıyafetlerine uyması için yüzlerinden gülümsemelerini hiç eksik etmediler. Baron, madalyaları, belindeki kemeri ve omzundan kemerine bağlı kuşağı ile gösteriş yaparken, Baroniçe tam boy koyu yeşil ipek balo elbisesi, parıldayan tacı ve alımlı kuşağı ile göz kamaştırıyordu. Birbiri ardından, ilk gelen misafirlere beyaz eldivenli ellerini uzattılar. Arada bir, kraliyet kanından olan bir misafir önlerinde durduğunda, Baron hafifçe eğilip topuklarını tokuşturur ve karısı ise nezaket gösterirdi. Balo salonu dolmaya başladığında, İç Çember üyeleri tercihlerine göre Fransız kapılarından, yemek odasından veya ana girişten pürüzsüzce karıştılar.

    Herkes, etkinliğin muhteşem olduğunu söyledi. Parti, bizzat editörün de katılımıyla yerel gazetede geniş yer buldu. Oslo’dan gazetenin sahibi ve aynı zamanda editörün de patronu partide davetliler arasındaydı.

    Azımsanmayacak sayıda bulunan, eski tarzlarda dans etmeyi bilenler için balo salonunda uygun müzik çalan küçük bir orkestra vardı. Mola ihtiyacı hissedenlere yönelik yemek odasında yerini almış bir arpist ve tentede skeçler sergileyen küçük bir tiyatro grubu vardı. Kalabalık, mekanlar arasında gidip gelerek durumu çok iyi modüle ederken hava ise gayet temiz ve tazeydi ama kesinlikle soğuk değildi.

    İnsanlar üç ana merkez nokta arasında dolaştılar, verandada durdular ya da bilgisayar kontrollü, önceden ardışık programla düzenlenmiş çok sayıda ışıkla aydınlatılan bahçelerde yürüdüler. Planlanan sürprizler gayet iyi bir şekilde ortaya çıktı. Üzerlerinde sadece tayt veya tek parça vücut çorabı olan erkek ve kadınlar soğuğu hissetmiş olmalı ki rengarenk ışık selinde duvarlarda bulunan oyuklardan ve küçük arboretalardan dışarı fırladılar ve ateş dansçıları rastgele gizli noktalardan ağızlarından alevler püskürttüler. Tüm alandan yükselen kahkahalar ve sürpriz çığlıkları gece boyunca duyulabiliyordu.

    Aynı anda çok sayıda misafirin bulunması ve o kadar insan arasında birçok şeyin devam ediyor olması, on üç İç Çember üyesinin istedikleri anda çıkıp sessizce fark edilmeden ayrılmalarını kolaylaştırmıştı. Hep birlikte ayrılmak ve buluşmak nadiren koordineli bir çaba gerektirirdi, ancak yine de, Yönetim Kurulu’nun üçte ikisinin kendilerini aynı anda Kutsal Mekan alanında bulması alışılmadık değildi.

    Baron, bitişikteki balo salonunu ifşa eden tek yönlü pencereyi açmıştı. Ayrıca tüm alanın ve kalenin ana güvenlik kameralarından beslenen tentenin CCTV’si de vardı.

    Harika bir atmosfer, Fransisco! dedi masa etrafında oturan İç Çember üyelerinden biri. Bu yıl gerçekten kendinizi aştınız.

    Affedersin, Claus. diye araya girdi Baron, ses net olmadığında Baron biraz zor işitiyordu. Claus ekranlara el salladı ve başparmağını kaldırdı. Evet, ne demek istediğini anlıyorum. Çok teşekkür ederim. Joie, bu etkinliğe çok fazla zaman ayırdı.

    Özellikle, Yönetim Kurulu’nun her üyesine otuz misafir ağırlamanın dahice yaklaşımını sevdim. Atmosfere fazladan bir heyecan kattı, sizce de öyle değil mi? diye başka bir üye yorum yaptı.

    Evet, diye ekledi Claus, yarın gerçekten farkı hissedilecektir. İyi işti, tebrikler ikinize de. Tenteye doğru yürüyüp yolda bir de sigara içeceğim. O taraf oldukça canlı görünüyor. Kim katılmak ister?

    Evet, ben katılırım. diye cevap

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1