Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in Acıları
Ebook162 pages1 hour

Genç Werther'in Acıları

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

"Gençlik romantizmi diyetarif edebileceğimiz, dünyayıkendinden öncekilerden başka bir biçimde anlama ve değiştirme arzusunu dile getiren ilk romandır Genç Werther'in Acıları."
— Selçuk Orhan
Yarattığı "Werther gibi sevmek"ve "Werther gibi ölmek" modasıyladünyayı kasıp kavuran, sessiz sitemsiz akıp giden bir aşkın öyküsü… Werther, imkânsız aşkında tutkuyu, ötekininbenliğini ama en önemlisi ahlâkın sınırlarını keşfedecektir.
LanguageTürkçe
Release dateJun 15, 2023
ISBN9786050975734
Genç Werther'in Acıları

Related to Genç Werther'in Acıları

Related ebooks

Reviews for Genç Werther'in Acıları

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Genç Werther'in Acıları - Johann Wolfgang von Goethe

    Genç Werther’in

    Acıları

    DOĞAN KİTAP TARAFINDAN YAYIMLANAN DİĞER KİTAPLARI:

    https://www.dogankitap.com.tr/yazar/j-wolfgang-von-goethe

    Genç Werther’in Acıları

    Johann Wolfgang von Goethe

    Orijinal adı: Die Leiden des Jungen Werther

    Almanca aslından çeviren: Çiğdem Canan Dikmen

    Yayına hazırlayan: Necla Feroğlu

    Türkçe yayın hakları: © Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş.

    Dijital yayın tarihi: /Şubat 2021/ ISBN 978-605-09-7573-4

    Kitap ve kapak tasarımı: Geray Gençer

    Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. AŞ

    19 Mayıs Cad. Golden Plaza No 3, Kat 10, 34360 Şişli - İstanbul

    Tel: (212) 373 77 00 Faks: (212) 355 83 16

    www.dogankitap.com.tr /editor@dogankitap.com.tr / satis@dogankitap.com.tr

    Genç Werther’in

    Acıları

    Johann Wolfgang von Goethe

    Çeviren:

    Çiğdem Canan Dikmen

    Genç Werther’in acıları üstüne

    Selçuk Orhan

    1775’te Leipzig şehir yönetimi, teoloji fakültesinden gelen bir talep üstüne, Genç Werther’in Acıları isimli kitabın satışını ve mavi ceket, sarı yelek, kısa deri pantolon, deri çizme ve geniş siperli uzun bir şapkadan oluşan Werther Kostümünün giyilmesini yasaklamıştı. Bu tuhaf yasaklama, sanat karşısında köşeye sıkışıp paniğe kapılan tutucu iktidarların –zaman zaman can yakıcı olsa da– sonuçsuz ve akılsızca uygulamalarının ne ilki ne de sonuncusuydu. Yasak 1825’e kadar, yaklaşık 40 yıl, yürürlükte kaldı; ama Genç Werther’in Acıları’nın okunmasını engellemek şöyle dursun, tam tersine ilgiyi artırmaktan, merak uyandırmaktan ve yazarının ününü perçinlemekten başka işe yaramadı. Bugün, yasağı getiren konsül üyelerinin hiçbirinin adını bilmiyoruz; muhtemelen bu kişiler, konumları gereği yaşadıkları toplumun seçkinleri arasındaydı. Akılsız olduklarını sanmıyoruz; tıpkı bugünkü kopyaları gibi dönen çarkı yağlamanın en risksiz, en kazançlı iş olduğuna karar vermişlerdi. Ama yasaklanan romanın yazarını, sadece edebiyatı değil, müziği, felsefeyi ve siyaseti derinden etkilemiş olan, Dünya Edebiyatı kavramının yaratıcısı Goethe’yi herkes tanıyor.

    Tarihte çok az insan Goethe kadar büyük ve uzun süreli bir etki bırakmıştır. Genç Werther’in Acıları’nı 1774’te okurla buluşturduğunda Goethe henüz 25 yaşındaydı. Kısa sürede kült bir roman haline gelen Genç Werther’in Acıları daha ilk yılı dolmadan –korsan kopyaları haricinde– sadece Almanca olarak yedi baskı yaptı ve birçok dile çevrildi. Hatta Napoléon’un Mısır Seferi sırasında Genç Werther’in Acıları’nı yanından ayırmadığı söylenir. Bugün için yedi baskı yüksek görünmeyebilir ama değerlendirirken Avrupa kentlerinin o yıllardaki okur-yazar nüfusu ile matbaa ve dağıtım imkânları göz önüne alınmalıdır. Üstelik, telif hakları kavramı henüz yerleşmediği için Goethe kendisine bir gecede dünya çapında şöhret kazandıran bu yapıttan neredeyse hiç kazanç elde edememiştir. (İngiltere ve Fransa’da telif haklarına öncülük eden uygulamalar vardı, ancak o dönemin koşullarında etkin olarak uygulanması ne kadar mümkün olmuştur? Bugün bile korsan/kopya baskılar yayıncıların kâbusu olmaya devam ediyor.) Goethe, gelecek yıllarda, korsan baskılarla savaşabilmek için kitaplarının gözden geçirilmiş ya da eklerle değiştirilmiş baskılarını üretmeyi deneyecektir.

