Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Kırmızı Misket
Kırmızı Misket
Kırmızı Misket
Ebook308 pages3 hours

Kırmızı Misket

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Üstün zekası ile çok başarılı bir evlat olan Salih... Salih'in hayatındaki her şeye Ailesinin karar veriyor olmasının sonuçlarının böyle olacağını kimse bilemezdi...Zeki bir çocuğu başarısı azalmasın diye sadece misket oynamakla sınırlamak, ne kadar kötü olabilir kim bilebilirdi...

Misketleri herkes sever tıpkı Salih gibi,... Peki boya yerine, olmasını istemediğiniz kırmızı bir sıvı ile boyanmış misketleri sevebilir miyiz? Ailesi sevebilir mi... Sevebildi mi...

Ailesi, sıradan bir çocuk gibi misket oynayacağını sanıyordu... Bazen bir oyunda kazanırken dahi kaybeden olabileceğini henüz bilmeyen Salih ve bunun sonuçlarını yaşayan bir ailenin hayatından edebi lezzetlerle kaleme alınan keyifli bir kesit sizlerle.

Ailesi, hep yanında olacağını zannettikleri Salih'in, tüm denklemi değiştireceğini, hayatlarını altüst edebileceğini tahmin edememişlerdi. Ama bilmiyorlardı, hayatlarının belki de altı üstünden daha iyi olabilirdi, sizce kitapta öyle mi oldu?

Duygusal derinliğine rağmen mizah ve aksiyondan taviz vermeyen bir, film şeridi gibi gözünüzün önünde olanları canlandırabileceğiniz, bazen üzülüp, bazen kahkahalar atacağınız "Kırmızı Misket", vaktinize değer katacak bir eser olarak sizlerle.

İyi okumalar.

LanguageTürkçe
PublisherArman Berra
Release dateJun 10, 2023
ISBN9798215371602
Kırmızı Misket
Author

Arman Berra

Arman Berra writes to write fiction that has never been written before. He decided to become a writer when he realized that the books he was reading were becoming more and more similar.He completely destroyed dozens of his stories to write better ones before releasing his actual books. He completed his development with his writings that he did not share with anyone for 10 years.As of 2022, he has started to share his works with his readers. The highly acclaimed author spends all his time writing fiction, due to the positive feedback he receives.He also accelerated his work to support his works in different languages.You can contact on linkedin or twitter account.

Read more from Arman Berra

Related to Kırmızı Misket

Related ebooks

Related categories

Reviews for Kırmızı Misket

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Kırmızı Misket - Arman Berra

    Arman Berra

    Kırmızı Misket

    Copyright © 2023 by Arman Berra

    All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, stored or transmitted in any form or by any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, scanning, or otherwise without written permission from the publisher. It is illegal to copy this book, post it to a website, or distribute it by any other means without permission.

    This novel is entirely a work of fiction. The names, characters and incidents portrayed in it are the work of the author's imagination. Any resemblance to actual persons, living or dead, events or localities is entirely coincidental.

    First edition

    This book was professionally typeset on Reedsy

    Find out more at reedsy.com

    Publisher Logo

    Contents

    Kırmızı Misket

    Önsöz

    Telif

    1. Misket

    2. Mektup

    3. Arayış

    4. Oda

    5. Metal Kutu

    6. Hayal Et

    7. Testere

    8. Ziyaret

    9. Organik

    10. Ev

    11. İnceleme

    12. Açıklama

    13. Farkındalık

    14. Hatıralar

    15. Uyanış

    16. Çocuksu İmza

    17. The Semiha’s Speech

    18. Çernobil

    19. Dernet

    20. Emlook

    21. H-Tek

    22. Kargo

    23. Duvar

    24. Kamyonet

    25. İlk Akşam Yemeği

    26. Uçun Kuşlar

    27. Havalimanı

    28. Hücre

    29. Düşhücre

    30. Viyana’da

    31. Noter

    32. Alaturka

    33. Konuk

    34. Akif

    35. Dernet Online

    36. Telefon

    37. Güvercin

    38. Ressam

    39. Fötr

    40. Merkez

    41. Enfil

    42. Kepçe

    43. VIP

    44. Sergistra

    45. Psikolog

    46. Ziyaret

    47. Son

    Teşekkürler

    Kırmızı Misket

    Önsöz

    Söze, kitabıma şans tanıdığınız için teşekkürle başlamalıyım.

