Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler
Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler
Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler
Ebook178 pages1 hour

Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

Publius Ovidius Naso (MÖ 20 Mart 43 – MS 17/18), kısaca Ovidius veya Ovid, klasik Roma döneminin en önemli şairlerindendir. İmparator Augustus döneminde yaşamış olup Virgil ve Horace gibi büyük üstadlarla aynı dönemde eserler yazmıştır.

15-kitapçıktan oluşan ve kesintisiz anlatılan mitolojik hikayelerle işlenmiş Dönüşümler/Metamorfozlar, onun en meşhur eseridir. Ki bu eser, mitolojik hikayeler konusunda ana kaynakça olarak addedilir. Bunun yanı sıra, Aşk Sanatı (Ars Amatoria) ve Gönül Maceraları (Amores) onun çok bilinen eserlerindendir.

Ovidius'a dair edebiyat tarihçisi L.P. Wilkinson'ın genel değerlendirmesi şu şekilde aktarılmıştır:

"İç savaşın yarattığı dehşeti tecrübe etmiş olan Vergilius ve Horatius'tan farklı olarak Ovidius'un nesli, Augustus Barışı'nın rahatlığı altında, huzur ortamını hazır bularak yetişti. Ovidius'un, örneğin Lucretius gibi bir hakikat arayışı arzusu ya da metafiziğin prolemleriyle uğraşma niyeti de yoktu. İnsani ve iyi hislere hitap eden ve bu olmaksızın diğer karakter özelliklerinin önem arzetmediği Humanitas anlayışı, onun en göze çarpan özelliğiydi."

Ovidius, Latince edebiyatın büyük üstadları Virgil ve Horace ile aynı seviyede bir şana sahiptir. Şiirleri, orta çağ'ın sonuna kadar Avrupa sanatı ve edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.
Bu eseri, üçer kitapçık halinde çevirerek yayınlamaya devam edeceğiz.

LanguageTürkçe
Release dateMay 1, 2019
ISBN9780463561744
Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler
Author

Ovidius

**Publius Ovidius Naso** (MÖ 20 Mart 43 – MS 17/18), kısaca **Ovidius** veya **Ovid**, klasik Roma döneminin en önemli şairlerindendir. İmparator Augustus döneminde yaşamış olup Virgil ve Horace gibi büyük üstadlarla aynı dönemde eserler yazmıştır.15-kitapçıktan oluşan ve kesintisiz anlatılan mitolojik hikayelerle işlenmiş **Dönüşümler/Metamorfozlar**, onun en meşhur eseridir. Ki bu eser, mitolojik hikayeler konusunda ana kaynakça olarak addedilir. Bunun yanı sıra, *Aşk Sanatı (Ars Amatoria)* ve *Gönül Maceraları (Amores)* onun çok bilinen eserlerindendir.

Related to Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler

Related ebooks

Reviews for Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Dönüşümler Metamorfozlar / Mitolojik Hikayeler - Ovidius

    OVIDIUS

    Publius Ovidius Naso (MÖ 20 Mart 43 – MS 17/18), kısaca Ovidius veya Ovid, klasik Roma döneminin en önemli şairlerindendir. İmparator Augustus döneminde yaşamış olup Virgil ve Horace gibi büyük üstadlarla aynı dönemde eserler yazmıştır.

    15-kitapçıktan oluşan ve kesintisiz anlatılan mitolojik hikayelerle işlenmiş Dönüşümler/Metamorfozlar, onun en meşhur eseridir. Ki bu eser, mitolojik hikayeler konusunda ana kaynakça olarak addedilir. Bunun yanı sıra, Aşk Sanatı (Ars Amatoria) ve Gönül Maceraları (Amores) onun çok bilinen eserlerindendir.

    İmparator Augustus döneminde yetişen şair, büyük bir şan ve söhrete kavuşmuştur. Fakat MS 8 yılında, net olarak bilinmeyen bir sebepten ötürü Karadeniz sahilindeki Köstence’ye (Constanta) sürgün edilmiştir ve hayatının geri kalanını orada geçirmiştir. Ovid bu olanlar hakkında bir şiir ve bir hata demekten başka bir söz etmemiştir.