    Genç Werther’in Acıları, Avrupa’yı kasıp kavuracak Fransız Devrimi’nden sadece 15 yıl önce kaleme alınmış. Eski düzeni korumaya çabalayan monarşiler ile yenilikçi liberal düşüncelerin yaratıcısı burjuva sınıfı arasındaki gerilimin yükseldiği bir çağda Avrupa gençliği için bir yaşam kılavuzu olmuş. Romanın, o yılların genç okurları üstündeki etkisi Werther Humması olarak tarif edilmiş; bulaşıcı, kişiliği derinden saran, dönüştüren bir çarpma etkisinden söz ediyoruz. Gerçekten pek çok genç, romanda anlatılan Werther gibi giyinmeye, onun gibi davranmaya ya da konuşmaya özenmiş. Romanda geçen Messian porselenleri gibi kimi eşya ya da aksesuara talep ve Werther karakteri gibi aşk acısıyla intihar etmeye kalkanlar yüzünden de intiharlar artmış. Goethe’nin de içinde sayıldığı Strum und Drang (Fırtına ve Coşku) akımının yarattığı romantizmin şiddetini herhalde en iyi gösteren Genç Werther’in Acıları’nın yarattığı heyecandır.

    Pekiyi Genç Werther’in Acıları’nı uzun yıllar bu derece önemli kılan nedir? Bana kalırsa, gençlik romantizmi diye tarif edebileceğimiz, dünyayı kendinden öncekilerden başka bir biçimde anlama ve değiştirme arzusunu dile getiren ilk romandır Genç Werther’in Acıları. Her insan gençliğinde kendine göre bir dünya tasavvuru geliştirir; bunu biraz önceki kuşaklardan öğrendiğine göre, biraz da kendi anladığınca, kendi yaratıcılığı ölçüsünde gerçekleştirir. Günümüzde kitle iletişimi ve kültür endüstrisinin yoğun baskısı altında genç bir bireyin kendi kişiliğine yaratıcı bir yön vermek, dünyayı hiç anlaşılmadığı gibi anlamaya çalışmak, değiştirmek arzusu sönmek üzeredir. Genç Werther’in Acıları’nın yazıldığı dönemde Goethe, en azından kendi çağının insanı için, bu ateşi canlandırmayı başarmıştı. Doğrusu, bugünün insanı için de kendini gerçekleştirmek adına ipuçları içerdiğini söyleyebiliriz.

    Romanın ana karakteri Werther, zeki, duyarlı ve geleceği parlak bir delikanlıdır. Devlet hiyerarşisi içinde yükselmek elindedir. Muhtemelen pek çok çağdaşı gibi sanat ve doğa sevgisiyle doludur. Roman boyunca Werther’in yaşadığı dönemin felsefe, siyaset, sanat değerleriyle ilgili görüşlerini dile getirdiği cümleler okuruz; ancak Goethe, bu düşünceleri gözümüze sokmaz. Karakterin hayatının akışı içinde olağan bir yere, öykünün akışını geliştiren bir adıma yerleştirir. Kısa bir metin olmasına karşın Genç Werther’in Acıları’nda, Aydınlanma felsefesinin genç kuşakların zihnine düşürdüğü tohumların nasıl boy verdiğini görebiliriz. Werther, tıpkı Kant’ın tarif ettiği gibi kendi hayatının sorumluluğunu alarak özgürlüğünü elde edecek olgunluğu aramaktadır. Modern bireyin romanla ifade edilen ilk prototiplerinden biridir. Genç Werther, romanın bir noktasında –okurun tahmin edeceği gibi – kendi sonunu getirecek aşkıyla, Charlotte’la tanışır. Nişanlı bir genç kadındır Charlotte, ama tıpkı Werther gibi özgürlüğüne düşkündür, dünyayı kendi duyarlı bakış açısından görmektedir ve ikisi arasındaki büyülü yakınlaşmayı başlatan da aşk olgunluğunu arayan iki yetişkinin tutkusudur. Werther’in aşkı karşılıksız değilse bile umutsuzdur; çünkü Charlotte, romana üçüncü bir karakter olarak dahil olan nişanlısıyla, Albert’le evlenir ve ona olan bağlılığını gizlemez. Goethe’nin anlattığı aşk üçgeni bugünün orta sınıf değerleri için bile yadırganacak türdedir; Albert Werther’e karşı düşmanlık içinde değildir. Werther de Albert’e meydan okumaya çalışmaz. Tam tersine üçü arasında inişli çıkışlı bir dostluk kurulmuştur. Aynı kadına Âşık iki erkek arasındaki dostluk Goethe’den sonra da edebiyatın sıkça başvurduğu konulardan biri olacaktır. Ancak, Werther Charlotte’a bağlılığını yenemeyecek ve kendini öldürecektir.