    Çok ama çok teşekkürler.

    Daha da önemlisi, hayatınızda okumak bir yer sahibi olduğu için

    ayrıca saygı ve hürmetlerimi sunuyorum…

    Siz ve sizin gibi nice okurlar…

    İyi ki varsınız…

    Hatırlatma

    Her yazar için olduğu gibi, asıl zor olan şey

    okuduktan sonra düşüncenizi öğrenebileceğimiz

    yorumlarınızın heyecanlı bekleyişi…

    Yorumlarınız bazen mutlu olmak ve yazma

    motivasyonumuzu arttırmayı sağlıyor.

    Bazen de ders çıkarmamız adına

    her yazar için çok değerli bir gelişim anahtarı oluyor.

    Günümüz teknolojisi ile

    kolayca iletebileceğiniz yorumlarınızı

    bizden esirgememenizi

    temenni ediyorum.

    Rica

    Beğenseniz de beğenmeseniz de fikrinizi merak ediyorum.

    Kitabı beğenirseniz edindiğiniz platformlarda yorumunuzu paylaşarak,

    diğer okurlara da yardımcı olabilir,

    daha fazla kişinin

    bu kitabı okuma şansı elde etmesini sağlayabilirsiniz.

    Eğer olumsuz tespitleriniz ve bu doğrultuda tavsiyeleriniz olursa

    armanberra@gmail.com

    üzerinden paylaşabilirsiniz.

    Ülkemizi temsil edecek

    dünya çapında üne sahip,

    kitapları film yapılan bir yazar olana dek,

    geri dönüşlerinizin her biri

    altın değerinde

    birer yol göstericisi olacağını

    unutmayın.

    Şimdiden çok teşekkürler.

    Kitaplar

    Telif

    Copyright © 2023, Tüm hakları eseri yazan ve tüm haklarına tam yetkili olan

    Arman Berra’ya aittir.

    Her hakkı saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, yayıncının yazılı izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt, tarama veya başka herhangi bir biçimde veya yöntemle çoğaltılamaz, saklanamaz veya iletilemez.

    Bu kitabı izinsiz olarak kopyalamak, bir web sitesinde yayınlamak veya başka herhangi bir şekilde dağıtmak yasa dışıdır.

    Arman Berra Resmi İletişim Adresi

    armanberra@gmail.com

    Bu roman tamamen bir kurgu eseridir. İçinde tasvir edilen isimler, karakterler ve olaylar yazarın hayal gücünün eseridir. Yaşayan veya ölü gerçek kişiler, olaylar veya yerler ile benzerlikler tamamen tesadüfidir.

    One

    Misket

    Oynadığı her misket oyununu kazanmayı alışkanlık haline getirdiğinde, hayat ilk dersini vermeye başlamıştı. İlk defa o zaman, insanın kazanırken bile kaybeden olabileceğini fark etmişti. Kazanmanın keyfini çıkardığı o günler artık geride kalmıştı. Başarısının sembolü olan o misket poşeti, eski anlamını kaybetmişti. Öyle başarılıydı ki, adeta herkes onunla bir daha misket oynamamaya yemin etmişti…

    İnsanın kazanırken dahi kaybeden tarafta olabileceğini, henüz daha 14 yaşındaki bu çocuk haliyle anlamak zorunda kalmıştı. Hayat ona bazı gerçekleri en sevdiği oyundaki başarısı üzerinden anlatmaya başlamıştı…Yetenekli ve üstün becerilere sahip olmak birçok durumda avantajken, hayatının en büyük problemlerinin kaynağı olacağını bilmiyordu.

    Henüz daha 7 yaşlarındayken bile, evlerine ziyarete gelen tüm eş dost akraba her kim varsa herkesin adını bir kez duyması bile hatırlaması için yeterli olurdu. Kimsenin dikkat edemeyeceği detayları dahi unutmazdı. İlk defa gelen bir misafir, çayı şekersiz mi sever, şekerli mi sever hiç üzerine düşünmeden aklında tutabilirdi. Aynı misafirin bir sonraki ziyareti sırasında hatırlar, çayını şekersiz içtiğini biliyorsa tepsiye şekerlik konmasına bile izin vermeyecek kadar kendinden emin olurdu. Bu kadar akılda tutması gözden kaçabilecek küçük şeylerde dahi hiçbir zaman yanılmazdı.