    Ovidius’a dair edebiyat tarihçisi L.P. Wilkinson’ın genel değerlendirmesi şu şekilde aktarılmıştır:

    İç savaşın yarattığı dehşeti tecrübe etmiş olan Vergilius ve Horatius’tan farklı olarak Ovidius’un nesli, Augustus Barışı’nın rahatlığı altında, huzur ortamını hazır bularak yetişti. Ovidius’un, örneğin Lucretius gibi bir hakikat arayışı arzusu ya da metafiziğin prolemleriyle uğraşma niyeti de yoktu. İnsani ve iyi hislere hitap eden ve bu olmaksızın diğer karakter özelliklerinin önem arzetmediği Humanitas anlayışı, onun en göze çarpan özelliğiydi.

    Ovidius, Latince edebiyatın büyük üstadları Virgil ve Horace ile aynı seviyede bir şana sahiptir. Şiirleri, orta çağ’ın sonuna kadar Avrupa sanatı ve edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.

    Çevirmenin Notu

    Apollo ile Defne’nin aşk hikayesi, Ovid’in büyülü tarzıyla ölümsüzleşmiştir. Ovid ustanın Dönüşümler/Metamorfozlar isimli eseriyle tanışmam işte bu hikayeyi okumakla başladı. Bu eseri, 15 bölümden oluşan ve kesintisiz akan bir ırmak gibidir, ki onu okumak rüya gibi bir alemde seyahat etme tadındadır.

    Bu eserin Türkçesi ilk olarak 1935 yılında Salih Zeki Aktay tarafından çevrilmiştir ve sadece ilk 7 kitapçığı kapsamıştır. Çok daha sonra ise 1994’de çevrilmiş bir kez daha. Fakat fakat… Ovid’i ustam üstadım olarak addetmiş biri olarak, bu eserin hakkının halen verilmediği kanısındayım.

    Zeus’un kızları ilham verdi ve böylece biz yeltendik bu işe, özenli bir çabayla evirip çeviriyoruz, umarım hakkını verebiliriz… Kaynak olarak, Ian Johnston’un ustaca hazırladığı ingilizce çevirisini kullanıyoruz ve hikayeleri betimleyen resimler ise Virgil Solis‘ten. Bu eseri, üçer kitapçık çevirerek yayınlamaya devam edeceğiz.

    Can yoldaşım Gulie ve kızım Artemis ile birlikte okudukça daha bir güzelleşiyor bu hikayeler ve yeniden hayat buluyor anılarımızla. Dilerim, siz de okurken keyif alırsınız.

    Sevgiyle okuyun, okutun…

    Yilmaz @Guleryuz

    ~ Zeus Baba ~

    GENEL BAKIŞ

    BİRİNCİ KİTAP

    Yakarış ve Giriş; İlk Kaos; Dünya’nın oluşumu; Dünya’nın bölgeleri; Rüzgarların dağılımı; Yaşamın oluşumu; Prometheus’un insanları yaratması; Altın Çağı; Gümüş Çağı; Bronz ve Demir Çağları; Devlerin savaşı; Jüpiter’in insan ırkına olan öfkesi; Likayon’un hikayesi; Büyük Tufan; Deukalion ve Pirrha’nın insan ırkını tekrar devam ettirmesi; başka canlıların yaratılması; Apollo’nun Pito’yu öldürmesi; Apollo ve Defne; Defne’nin dönüşümü; Inakus ve İo; Jüpiter’in İo’yu elde etmesi, onu ineğe dönüştürmesi, ve sonra da Juno’ya teslim etmesi; Juno’nun Argus’u İo’nun başına nöbetçi koyması; İo’nun kendini Inakus’a ifşa etmesi; Sirinks’in hikayesi; Merkür’ün Argus’u öldürmesi; Juno’nun İo’nun ızdırabına son vermesi; Fayton hikayesinin başlangıcı