    Goethe’nin yarattığı aşk üçgeni bir kıskançlık ya da rekabet duygusu üstüne kurulu değildir; Werther, Charlotte’la kurduğu ilişkinin anlam dünyasının dışına çıkamaz, çıkmak istemez- roman boyunca zaten Werther’in, bu aşk tasarımı içinde yarattığı dünya karşısında dış dünyanın sığlığından duyduğu rahatsızlığı sezeriz. Werther, aslında aşk yoluyla dünyayı değiştirmeye kendinden başlamış bir karakterdir; aşk, evlilik, kadın–erkek ilişkisi üstüne yerleşik değerleri hiçe sayan, yeniden yaratan, bir çeşit dünya içinde dünya kurmuştur. Ancak bu fanus, gerçek dünyanın sığlığı ve Werther’in tutkusunun keskinliği karşısında uzun süre dayanamayacaktır.

    Genç Werther’de karşımıza çıkan umutsuz aşk üçgeninin benzerlerini edebiyatta, sinemada ya da tiyatroda bolca bulabiliriz. Stendhal’ın Kırmızı ve Siyah’ı bir çeşit aşk üçgenleri kitabı olarak okunabilir örneğin; Truffaut’nun Jules ve Jim filminde Genç Werther’in Acıları’nı andıran bir üçgen vardır. James Joyce’un büyük romanı Ulysses’da anlattığı 1000 sayfalık büyük gün 16 Haziran’da geçer; Werther’in günlüğünde Charlotte’la tanıştığı günün tarihi de 16 Haziran’dır. Thomas Mann, Goethe’nin hayat hikâyesinden esinlenerek kaleme aldığı Lotte Weimer’da romanında Genç Werther’in Acıları’nı yeniden yaratmayı denemiştir. Edebiyatımızda, Tanpınar’ın Huzur romanında Mümtaz’ın Nuran’la ilişkisi ya da Orhan Pamuk’un Kara Kitap romanında Galip’in kendisini terk eden karısı Rüya ile onun üvey ağabeyi Celal’i arayışı ile Werther’in Charlotte’a duyduğu aşk arasında benzerlik kurulabilir. Elbette, bu çeşit karşılaştırmaların kolaylığına aldanmamak gerekir; ancak Genç Werther’in Acıları bu tür modern umutsuz aşk öykülerinin ilk örneklerinden biridir. Bütün bu örneklerde âşık olunan kadının duygularını anlamlandırmaya çalışan ama yönlendirmeye kalkmayan bir adam vardır. Diğer bir deyişle, Werther, Charlotte’u ayartmak niyetinde değildir; tam tersine, Charlotte’da kendisine karşı derin bir aşk uyanmasını bekler. Genç Werther’in Acıları’ndan önce yazılmış pek çok romanda ya da öyküde, kadın bir birey değildir, ayartılacak ya da tapılacak bir varlıktır. Shakespeare’in çok boyutlu trajik karakterlerinde bile tam olarak bir Charlotte bulamayız. Charlotte ise güçlü bir roman karakteridir; Werther için Charlotte bir arzu nesnesinden ötedir. Charlotte’un derin duyarlılığının, aradığı dünyayı tamamladığını düşünmektedir.

    Genç Werther’in Acıları, büyük ölçüde biyografiktir. Belki de Goethe, ilk romanların biyografik olması geleneğini başlatan yazardır. Romanın yazıldığı dönemde Goethe gerçekten Charlotte Buff adında bir kadına âşıktı; Buff, Goethe’nin Christian Kestner adında bir arkadaşıyla evlendi. Romanı noktalayan intihar konusunda ise Goethe, Karl Willhelm Jerusalem adında bir delikanlının Kestner’den ödünç aldığı tabancayla kendini öldürmesinden esinlenmiştir. Goethe bir bakıma, kendi döneminin entelektüellerinin trajik epiğini yaratmıştır. Entelektüelin, (ister bir sanatçı ister bir siyasetçi kılığında karşımıza çıksın) toplumla ilişkisinin ne olduğu, nasıl yaşadığı, ne yapması gerektiği öteden beri düşünce tarihinin temel sorunları arasındadır. Entelektüel, en kısa tarifiyle, içine doğduğu dünyanın koşullarını anlama ve aşma ihtimalini araştıran kişidir. Werther, trajik sonuna rağmen, bir bakıma bu ışığı taşıyan ilk karakterlerden biridir.