    Annesi bunu ilk fark ettiğinde, hayatlarının normal seyretmeyeceğini anlamıştı. Her anne babanın çocuğunda olmasını isteyeceği bu becerilerin, hem çocuklarının hem de ailesinin hayatını kökünden değiştirebileceği akıllarına gelmemişti. Çocuktaki bu yetenekler, ailesinin başarı hırsı ile birleşince, denklem tersine dönecek, olumlu olan bu avantajlar, dezavantaj haline geleceğini asla bilemezlerdi.

    Sabahtı, ve annesi her zaman olduğu gibi seslendi.

    -Salih, Salih uyan, Salih uyan… Okula gitme vakti geç kalıyorsun…

    Odaya girmeden kapıdan seslendi, okula gitmeden önce kahvaltı yapmasını önemserdi. Bir yandan uyandırmak için kapısından sesleniyor, bir yandan da ocakta pişen sigara börekleri yanmasın diye kontrol ediyordu.

    Birçok denemeye rağmen Salih uyumaya devam ediyordu, bu rahatlığına sinirlenmeye başlamıştı. Mis gibi çay kokusu tüm her yere yayılmıştı, özenle hazırladığı sigara börekleri tam kızarana kadar pişmesi için sabırla bekliyordu. Bazılarını ise bilerek bir miktar yanık yapmayı da ihmal etmiyordu. Salih’in biraz yanmış sigara böreğini daha çok sevdiğini biliyordu ve sırf kıyıda köşede yanık sigara böreği aramasın diye, birkaç tanesini özellikle yakarak pişirirdi. Sonunda sigara börekleri pişmişti, kahvaltı hazırdı.

    Müstakil bir evleri vardı ve evin birçok evde olmayan büyüklükteki bahçesi, organik tarım takıntısı olan babasının bu en büyük tutkusu için harika bir imkan sağlıyordu. Kerem, kahvaltının hazırlandığını yatağına gelen kokulardan zaten anlıyordu bile ama kalkmak için doğru zamanı bekliyordu. Hemen kabaca bir hesap yaptı. Saatin geri sayımını kurdu ve tek gözünü kapatarak yeniden sanki günlerce uyuyacak gibi derin horlamalarla uykuya dalmıştı.

    Annesi tekrar Salih’in oda kapısına geldi.

    -Haydi Salih kalk artık çok az vaktimiz kaldı, okula geç kalacaksın.

    Kerem’in zaten gelen kokularla hesaplama yapıp kalkmak için saatini kurmuş olduğunu tahmin ediyordu. Hele hele sigara böreği yaptığı bir günde, mutfağın hemen yanındaki yatak odasının avantajı ile kendisini kahvaltının masaya koyulduğu anda gelmeye ayarlamış olduğunu biliyordu. O nedenle onu hiç önemsemedi, kahvaltı masasını hazırlamaya devam etti.

    Kerem çakal uykusu halinde uyurken, bir yandan da arka planda duyduğu seslerle sürenin azaldığını biliyordu. Masaya bardakları koyup, içerisine çay kaşıklarını bıraktığında çıkan ses, artık çayın demlendiğini gösteriyordu. Çok sıcak olmasın diye eşi bardaklara çayı koyup soğumasını sağlardı. Böylece mis gibi gelen çay kokusu daha da artarak odasını kaplar, uyanması için daha motive olması için yardımcı olurdu. Tam tahmin ettiği gibi oluyordu, sigara böreğinin yağda kızarırken oluşturduğu koku ile karışan bir çay kokusu gelmişti. Zaman daralıyordu…

    Sonunda saat çalmaya başladı. Çalma işleminin 30 kez olacağını biliyordu. Yine bir refleks testi yapacaktı. Tam son 30. çalma anında yataktan bir anda kalkacak ve akşamdan hazırladığı giysilerini 60 saniyede giyecek, kalan 30 saniye içerisinde de yüzünü yıkayıp masaya oturacaktı. 30. saniyede çalan sesle yataktan fırladı, üzerindeki yorgan havalanmış ve altından çıktıktan sonra rüzgar direnci ile yavaş yavaş geri yatağa düşmüştü. Lavaboya gitti yüzünü bolca su ile yıkayıp iyice uyanmayı başarmıştı. Mutfağa adımını attığında, eşi Aslı aynı Casio plastik saatinin yüz hizasında saniyeleri izler şekilde onu beklediğini gördü.