    İKİNCİ KİTAP

    Güneş’in sarayı; Fayton, babasının arabasını talep eder; Işık Saçan buna müsaade eder; Işık Saçan, Fayton’a arabayı nasıl süreceğini anlatır; Fayton yola koyulur fakat kontrolü kaybeder; Yeryüzü alevler içinde kalır; nehirler ve ırmaklar kurur; Yeryüzü Jüpiter’e yalvararak yardım ister; Jüpiter ise Fayton’u harap eder; Fayton’un ailesi ağıtlar yakar; Güneş’in kızları ağaçlara dönüşürler; Kiknus kuğuya dönüşür; Güneş, Fayton’un ölümüne tepki gösterir; Jüpiter, Kallisto’yu baştan çıkarır; Diana, Kallisto’yu reddeder; Juno, Kallisto’yu ayıya dönüştürerek cezalandırır; Arkas, ayı formundaki annesi Kallisto ile karşılaşır; Jüpiter, Arkas ve Kallisto’yu takımyıldızına dönüştürür; Juno, Tetis ve Okyanus’u ziyaret eder; kuzgun ile karga; Kekrops’un kızları; Minerva, kargayı cezalandırır; Koroneus’ın kızının kargaya dönüşmesi; kuzgunun Apollo’ya Koronis’i gammazlaması; Apollo, Koronis’i öldürür fakat karnından çocuğunu çıkarar Kheiron’a teslim eder; Apollo kuzgunu cezalandırır; Okirroye ata dönüşür; Merkür, Battus’u taşa çevirir; Merkür ve Herse; Minerva Haset’i ziyaret eder; Haset, Aglauros’u zehirler; Merkür, Aglauros’u taşa çevirir; Jüpiter ve Avrupa; Jüpiter, Avrupa’yı kaçırır

    ÜÇÜNCÜ KİTAP

    Kadmos Avrupa’yı (Europa) aramakla görevlendirilir, Apollo’ya danışır ve düveyi takip etmesi vahyedilir; Kadmos ejderha yılan ile savaşıp muzaffer olur, sonra da dişlerini toprağa eker ve bu dişlerden savaşçılar peyda olur; Kadmos Thebai şehrini kurar; Diana’yı (Artemis) çıplak gören Akteon cezalandırılarak ceylana dönüştürülür, sonra da kendi köpekleri tarafından avlanıp parçalanır; Juno ve Semele; Semele’nin ölümü ve Bakkhus’un doğumu; Juno ile Jüpiter’in seksin hazzı konusunda tartışması ve anlaşmazlığı gidermek için Teiresias’a danışması; Teiresias’ın hem kadın hem erkek oluşu; Juno Teiresias’ı kör etmesi, Jüpiter ise ona geleceği görebilme kabiliyeti vermesi; Narkissos ile Ekho; Juno Ekho’yu cezalandırır; Narkissos Ekho’yu reddeder; Narkissos kendi hayaline aşık olur, aşkından erim erim eriyerek ölür ve bir çiçeğe dönüşür; Pentheus ile Bakkhus; Akoetes’in hikayesi; Bakkhus gemicileri yunuslara dönüştürür; Pentheus’un ölümü.

    …Devam edecek…

    BİRİNCİ KİTAP

    Şekilden şekile dönüşen şeyler hakkındaki hikayeleri anlatmak istiyorum şimdi.

    Ey Tanrılar! Madem ki bu dönüşümlere de siz sebep oldunuz, yazacaklarım için bana ilham verin ki, bu hikayeleri güzel bir şarkı tadında dillendirebileyim. Öyle ki, ilk oluşumdan çağımıza kadar uzanan kesintisiz bir nehir gibi aksın.

    İLK KAOS

    Deniz, yeryüzü ve her şeyi kaplayan gökyüzü var olmadan önce, doğadaki her şey birbirine benzer bir haldeydi. Buna, Kaos denilmekteydi. Çiğ, işlenmemiş kocaman bir katı yığınından ibaretti, cansız ve ruhsuz maddeler dağılmıştı her yana. Hiçbir karışım mevcut değildi henüz ve her şey düzensizce tek bir yere yığılmıştı.

    Her yere ışık veren Güneş (Titan) yoktu, Ay (Phoebe) büyümüyordu boynuzlarını kavuşturarak ve yenilemiyordu kendini henüz. Dünya ise, asılı durmuyordu etrafını sarmalayan havada, henüz dengelenemiyordu kendi ağırlığıyla.