    Bir roman karakteri gerçek bir insan değildir; ama bize gerçek bir insandan çok daha fazlasını verebilir. Roman karakteriyle aramızda her zaman dünya görüşü, tarih, dil, yazarın kişiselliği gibi bileşenlerin oluşturduğu yoğun bir atmosfer vardır; buna rağmen, Genç Werther’in Acıları gibi büyük romanlarda bu atmosferde nefes almakta zorlanmayız. Yazar zihnimize felsefi bir açmazı fısıldar ama bunu anlamak için kavramlarla boğuşmamız gerekmez. Hep yaşadığımız ama üstünde durmadığımız bir halimizi dile getirir, içimizde bir ışığın yandığını, kendimizi daha iyi anladığımızı sezeriz. Werther gibi karmaşık karakterler bizi düşünceler arasında belirsizliklerle dolu ama bizi içine çeken bir yolculuğa çıkarır. Yazarın iç dünyasını cömertlikle ve ustalıkla paylaştığı böyle romanlarda karakterlerle ilişkimiz gerçek insanlarla olduğu gibi gelgitlidir. Kimse tam olarak haksız değildir. Kimse mutsuzluğu hak etmemiştir, hikâye boyunca karakterlerin yaşadığı kötülüklerle ilgili kimse suçlu değildir. Böyle bir romanı okuduğumuzda haftalarca zihnimizde bizimle konuşmaya devam eder. Okumak, her şeyden önce kendini anlama girişimidir. Gözümüzü korkutan büyük meseleler, hayatımızın akışının bir parçası olarak önümüze serilir, baş edebileceğimiz, kavrayabileceğimiz, değiştirebileceğimiz şeyler haline gelir. Bazen de büyük romanlar insana dünyayı değiştirme cesareti verir. Genç Werther’in Acıları’nda tarif edilen modern entelektüel, 19. yüzyıl boyunca dünyayı değiştirme hayaliyle yanıp tutuşan ve her çağda genç, yeni ve başka kalmanın yollarını arayan yeni insanın ilk net fotoğrafıdır.

    Zavallı Werther’in öyküsü hakkında bulabildiklerimi itinayla derledim, şimdi burada sizlere sunuyorum ve biliyorum ki bunun için bana teşekkür edeceksiniz. Onun ruhundan ve kişiliğinden hayranlığınızı ve sevginizi; yazgısından da gözyaşlarınızı esirgemeyin.

    Ve sen sevgili okur, onunki gibi bir tutkunun esiriysen, onun acılarında teselli bul ve bahtsızlığın ya da hataların yüzünden daha yakın bir arkadaş bulamıyorsan, bırak bu kısacık kitap arkadaşın olsun.

    Birinci Kitap

    4 Mayıs 1771

    Öyle mutluyum ki oradan ayrıldığım için! Sevgili dostum, ne tuhaf insanın yüreği! Seni, böylesine sevdiğim, canciğer dost olduğum birini bırakıp gitmek ve buna rağmen mutlu olmak ne tuhaf! Beni bağışlayacağını biliyorum. Diğer tüm ilişkilerim benimki gibi bir yüreği huzursuz etmek için yazgım tarafından özenle seçilmiş değil miydi? Zavallı Leonore! Ama ben masumdum. Kız kardeşinin kendine has çekiciliği gönlümü eğlendirirken, o zavallı yürekte bir tutku filizlendi diye suçlanamazdım ya! Yine de tamamen masum muyum? Hiç mi katkım olmadı kızın duygularının güçlenmesine? Gülünç olmadıkları halde çoğu zaman bizi güldüren o tümüyle içten ifadeleriyle keyiflenmedim mi? Yapmadım mı bunu? –Ah, ne anlaşılmazdır kendinden yakınabilen insan! Sevgili dostum, bunu gerçekten istiyor ve sana söz veriyorum, düzeleceğim. Her zaman yaptığım gibi, yazgının önümüze çıkardığı azıcık kederi dilime dolamak istemiyorum artık, anın tadını çıkarmak istiyorum, geçmiş geçmişte kalmalı benim için. Kuşkusuz haklısın, can dostum. İnsanlar –niçin böyle yaratılmış olduklarını Tanrı bilir– kayıtsız bir şimdiye katlanmak yerine, geçmişte kalan kederin hatıralarını canlandırmak için hayal güçlerini bu denli zorlamasalardı, daha az acı çekerlerdi.

    Anneme, işini en iyi şekilde yürüteceğimi ve

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1