    -Tebrikler, bitanem, bugün de doğru hesapladın.

    -Teşekkürler, tabii ki ayrıca seni de ben tebrik ederim bitanem, sen de çok geliştirdin kendini. Hesaplama sürelerimi tıpkı benim gibi hesaplayıp, buraya ulaşacağım adın hesaplaman takdire şayan. Çok çok tebrik ediyorum seni.

    Gülüştüler, bahçeye bakan katlanır camlı organik bahçeyi gören tek katlı yüksek giriş köy evinde sabah kahvaltıları aile için her zaman büyük bir keyifti. Kerem’in organik olarak büyüttüğü mahsullerine bakarak ve çok lüzumsuz ayrıntılar ile anlatması, artık herkesi bıktıran ve engel olamadıkları bir gelenekti.

    Takım elbisesi ile masada oturan Kerem’e bakınca, az önce kör kütük uyuyan Kerem ile alakası yoktu. Masada dünya kardeşliğine dair ingilizce bir konuşma yapmaya hazır gibi entelektüel görünüşü ile otururken, aslında tüm odağı her klasik türk erkeği gibi kahvaltıdaydı. Tekrar saati eline aldı, Aslı’ya,

    -Bizimkisini uyandırmak için son hamleni yapmayacak mısın?

    -Birazdan… Gülüştüler, Aslı masadan bir sigara böreği alıp bir çay tabağına koydu. Etkisi arttırmak için ortasından keserek sıcacık sigara böreği içerisinden dumanlar içerisinde çökelek ve maydonozun eşsiz kokusu baharatlar eşliğinde yayılmaya başlamıştı. Kerem saatini yeniden ayarladı. 3 dakika 42 saniye… Aslı tabağı aldı, Salih’in odasının kapısını yanında bulunan pencereye koyup geri geldi. 32 saniye eşinin oraya gidip tabağı koyması için gerekli süreydi. Kalan 3 dakika 10 saniye Salih’in sigara böreğinin kokusuna karşı koyamayıp uyandığı, yüzünü yıkadığı ve masaya ulaştığı süreydi. Aslı en etkili silahına olan güveni ile geri gelip sofraya eksikleri tamamlamaya çalışıyordu. Dolaptaki reçel benzeri hazır kahvaltılıkları da masaya koyduktan sonra kahvaltı artık hazırdı. O sırada Kerem büyük bir heyecan ile süreyi doğru tahmin edip etmediğini merak ettiği için, gözünü Salih’in oda kapısından ayırmıyordu.

    -Galiba bugün doğru tahmin edemeyeceksin. Çok uykusu vardı sanırım, sabahtan beri o kadar seslendim hiç kıpırdamadı.

    -Buna karşı koyamaz. En etkili silahını kullandın sonuçta. Sigara böreği kokusu, suyun kaldırma gücünden çok daha etkilidir biliyorsun Aslı…

    -Senin şu kötü esprilerin sayesinde güne gerçekten daha hızlı uyanıyorum, umarım öyle olur, bekleyelim görelim.

    Geri sayım devam etti etti, odanın kapısında bir hareketlilik yoktu.

    -Salih bugün beni yanıltacak sanıyorum. Şimdi hatırlıyorum da, dün durgundu biraz. Canı sıkkın diye pek ilişmedim. Hem okumam gereken sınavlar vardı, gelsin de konuşalım neyi var öğrenelim.

    -Senin her zaman bir işin oluyor ki. Böyle bir çocuğa kesinlikle hak ettiği gibi ilgilenmiyorsun. Daha fazla ders çalışıp belki daha başarılı olacak ama sen hep yoğunsun hep işin var.

    -Biliyorum ama yoğun olmamdan daha doğal bir şey yok. Ayrıca bölüm başkanı olma ihtimalim giderek artıyorken, rahat davranamam. Üzgünüm bir süre daha böyle olmak zorunda. Biraz daha büyüsün şimdilik iyi götürüyor, çok başarılı okuldan herkes olumlu şeyler söylüyor. Şu yoğun dönemlerim geçsin onunla çok daha fazla ilgileneceğim.