    Amfitrit (Amphitrite) sarmalamamıştı kollarıyla uzak kıyıları henüz ve toprak olan yerlerde aynı zamanda deniz ve hava da mevcut idi. Ve hatta yeryüzü katılaşmamıştı daha, sular yüzmeye uygun değildi ve havada hiçbir ışık yok idi. ¹

    Hiçbir madde ona uygun şekli muhafaza edemiyordu,— birbirlerini engelliyorlardı, çünkü bir maddedeki soğuk şeyler, sıcak şeyler ile sürekli mücadele halindeydi; ıslak kuru ile, yumuşak sert ile ve ağır şeyler ağırlığı olmayan şeylerle.

    DÜNYANIN OLUŞUMU

    İşte bu karşıtlık ve karışıklığa, tanrı ve daha uygun hale dönüşen doğa koşulları son verdiler. Çünkü o, toprağı havadan ve suyu topraktan kesip ayırdı ve parlak gök kubbeyi ağır havadan ayrıştırdı. Bu maddeleri düzensiz yığından çekip çıkardıktan sonra ise, her birini farklı tarafa yerleştirerek, ahenkli bir düzen oluşturdu.

    Kubbeli şekile ve muazzam güce sahip ağırlıksız gökyüzü ise, yukarı çekilerek kendine en yücelerde bir yer edindi. Hafiflikte ve mevkide ona en yakın olan havadır. Yeryüzü ise, her ikisinden de ağır olduğu için, daha büyük elementleri de kendine çekerek ve kendi ağırlığının da etkisiyle aşağı seviyelere bastırıldı. Etrafında akan sular ise, en uzak yerleri de içine alarak yekpare bir daire şeklinde yeryüzünü sarmaladılar.

    DÜNYANIN KATMANLARI

    Tanrı —artık hangi tanrıysa bu— Kaos’u zorlayarak bölümlere ayırıp düzenledikten sonra ise, ilk olarak yeryüzünü koca bir çember halinde şekillendirdi ve her tarafının aynı olmasına özen gösterdi. Ve sonra da denizlere; her tarafa dağılıp yeryüzünü sarmalarını ve rüzgarlarla da kabarmalarını emretti.

    Dereler, kocaman göller ve havuzlar ekledi ve gürül gürül akan nehirleri barındırması için de eğimli yataklar oluşturdu. Ki bunlar türlü türlüdür — yeryüzü bazılarını içine çeker, bazıları ise denize dökülür ve nehir yatakları yerine açık sulara katılarak sahillerde yalpalanırlar. Toprak alanlarının genişlemesini, vadilerin alçalmasını, yaprakların ağaçları kaplamasını ve dağların yükselmesini de emretti.

    Gök kubbeyi, ikisi kuzeyde, ikisi güneyde ve ortadaki bunlardan daha sıcak olacak şekilde beş bölgeye ayırdığı gibi, benzer şekilde, maddelerin içeriklerini ve iklimleri de beş grup halinde oluşturdu. Yani Tanrı, içerdikleri maddeleri de özenle eşit şekilde gruplandırarak, dünyada farklı iklimler oluşmasını sağladı. ²

    Bunlardan orta kısımda olanı çok sıcak olduğu için orada yaşamak zordur ve diğer ikisi hep kar altındadır. Bu bölümler arasında kalan alana ise iki bölüm daha ekledi, daha uygun sıcaklıkta iklim olması için de sıcak ve soğuğu birbiriyle karıştırdı. Bunların üstünde, ateşten daha ağır olan hava asılı durur, toprağın sudan daha ağır olması gibi yani.

    RÜZGARLARIN DAĞILIMI

    Sonrasında ise, bulutların ve buharların toplanmasını buyurdu ve akıllara hayret veren şimşeklere ve yıldırımlara sebep olan rüzgarlara da aynı emri verdi. Her şeyi yaratan tanrı, bu rüzgarların, havayı gelişigüzel ele geçirmelerine müsaade etmedi. Şimdilerde bile, dünyayı yerle bir etmelerine engel olmak çok zordur. Her biri farklı yönde esiyor olsa da, bu kardeşler arasındaki rekabet son derece muazzamdır.

    Doğu Rüzgârı (Eurus), Şafak (Aurora) tarafına yerleşti, yani Nebatiler (Nabath) krallığı bölgesindeki Perslerin memleketine ve sabah ışıklarının altında uzanan dağların olduğu yerlere. Zefir (Zephyrus)

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1