    -Biraz daha büyüsün diye diye geçiyor zaman. Bence geç kalıyoruz.

    -Ama Aslı, bana laf edeceğine madem sen neden ilgilenmiyorsun? Görüyorsun keyfimden değil bu durumum.

    -Üzgünüm Kerem, mesleğimi biliyorsun ki nükleer santral mühendisi olarak büyük bir sorumluluğum var. Bir de eve gelince ev işleri ile uğraşıyorum. Her gün ödevlerini kontrol ediyorum, derslerinin iyi çalışıp çalışmadığını takip ediyorum. Kitap okuyup okumadığını özetini dinleyip onun da kontrolünü sağlıyorum. Yani olur da tembellik eder bu şeyleri eksik yapar diye büyük bir çaba gösteriyorum. Bundan daha fazlasını ne yazık ki yapmam imkansız. O nedenle senin de sıkıştırman lazım. Evet okulda çok başarılı, ama neden daha iyisini yapmasın. Neden bir santralde benim gibi mühendis olmak yerine, santralin yöneticisi olmasın. Neyse ki artık misket oynamıyor, en güzel gelişme de bu oldu. Daha fazla çalışması için büyük bir fırsat bu.

    -Evet benim de dikkatimi çekti. Misket poşeti her gün bakıyorum öylece duruyor. Artık oynamıyor mu?

    -Nedenini bilmiyorum merak da etmiyorum. Uzun süredir misketleri ile ilgilenmiyor. Hatta onları görmek onu bile istemiyor. Nedenini umursamıyorum, en sevindiğim gelişme bu oldu.

    -Evet gerçekten buna sevindim. Bizden izin alacağım diye ne kadar zorlamıştı. Sonunda faydasız bir iş olduğunu anladı demek ki. Aferin benim akıllı oğluma.

    -Evet, istesek olmazdı resmen. Misket oynamaktan tamamen soğudu. Bir tek işte bazen ders çalışmak yerine, şu ağacın üzerinde oturup çok fazla kitap okuyor. Halbuki öğrenmesi gereken bilimsel konulara daha çok zaman ayırmalı. Bu konudan uzun süredir rahatsızım, henüz uyarmadığım için bir ceza vermek de doğru olmaz. Sen işlerini hafifletene kadar rahat kalsın. Sonra daha çok ders çalışması için gerekli baskıyı arttırırız. Ne kadar şanslı, bizim ailelerimiz bize böyle ders çalışmaya yönlendirmediler. Yapsaydılar kesin santral yöneticisi olurdum. Kader işte, ama benim oğlum olacak inanıyorum.

    -Aslı kaç kez konuştuk, ben oğlumun rektör olmasını istiyorum. Biraz boş bıraktım, bilimsel şeylere çok odaklıyorsun çocuğu. Rektör olması için kitap okuması da çok önemli. Bu konuda lütfen çocuğa baskı yapma. Hatta yapacaksak da daha çok kitap okuması için yapalım. Rektör olacak ileride o, babası gibi bir profesör parçası olmayacak.

    Aslı ve Kerem kendi dünyalarında çocuğun geleceğini inşa etmek üzerinde fikirler geliştiriyorlardı. Aslı odanın kapısına gidip uyanması için bağırmıştı ama odadaki eksiklikleri göremeyecek kadar da dalgındı. Duvardaki periyodik tablo, dünya haritası, gezegenlerin bulunduğu haritalar, ay evrelerinin bulunduğu harita ve daha ne kadar bilime dair asılı şey varsa, hiçbirisi yoktu duvarlarda. Bunu fark etmeyecek kadar o anki işlerine odaklanmışlardı.

    Beklemek çare olmamıştı, Salih gelmiyordu. Aslı sonunda odasına gitmek zorundaydı. Odasına girip Kalk artık Salih, geç kalacaksın haydi… diye bağırıyorken, bir yandan da yorganı kaldırdı. Bir anda yatağın üzerinde Salih’in uyuyor zannetsinler diye koyduğu yastıklara bakakaldı. Yastıkları kendi en boy ebatlarına göre yerleştirme dikkatini göstermişti. Yatağın üzerinde Salih’in uyuması dışında bir ihtimal düşünmeyecek kadar iyi hazırlanmıştı. Aslı gece lavaboya kalktığında üstü açılıp açılmadığını kontrol etmek için her baktığında, yatağında uyuyor sanmıştı. Halbuki Salih çoktan evi terk etmişti.

    Yatağın içerisine bir mektup vardı. Aslı inanmak istemiyordu, gözlerinden engel olamadığı yaşlar damla damla dökülmeye başlamıştı…

    Two

    Mektup

    Mektubu açtı ve elleri titrer şekilde kağıda damlayan gözyaşları eşliğinde okumaya başladı. Okudukça kalbi sıkıştığı için diğer eli ile göğüs hizasına masaj yapmaya çabalıyordu. Tüm damarları kasılmıştı ve sonunda da dili tutulmuş konuşamıyordu. Kerem’den yardım istemeye çalışıyordu ama sesi çıkmıyordu. Çabaları sırasında nefesi iyice tıkanmıştı, daha fazla dayanamadı başı dönmeye başlamıştı. Giderek artan baş dönmesi dengesini bozdu ve kendini yere bıraktı.

    Yere düşmesi ile başını sehpaya çarpması büyük bir şanssızlıktı. Burun kanaması başlamıştı. Bütün bu olanlar sırasında, Kerem ise gayet mutlu mutfakta oğlu ile eşinin gelmesini bekliyordu. Her zamanki birlikte kahvaltı yapacakları sıradan bir gün yaşayacaklarını zannediyordu.

    Kerem’in geri sayımı tamamlandığı için saati çalmaya başlamıştı. Genellikle geri sayımı tutturuyordu ama bu sefer eşinin geri gelme süresi tahminini de tutturamamıştı. Birkaç yudum daha çayından aldı, organik besinler yetiştirdiği bahçesine bakarak oturmaya devam etti. Uykusu da ne kadar ağırmış diye düşünüyordu. Aslı’ya güveniyordu, bazen onun uyandırmak için onunla birlikte bir süre uzanıp uyandırdığı olurdu. Bugün yine öyle bir gün olduğunu varsaymıştı. Bekleme süresini değerlendirmek istedi. Masanın üzerine bir yandan çayını içerken zihnini oyalamak için bir matematik problemi uydurup onu çözmek için karalamaya başlamıştı. Yazdığı problem kafasından uydurduğu 3 bilinmeyenli 2. derece bir denklemdi. Epey zor bir denklem yazardı genelde ve tek bir denklemi bazen aylarca uğraşıp çözüme ulaştığı olurdu. O soru çözüme ulaşana kadar da masadan onu kimse silemezdi. O sorunun silinmemesi gerektiği yazılı olmayan bir kuraldı.

    Bir yandan çayını yudumlayıp bir yandan da soruyu beyaz masanın üzerinde kurşun kalem ile çözmeye çalışıyordu. Masanın üstü bu çözümleri daha önce de çok kez denediği için çiziklerle doluydu. Zihnini daha sabahın erken saatleri olmasına rağmen, bu sorularla yormayı olağan karşılayacak kadar problem çözmeyi seviyordu. Unuttuğu tek şey, dün zaten geç uyuduğu için ve her zamankinden daha yorgun olduğuydu. Zaten kimse gelmediği için sıkılmıştı, zihni o yorgunluğun üzerine soruyu çözmeye çalışırken yenik düşmüştü. İçinde bulunduğu zaman algısından uzaklaştı ve yavaş yavaş gözleri kapandı. Artık tamamen o andan uzaklaşmış, uyuklama halinden de tam uyku haline geçmişti…

    Yarım saat kadar zaman geçti, kol saati tekrar çalmaya başladı. Çalar çalmaz gözlerini açtı. Bu çalan alarm, evden çıkmak için son alarm anlamına geliyordu. Etrafına baktı, ocakta kısık ateşte kaynayan çay altındaki su, mutfağı buhar ile kaplamıştı. Masada duran çaylar çoktan soğumuş, kendi önündeki bardak da devrilip yere yuvarlanmıştı.

    Kimse gelmemişti. Bir sorun olduğunu sonunda anlamıştı. Odaya girdiğinde manzara karşısında şoke olmuştu.

    Yatakta oğlunun anlaşılmasın diye koyduğu yastıklara anlam verememişti. Eşinin yere düştüğünü görünce hemen başının altına bir yastık koyup burnuna pamuk ile tampon yaptı. Sadece baygındı, kolonya ile

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1